31 Mart 2011 Perşembe

SEÇİM ÖNCESİNDE YOĞUNLAŞAN, ADI KONULMAMIŞ İMAR AFFI GİRİŞİMLERİNİ ENDİŞEYLE İZLİYORUZ!

SEÇİM ÖNCESİNDE
YOĞUNLAŞAN, ADI KONULMAMIŞ İMAR AFFI GİRİŞİMLERİNİ ENDİŞEYLE
İZLİYORUZ!

TMMOB Şehir Plancıları Odası, yaklaşan seçim öncesinde
yoğunlaşan imar affı girişimleri üzerine 31 Mart 2011 tarihinde bir
basın açıklaması yaptı.

BASINA VE KAMUOYUNA

SEÇİM ÖNCESİNDE YOĞUNLAŞAN, ADI KONULMAMIŞ
İMAR AFFI GİRİŞİMLERİNİ ENDİŞEYLE İZLİYORUZ!

Ülkemizde geçmişten bu yana politikacıların seçimler
yaklaştığında depreşen "imar affı" hastalığının
bugünlerde de yeni bir salgına dönüşmek üzere olduğunu
dehşetle gözlemliyoruz.

1999 yılından önce "müşterisi bol" bir söylem
olan, ancak yaşanan depremler sonrasında bir süreliğine gözden
düşen imar affı söyleminin bugünlerde yeniden prim yapmaya
başladığını görüyor, deprem korkusunun imar affına
gerekçe oluşturmak amacıyla kullanılmasını da endişeyle
izliyoruz.

Bir yandan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir
Topbaş‘ın dillendirmeye başladığı "kaçak yapıların
güçlendirilebilmesi amacıyla geçici olarak yapı kullanma
izin belgesi verilmesi" yönündeki öneri, diğer yandan
İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar ve arkadaşları tarafından
TBMM‘ne sunulan İmar Kanunu değişiklik teklifi, adı konulmamış
olsa da, ülke ölçeğinde kentlerden köylere,
yaylalardan ormanlara kadar uzanacak yaygın bir imar affı girişimidir. />

İstanbul‘da ve diğer kentlerimizde deprem açısından risk
taşıyan yapıların güçlendirilmesi ya da yenilenmesi,
içinde yaşayanların can güvenliğinin sağlanması zorunludur.
Ancak bu zorunluluk, "geçici" de olsa, hiçbir
mühendislik hizmeti almamış yapılara "yapı kullanma izin
belgesi" verilmesini, kamusal sorumluluğun kağıt üzerinde
geçiştirilmesini, yurttaşlarımızın "imar affı"
algılaması ile kandırılmasını, elde "geçici yapı kullanma
izin belgesi" ile ölümü beklemesine neden olunmasını
haklı kılmaz.

Sayın Nusret Bayraktar ve arkadaşları tarafından TBMM‘ne sunulan
ve esas komisyon olan "Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu" tarafından "el çabukluğu ile" kabul edilen
"İmar Kanununda Değişiklik Teklifi", yalnızca imar affı
içeriği ile değil, planlama konusunda getirdiği değişikliklerle
de ülkemizi 50 yıl geriye götürecek vahim bir girişimdir. />

Teklifin yasalaşması durumunda;

·        İmar Kanunu‘nun
26‘ncı maddesinde yapılacak değişiklikle, ülkemizde köy
statüsüne sahip tüm yerleşmelerde; plansız ve ruhsatsız
yapılaşma çağlarına geri dönülecek, "köy
sayılan yerlerde" yaşayanlar, okullarına giden çocuklar,
camide namaza duran Müslümanlar, muhtar gözetiminde kaderleri
ile baş başa bırakılmış olacaktır.

·        İmar Kanunu‘nun
27‘nci maddesinde yapılan değişiklik sonucunda, köy
statüsüne sahip yerlerde yapılmış kaçak yapıların
tamamına yönelik "imar affı" çıkarılmış olacak,
yeni yapılaşmalarda plan, proje ve ruhsat aranmayacak, özendirici bu
girişimle köylerin çevresinde kaçak yapılaşma daha da
hızlanacak, özellikle büyük kentlere yakın konumdaki
köylerde "zengin kentli" işgali de hızlanacaktır.

·        Köyler ve
çevresinde var olan ve köylülerin yaşamlarını
sürdürmesi açısından korunması zorunlu olan tarım
alanları, bu alanlar 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu kapsamı dışına
çıkarıldığından, varsıl kesimlerin havuzlu çiftlik evleri
tarafından hızla işgal edilecektir.

·        İmar Kanunu‘na
eklenmesi istenen Ek Madde-4 ile; ülkemizin vazgeçilmez doğal
değerlerinden olan yaylalardaki işgaller yasallaştırılacak, kaçak
yapılar affedilecek, toplumun ortak malı olan meralar, yaylalar parsellere
ayrılarak 29 yıllığına devredilecek, 200 metrekare
büyüklükte villa yapımının önü açılacak,
yaylalarımızın talan edilmesi daha da hız kazanacaktır.

·        Ek maddenin
yürürlüğe girmesi halinde, Bakanlar Kurulu tarafından turizm
merkezi ilan edilen yaylalar ve meralar kullanıcılarının elinden
alınarak "turizmcilere" tahsis edilecek, yayladan geçimini
sağlayan yoksul köylüler ve hayvanları dışlanırken, yaylalar
yandaş uluslararası sermayeye devredilecektir.  

·        Ek madde ile
öngörülen bir başka imar affı da orman alanlarında
kaçak yapılmış tesislere getirilmiş olacak, yıkılması gereken
orman işgalcisi tesislerin yenilenmesi ve işletilmesinin önü
açılacak, orman işgalini özendirecek yeni bir adım daha
atılmış olacaktır.

AKP milletvekilleri tarafından "seçime beş kala"
TBMM‘ne getirilen değişiklik teklifleri, ülkemizde ağır-aksak
işleyen planlama ve imar süreçlerinde önemli bir "geri
adım" olmasının yanı sıra, seçim öncesi kentlerden
köylere, meralardan yaylalara ve ormanlara kadar kaçak
yapılaşmalara af getirmeyi amaçlayan, korunması gereken alanlarda
yapılaşmaları ve talanı hızlandıracak vahim bir girişimdir.

İstanbul Milletvekili ve arkadaşlarının girişimi ile İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanının söylemleri bir arada
değerlendirildiğinde, İstanbul merkezli bir "imar affı"
organizasyonunun varlığı dikkat çekmektedir.

Seçim öncesinde adı konulmadan sürdürülen,
söylentisi bile ülkemize çok şey kaybettirecek olan
"İmar Affı" konusunda, başta iktidar partisi olmak üzere
tüm partileri tavırlarını netleştirmeye ve kamuoyu ile paylaşmaya,
toplumun tüm duyarlı kesimlerini ülkemizin kentlerine,
köylerine, ormanlarına, meralarına, yaylak ve kışlaklarına sahip
çıkmaya çağırıyoruz.  

Kamuoyunun bilgisine saygıyla duyurulur.

 

Necati UYAR
TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder