23 Mart 2011 Çarşamba

Sularımız, Derelerimiz, Vadilerimiz, Ormanlarımız Satılık Değildir!

Sularımız, Derelerimiz,
Vadilerimiz, Ormanlarımız Satılık Değildir!

class="rtecenter">
BASINA ve KAMUOYUNA

‘SULARIMIZ, DERELERİMİZ, VADİLERİMİZ, ORMANLARIMIZ
SATILIK DEĞİLDİR!’

 Ormansızlaşmanın baş sorumlularının göstermelik
duyarlılıklar sergileyerek göz boyamaya devam ettikleri bir kez daha
21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde kamuoyunun
karşısındayız.

Son dönemde kapitalizmin ülkemizde ve dünyada yaygınlaşan
saldırıları, doğa yasalarını hiçe sayan kar eksenli yatırım
mantığı, doğa olaylarını baş edilemez felaketlere
dönüştürmekte ve yaşamı tehdit etmektedir.
Çernobil’in izleri on yıllardır silinmemişken daha
geçtiğimiz günlerde Japonya’da yaşanan nükleer
patlama felaketin sınır tanımadığını bir kez daha gözler
önüne sermiştir.

“Ben çay içiyorum, kanser mi oldum” diye kameralar
önünde şov yapan zihniyet, ‘dünya devlerinin’
nükleer santrallerini kapattığı, nükleer politikalarını
gözden geçirdiği şu günlerde; ülkemizde iktidar
koltuğunda oturanlar, yaşanan nükleer felaketin sıcağında bile
nükleer enerjinin vazgeçilmez bir gereklilik olduğu yalanını
pişkince tekrarlamaktan kaçınmamaktadır.

Buradan bir kez daha soruyoruz: Nükleer enerji yatırımları
karşılığında çocuklarımızın, torunlarımızın,
geleceknesillerimizin yaşam hakkı hangi rant uğruna kurban
edilecektir?

Doğa yasalarını dikkate almayan, sermayeden başka hiçbir şeye
var olma hakkı tanımayan anlayış felaketlerin eksik olmadığı bir
dünyada yaşamaya mahkum olmamız demektir.

Doğaya düşman olan, onatalan edilmesi gereken bir meta
gözüyle bakan AKP iktidarının sularımız, derelerimiz,
vadilerimiz, ormanlarımız, tabiat ve kültür varlıklarımız
konusundaki uygulamaları da dikkat çekicidir:

AKP iktidarı geçtiğimiz günlerde 2B sorununu sözde
çözmek adına bir yasa hazırlandığını dile getirmiştir.
Bugüne kadar Anayasa’ya aykırı bir şekilde düzenlenen
tüm yasal uygulamalar mahkeme kararı ile iptal edilmişken; kamu
varlıklarını talan etmeyi görev edinen iktidar, rant kaynağı
gözüyle baktığı bu alanları da satmayı planlamaktadır. Tekrar
ifade ediyoruz; yapılan düzenlemeler sorunu çözmek bir yana
içinden çıkılması olanaksız yeni sorunları beraberinde
getirecektir. Anayasanın 169. Maddesi yeniden düzenlenerek
öncelikle 2B uygulamasına son verilmelidir.

Hayatın kaynağı olan suyu metalaştırmaya dönük saldırılar
da artarak sürmektedir. Anadolu’nun birçok havzasında
yüzlerce hidroelektrik santral ve baraj projesi, bundan etkilenen
halkın, canlı ve cansız varlıkların, kısaca doğanın olumsuz
etkileneceği dikkate alınmadan ve hiçbir bilimsel temele dayanmayan
gerekçelerle uygulanmaya, su kaynakları sermayenin denetimine
sokulmaya ve kamuoyu “enerji açığı kapatılacak”
yalanlarıyla yanıltılmaya devam edilmektedir.

AKP iktidarı meclisten geçirdiği Yenilenebilir Enerji
Kanunu’na son anda yaptığı eklemeyle; Tabiatı ve Biyolojik
Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı ile doğal kaynaklarımızın
talan edilmesinin önündeki son engelleri de yok etmeye
çalışmaktadır. Muhafaza Ormanları, Yaban Hayatı Geliştirme
Sahaları, Doğal Sit Alanları, Milli Parklar gibi koruma alanlarının
yasal koruma şemsiyeleri birer birer kaldırılmaktadır.

3. Köprü Projesi, R. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Başkanı iken söylediği gibi
‘İstanbul’a karşı işlenen bir cinayettir.’
İstanbul’un kuzey ormanlarından geçecek olan 3.
Köprü son ormanlık alanlarımızın yok olması demektir.
Güzergah birinci derece yaban hayatı geliştirme ve koruma sahasının
ortasından geçmektedir. 3. Köprü temiz ve kaliteli su, hava
hakkımıza vurulacak son darbedir. Köprü yapılmadan güzergah
çevresinde büyük bir rant alanı ortaya
çıkarılmıştır. Köprünün yapımının ardından
yeni rant alanlarının oluşması da kaçınılmazdır. Bir an
önce bu projeyi uygulama düşüncesinden
vazgeçilmelidir. Ulaşım uzmanlarının çözüm
önerileri dikkate alınmalı, ülkenin bölgesel
farklılıkları giderilerek, İstanbul üzerindeki nüfus ve sosyal
baskı azaltılmalıdır.

Ülkemizde ormancılık eğitiminin ilk verildiği yer olan Halkalı
Ziraat Okulu’nun bir cemaat vakfınakiralanması, Belgrad
Ormanı’nda İSKİ’nin su havzalarında özel su firmalarına
fabrika kurmaları için izin verilmesi, Zekeriyaköy 5. Füze
Komutanlığı’nın terkettiği ve üzerinde orman olan alanın
TOKİ’ye devredilmesi, Beykoz Fidanlığı üzerinde bir
Türk-Alman üniversitesi kurulması için izin verilmesi gibi
ormanlık alanları talana açan her türlü uygulamaya son
verilmelidir. Bu alanlar tüm halkımızındır; halkın ortak
çıkarlarına hizmet etmesi gereken bu alanlar kişilerin
çıkarlarına kurban edilemez.

Tüm uyarılarımıza rağmen uygulamaya sokulan maden ve turizm
yasaları, özel ağaçlandırma yönetmeliği halkın
kaynaklarının kamu oyununun gözü önünde nasıl
yağmalandığını gözler önüne sermektedir.

Ormancılık uygulamalarında ormanlardan çıkarılacak
ağaçların ‘dikili satış’ yöntemiyle ihaleye
çıkarılması orman köylülerimizin anayasal haklarını yok
sayan bir uygulamadır. Ormanlarımızın özelleştirilmesinin
önünü açan bu tür uygulamalara son verilmelidir.
Ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan orman
köylüsünün tek gelir kaynağına da göz
dikilmektedir. Ayrıca ormanda çalışan işçiler iş
güvencesinden de yoksundur. Kölece çalışma koşulları
derhal kaldırılmalıdır.

Bütün bu olumsuzlukların ortasında özveriyle görevini
yürüten ormancı çalışanlar kamu kesiminde en
düşük ücretle; ormanların bakımı, korunması ve
geliştirilmesi, orman yangınlarının önlenmesi gibi zor koşullarda
çalışmaktadırlar. Bir an önce yaşanabilir bir ücretle,
iktidar baskısının olmadığı çalışma koşulları yaratılmalı,
ücretler ve çalışma yaşamına ilişkin konular, grev ve toplu
sözleşme düzeni ile belirlenmelidir.

Birçok sorunla karşı karşıya olduğumuz 21 Mart Dünya
Ormancılık Günü’nde bir kez daha tüm halkımızı
sularımıza, derelerimize, vadilerimize ve ormanlarımıza sahip
çıkmaya çağırıyoruz. 21.03.2011

HAVAMA, SUYUMA, ORMANIMA DOKUNMA!

ORMANLAR SAHİPSİZ DEĞİLDİR!

AKP ELİNİ ORMANIMDAN ÇEK!

ORMAN YOKSA SU DA YOK!

ORMANLAR HALKINDIR SATILIK DEĞİL

TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL
ŞUBESİ

TÜRKİYE ORMANCILAR DERNEĞİ MARMARA
ŞUBESİ

KESK TARIM ORKAM-SEN İSTANBUL ŞUBESİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder