SELAM OLSUN TUTUKLU
GAZETECİLERE / Ragıp Zarakolu
SELAM OLSUN
TUTUKLU GAZETECİLERE
Ragıp Zarakolu
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü
Necati Abay, yıllardır hapiste bulunan Kürt ve sosyalist basın
mensuplarının durumunu kamuoyuna yansıtmak için çaba
harcıyor. Mesleki basın kuruluşları, Basın Konseyi önceleri,
gerçek muhalif basın mensuplarının yaşadığı sorunlar
karşısında son derece duyarsızdı. “Ama onlar yazılarından
dolayı hapiste değiller, yasa dışı örgüt mensubu olmakla
suçlanıyorlar” gerekçesini ileri
sürüyorlardı.
Aslında, Ak Parti Hükümeti 2006 yılında Terörle
Mücadele Yasasında, ordunun istediğinin altını çizerek,
radikal değişiklikler yapıp, bu yasada yapılan iyileştirmeleri geri
çekip, yasayı çok daha beter hale getirirken, büyük
medya buna pek aldırış etmedi.
Nasıl olsa hedefte olan Kürt ve sosyalist basındı.
Ama hakçası, medya bu işe aldırmazken, basın meslek
kuruluşları, yayıncılar birliği, yazar örgütleri bu yasanın
yaratacağı sakıncalara işaret edip, yasa daha meclisten geçmeden
uyarıda bulundu. Ama dinleyen kim?
Ve gerçekten de TMY yeni haliyle, özellikle Kürt
basınının ve sosyalist basının üzerine yöneldi. Gazete
kapatmalar olağan hale geldi, toplu tutuklamalar yapıldı, sanıklar
avukatları ile görüştürülmedi, dosyalar
gösterilmedi, insanlar hakim önüne çıkmadan bir yılı
aşkın sürelerle tutuklu kalabildi. Özel yetkili savcılar, ilk
güç denemelerini onlar üzerinden yaptılar.
Ne zaman 2008 yılında bu yetkiler darbe hazırlığı içinde
bulundukları, suikast hazırlıkları yapıldığı gerekçeleri ile,
kendilerini “dokunulmaz” sayan mahut bir kesime karşı
kullanılmaya başlandı, ağlaşmalar da başladı.
1980 darbesinden nemalanan, 90 günlük, 120 günlük
(şeklen serbest bırakıp tekrar alma yöntemi) gözaltıları,
işkencehaneleri, Türkiye’nin her yanında oluşturulan toplama
kamplarını görmezden gelenler, şimdi, “Türkiye
Türkiye olalı böyle baskı görmedi” diyorlar.
Bu değerlendirmelere en çok sosyalistler ve Kürtler
gülüyor, efendiler siz hiç “vahşet”
görmemişsiniz diyerek.
Bini aşkın Kürt belediye başkanının, sivil toplum
çalışanının KCK operasyonu bahanesi ile gözaltına
alınması, bu beyefendi ve hanımefendileri asla rahatsız etmedi, ve hala
da etmiyor.
TMY’nin ilk denemesi Atılım gazetesi çevresi
üzerine yapılırken, insanlar sokaklarda sivillerce kovalanırken, bu,
kimsenin umurunda değildi. Gün TV, Özgür Radyo
yöneticileri hapse tıkılırken de…
Kürt gazeteleri peşpeşe kapatılırken de, bu, kimsenin umurunda
değildi, Vedat Kurşunlara yüzlerce yıllık cezalar kesilirken
de…
İlk kez bir yayıncı, Aram Yayınları editörü Bedri
Adanır hapisteydi, bu da önemsizdi.
Madem ki Kürtsün, ulusalcı olmayan soldansın bedelini
ödeyeceksin!
Ne zaman Ergenekon soruşturması başladı, ağlaşma da yükseldi.
1980 korku rejiminin 30 yıllık saltanatını görmeyenler, “korku
cumhuriyetinden” bahsetmeye ve mağdura oynamaya başladılar.
Öyle ya, Ak Parti, “mağduriyetten” kazandığına
göre, şimdi de neden Kemalistler “mağdur” rolünü
oynamasınlardı.
Bakalım bu mağduriyet “pazarlamasında”, kim daha becerikli
çıkacak önümüzdeki seçimlerde?
Ama Kürt söz konusu oldu mu, enternasyonalist sol söz konusu
oldu mu, her iki kesim nasıl da kucaklaşıyordu.
Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu Sözcüsü Necati
Abay’ın saptamasına göre 7 Mart 2011 tarihi itibariyle
Türkiye cezaevlerinde tutuklu bulunan 12’si imtiyaz sahibi ve
yazı işleri müdürü 58 gazeteci ve yazar var. Aşağıdaki
listede, köşeli parantez içindeki sayılardan, hangi yayın
organından kaç kişinin hapiste olduğunu anlamak
mümkün:
Aram Yayınları [1], Atılım [8], Azadiya Welat
[9], Baran [1], Bilim ve Gelecek [1], Cumhuriyet [1],
Devrimci Hareket [1], DİHA [7], Ekmek ve Adalet Dergisi
[1], Enternasyonal [1], Eylül [1], Gün TV [1],
Gündem [1], Halkın Günlüğü [1],
İşçi-Köylü [2],Kamu Emekçileri Cephesi
Dergisi [1], Milliyet [1], Nokta [1], Oda tv [7],
Odak [1], Özgür Halk [1], Özgür Radyo
[1], Proleterce Devrimci Duruş [1],
Radyo Dünya [1], Red [1], Rengê
Hêvîya Jinê [1], Sosyalist Demokrasi [1],
Toplumsal Özgürlük Gazetesi [1], Yeni
Nizam [1], Yürüyüş [3].
Bu listede yer alan yayın organlarını 5 ana katagoride, yani, Kürt
basını, Sosyalist basın, İslami basın, Kemalist basın ve
Büyük Medya [Kemalistlerin bu kesimdeki ağırlığı akılda
tutulmalı] olarak sınıflandıracak olursak, durum şöyle
görünüyor.
Kürt basınında toplam tutuklu sayısı 21, Sosyalist basında 28,
Kemalist basında 9, Büyük medyada 3, İslami basında ise
1…
Kürt basınında rekor Azadiye Welat’da tam 9 elemanı
tutuklu; bunu 7 tutuklu eleman ile DİHA haber ajansı izliyor.
Sosyalist basında rekor, 8 tutuklu ile Atılım’da.
Kemalist basında ise rekor, 7 çiçeği burnunda tutuklama ile
Oda TV’de.
İslami basından ise sadece 1 tutuklu var, Yeni Nizam...
Sonunda Basın Konseyi “ötekileri” de basın mensubu olarak
kabul etmeye başladı. Davalar biraz olsun izlenmeye başlandı. Yoksa
“sayı” düşük çıkacaktı!
Büyük medya elemanları, geçmişte diğer kesimlerden
sadece Kemalist kesimden basın tutukluları için duyarlık
gösterirken, büyük medyadan 2 gazeteci tutuklanınca, [Nedim
Şener ve Ahmet Şık için] ilk kez sokağa döküldü ve
kitlesel bir tepki gösterdi.
Biz insan hakları savucularının, “susma, sustukça sıra sana
gelecek” sloganını da telif hakkı ödemeden devraldılar,
medyadaki eski solcularımız solculuklarını hatırladılar. [Hele General
eşlerinin bu sloganı dillendirmesi, bizi 80’li, 90’lı yıllara
götürdü. Demek, hukuk, adil yargı, temel haklara saygı
herkese gerekli imiş!]
Hele Bay Demirel’in “korku cumhuriyetinden” söz
etmesi beni sadece güldürdü. Hem de kızdırdı. Demek Bay
Demirel de korkarmış! Ne o? Yoksa Ergenekon soruşturmasının ona da
uzanacağı duyumu mu aldı? Onun başbakanlıkları ve devlet başkanlığı
sırasında, kaç gazeteci, kaç yayıncı, kaç yazar
hapse tıkıldı? Kaç tanesi kaçırıldı, kaç tanesi
suikaste maruz kaldı? Katillerden kaçı yakalandı, yargılandı ve
hak ettiği cezayı aldı? Adaletten vazgeçtim, Ey vicdan
neredesin?
Kaynak: Evrensel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder