24 Mart 2011 Perşembe

Savaşa Seyirci Kalma Ayıbı / Sadık Varer

Savaşa Seyirci Kalma
Ayıbı / Sadık Varer

Diyelim ki ‘mahallenizde’ bir çatışma var.
Çatışan gruplardan biri zayıf diğeri
güçlüdür. Bu durumda, vicdanınızın sesine uyup
zayıfın yanında yer almak isteyebilirsiniz, ama akılcı yaklaşım,
öncelikle çatışan grupları tanımak ve neden
çatıştıklarını öğrenmektir. Kim bilir, belki de
çatışan iki grubu da defetmek için harekete geçmek
zorundasınızdır…

Emperyalist haydutlarla Libya arasında son derece orantısız bir savaş
yaşanıyor.

İnsanlığın başına musallat olmuş emperyalist haydutlar hakkında
söylenecek söz kalmadı; savaş bahsinde de tarihsel sicili bozuk
olan aç gözlü emperyalizmin ne büyük felaketlere
ve acılara sebep olduğu biliniyor.

Peki ya Libya’yı yeterince biliyor muyuz ?..

Altı milyon küsurluk bir nüfusa sahip olan Libya, dünyanın
on ikinci, Afrika’nın ise en büyük
üçüncü petrol ihracatçısıdır. Avrupa’da
tüketilen gazın üçte biri ve petrolün dörtte biri
bu coğrafyadan gidiyor. Ve emperyalist haydutlar için Libya, petrol
ve gaz anlamına gelmektedir!.

Yakın geçmişte Tunus’ta başlayan ve tarihsel miadı dolmuş
bütün Arap rejimlerini etkileyen ayaklanmalar, petrol ve gaz
zengini Libya’yı da etkiledi. Fakat Libya’daki durum
Tunus’takinden farklıydı; Libya’daki isyancılar 
‘demokrasi’ talebine uzaktı.

Libya halkının yaklaşık yüzde seksen beşi kabile üyesidir ve
Libya’daki siyasal güç dağılımı, Libya’nın
egemenleri konumundaki üç beş kabileye göre
düzenlenmiştir. Ve bu kabileler arasında her zaman bir gücü
ele geçirme yarışı vardır.

Tunus’tan başlayan ayaklanmalarla oluşan siyasal iklimi
değerlendiren ve durumdan vazife çıkaran Doğu Libya’nın
büyük kabileleri, siyasal gücü elinde tutan Sirte Kaddafi
kabilesi ve bu kabile ile ittifak içindeki diğer kabilelere karşı
ayaklandılar. Askeri bürokraside yer alan ve ayaklanan şeflerinin
isteklerini emir sayan kabile üyeleri kullandıkları tankları,
topları ve hatta uçakları alarak ayaklanmacılara katıldılar.
Ayaklanan kabilelere üye olan adalet ve içişleri bakanları,
bazı komutanlar ve büyükelçilerin istifa etmelerinin nedeni
de budur.

Ayaklanan kabileler Kaddafi yönetimindeki egemen kabilleri dinsizlikle,
Kaddafi yönetimi de isyan eden kabileleri şeriatçılıkla
suçlamaktadır.

Velhasıl, Libya’da yaşanan  iç savaşa, demokrasi
talepli bir savaş demek doğru görünmüyor; Libya’da
yaşanan savaş, petrol zengini kabileler arasındaki iktidar
savaşıdır…

Diğer yandan, emperyalist haydutlar açısından, tam da
uluslararası finansal krizin göbeğinde ‘kutsal borsa’nın
ve enerji ihtiyacının belirsizliğe girmesi vahim bir durumdu ve ufak tefek
sorunlara rağmen düne kadar dostane bir ilişki içinde
oldukları Libya’ya alelacele çullanmalarının bir nedeni de
budur…

Libya’nın egemenleri ile dünyanın egemenleri arasında yaşanan
bu savaşta da mağdur olanlar, yoksul halk ve savaşa sürülen
gençlerdir. Emma Goldman, “Bütün savaşları
dövüşemeyecek kadar korkak olan, bu yüzden de kendileri
adına dövüşmek için dünyanın gençlerini
cepheye süren hırsızlar çıkarır.” diyordu. Hırsızlar
petrol için bir kez daha savaş çıkardılar ve dünyayı
tehlikeli bir yer haline getirdiler. Ama işte, Albert Einstein'ın
dediği gibi, “Dünya, kötülük yapanlar değil,
seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli
bir yerdir.”

Elbette böylesi kirli bir savaşa seyirci kalmak, bir insanlık
ayıbıdır !...

Gerçekte devrimci – komünist güçlerin
yapmaları gereken şey bellidir; kendi bencil amaçları için
savaşan ve halklara acı vermeyi sürdüren emperyalist
soyguncularla Libya’nın egemenlerini tarihin
çöplüğüne atmak. Ama ne yazık ki bunu
gerçekleştirebilecek güçten yoksunuz. Ve fakat şimdi de
yapılabilecek şeyler var; dünyanın her yerinde sokağa çıkıp
emperyalist saldırganlığı protesto etmek ve Libya halkının,
‘emperyalist kurtarıcılar’ olmaksızın kendi kaderini
belirlemesini istemek gibi…

Sadık Varer http://enternasyonalle.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder