29 Nisan 2011 Cuma

Panasonic 35 bin işçi atacak!

Panasonic 35 bin işçi
atacak!

(29.04.11) – Japon elektronik eşya tekeli Panasonic karlarını
arttırabilmek ve kapitalist rekabette üstünlük sağlamak
için işçi kıyımına gidiyor.

Şirketten 2013 yılı mart ayına kadar 35 bin kişinin işten
çıkarılmasının planlandığı açıklandı. İşten
çıkarmaların çoğunluğu şirketin yurt dışı
bölümlerinden olacak. Şirketin çalışanlarının
yaklaşık yüzde 60'ının denizaşırı ülkelerde olduğu
tahmin ediliyor.

Dünya çapında 385 bin olan çalışanı bulunan
Panasonic, tüketici elektroniğinde Güney Kore ve Çinli
rakiplerinin daha ucuz ürünlerinin rekabetiyle yarışmaya
çalışıyor.

Panasonic Mart ayında mali yılın 4'üncü çeyreğinde
40.7 milyar yen (499 milyon dolar) zarar ettiğini açıklarken, yıl
genelinde ise 74 milyar yen (908 milyon dolar) kâr
açıkladı.

Kaynak: www.kizilbayrak.net

Türkiye nükleer enejiye karşı

Türkiye nükleer enejiye
karşı

Türkiye nükleer enejiye karşı

Nükleer enerjiye geçiş için hazırlık yapan
hükümet, referandumu göze almış durumda. Ancak yapılan
araştırmaya göre referandumun sonucu nükleer aleyhine
çıkabilir.

src="http://media2.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/SectionsThumbnails-TSM-Colorbox/_Cover/NUKLEERgrafik.hlarge.jpg"
style="border:1px solid #000000;" vspace="0" />
 
 

Japonya'daki Fukuşima felaketinden sonra gözler
Türkiye'deki nükleer santral çalışmalarına
döndü. Hükümet, muhalefet ve sivil toplum
örgütlerine rağmen kararlı görünüyor. Peki ama
vatandaş ne istiyor.

Bugün 'Nükleer Santrala Evet mi? Hayır mı' referandumu
yapılsa ne çıkar?
Cevap şöyle: Yüzde 64 oranında 'nükleere
hayır'.

Seçim tahminlerinde başarılı kamuoyu araştırma şirketi olarak
ünlenen, A&G Araştırma Şirketi  Başkanı Adil
Gür'ün, çevreci örgüt Greenpeace adına
yaptığı araştırma, Nükleer enerji aleyhine çıktı.

Araştırma iki hafta önce Türkiye'nin 34 il, 137 mahalle ve
köyünde yapıldı. 2 bin 469 kişiyle yüz yüze
görüşme yapıldı.

Sorular, cinsiyet, eğitim durumu, gelir düzeyi ve hatta
seçimlerde hangi partiye oy verileceği göz önüne
alınarak soruldu. Ortaya 'nükleer farkındalık' ile ilgili
oldukça kapsamlı bir araştırma çıktı.

TÜPGAZ BENZETMESİ İKNA ETMEMİŞ
Hürriyet Gazetesi Yazarı Gila Benmayor araştırmayı köşesine
taşıdı:
-  Halkın yüzde 93.4'ü  Fukuşima'dan
haberdar.
-  Ancak Çernobil'i bilenlerin oranı yüzde 56'da
kalıyor.
-  Başbakan Erdoğan'ın nükleer santral tehlikesini
'tüp gaz patlaması' benzetmesine halkın yüzde 54.7'si
katılmıyor.

MERSİN VE SİNOP 'KESİNLİKLE' KARŞI />
-  Rusların yapacağı santrala Japonların santralından 'daha
güvenli' diye bakanların oranı yüzde 57.7. Enerji Bakanı
Taner Yıldız'ın 'daha güvenli bir santral yapacağız'
sözleri çoğunluğu ikna etmemiş.
-  Bugün nükleer santrallarla ilgili bir referandum
yapılırsa sandıktan yüzde 64 oranında 'hayır'
çıkacak.
-  'Hayır'lar doğal olarak Mersin ve Sinop'ta daha
yüksek.
-  Mersinlilerin yüzde 70'i, Sinopluların yüzde
76'sı nükleer santrala karşı.
-  Gençler ve üniversite mezunları arasında
'hayır' oranları daha yüksek.

AK PARTİ'Lİ SEÇMENİN YÜZDE 41'İ HAYIRCI

-  'Hayırcı' kadınların oranı (yüzde 67.5)
'hayırcı' erkeklere (yüzde 60.6) göre daha
yüksek.
-  'Hayırcı' oranlarının seçmenlere göre
dağılımı ise şöyle: AK Parti'ye oy vereceklerin yüzde
41.5'i, CHP'ye oy vereceklerin yüzde 86.2'si,
MHP'lilerin yüzde 77.6'sı, BDP'lilerin ise yüzde
73'ü 'hayırcı' .
-  Halkın yüzde 86.4'ü nükleer santrala yakın bir
yerde oturmak istemiyor.
-  Yüzde 52.9'u nükleer teknolojiye hazır
olmadığımızı düşünüyor.

SADECE 6.6 YARARLI BULUYOR
-  Sadece yüzde 6.6 nükleer santralın Türkiye'nin
gelişimine katkı yapacağını düşünüyor.
-  Kaza durumunda bilgilendirme konusunda güvenilir kurumlar
arasında başı yüzde 76 ile medya  çekiyor.
-  Sivil toplum kuruluşlarına güven yüzde 67 iken, devlet,
hükümet, valilik gibi kurumlara güven yüzde 58.3.

YÜZDE 84 TEMİZ ENERJİ İSTİYOR
Bu arada A&G'nin 'Elektrik için hangi enerji kaynağına
yönelmeliyiz' sorusuna verilen cevaplar beni oldukça
sevindirdi.
Halkın yüzde 84'ü 'riske girmeyelim' diyor ve temiz
enerjiye yönelmemizi istiyor.
Temiz enerji derken yüzde 66.8'ı güneş enerjisi, yüzde
66.4'ü rüzgar enerjisi, yüzde 27.5'i doğal gaz,
yüzde 23.2'si ile hidroelektrik enerjiye işaret ediyor.

Kaynak: www.ntvmsnbc.com

Hem Züğürt, Hem Çakma “Çılgın”…

Hem Züğürt, Hem Çakma
"Çılgın"…

 

Mustafa Sönmez

AKP iktidarı, 12 Haziran seçimlerinde seçmenin
önüne ancak İstanbul projelerini allayıp pullayarak
çıkabiliyor. Bunların içinde çok bayat bir hayali
projeyi, medya sazanlarını da kullanarak
bir hayli merak topladıktan sonra allayıp pullayıp açıkladı.
Nihayet açıkladı da sepetinde bir pamuğu olmadığı böylece
ortaya çıktı.

AKP’nin özellikle ekonomi konusunda toplumun beklentisi olan
istihdam, gelir adaleti, bölgesel gelişme, sosyal devlet uygulamaları
konularında inandırıcı lafı kalmadı. 3 milyonu resmi, 4,5 milyon
gerçek işsiz var. Bunların 1 milyondan fazlası diplomalı işsiz.
Şimdi bu kitlenin önüne ne ile çıksın, kendini nasıl
dinletsin ? Kılavuz kargaları İstanbul’a sarıldılar. Sanayide,
Asya’nın ihracatçıları ile yarışmaya nefesi yetmeyen
Türkiye kapitalizmi için artık eldeki tek sermaye
İstanbul’un kent rantı. KİT’ler
tükenince, varsa yoksa, İstanbul’daki kamu arsaları satılıyor,
kamu arsaları TOKİ projelerine sermaye yapılıyor. İstanbul’a uydu
kentler, yeni köprü, tüneller, finans merkezi, yeni bir
havaalanı, Galataport, Haydarpaşaport projeleri öngörülerek,
yerli-yabancı sermayeye , sermaye birikimi için İstanbul kulvarı
gösteriliyor. Vitrine çıkarılan son numara da
“Kanal İstanbul”…

Oldukça bayat bu “Çakma çılgın” projeyi
ciddiye alıp tartışanlar, 10-20 milyar dolar harcamayı gerektirecek bu
hayali  projenin İstanbul’un ekolojik dengelerini, kent dokusunu,
gelir bölüşümünü nasıl tahrip edeceği bir yana,
realize edilme şansı nedir diye düşünürler mi?
Dönüp Türkiye’nin kamu yatırım projeleri ne
durumdadır, bunun ne kadarı ne süredir yapılabilmiş ve
yapılamamıştır, baktılar mı?

height="222" src="http://mustafasonmez.net/wp-content/uploads/2011042901.jpg"
title="2011042901" width="452" />

Kaynak:DPT, Kamu yatırımları veri tabanı

DPT verilerine göre, halen irili ufaklı 2 425’i bulan kamu
projesi var tezgahta. Bugünün parasıyla 303 milyar TL, dolarla
kabaca 202 milyar doları bulan bu kamu yatırımlarının
ne kadarı tamamlanabilmiş dersiniz? Yüzde 46’sı, yani yarısı
bile değil. Bırakın hayali İstanbul projelerini , yılan hikayesine
dönmüş GAP yatırımları bile onlarca yıldır
tamamlanamadı. Tarım projelerinin yüzde
64’ü
bitirilmek için ödenek bekliyor. Hayali
kanal projeleri ile masal anlatan ve kaynağı  nereden bulacağı belli
olmayan RTE, GAP yatırımları için bile elini İşsizlik
Fonu’na
attı ve 3 yıldır, yılda ortalama 5 milyar
TL’yi işsizlerin bu kaynağından çekip GAP’a
akıtıyor.

Çoğu “duble yol” yatırımı, büyük kent metro
yatırımı, otoyol projesi olan ulaştırma yatırımları,
kamu yatırımlarının yüzde 40’ına yaklaşıyor. Ama bu
yatırımların da yüzde 45’i tamamlanmak için ödenek
bekliyor. Enerjide dışa bağımlılık hızla
büyürken kamuya enerji yatırımlarını yasaklayan neoliberal AKP
iktidarı, süren enerji yatırımlarını tamamlamak için en az
10 milyar dolara ihtiyaç duyuyor.

***

İstanbul’un altyapı ihtiyaçları hızla
büyüyor ve daha çok kamu yatırımı talep ediyor. Hızlı
otomobilleşme ile birlikte , ulaştırma altyapısı yetiştirilmeye
çalışılıyor. İstanbul’un kamu yatırımı
projeleri, 16 milyar dolar ile  toplam kamu yatırımlarından
yüzde 7 pay alıyor.Çevre illeri de
ilgilendirenlerle birlikte pay yüzde 12’yi
buluyor
.  Ama İstanbul projeleri de yılan hikayesi gibi.
Projelerin ancak yüzde 43’ü tamamlanmış,
yarısından çoğu için ödenek bekleniyor. Yani 16 milyar
dolarlık İstanbul projelerini tamamlamak için daha 9 milyar
dolara ihtiyaç
var. Yani bu  para bulunacak ki, mevcut
metro, yol vb. projeleri tamamlanabilsin.

Kamu yatırımları, toplam yatırımların yüzde 20’sini bile
bulmuyor. AKP iktidarında kamunun borç
yükü
148 milyar dolardan 314 milyar
dolara
çıktı. Bunların dörtte biri dış borç.
Bu borç yükü ile hayali proje hovardalığı hiç
mümkün değil. Züğürt AKP, eldeki kamu
yatırımlarının yarısını bitirememişken hayali projeler ile bakalım
kimlerin daha ne kadar çenesini yoracak…

 

Kaynak: http://mustafasonmez.net/

Evlerimizi Yaşamımızı Hayallerimizi YIKTIRMAYACAĞIZ!!! - I

Evlerimizi Yaşamımızı
Hayallerimizi YIKTIRMAYACAĞIZ!!! - I

Evlerimizi

Yaşamımızı

Hayallerimizi

YIKTIRMAYACAĞIZ !!!

Bir seçim sürecine daha girdik. Partiler ve milletvekili
adayları bu seçim sürecinde de tabiri caizse gökteki
yıldızları vaat edecekler. Oylarıyla kendilerini iktidara
taşıyacak olan, adına seçmen denilen ve sadece seçimden
seçime hatırlanan o yoksullara, çaresizlere, korunmasızlara,
avukatsızlara yani bilcümle halka bu gökkubbenin altında her
şeyi vaat edecekler.

Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de milletvekili olmanın
yaratacağı ayrıcalık ve olanaklardan yararlanmak, torunlarının
torunlarına yetecek serveti biriktirmek isteyenler, bir günlük,
bir seçimlik “velinimetlerine”, seçmenlerin
ayaklarına gidecekler. Karun kadar zengin olanından tutun da, boğazına
kadar borca batmış bir müteahhit, orta halli “iş bitirici ve
acar”
bir avukat ve hatta hapishaneye girmemek, hapishaneden
çıkmak için kimi “vatanseverler” batmakta olan
vatanı (siz "kendi geleceğini" anlayın) kurtarmak
için, en yakınlarını kandırmaya, yap(a)mayacağı vaatlere
inandırmaya çalışacaklar.

Neler vaat etmeyecekler ki; “Her aileye 600 TL aylık”,
“ÖSS’yi kaldırmak”, “2B arazileri
üzerinde evleri olanlara bedava tapularını vermek”
ve
daha neler neler…

Utanmasalar “Türkiye’yi cennet yapacağız, bir eliniz
yağda bir eliniz balda olacak”
diyecekler.

Halkla yüz yüze geldiklerinde hep yalan söyleyecekler, hep
gerçeği gizleyecekler.

Gizlemeye çalıştıkları  sorunlardan biri; onların deyişi
ile “kaçak yapı”, “hazine arsalarının
işgali”, “şehrin görüntüsünü bozan
ucube yapılar”
, gerçekte ise BARINMA HAKKIMIZI KULLANARAK
YAPTIĞIMIZ EVLERİMİZİN VE MAHALLELERİMİZİN YIKILMASI;
yani1950’li yıllardan bu yana dillerden düşmeyen GECEKONDU
SORUNU olacak.

Yalan söyleyecekler meydanlarda, yalan söyleyecekler
yazılı basında, televizyonlarda, internet sitelerinde.

Barınma hakkımızı  kullanarak yaptığımız
konutlarımızı yıkıp bizi mahallemizden kentin dışına
sürmeye öyle hazırlanıyorlar ki her kentte, her ilçede,
her mahallede ne kadar evin yıkılacağı ve mahallelerin hangi
işbirlikçi tekellere verileceği hemen hemen belirlenmiş
durumda.

Hangi parti iktidara gelirse gelsin; adına “Kentsel
Dönüşüm Projeleri”
denilen gecekondu mahallelerinin
yıkılması, gecekondu halkının on yıllardır ikamet ettikleri
mahallelerden kent dışına sürülmesi, gökyüzüne
tripleks villalardan bakanların ilk gündemi olacaktır

Sadece İstanbul'da “kaçak yapı” adı
altında yıkılması için kararı alınan konut sayısı bir
milyondur.

Kendilerini mağdur ve bedbaht pozlarına sokanlar, evlerini başlarına
yıkacakları insanların yaşayacağı mağduriyetleri akıllarının ucuna
bile getirmeyecekler.

Elbette seçim propagandalarında bu amaçlarından söz
etmeyecekler. Yoksa evleri başlarına yıkılacak olanlar, yoksullar, yani
sessiz çoğunluk onlara oy verir mi?

Veya muhalefette olup da iktidar olacağının hesabını yapanlar, bu
projeleri iktidara gelince kendileri yapacakları için, yıkım
hazırlıkları yapan iktidarı teşhir edip eleştirir mi?

Elbette hayır.

Onlar, partilerinin ve şirketlerinin kasalarını, menkul, gayrimenkul
servetlerini arttırmanın peşindedirler.

Biz kent yoksulları, biz hasbelkader başımızı sokacak bir evi zorla
bulabilenler, başımızı sokacak bir daire yapabilmek için, gün
yüzü görmeden, ömrümüzün 40-50 yılını
heba eden bizler. Her seçimden sonra olduğu gibi 12 Haziran 2011
seçiminden sonra da yine biz bize, yine baş başa kalacağız.

Yine kendi sorunlarımızı birlikte tartışacak, birlikte
çözüm arayacak, bulduğumuz
çözümü yine halk olarak birbirimizin sırtına
yaslanarak, omuz omuza vererek birlikte uygulamaya
çalışacağız.

Nasıl  çaresizlik ve yokluk koşullarında evlerimizi yapıp
mahallemizi kurmuşsak, direnerek, bedeller ödeyerek nasıl koruyup bu
günlere getirmiş isek, yine aynı birlik ve beraberlikle
önümüze çıkarılan bu sürgün ve tasfiye
saldırılarını da boşa çıkaracağız.

Ancak her şeyden önce, iflah olmaz “kentsel
dönüşüm”cülerin, rant paylaşımcılarının ne
yapmak istediklerini, niçin ve nasıl yapmak istediklerini bilmek;
talanlarına, yağmacılıklarına izin vermemek için, bizler de
gerekli hazırlıklarımızı yapmak zorundayız.

Hazırlıklarımızın önemlice bir bölümünü kendi
evlerimizi bizzat korumak için nasıl ve hangi araçlarla
direneceğimizi tespit ve bunların hazırlığı oluştururken, bir
önemli yanını da, konuya ilişkin mahallelerimizdeki her bireyi ve
genel kamuoyunu ilk elden bilgilendirme oluşturmaktadır.

İşte bu amaçla Mühendislik Mimarlık ve Planlamada +İVME
Dergisi olarak 28-29 Mayıs 2011 tarihlerinde Maltepe’deki
Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde “YIKIMLARA
KARŞI MÜCADELE KURULTAYI”
yapıyoruz. Kurultaya, bu ihtiyaca
cevap olacak şekilde hazırlanmaya çalışıyoruz. Unutmayalım ki;
“bilgi büyük bir
güçtür”
.

YAĞMANIN, TALANIN, RANTIN KOD ADI : “KENTSEL
DÖNÜŞÜM”

Dün kentleri kendi çıkarları için bu hale getiren
işbirlikçi tekelci burjuvazi, bugün emperyalist tekellerin
istekleri ve çıkarları doğrultusunda, başta metropol kentler
olmak üzere tüm ülkemizi “Dönüşüm
Alanları”
haline getirerek pazarlamaktadır.

1950’li yıllardan sonra hazine arazilerine ruhsatsız, kaçak
fabrika yapanlar/yaptıranlar, bu fabrikalarda ucuz işgücü
istihdam etmek için işçileri köylerinden, kasabalarından
göç ettirerek fabrikaların çevresinde gecekondu
mahallelerinin oluşmasına göz yummuşlardır.

Dün üç kuruş daha fazla kazanmak için
kentlerimize kıyanlar, bugün emperyalizmin direktifleri doğrultusunda,
yine daha fazla kâr etmek için, kentleri rant alanlarına
çevirmek için, yaratılan kent rantının en fazlasına el
koyabilmek için “Kentsel Dönüşüm
Projeleri
” üretmeye başladılar.

Yaşadığımız süreç; emperyalist finans tekellerinde toplanan
likiditenin (nakit para) bizim gibi yeni sömürge ülkelerde
inşaat sektörü ve bağlı sektörleri harekete
geçirerek kendi krizine çare bulması amacıyla karşımıza
çıkartılan “Kentsel Dönüşüm”
kavramının değişik biçimlerde ama aynı amaçla ve
yoğunlukla hayata geçirmeye çalışıldığı bir
süreçtir.

İstanbul, Ankara gibi metropoller başta olmak üzere, iktidarın
elinde bulundurduğu belediye yönetimleri aracılığıyla, kentin
gelişimine paralel olarak kent merkezlerinde kalan gecekondu mahallelerini
finans tekellerine peşkeş çekmek amacıyla “kentsel
dönüşüm alanları”
nın tespiti
tamamlanmıştır.

Metropollerden başlayarak Anadolu’nun bir çok kentinde de
uygulamaya sokulan “kentsel dönüşüm”
uygulamaları, tekellerin kâr/rant gelirlerini artırma
amaçlarına hizmet eden ve emperyalizmin tüm kamusal haklar gibi
barınma hakkına da yönelen bir saldırısıdır.

“DÜNYA KENTİ” İSTANBUL

90’lı  yıllardan bu yana Yeni Dünya Düzeni
savunucuları tarafından ortaya atılan “Küreselleşen
dünya küçük bir köydür”

düşüncesini yaymaya çalışanlar, bugün gelinen
noktada emperyalist tekellerin “küresel köyün
efendisi” olmasını ezilen halklara kabul ettirmenin yasal zeminlerini
hazırlamaktadırlar. “Kentsel Dönüşüm” projeleri
işte bu hazırlığın bir parçasıdır.

“Kentsel Dönüşüm” projesi ile emperyalistler,
ülkemizin her metrekaresinde, kent-kır demeden, köy-mera-orman
alanı demeden, tarihi doku-SİT alanı demeden, tapulu-tahsisli demeden
ihalesiz, doğrudan arsa-arazi alabilecek, üzerinde istediği projeyi
uygulayabilecektir.

Bugün  İstanbul, uluslararası sermayenin turizm-eğlence
tesisleri, kumarhaneler, oteller, marinalar vb. yapmak üzere masa
üzerine yatırdığı, "Kanal İstanbul" gibi
çeşitli “kentsel dönüşüm”
projelerinin ön hazırlıklarının yapıldığı dünya
kentlerinden biridir.

Galataport ve Haydarpaşa Garı ile ilgili planlanan ve yasal mevzuat
uygun olmadığı için yürütmesi durdurulan, ertelenen
projeler bunlardan bazılarıdır. Bu projeler de seçim sonrası
uygulamaya sokulacak ve kentimizin tarihsel ve coğrafi güzellikleri
eski, tüccar Maliye Bakanı’nın deyişiyle “babalar gibi
satılacaktır”.

“Dünya kenti” olarak adlandırılan ve 2010 yılında
“Kültür Başkenti” ilan edilen
İstanbul’umuz, devrim öncesi Küba'nın başkenti Havana
gibi, 1982 öncesi Beyrut gibi fuhuş, uyuşturucu ve kumar cenneti
haline getirilerek, yoz kültürün merkezi yapılmak
istenmektedir.

-- Sürecek --

28 Nisan 2011 Perşembe

25. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği

25. Geleneksel İTÜ
Öğrenci Şenliği

Bedri KARAFAKIOĞLU anısına…

25. Geleneksel İTÜ Öğrenci şenliğini bu yıl bir kez daha
gerçekleştireceğiz.
İlki 1980'de düzenlenen
şenliğimizin ikincisi, 12 Eylül Askeri Faşist darbesinden sonra,
1987'de İTÜ yönetimin düzenlediği programın yerine
alternatif bir program çıkararak, “İTÜ
Günleri”ni ve İTÜ simgesi haline gelmiş Taşkışla
binasının otel yapılmasını protesto ederek
gerçekleştirilmiştir. 10. Geleneksel İTÜ Şenliği 22 Nisan
1996'da çadır kurma eylemiyle başladı. Şenliğe 1978'de
İTÜ'de faşistler tarafından pusu kurularak katledilen, demokrat
bir öğretim görevlisi olan İTÜ Elektronik Fakültesi
Dekanı Bedri Karafakıoğlu'nun ismi verildi ve bu tarihten itibaren
şenliğimiz Bedri Karafakıoğlu anısına yapılıyor.

Geleneksel İTÜ şenlikleri, üniversitelerde yaşanan yozlaşmaya,
bize dayatılan her türden geri ideolojilere ve geleceksizliğe karşı
alternatif, kolektif ve özgür bir yaşamı savunur. Bizler
şirketlerin sponsorluğunda yapılan, üniversitelilere yozlaşmayı ve
tüketim kültürünü dayatan her türden
etkinliğin alternatifini oluşturuyoruz. Yaptığımız etkinliklerimizde
bireyciliği değil paylaşımcılığı ve dayanışmayı geliştiriyoruz.
Sistemin istediği düşünmeyen, sorgulamayan öğrenci tipi
yerine toplumcu bir bakış açısıyla, düşünen,
üreten ve sorgulayan öğrenciler olmak için mücadele
ediyoruz.

Tüm üniversite gençliğini şenliğimize emek vermeye ve
tüm etkinliklerimize bekliyoruz....

2 Mayıs

12:00-13:30 Akademik Demokratik Özgürlük
Konulu Forum

Katılımcılar: İTÜ Öğrencileri ve Akademisyenleri

Yer:Yemekhane Önü

14:00-15:30 Basın Özgürlüğü Paneli

Katılımcılar: Fatih Polat, İsmail Saymaz, Selçuk
Özbek, Ayhan Bilgen

Yer:Yemekhane Önü

16:15-17:30 Belgesel Gösterimi: “KIRMIZI
KALEM”

Yer:Taşkışla 109 nolu derslik

17:30-20:30 Kürt sorunu,Tarihsel Gelişimi ve
Bugünü

Katılımcılar :Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel,
Sami Tan

Yer:Taşkışla 109 nolu derslik

3 Mayıs

11:30-16:00 Şenlik Alanında Buluşma,
Sohbet,Uçurtma Atölyesi ve Mini Futbol Turnuvası

17:30-19:30 Üniversitelerde Dönüşüm ve
Kariyerizm Paneli

Katılımcılar: Özgür Müftüoğlu, Eğitim-Sen 6
nolu Şube Temsilcisi

Yer:KSB Küçük Salon

20:00-22:00 Sahne Gösterisi: “Beyoğlu
Kumpanya”

Yer:Şenlik Alanı

4 Mayıs

12:00-14:30 Panel:Direnenler ve Kazananlar

Katılımcılar: Türkan Albayrak, PTT, Ontex, Casper ve
Direnişteki Diğer İşçiler

Yer:Yemekhane Önü

15:00-24:00 KONSERLER

*İTÜ HALK MÜZİĞİ TOPLULUĞU

*KOMA ÇİYA

*KOMA GULEN XERZAN

*ADALILAR

*SESLER ve DÜŞLER

*MARSİS

*METİN KAHRAMAN

5 Mayıs

12:30-14:00 Sokak Tiyatrosu: “ HES’lere
hayır!”

Yer: İTÜ 75.Yıl Sosyal Merkezi

14:30-16:00 Belgesel Gösterimi: “BİR
AVUÇ CESUR İNSAN”

Yer: KSB Küçük salon

16:30-19:30 Panel: HES,Nükleer Enerji,
Türkiye’deki enerji Politikaları ve

Alternatif Enerji

Katılımcılar: Derelerin Kardeşliği temsilcisi, Nükleer
Karşıtı Platform temsilcisi, Elektrik Mühendisleri Odası
temsilcisi,İTÜ akademisyenleri

Yer: KSB küçük salon

25. ŞAHIYA XWENDEKARÊN İTÜ YÊ YA
KEVNEŞOPÎ

Ji bo bîranîna Bedri Karafakioğlu…

25. Şahiya Xwendêkarên İTÜyê ya Kevneşopî
.Em ê îsal carekê din Şahiya Xwedêkarên
İTÜyê pêkbînin.
A yekemîn di sala 1980de
hat pêkanîn.A duyemîn ji ber derba 12ê
îlonê di sala 1987an de, ji bo protestokirinê
“Rojên İTÜyê” û çêkirina
otelê saziya Taşkışlayê ku weki nîşana İTÜ
tê naskirin hat pêkanîn. Ji şûna programê ku
ji aliyê revebiriya zanîngehê hat amadekirin programek
vebijark hat saz kirin. 10.

Şahiya Xwendêkarên İTÜyê ya Kevneşopî di
22ê Avrêlê 1996an de bi çalakiya sazkirina
konê dest pê kir. Kamp bi navê Dekana Peymangeha
Elektronîk a İTÜ, Bedri Karafakioğlu hat saz kirin. Bedri
Karafakioğlu di sala 1978an de ji aliyê faşîstan bi kozik
vedanê hatîbû kuştîn. Û ji vê demê
heta niha, şahî bi vê navê tê
çêkirin.Şahiya Xwendêkarên İTÜ ya
Kevneşopî, li hemberê çilvirîşê ku di
zanîngehan de tê dîtin, her cûreyên
bîrdoziyên xerab ên ku tê xwestin spartin û
bêdahatûyî; jiyanekê vebijark, hevbeş û azad
dixwaze,dipareze. Em vebijarkê çalakiyên ku bi alikariya
parheviyan tê çêkirin û
çilvirîşê ku di zanîngehan de tê dîtin
û çanda mezaxtinê disparte pêktînin. Em
dixwazin di çalakiyên me de ne xweperestî, lê
kolektîvîzm û piştgirî bi pêş ve biçe.
Em ji şûna xwendêkarê ku ji aliyê pergalê
tê xwestin nefikire,pirsyarî nake; bi nêrina
civakparêz, ji bo ku em bibin xwendêkarên ku difikirin,
pirsyarî dikin têdikoşîn.Em bangî hemû
hevalên me yên xwendekar dikin ku werin di şahiya me de
bixebitin beşdarî hemû çalakiyên me bibin.

2ê Gulanê

12.00 – 13.30 Forûma bi mijara “Azadiya
Akademîk Demokratîk”

Beşdarvan: Xwendevan û akademîyenên ITU

Cîh: Ber Deriyê Xwarinxane

14.30 – 16.00 Panela Azadî ya
Çapemenî

Beşdarvan: Fatih Polat, İsmail Saymaz, Selçuk Özbek,Ayhan
Bilgen

Cîh: Ber Deriyê Xwarinxane

16.15 – 17.30 Qelema Sure (Penûsa
Sor)Nîşandana Belgefîlm

Cîh: Taşkışla Pol 109

17.30 – 20.30 Xweseriya Demokratîk

Beşdarvan: Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Sami Tan

Cîh: Taşkışla Pol 109

3ê Gulanê

11.30 – 16.00 Li Qada Şahiyê Hevdîtin,
Pevaxaftin û Turnûvaya Biçûk a Pêgog

17.30 – 19.30 Li Zanîngehan Veguherîn
û Pîşekarî
Beşdarvan: Özgür Müftüoğlu, Nûnerê
Eğitim-Sen

Cîh:Salona biçûka KSB

20.00 – 22.30 Temaşeya Dik: Beyoğlu Kumpanya

4ê Gulanê

12.00 – 14.30 Panel: Yên ku Berxwedar û
Serkeftî

Beşdarvan: Türkan Albayrak, Ontex, Casper û Kedkarên ku
têdikoşîn ên din

Cîh: Ber Deriyê Xwarinxane

15:00-24:00 Sazdanî

İTÜ HALK MÜZİĞİ TOPLULUĞU

KOMA ÇİYA

KOMA GULEN XERZAN

ADALILAR

SESLER ve DÜŞLER

METİN KAHRAMAN

MARSİS

5ê Gulanê

12.30 – 14.00 Şanoya Kuçe: Ji HESan re
Na!

Cîh:Navenda Xwendekarên a Sala 75.

14.30 – 16.30 “Kulmek Mirovên
Wêrek” Nîşandana Belgefîlm

Cîh: Salona biçûka KSB

17.30 – 19.30 HES, Vejena Dendikî, Li Tirkiye
Peşariyen Vejen û Vejena Vebijark
Beşdarvan:Akademîsyenên İTÜ, Nûnera
EMO,Nûnera Platforma Li Hemberî Nûkleer

Cîh: Salona biçûka KSB

Gözaltı terörü hız kesmiyor!

Gözaltı terörü hız
kesmiyor!

26 Nisan sabahı Denizli ve Balıkesir’de DHF ve DGH üye ve
taraftarları ve Özgür Gelecek okurlarına dönü
gerçekleşen gözaltı terörü Adana’da protesto
edildi.

DHF tarafından Adana’da yapılan basın açıklamasında
demoratik haklar mücadelesine yönelik saldırılar teşhir edildi.
Açıklamaya Partizan, BDSP, Mücadele Birliği, Devrimci
Proletarya, Halk Cephesi, Tunceliler Derneği, BDP katılarak destek
verdi.

Devletin faşist-Kemalist karakterine değinileren açıklamada bu
saldırların yeni olmadığı ve devletin niteliğini resmettiği ifade
edildi. Yükselen demokratik haklar mücadelesine karşılık
yapılan saldırıların bir şaşkınlık yaratmadığı gibi, demkratik
haklar mücadelesini engelleyemeyeceği dile getirilerek
“Demokratik Haklar Federasyonu olarak diğer tüm devrimci ve
demokratik örgütler gibi aralıksız sürdürülen bu
saldırıların her gün bir yenisi ile karşılaşmaya devam
etmekteyiz.

Hâkim sınıfların henüz iki ay önce, 23 Şubat 2011
tarihinde kurumumuza yönelik gerçekleştirdiği saldırıda ev ve
kurum baskınlarıyla birlikte, 7 ilde kapsamlı şekilde hayata
geçirilen gözaltı terörü sonucu, 22 üye ve
taraftarımız gözaltına alınmış ve 8 üyemiz tutuklanmıştı.
Suçları, demokratik haklar mücadelesi yürütmek,
emekçiler üzerinde yoğunlaşan saldırılara karşı
mücadeleyi yükseltmek, ezilen halkları ve ulusları hedefleyen
NATO ve Füze Kalkanı saldırılarını teşhir etmek, bu kapsamda
basın açıklaması düzenlemek, slogan atmak, kitle faaliyeti
yürütmek idi” denildi.

Devletin gözünde anayasal hakların kullanılmasının dahi
suç olarak gösterildiği ve bundan kaynaklı bir çok
devrimci demokratik kuruma saldırılar gerçekleştiğine değinilen
açıklamada, “25 Nisan 2011 tarihinde gece yarısı, demokratik
çözüm çadırlarına ülke genelinde eş zamanlı
olarak operasyon gerçekleştirildi ve sonrasında İzmir’de
yapılan ev baskınlarında 10 BDP üyesi, 5 SDP üyesi, 2 ESP
üyesi ve 1 KÖZ okuru gözaltına alındı... Bizler
federasyonumuza ve dost kurumlara yönelik bu saldırılara karşı
birlikte mücadele edeceğimizi, bu saldırıları
göğüsleyerek, demokratik haklar mücadelemizde ısrar ve
kararlılıkla devam edeceğimizi ilan ediyoruz.Halkımızı, devrimci,
demokratik, yurtsever kurum ve örgütleri, tüm duyarlı
kamuoyunu baskı ve gözaltılara karşı tepkilerini yükseltmeye
eyleme, sokaklara davet ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.

 

Kaynak: halkingunlugu.net

Gözaltı terörü hız kesmiyor!

Gözaltı terörü hız
kesmiyor!

26 Nisan sabahı Denizli ve Balıkesir’de DHF ve DGH üye ve
taraftarları ve Özgür Gelecek okurlarına dönü
gerçekleşen gözaltı terörü Adana’da protesto
edildi.

DHF tarafından Adana’da yapılan basın açıklamasında
demoratik haklar mücadelesine yönelik saldırılar teşhir edildi.
Açıklamaya Partizan, BDSP, Mücadele Birliği, Devrimci
Proletarya, Halk Cephesi, Tunceliler Derneği, BDP katılarak destek
verdi.

Devletin faşist-Kemalist karakterine değinileren açıklamada bu
saldırların yeni olmadığı ve devletin niteliğini resmettiği ifade
edildi. Yükselen demokratik haklar mücadelesine karşılık
yapılan saldırıların bir şaşkınlık yaratmadığı gibi, demkratik
haklar mücadelesini engelleyemeyeceği dile getirilerek
“Demokratik Haklar Federasyonu olarak diğer tüm devrimci ve
demokratik örgütler gibi aralıksız sürdürülen bu
saldırıların her gün bir yenisi ile karşılaşmaya devam
etmekteyiz.

Hâkim sınıfların henüz iki ay önce, 23 Şubat 2011
tarihinde kurumumuza yönelik gerçekleştirdiği saldırıda ev ve
kurum baskınlarıyla birlikte, 7 ilde kapsamlı şekilde hayata
geçirilen gözaltı terörü sonucu, 22 üye ve
taraftarımız gözaltına alınmış ve 8 üyemiz tutuklanmıştı.
Suçları, demokratik haklar mücadelesi yürütmek,
emekçiler üzerinde yoğunlaşan saldırılara karşı
mücadeleyi yükseltmek, ezilen halkları ve ulusları hedefleyen
NATO ve Füze Kalkanı saldırılarını teşhir etmek, bu kapsamda
basın açıklaması düzenlemek, slogan atmak, kitle faaliyeti
yürütmek idi” denildi.

Devletin gözünde anayasal hakların kullanılmasının dahi
suç olarak gösterildiği ve bundan kaynaklı bir çok
devrimci demokratik kuruma saldırılar gerçekleştiğine değinilen
açıklamada, “25 Nisan 2011 tarihinde gece yarısı, demokratik
çözüm çadırlarına ülke genelinde eş zamanlı
olarak operasyon gerçekleştirildi ve sonrasında İzmir’de
yapılan ev baskınlarında 10 BDP üyesi, 5 SDP üyesi, 2 ESP
üyesi ve 1 KÖZ okuru gözaltına alındı... Bizler
federasyonumuza ve dost kurumlara yönelik bu saldırılara karşı
birlikte mücadele edeceğimizi, bu saldırıları
göğüsleyerek, demokratik haklar mücadelemizde ısrar ve
kararlılıkla devam edeceğimizi ilan ediyoruz.Halkımızı, devrimci,
demokratik, yurtsever kurum ve örgütleri, tüm duyarlı
kamuoyunu baskı ve gözaltılara karşı tepkilerini yükseltmeye
eyleme, sokaklara davet ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.

 

Kaynak: halkingunlugu.net

Direndik ve Kazandık!

Direndik ve Kazandık!

Adana’da Parasız Eğitim Çadırının 7.
Günü Ve Kutlaması

 

Nöbetçi arkadaşlarımızın gece yaktığı ateş halen
yanıyor, çadırımızın karşısındaki işçiler bir yandan
bizlere bakıyor bir yandan da otobüs bekliyorlar…
İşçilerin kimisi selam veriyor, kimsi de bildiri alıp imza atıyor,
neden burada olduğumuzu soruyor. Sabah bir üniversite öğrencisi
imza attı. Bizi çoktandır takip ediyormuş basından, bir arkadaşı
tutukluymuş, biraz sohbet ettik, imza attı açlık grevimizin
nedenini sordu ve arkadaşların mahkemeleri ile ilgili bilgi aldı ve gitti.
Sabah saat 06.00’da nöbetçi arkadaş “günaydın
arkadaşlar” diyerekten dinlenen arkadaşları uyandırdı. Grevdekiler
çok yorgundu.  Hep birlikte daha sonra temizliğe başladık.
Bugün çadırımızın son günü olmasından kaynaklı
fazla eşyaları derneğimize götürdük… Öğlene
doğru emekli bir öğretmen geldi imza attı, bildirimizi aldı kim
olduğumuzu sordu, seçimlerle ilgili düşüncelerimizi sordu,
anlattık...  “Ben de sandığa gitmeyeceğim”
dedi. Daha sonra da kampanyanızla ilgili sohbet ettik.
“Sizlere sahip çıkmayacağız da kime sahip
çıkacağız”
dedi ve gitti. Öğlen
12.30’da çeşitli demokratik kitle örgütlerinin ve
partilerin bulunduğu bir platform nükleer enerji ile ilgili bir eylem
yaptı. Çadıra geldi kimisi oturdu. Ardından KESK; kadına
yönelik şiddet ile ilgili bir eylem yaptı, daha sonrasında ise
Tuhay-Derli aileler hapishanelerdeki hasta tutsaklarla ilgili eylem yaptı.
Destek verdik bizler de. Öğle arası birçok dershaneli ve liseli
öğrenciler geldi hepsi ile ayrı ayrı sohbet ettik kimisi bizi
televizyondan görmüş, kimisi gazeteden… Birçok
öğrenci ile tanışma fırsatı bulduk. Bir gazeteci geldi,
“Zirve” gazetesinde köşe yazarıymış duyarlı bir insan
olduğunu söyledi, saldırırlarken bizleri izlemiş, bizim eylemimizi
köşesinde yazmış bize de gösterdi, tebrik etti ve gitti. Akdeniz
televizyonu geldi açlık grevinde olan bir arkadaşımızla
röportaj yaptı, eylem ile ilgili bilgi aldı. Bugün açlık
grevimizin son günü olduğu için diğer arkadaşlar da
önlük ve şapka getirmişler saat 17.00’da eylem ile
bitireceğiz çadır eylemimizi; Açıklama yapıp  davul
zurna ile kutlayarak. Hep birlikte hazırlıklarımızı tamamladık,
mahallede çalışan Halk Cepheli arkadaşlarımız da eylemimizde
bulunmak için desteğe geldi.  Saat 17.00’da
pankartlarımızı açtık. Birinde “Parasız Eğitim
İstiyoruz Alacağız”
yazıyor, diğerinde
Ferhat
ve Berna’nın resmi var. İlk başta
davulcu coşkulu bir şekilde davula vurdu, insanlar parka doğru
yöneldi. Daha sonrasında ise; açıklamayı okuyacak arkadaş
metni okudu. Bir yandan da coşkulu bir şekilde “Ferhat Ve
Berna Serbest Bırakılsın, Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız,

Öğrenciyiz Haklıyız Kazanacağız Yaşasın Dev-Genç
Yaşasın Gev-Gençliler”
sloganlarını atıyoruz.
İnsanlar alkışlarla dertsek veriyor polisler korkutmak için onları
da çekiyorlar ama nafile halkımız talebimize de bizlere de sahip
çıkıyor.  Açıklama biter bitmez halay çekiyoruz
hep birlikte tüm kitlemiz çok coşkulu çevreden insanlar
da geliyor, giriyor halayımıza. Halay biter bitmez, bir Arkadaşımız
“Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer” sloganını
atıyor, hep birlikte eşlik ediyoruz, daha sonra devam ediyoruz halay
çekmeye. Sloganlarımızı da her arada atıyoruz…  Saat
18.00’da eylemimizi bitirdik ve çadırımızı söktük.
Hep birlikte Gençlik Derneği’ne geçtik, eylemimizin
üzerine sohbet ettik ve böylece bir haftalık açlık
grevimiz sonlanmış oldu.

Eylemde okunan açıklamanın tam metni;

BASINA VE HALKIMIZA

26 Nisan 2011

DİRENDİK VE KAZANDIK!

Bu gün açlık grevimizin 7. ve son günündeyiz! 20
Nisan Çarşamba günü parasız eğitim için
çadır kurduk ve açlık grevine başladık.

Açlık grevine başladık, çünkü ülkemizde
eğitim paralı. Asgari ücretin 630 TL olduğu ülkemizde on
binlerce öğrenci parası olmadığı için okuyamıyor. Parasız
eğitim istemek ise suç sayılıyor. Tayyip Erdoğan’ın
karşısında parasız eğitim pankartı açan Ferhat Tüzer ve
Berna Yılmaz 1 yılı aşkın süredir hala tutuklu. Ferhat ve
Berna için 15 yıl hapis isteniyor
. Oysa parasız eğitim
hakkımızdır.

Bizler bu hakkımız için mücadele ediyoruz. Bu mücadele
haklı ve meşrudur. Bu haklı mücadelede İstanbul’dan
Ankara’ya 550 km’lik yolu adım adım yürüdük.
Meclis yolunda önümüz kesildi. Bir gece caddede sabahladık ve
yolumuzu açtık. Taleplerimizi götürdük meclise. Ama
taleplerimiz dikkate alınmadı.

Ülkemizin birçok yerinde parasız eğitim çadırlarını
kurmaya başladık. İstanbul, Eskişehir, Kocaeli, İzmir’den sonra
Adana’da kurduk çadırımızı.

Polis ve zabıta çadırımıza saldırdı. İnönü
Parkı’nda 4 defa saldırıya uğradık. Çadırlarımızı,
battaniyemizi, neyimiz varsa çaldılar. Biz ise yeniden açtık
çadırımızı. Çünkü bu bizim hakkımızdı.
Çünkü parasız eğitim bu halkın hakkıdır.

Halkımız da hep yanımızdaydı. Her saldırıda sahip çıktılar.
Halk sahip çıkınca, polis ve zabıta, gecenin köründe,
kimse yokken saldırdı. 5 arkadaşımız gözaltına alındı. Gece,
kimse yokken saldırdılar çünkü suçlu olduklarını
biliyorlardı. Halkın gücünden korkmuşlardı. Direnişimizdeki en
büyük güç halk oldu. Onların bizi sahiplenmesi
oldu.

Bu saldırılar sadece bize yapılmamıştır. Tüm halka
yapılmıştır. Çünkü gençliğin
örgütlenmesinden korkuyorlar. Bu nedenle bu kadar pervasızca
saldırıyorlar.

Saldırarak mücadelemizi engellemek istediler ama olmadı.
BAŞARAMADILAR! 20 Nisan günü
“açtırmayacağız” diyorlardı. İşte 7
gündür buradayız!
İlk saldırıdan sonra söyledik
“kararlıyız, biz burada çadırımızı
açacağız!”
diye. Ve söylediğimizi yaptık.
Direnerek kazanacağımızı biliyorduk. DİRENDİK VE
KAZANDIK!
Bu gün bu çadırı nasıl açtıysak
yarın parasız eğitim talebimizi de öyle alacağız.

ADANA GENÇLİK DERNEĞİ olarak 7 günlük
açlık grevimizi sonlandırıyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz:
Ferhat ve Berna derhal serbest bırakılmalı, bu hukuksuzluk son
bulmalıdır. Parasız eğitim haktır. Bu mücadele haklıdır. Tüm
halkımızı parasız eğitim için mücadele etmeye
çağırıyoruz.

PARASIZ EĞİTİM İSTİYORUZ, ALACAĞIZ!

PARASIZ EĞİTİM İSTEMEK SUÇ DEĞİLDİR!

FERHAT TÜZER VE BERNA YILMAZ SERBEST BIRAKILSIN!

ÖĞRENCİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

YAŞASIN DEV-GENÇ YAŞASIN
DEV-GENÇLİLER!

 

 

Adana Gençlik Derneği

 

 

Kaynak: Halkinsesi.tv

 

 

 

 

 

 

 

İ

BDP'nin Çadırını Polis Kaldırıyor; Halk Yeniden Kuruyor

BDP'nin Çadırını Polis
Kaldırıyor; Halk Yeniden Kuruyor

Demokratik Çözüm Çadırları'na yönelik
polis müdahalesi sürüyor. Nusaybin'de
çözüm çadırına dört, Varto ile
Kızıltepe'de ise üçüncü kez el konuldu. Manisa,
Mersin, İdil ve Adana'da önceki gün (26 Nisan) el konulan
çadırların yerine dün yenileri açıldı.

Eski BDP Grup Başkanvekili ve Batman bağımsız milletvekili adayı
Bengi Yıldız, çadırların sökülmesine
ilişkin tepkisini şöyle dile getirdi: "Eğer demokratik ve
çözüm çadırı birilerini rahatsız ediyorsa,
rahatsız etmeye devam ederiz. Her gün çatışma istiyorlarsa o
çadırı kaldırsınlar. Biz çadırı kurmanın, onlar
kaldırmanın hesabını yapsınlar. Şayet çadırımıza saldırmaya
devam ederlerse, biz de AKP'nin il binalarına yöneliriz."

Polis güçleriyle BDP arasında yaşanan "Çadır
gerginliğinin" bilançosu şeyle:

* Batman'da Çözüm Çadırı'nın yeniden
kurulması için Belediye Bahçesi'nde iki gündür
nöbet tutuluyor. Önceki gece sabaha kadar nöbet tutanlar
arasında Batman Bağımsız Milletvekili Adayları Ayla Akat Ata ve Bengi
Yıldız ile Belediye Başkanvekili Serhat Temel de bulunuyordu. Batman
Barosu Başkanı Yusuf Tanrıseven, devlet güçleri ile
yetkililere çağrı yaparak, "Şiddetten uzak, barışçıl
ve demokratik bir ortamda yapılması kaydıyla kamu otoritesi, her
türlü gösteri ve yürüyüşe izin vermeli,
aşırı güvenlikçi anlayışını terk etmelidir.
Seçimler barışçıl ve huzurlu bir ortamda
gerçekleştirilmelidir" dedi.

* Van'da dün de protestolar sürdü. Çadırın
kurulduğu alan polis güçlerince ablukaya alındı. BDP il
başkanlığı yetkililerinin yaptığı basın açıklamasının
ardından gruba müdahale edildi. Polis gaz bombalarıyla saldırdı. Bir
kişi kafasına isabet eden plastik mermiyle yaralandı.

Manisa'da sökülen çadır ise dün gece yeniden
kuruldu. Ancak, çadır bir kez daha polis tarafından toplandı. Bu
arada BDP parti meclisi üyesi Oktay Konyar'ın da bulunduğu 18
kişi gözaltına alındı. Kafasına gaz bombası isabet eden Selim
Aytaç, ağır yaralandı. Gece geç saatlere kadar süren
çatışmalarda gözaltına alınanların sayısı 29'a
çıktı.

* Çözüm Çadırı Mersin Güneş
Mahallesi'nde dün üçüncü kez kuruldu. Polis
güçleri, panzerler, TOMA araçları ve gaz bombaları ile
çadıra müdahale etti. Plastik mermilerin kullanıldığı
baskında üç kişi gözaltına alınırken, çok
sayıda kişi yaralandı. Polis barikatını aşarak çadırın
söküldüğü alanda toplanan halk ile BDP'li
yöneticiler, çadırı üçüncü kez kurdu.

* Adana'da Çözüm dün üçüncü
kez kuruldu. Önceki gece polis müdahalesi sırasında bir kişi
ağır yaralandı. Üç kişi gözaltına alındı.

* İzmir'de Agora Parkı'nda kurulan Demokratik
Çözüm Çadırı'na 25 Nisan gecesi yapılan polis
saldırısından sonra yaklaşık 30 kişi gözaltına alınmıştı.
Gözaltına alınanlardan birçoğu serbest bırakılırken, halen
18 kişinin Emniyet Müdürlüğü'nde sorgusu devam
ediyor. Agora Parkı'na tekrar çadırın kurulmasına izin
vermeyen polisler, iki gündür parkı abluka altında tutuyor.

* Varto'da dün sabaha doğru 04.00 sıralarında asker ve polisin
ortaklaşa yaptığı bir operasyonla Çözüm Çadırı
üçüncü kez söküldü. Saldırılarda
dövülen üç çocuk ile ayak parmaklarının
üçü kırılan Varto Belediye Meclis Üyesi Ali Sever,
polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.

* Nusaybin'de de daha önce üç kez sökülen
Demokratik Çözüm Çadırı'na dün sabah
saatlerinde yeniden baskın yapıldı ve çadıra
dördüncü kez el konuldu. Basının çekim yapmasına
izin vermeyen polis, çadırı da emniyete götürdü.
Çadırın sökülmesinin ardından, 100. Yıl Parkı'nda
oturma eylemi başlatan Nusaybinliler, çadırı beşinci kez kurmaya
hazırlanıyor.

* Kızıltepe'de daha önce Özgürlük meydanına
kurulan çadır dün sökülmüştü. Bugün
12.00 sularında bağımsız aday Ahmet Türk ve belediye yetkililerinin
olduğu bir katılımla çadır ikinci kez kuruldu. Ancak iki saat
kadar sonra polis yeniden müdahale ederek, çadırı
kaldırdı.

* Benzer olayların yaşandığı Cizre, Silopi, Malazgirt, Bulanık,
Doğubayazıt, Malatya, Iğdır'da Demokratik Çözüm
Çadırlmarı'nın kaldırılmasına esnaf kepenk kapatarak destek
verdi, oturma eylemleri yapıldı ve AKP il ve ilçe binalarına siyah
çelenkler konuldu.

Kaynak: Bianet

PANEL/FORUM: Ücretli Çalışan Mimar, Şehir Plancı, İç Mimar ve Mühendislerin Sorunları

PANEL/FORUM: Ücretli
Çalışan Mimar, Şehir Plancı, İç Mimar ve Mühendislerin
Sorunları

Tarih: 12.05.2011 Saat:14.00

Yer: Dudullu OSB DES Sanayi Sitesi Toplantı Salonu

Program
Açış Konuşmaları

PANEL: Ücretli Çalışan Mimar, Şehir Plancı,
İç Mimar ve Mühendislerin Sorunları

MODERATÖR: Elif AKSU KAYA (Uzay Mühendisi)

KONUŞMACILAR:
1- Celal BEŞİKTEPE (Harita Kadastro Mühendisleri
Odası): Mimar, Şehir Plancı ve Mühendislerin Yaşadığı Teknik
Sorunlar

2- Selçuk KOZAĞAÇLI (Avukat, Çağdaş
Hukukçular Derneği Genel Başkanı): Mimar, Şehir Plancı ve
Mühendislerin Yaşadığı Yasal Sorunlar

Miting "Yasadışı Gösteri", Cezası Üç Yıl Oldu

Miting "Yasadışı
Gösteri", Cezası Üç Yıl Oldu

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Eğitim ve Bilim Emekçileri
Sendikası'nın (Eğitim Sen) 17 Nisan 2010'da Ankara'da,
"Demokratik, kamusal, nitelikli eğitim; örgütlü,
güvenceli çalışma hakkı" talebiyle düzenlediği
miting nedeniyle, çoğunluğunu Kamu Emekçileri Sendikaları
Konfederasyonu (KESK) üyelerinin oluşturduğu 42 kişinin 3 yıla kadar
hapsini istedi.

Sanıkların, "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasasına muhalefet ettiği" savunularak,
3'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istendi.

İddianamede, KESK'e bağlı Eğitim Sen'in, geçen yıl,
"Demokratik, kamusal, nitelikli eğitim; örgütlü,
güvenceli çalışma hakkı" adı altında ülke
genelinde imza kampanyası düzenlediği belirtildi.

Emniyet, "toplumsal olayların" önüne geçmek
için görevde

İddianameye göre, Emniyet yetkilileri, imzaların Milli Eğitim
Bakanlığı ve Başbakanlığa verilmesi için illerden gelen sendika
temsilcilerinin Ankara'da toplanacağını haber alınca "toplumsal
olayların önüne geçmek", "olumsuz eylemlerin
yaşanmaması" ve "yasa dışı toplantının yapılmaması"
için sendika temsilcileriyle görüşme yaptı. Ancak sendika
temsilcileri Emniyet yetkililerine olumsuz yanıt verince polis, eylem
günü önlem aldı.

İddianamede, sivil toplum kuruluşu, sendika ve konfederasyonların
yetkilileri olan sanıklar, miting günü, Türkiye'nin
değişik illerinden gelen yaklaşık 10 bin kişiyi, beraber
hazırladıkları organizasyonla şehir merkezinde topladıkları, Ankara
Valiliğinin ise bu toplantıya izin vermediği belirtildi.

"Yasadışı gösteri" uyarısı

İddianameye göre, şehir merkezinde biraraya gelen yaklaşık 10 bin
kişi, Kurtuluş Kavşağı, Ziya Gökalp Caddesi, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı önü ve Kolej Kavşağı
güzergâhını araç trafiğine kapatacak şekilde kortej
oluşturdu. Polis, kalabalığı yönlendiren sanıklara ve yolları
kapatan kalabalığa, "yasa dışı toplantının" dağılması
uyarısında bulundu. Ancak grup bu ikaza aldırış etmeyerek eylemi
sürdürdü. Saat 10.15'ten 14.30'a kadar şehir trafiği
ve yollar kapatıldı.

İddianamede, sanıkların, "Yasadışı gösteriyi
düzenledikleri ve kitleleri yönlendirdikleri" savunularak, bu
eylemlerinin "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Yasasına muhalefet" suçunu
oluşturduğu öne sürüldü.

İddianamede, eski KESK Genel Başkanı Sami Evren ve Eğitim Sen Genel
Başkanı Zübeyde Kılıç'ın da arasında bulunduğu,
çoğu KESK üyesi 42 kişinin 1 yıl 6'şar aydan 3'er
yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talebinde bulunuldu. style="display: none"> 

Kaynak:Bianet

Hayata Yenik Başlayanlar İçin Söylüyoruz

Hayata Yenik Başlayanlar
İçin Söylüyoruz

Albüm niye bu kadar gecikti?
Feryal Öney: İnsanlar biraz onu merak ediyor. Durmadık ama
çeşitli alanlarda belli birikimler elde ediyorsun. 90’lardan
başlayarak edindiğimiz birikimler kişisel mecralara da yol açtı.
Mesela Vedat’ın annesi babası Kürttür, evde
Kürtçe konuşulur, Kürt müziğine bizden daha
hâkimdir, bir de rock’a da ilgisi vardır, oradan
‘Bajar’ albümü çıktı. Türkçe-
Kürtçe bir proje çıktı ortaya. Ben zamanla Azerice,
Ermenice şarkılar söylüyordum ama Toroslardan geliyor olmam beni
yine o topraklara yöneltti ve Türkmen/ Abdal müziklerinden
oluşan ‘Bulutlar Geçer’ albümü ortaya
çıktı. Fehriye Ayhan ‘Gaydaistanbul’u hazırladı. Bu
beş-altı yıl böyle geçti. Konserler de albüme çok
bağlı kalmadı. Hep kafamızda geldik 2011’lere. Şehre kök
saldık. Müzikal, kültürel, politik ne varsa bizi etkiliyor,
biz de onu etkiliyoruz. Artık kendi sözümüz, müziğimiz
ağırlıklı olmalı derken Arto’yla karşılaştık.
Arto Tunçboyacıyan: Ben de dünya piyasasındaki bilgiyi
taşımaya çalışıyorum buraya. Bu ayıp bir şey değil. Biz bir
tohum ektik. Geldiğimiz yerlerde tecrübe farkları var, biz o farkları
paylaşıyoruz. Piyasaya değil, sanata adadıkları için onlarla
yürümek istedim.
Vedat Yıldırım: Türkiye’de hayata 3-0 yenik başlamış
mağdur olan kesimler için, Kardeş Türküler konserleri
güven verir. Ötekileştirme meselesi, inanç ayrımcılığı
konularına Kardeş Türküler’in hassasiyeti çoktur.
Muhtemelen Arto’yu o çekmiştir. 

“Şehire yerleşmenin semerelerini toplayacağımız zaman
bu zaman”dediniz ya, değişimi buradan mı okumak gerekiyor?

Öney: Bu memlekette yaşayan farklı çocukları, farklı
durumları anlatmaya çabaladık. Kürtler göçlerle
buraya geldiler. Tutunmaya çalıştılar. Albümde yer alan 1-0
şarkısında geçen hekim o Kürt çocuklardan biri. Hekim
tutunmaya çalışıyor. Bizim eğitimle şekillenen bakış
açımız çocuklarda yok. Hayata bakışımızı eğitim, medya
çok fazla şekillendiriyor. Çocuklar henüz bu eğitimden
geçmemiş oldukları için çok doğru sorular soruyorlar.
Çocuk (H)Aklı’nın böyle bir açıklaması
var. 

2005’ten bu yana ülke gündemi hayli değişti.
Anadil tartışmaları yapılmaya başlandı, Hrant Dink cinayeti işlendi,
Kürt açılımı meselesi daha görünür ve
konuşulur oldu. Siz Türkiye’de çok
kültürlülüğe işaret eden ilk gruplardan birisiniz, bu
süreçler boyunca ne hissettiniz?

Öney: Hrant Dink ölümüyle de insanları uyandırdı
aslında. Tuba Çandar’ın kitabını okuyunca dedim ki,
“Ne kadar çok insan tanıyormuş, neden bu meselede sadece
mahkeme haberleri yansıdı. Türkiye’de insanların, Ermenilerin
yaşadığı tartışılır oldu?” Ölmeden de olabilirdi
bunlar.
Tunçboyacıyan: Sonuna kadar olayın nereden başlayıp nereden
başladığı biliniyordu ama failler bulunamadı. Utandılar, vicdan azabı
oldu medyada. Onu telafi etmek için herkes her yerden çıktı.
Herkes o vicdanından dolayı, “Ben de bir parçası
olayım” isteğiyle vicdanını rahatlatmak için Hrant
Dink’in tanıdığı oldu. Bunu yapmak için bir insanı yerde
yatırmaya gerek yoktu ki. Şu anda bizim midemizi bulandıran bu.
 
Haydo’ isimli şarkı kaybolan bir Ermeni
çocuğun hikayesini anlatıyor değil mi?

Tunçboyacıyan: Onu ben çocukluğumda
büyüklerimden duymuştum. Bugün mesela bir Haydo’yu bir
Ermeni çocuk olarak değil, bir Kürt çocuk hikayesi olarak
da okuyabilirim. Zaten Ceylan’ı çağrıştırıyor. Filistinli
çocuk da olabilir. Benim için önemli olan, bu olayın
hâlâ oluyor olması. Çocuklar bir provokasyon
içinde ölüyor. 

Albümdeki diğer şarkılar da ezilen çocuklarla
ilgili…

Yıldırım: ‘Yoyo’ mesela orjinali Arapça bir şarkı.
Büyükler kendi mağduriyetlerini anlatırken, gerçeği
görmeyebiliyorlar. Biraz da bencillik. Filistin’de taş atan
çocuklarla özdeşleşirken, Türkiye’deki Kürt
çocukları görmüyoruz. Milliyetçi/ İslami kesimde
çok görülen bir şey bu. Solcular da Zapatistalara
çok romantik bakarlar, aynı şeyi Kürtlere karşı
yapamazlar.
Öney: Bir de ‘Nazar’ var. Ninesiyle yaşayan hayata
tutunmaya çalışan, kızdığında kimseyi dinlemeyen bir
çocuk. Onun hikayesi üzerinden de Romanlara uzanıyoruz.

Arto Tunçboyacıyan: Onno ölmeseydi beni
hâlâ tanımazdınız

Ben de sokakta büyüyen çocuklardan biriyim. İlkokulu
bitirince müziğe girdim. Boyacılık yaptım, ayakkabı sattım,
kuyumculuk, marangozluk hepsini yaptım. Onno da öyleydi. Ta ki Onno
beni Lalezar’a götürene kadar. Oraya gittim. Durul Gence,
Nurhan Damcıoğlu, Ajda Pekkan var. Müzik başlayınca İsmet Sıral
beni bir itti arkamdan kendimi Durul Gence’nin yanında buldum.
Başladım çalmaya. 20 lira aldım ki ben onu bir ayda zor topluyorum.
Dedim ki “Gelecek cumartesiye kadar burada oturuyorum ben”. Onno
yaşıyor olsaydı beni önde göremezdiniz. Onun vefatından sonra
“Ben buraya kadar getirdim, hadi devam et” gibi oldu.
Çoğu insan beni onun malzemecisi sanırdı.



Kaynak: radikal.com.tr

Ankara Yüksel Caddesi'nde Kampanya Standı Açtık

Ankara Yüksel Caddesi'nde
Kampanya Standı Açtık

 

23 Nisan Cumartesi öğleden sonra saat 16.00-18.30 saatleri arasında
Ankara Yüksel Caddesi'nde "Düşük Ücrete ve
Güvencesizliğe Hayır" kampanya masası açıldı. 

Yaklaşık 2 buçuk saat süresince İvme dergisinin
"Emekçi Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları"
sayısı tanıtımı yapıldı. Masamıza gelen birçok mühendis
mimar ve plancıya kampanyamız anlatıldı. 

Bu süre zarfında masadaki görevli arkadaşlarımız yüksek
sesle kampanyamızın sloganlarını ve mühendis mimarları
kampanyamıza omuz vermeye davet ettiklerini dile getirdiler.

Kampanya sloganımızın yazılı olduğu pankart da masanın açık
olduğu sürece masanın arkasındaki ağaçta asılı kaldı.

Kampanya masasına mühendis, mimar ve plancıların yanı sıra
halkımızın da ilgisi yoğundu. Masanın açık olduğu süre
içerisinde 3 adet dergi satışı ve birçok kampanya
broşürü dağıtımı yapıldı.

Kampanya masası bundan sonrada Yüksel Caddesi'nde açılmaya
devam edilecek.

27 Nisan 2011 Çarşamba

Üniversitelerde Dönüşüm ve Bilimsel Özgürlük

Üniversitelerde Dönüşüm
ve Bilimsel Özgürlük

Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu'nun panelist
olduğu "Üniversitelerde Dönüşüm ve Bilimsel
Özgürlük" paneli 3 Mayıs 2011 Salı günü saat
17.00'de İTÜ Maslak Yerleşkesi KSB Büyük Salon
(Oditoryum)'da yapılacaktır. Panelin bitiminde konuyla ilgili bir forum
da yapılacaktır. Üniversitelerdeki dönüşümün
anlatılacağı ve bilimsel özgürlüğün gereksinimlerinin
tartışılacağı bu panele katılımınızı dileriz.

Çözüm Çadırlarına Gece Baskını

Çözüm Çadırlarına Gece
Baskını


 

 

BDP ve DTK'nın sivil itaatsizlik eylemleri kapsamında
açtığı Demokratik Çözüm Çadırları,
dün gece eş zamanlı olarak polisler tarafından basıldı. 
 
Batman, Tunceli, Adıyaman, Diyarbakır, Bingöl, Antep, Şırnak ile
Silopi, Cizre ve İdil ilçeleri, Siirt, Mardin'in Kızıltepe ve
Nusaybin ilçeleri, Van, Doğubayazıt, Bulanık, Varto, Malazgirt,
Adana, Mersin, İzmir, Manisa ve Iğdır'da kurulu bulunan
"Demokratik Çözüm Çadırları" dün
gece saat 02.00'da eşzamanlı olarak yüzlerce polis tarafından
basıldı. Çadırlar ve çadırdaki eşyalara el konulurken
baskınların "Kamu güvenliğini tehdit" iddiasıyla
yapıldığı bildirildi. Baskınlar sırasında çok sayıda kişi
gözaltına alındı. Baskınlara tepki gösteren halk, pek
çok yerde oturma eylemleri başlattı.
 
Van, Doğubayazıt, Bulanık, Varto, Malazgirt ve Iğdır'da
yüzlerce polis eşliğinde 02.00-03.00 saatleri arasında yapılan
baskınlarla "Demokratik Çözüm Çadırları"
söküldü. Baskınlar esnasında özel harekat polisler
etrafta önlem alırken, polislerin de "Allah Allah"
nidalarıyla çadırları söktükleri belirtildi.
Sökülen çadırlar emniyet müdürlüklerine
götürüldü.
 
Çadırlar toplatılırken, çadırda nöbet tutanlar
gözaltına alındı. Iğdır'da 3, Van'da çoğu
genç 20 kişi gözaltına alındı. Doğubayazıt, Varto,
Bulanık, Malazgirt'te gözaltına alınanlar serbest bırakıldı.
Varto'daki çadıra polis ve askerlerin ortak baskın yaptığı
kaydedildi.
 
DERSİM
Dersim'de Seyit Rıza Meydanı'nda kurulu bulunan Demokratik
Çözüm Çadırı, Tunceli Valiliği talimatıyla
kaldırıldı. Baskına özel harekat timleri de katıldı. Seyit Rıza
Meydanına giden yollar polislerce trafiğe kapatıldı. Baskın
yapıldığını duyan Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku adayı
Ferhat Tunç, Tunceli Belediye Başkanı Edibe Şahin ile BDP İl
Başkanı Suat Demir çadıra geldi. Çadır içerisinde
oturma eylemi başlatılırken, çadırda bulunan eşyalar polisler
tarafından kamyonlara yüklendi. Polisler, içeride oturma eylemi
devam ederken çadırı söktü. Bu sırada başına demir
direk isabet eden Ferhat Tunç'un kaşı yarıldı.
 
Çadırın sökülmesi sloganlarla protesto edildi, halk
sabaha kadar yağmur altında oturma eylemini sürdürdü. Ferhat
Tunç, "AKP'nin seçim süreci ile birlikte ön
gördüğü konsept YSK kararı ile başlamıştır. Gecenin bu
saatinde yapılan baskın savaş konseptinin ta kendisidir. Ancak biz
Dersim'de Demokratik Çözüm Çadırını tekrardan
kuracağız" dedi.
 
ÇADIR KURULDU NÖBET BAŞLADI
Halk, alandan ayrılmayarak oturma eylemi yaptı, öğlen saatlerinde
ise Özgürlük Meydanı'na yürüyüşe
geçti. Halk, yolu trafiğe kapatarak oturma eylemi yaptı. Yeni
çadırın gelmesiyle birlikte binlerce kişi Özgürlük
Meydanı'na akın etti. Çadır yeniden kurulurken, nöbet de
başladı.
 
DİYARBAKIR'DA İKİNCİ ÇADIR DA
SÖKÜLDÜ
Bağlar'ın 5 Nisan Mahallesi'ndeki Demokratik
Çözüm Çadırı da basıldı. Çadır ve
içerdeki tüm eşyalara el koyan polisler, tepki gösteren 4
kişiyi gözaltına aldı. Kentte binlerce kişi yürüyüş
yaparak baskınları protesto etti ve Bağlar'da yeni çadır
kurdu. Ancak yeni çadır da polislerin saldırısına uğradı. Gaz
bombası ve tazyikli su kullanan polisler karşı halk da direnişe
geçerek çadır önünde barikat kurdu. Helikopter
destekli saldırıya karşı gençler, taş, molotofkokteyli ve havai
fişekler kullandı. Ancak zırhlı araçlar ile çevik kuvvet
polisleri tüm çabalara rağmen ikinci çadırı da
sökerek, aldı.

ADIYAMAN

Adıyaman'ın Karapınar Mahallesi'nde bulunan Demokratik
Çözüm Çadırına yapılan baskında 8 kişi
gözaltına alındı. Çadırın, Adıyaman Valiliğinin
talimatıyla "Kamu düzenini tehdit ettiği" iddiasıyla
söküldüğü belirtildi.
 
SİİRT
Siirt'te Belediye Garajı yanında kurulu bulunan Demokratik
Çözüm Çadırı, yaklaşık 500 polis tarafından
zırhlı araçlar eşliğinde basıldı. Çadıra ve
çadırda bulunan bütün eşyalara el konuldu. Nöbet
tutan Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, çadırın
kaldırıldığı yerde oturma eylemi başlattı.
 
Siirt'te Belediye garajı yanında kurulan Demokratik
Çözüm Çadırı'nın sökülerek tüm
eşyalara el konulmasının ardından baskını duyan çok sayıda
kişi çadırın bulunduğu alana geldi. Gelenler arasında Belediye
Başkanı Selim Sadak, BDP Siirt İl Başkanı Faruk Sağlam'da var.
Çadırda nöbet tutarken polis baskınına yakalanan Taybet
Yıldız, yeniden çadır kurulacağını ve ayrılmayacaklarını
söyledi. Yıldız, "Biz çadırda yatıyorduk, baktık saat
02.00 civarında çadırın etrafını sardılar. Sivil polisler,
özel timler vardı. Polisler çadırın içine girdiler bizi
uykudan kaldırdılar. Onlara gücümüz yetmediği için
bir şey yapamadık. Türk devletidir. Hepimiz kadın olduğumuz
için direnmemize rağmen bir şey yapamadık. Çadırımızı
sökmeye başladılar. Büyük bir kamyon getirdiler
çadırdaki eşyalarımızı alıp kamyona yüklediler. Saat 02.00
de gelen polisler sabah 06.30'da ayrıldılar. Biz de burada
çadırımızı kurana dek bekleyeceğiz" diye
konuştu. 
 
Sadak: AKP güçleri çadırımızı gasp
etti 
Müdahaleye Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak da tepki
gösterdi. Sadak, "Uzun bir süredir Barış ve Demokrasi
Partisi Kürt sorununun önündeki engellerin kaldırılması,
demokrasinin önündeki engellerin kaldırılması talebiyle her
yerde demokratik çözüm çadırlarını kurdu.
AKP'nin karanlık güçleri buna tahammül edemediler.
Dün gece AKP güçleri tarafından çadırımız gasp
edildi. Eğer emniyet müdürü görevini yapmayacaksa
açıkça AKP bayrağını müdürlüğe assın.
Varsa demokrasi savunucuları, varsa barış yandaşları, varsa
çoğulcu ve katılımcı demokrasiden yana olanları bu zatların
hadlerini bildirsinler. Herkes şunu iyi bilsin demokratik
çözüm çadırlarını kurmaya devam edeceğiz"
diye konuştu. Çadırın kaldırıldığı alanda oturma eylemi
sürüyor.
 
MARDİN
Mardin'in Nusaybin ilçesindeki çadıra içeride
insanlar olduğu halde gaz bombası atıldı. Ardından içeri giren
polisler çok sayıda kişiyi yere yatırarak kelepçeledi.
Çadırlar kaldırıldıktan sonra gençlerin kelepçeleri
söküldü.
 
Kızıltepe ilçesindeki çadır, 500'e yakın kar maskeli
ve çevik kuvvet polisleri tarafından basıldı. Polislerin,
çadır içinde nöbet tutan insanların başlarına silah
dayayarak tehdit ettiği belirtildi. Çadırın kaldırıldığını
duyan halk, meydana gelerek oturma eylemi başlattı.
 
ŞIRNAK
Şırnak'ta kurulu bulunan Demokratik Çözüm
Çadırı'nda saat 02.00'den 08.00'a kadar arama yapıldı.
Polis çözüm çadırını söktükten sonra
çadır direkleri ve içerisinde bulunan malzemeleri kamyona
yükleyerek götürdü.
 
Haberin duyulmasında binlerce kişi sabah erken saatlerden itibaren BDP
önünde biraraya geldi. BDP il binasının karşısında bulunan
boş alanda Demokratik Çözüm Çadırı yeniden
açıldı. Kentteki tüm esnaf ise kepenk kaparak saldırıyı
kınadı.
 
Şırnak'ın Silopi ilçesindeki çadır, yüzlerce
polis tarafından basıldı. Polisler, savcılık talimatıyla
çadırı kaldırdıklarını söylerken, 3 saat arama
yapıldıktan sonra çadır söküldü.
İçeridekiler ise zorla dışarı çıkarıldı. BDP
İlçe Başkanı Bahattin Alkış karara tepki göstererek,
"AKP polisleri yine iş başı yaptı. Biz burada çözüm
çadırında barış taleplerimizi dile getirmek istiyorduk. Bu
davranışla çözüm istemeyen tarafın kim olduğu
bellidir" dedi.
 
ANTEP
Antep'te Vatan Mahallesi'nde kurulan Demokratik
Çözüm Çadırı'na yüzlerce polisin
katılımı ile baskın düzenlendi. Baskın esnasında 8 kişi
gözaltına alındı. Baskın sırasında halk ile polis arasında sert
tartışmalar yaşandı. Çözüm çadırı ve malzemeler
polis tarafından kamyona yüklenerek götürüldü.
Bağımsız Aday Akın Birdal, en kısa sürede yeni bir çadır
kuracaklarını söyledi.
 
MERSİN
Mersin'de polisler Demokratik Çözüm Çadırı ve
etrafındaki sandalyeleri ateşe verdi. 70 kişi gözaltına alındı.
Çadır baskınını protesto eden gruplara, polisler müdahale
etti. Esnafların kepenklerini açmadığı mahallede bir araya gelen
binlerce kişi, BDP Akdeniz İlçe Örgütü
önünde toplanmaya başladı.
 
Geylani: Mücadele edeceğiz
 Batman, Dersim, Adıyaman, Diyarbakır, Bingöl, Antep,
Şırnak, Siirt, Silopi, Kızıltepe, Nusaybin, İdil, Cizre, Van,
Doğubayazıt, Bulanık, Varto, Malazgirt, Dersim, Adana, Mersin, İzmir,
Manisa ve Iğdır'da kurulan "Demokratik Çözüm
Çadırları" gece yarısı saat 02.00'da eşzamanlı olarak
yüzlerce polis tarafından yapılan baskınla kaldırılmasına tepki
gösteren BDP Eş Genel Başkanı Hamit Geylani, çadırlara
yönelik müdahalenin barışa yönelik saldırı olduğunu
belirterek, "Kürt halkı gerekirse barakalar kurarak,
özgürlük ve barış mücadelesini yine
sürdürecektir" dedi. Kürt halkına yönelik topyekun
bir saldırı başlatıldığını dile getiren Geylani, çadırların
kaldırılmasının ise saldırıların son halkası olduğunu kaydetti.
Kürt halkının yıllardır olduğu gibi bundan sonra da saldırılara
karşı özgürlük mücadelesini sürdüreceğini
belirten Geylani, halktan barış taleplerini yükseltemeye
çağırdı. 
 
Çadırların kaldırılmasıyla birlikte barış ve
özgürlük mücadelesinin önüne engel
olunamayacağını dile getiren Geylani, şöyle devam etti: "Bu
halk yıllardır baskı ve inkar politikalarına karşı
özgürlük mücadelesini sürdürüyor.
Çadırların kaldırılmasıyla bu mücadele sekteye
uğramayacaktır. Savaşa karşı gerekirse, tepelerde, ovalarda, dağlarda
bu mücadelesini sürdürecektir. Çadırlar kaldırılsa
bile bu halk gerekirse bir barakada bir araya gelip yine bu mücadeleyi
verecektir" diye konuştu. 
 
Geylani, çadırların kaldırılmasının barışa yönelik bir
tahammülsüzlük olduğunu da belirterek, yapılan uygulamayı
kınadı. 
 
ÇADIRLAR  YENİDEN KURULUYOR
Siirt, Dersim, Cizre dahil bir çok yerde baskınlar kınanırken,
Silopi'de çoğunluğunu kadınların oluşturduğu binlerce kişi
yeni Çözüm Çadırı'nı el birliği ile
kurdu.
Demokratik Çözüm Çadırları'nın
birçok merkezde gece yarısı baskınıyla kaldırılmasına rağmen
çadırda nöbet tutanlar ve baskını duyanlar nöbet
alanından ayrılmadı. Siirt, Dersim, Cizre dahil bir çok yerde
baskınlar kınanırken, Silopi'de çoğunluğunu kadınların
oluşturduğu binlerce kişi yeni Çözüm
Çadırı'nı el birliği ile kurdu. Malazgirt, Varto, Van'da
esnaf kepenk açmadı.
 
DOĞUBAYAZIT
Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde Demokratik
Çözüm Çadırı'nın kaldırıldığı haberinin
duyulması üzerine, yurttaşlar BDP İlçe
Örgütü'ne akın etti. İlçe binasına
yurttaşların akını sürerken, polis, çadırın
söküldüğü alanı ablukaya aldı. Alan çevik
kuvvet, panzer ve akrep araçlarla abluka altına alınırken,
yurttaşlarında BDP ilçe binasına akını
sürüyor. 
 
VARTO

Varto'da İlçe Kaymakamı Ahmet Günaydın, müdahale
sonrası başlayan olayların sona ermesi için Varto Belediye
Başkanı Gülşen Değer ve BDP İlçe Başkanı Sırrı
Sever'den talep ettiği görüşmenin ardından Demokratik
Çözüm Çadırı'nın yeninden kurulmasına izin
verdi. Kürtler çadırı kurmaya başlarken, asker ve polis geri
çekildi.

Muş'un Varto İlçesi'nde kitleye önce müdahale
tehdidinde bulunan İlçe Kaymakamı Günaydın, müdahale
sonrası başlayan olayların sona ermesi için Belediye Başkanı
Gülşen Değer ve BDP İlçe Başkanı Sırrı Sever'den talep
ettiği görüşmenin ardından çadırın yeninden
kurulmasına izin verdi.

Yapılan görüşme üzerine Kaymakam Günaydın'ın
talebi ile asker ve polis geri çekilirken, yurttaşlar da Demokratik
Çözüm Çadırı'nı yeniden Belediye Çay
Bahçesi'nde kurma çalışmalarına başladı.
Çadırın kurulması çalışması sürüyor.

BULANIK
Çadırın kaldırılmasının ardından yurttaşlar BDP
İlçe binasında bir araya geldi. Burada toplantı düzenlendi.
Yapılan baskınlara tepkiler gösterilirken, toplantıda
çadırın aynı yerde kurulması kararı alındı. Çadır
yarın kitlesel bir şekilde yeniden kurulacak. Alınan kararın ardından
yurttaşlar, BDP İlçe binası önündeki çadırın
kurulduğu alanda toplandı. Yurttaşlar, çadır alanına serdikleri
tahtaların üstünde oturma eylemi başlattı. Bulanık'ta
Hükümet Konağı ve AKP binası önünde yine çadır
civarında önlemler arttırıldı. 
 
MALAZGİRT
Demokratik Çözüm Çadırı'nın
kaldırılmasından sonra yurttaşlar sabah saatlerinde çadırın
kurulduğu Özgürlük Parkı'na akın etti. Polisin ablukaya
aldığı alanda yurttaşların bekleyişi sürerken, ilçede esnaf
kepenk açmadı.
 
IĞDIR
Iğdır'da ise çadırın kaldırılmasında sonra BDP İl
binasında Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu'nun Iğdır
Bağımsız Milletvekili Pervin Buldan'ın da katıldığı toplantı
düzenledi. Toplantı sonrası çadırın ne zaman ve nasıl
kurulacağı kararlaştırılacak. 
 
VAN
Van'da  çadırın sökülmesinin ardından
çadırı kuran kentteki sivil toplum örgütleri konuyu
değerlendirmek üzere İHD Van Şubesi'nde toplantı yaptı.
Toplantının ardından çadırın kurulup kurulmayacağı karara
bağlanacak. Kentte esnafın büyük bir bölümü kepenk
kapattı. Saat 13.00'da ise Van'da BDP Demokratik
Çözüm Çadırı'nın kurulduğu, basın
açıklaması yapacak. 
 
CİZRE 
Cizre'de Demokratik Çözüm Çadırı'nın
gece yarısı baskını ile sökülmesinin ardından yurttaşlar
alana akın etti. İlçe binası önünde toplanan kitleye
açıklama yapan BDP Cizre İlçe Başkanı Esat Malkuç,
demokratik mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini belirterek,
tekrar çadırı kuracaklarını söyledi. Malkuç, Kürt
sorununun demokratik temelde çözümü için
yaptıkları mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini belirterek,
"Çadırımız yapılan bir saldırıyla kaldırıldı. Halkın
çadırlarına sahip çıkması lazım böyle bir durumda.
Yapılan bu saldırı Kürt sorununun demokratik
çözümüne yapılan bir saldırıdır. Yaklaşık 500
polis gelip çadırımızı kaldırmıştır. Bütün
malzemelere el koymuşlar. Ve emniyete götürdüler. Bizler AKP
polislerinin bu tavrını kınıyoruz ve tekrar kuracağız" dedi.
Yapılan konuşmanın ardından kalabalık kitle "Baskılar bizi
yıldıramaz" sloganını attı. Cizre BDP İlçe binası
önünde bekleyiş devam ediyor.
 
SİLOPİ
Silopi'de kaldırılan Demokratik Çözüm
Çadırı'nın yerine kadınlar yeniden çadır kuruyor.
Çadırın kaldırıldığının duyulmasının ardından binlerce
kişi sloganlarla çadır alanına geldi. Burada yapılan konuşmalarda
AKP'ye tepki yoğunlaşırken, kamyonla yeni bir çadır alana
getirildi. Çoğunluğunu kadınların oluşturduğu binlerce kişi,
kolektif bir şekide yeni bir çadır kurdu. Polisler ise çadır
kuran kitleyi uzaktan izliyor. 
 
Kaynak: birgun.net

SHÇEK'in Yarısı Taşeron Çalışan Çıktı

SHÇEK'in Yarısı Taşeron
Çalışan Çıktı

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel
Müdürlüğü’nün (SHÇEK) kendini anlatmak
için düzenlediği basın toplantısında SHÇEK Genel
Müdürü İsmail Barış kurumdaki personelin yarısının
taşeron çalışanlardan oluştuğunu söyledi.

SHÇEK Genel Müdürü Barış, Ankara Sevgi Evleri ve
Çocuk Yuvası’nda düzenlediği basın toplantısının
ardından, soruları yanıtladı. Barış, Adana Sevgi Evleri’nde bir
çocuğa işkence yapılmasıyla ilgili, “Çocukların
kötü muameleye tabi tutulması nefretle ve şiddetle kınanacak bir
şeydir” dedi.

Barış, personellerinin ne kadarının hizmet alımı, ne kadarının
kadrolu çalıştığı yönündeki soruya önce
“Maksadınızın ne olduğunu anlamakta zorlanıyorum”
yanıtını verdi. Türkiye’nin de dünyanın da
çocukların bakımını kadrolu elemanlarla yapabilme şansı
olmadığını belirten Barış, “Yani bir sosyal çalışmacı,
bir öğretmen, çocuğun altını değiştirmez. Çocuğa
banyo yaptırmaz. Bu anlamda sorduğunuz zaman kurumumuzda 22 bin civarında
personel çalışıyor. Yarı yarıya hizmet alımı personeli, yarı
yarıya kadroludur” diye konuştu.

Barış, ‘kurumda işe alınanlara psikolojik test uygulanıp
uygulanmadığı’ sorusuna ise “SHÇEK’te
çalışacak olan herkes, hizmetlisinden müdürüne kadar
mutlaka özel olarak seçilmelidir. Bunun için çok
çalışıyoruz.

Elemanlarımız hizmete başlamadan önce mutlak suretle bir  style="display: none"> heyet tarafından görüşmeye
alınıyor” yanıtını verdi.

Kaynak: radikal.com.tr

26 Nisan 2011 Salı

İZMİR YEREL KADIN KURULTAYI-30 Nisan 2011

İZMİR YEREL KADIN
KURULTAYI-30 Nisan 2011

Ankara'da Kasım ayında gerçekleştirilecek TMMOB 2. Kadın
Kurultayı'na hazırlık amacıyla düzenlenen yerel kurultaylardan
biri İzmir'de 30 Nisan 2011 tarihinde yapılacaktır.Etkinlik MMO
Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde.

PMOGENÇ 3. ÖĞRENCİ KURULTAYI 29 NİSAN 2011

PMOGENÇ 3. ÖĞRENCİ
KURULTAYI 29 NİSAN 2011

"Okuyarak, Öğrenerek, Paylaşarak Sahip Çıkıyoruz
Geleceğimize". PMOGenç 3. Öğrenci Kurultayı 29 Nisan Cuma
Günü Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Konferans
Salonunda Gerçekleşecektir.
 

OKUYARAK, ÖĞRENEREK, PAYLAŞARAK,

SAHİP ÇIKIYORUZ GELECEĞİMİZE...  

Belli hedeflere ulaşmak için bir araya gelen insan
bileşimde"gençliğin" özel bir yeri olduğu
tartışmasızdır.
Odamızın, peyzaj mimarlığı öğrencilerine yönelik
örgütlenmesi olan PMOGenç; Odamızın ve mesleğimizin
kısa, orta ve uzun vadede ihtiyaçları göz önünde
bulundurularak kurgulanmış ve hedeflerine yürürken Oda
örgütlülüğümüzün bir yedek gücü
değil aksine, Oda örgütlülüğünün merkezinde
yer alarak ona güç veren dinamik bir oluşum olarak tarif
edilmiştir.
Oda örgütlülüğündeki yeri tartışmasız olan ve
bu mesleğin eğitsel-ülkesel ve toplumsal  varlığını yeniden
üretmeye odaklanan,  peyzaj mimarlığı öğrencileri olarak
bizler;  üniversite amfilerinden  başlayarak mesleğine,
ülkesine ve toplumsal konulara yönelik farkındalığını ve
sorumluluk bilincini her geçen gün arttırmıştır.
Öğrendiklerimizi, toplumun hak ettiği üzere daha sağlıklı,
daha kaliteli, üzerinde emek verilmiş bir dünyaya aktarmaktır
çabamız.

GELECEĞİ BİRLİKTE ÇİZMEK ÜZERE YOLA
ÇIKTIK...

2005 yılında 1. Öğrenci Kurultayı ile kuruluşunu duyuran
PMOGenç, 5. yılını geride bıraktı. İlk kurultayını amaç
olarak değil, çalışmalarının yeniden üretilebileceği bir
araç olarak değerlendirdi ve bu 5 yıllık süreç
içerisinde kendisini daha da geliştirme olanakları yaratarak,
ileriye bakan, büyüyen Oda
örgütlülüğümüzde kendine düşen
sorumlulukları yerine getirme misyonuyla kendini donattı.

2005 yılından bu güne söyleşiler, paneller, sempozyumlar,
kurultaylar, yaz okulları ve basın açıklamaları
gerçekleştirdik. Merak edip sorarak, öğrenerek, konuşarak,
tartışarak gelişen, gerek mesleki sorunları, gerekse de toplumsal
sorunları dert eden ve bu uğurda mücadele eden bir
örgütlenme haline geldik.

"Okumuş insanlar, topluma karşı sorumludur"  bilinciyle;
mesleğinin toplumsal yararını gözeterek yeniden üretilmesi ve
ortaya çıkan sorunların kolektif bir şekilde
çözümünde inisiyatif alan, PMOGenç kazandığı
bu perspektif ve birikimle 3. Kurultayda sizlere sesleniyor!

•·        
Üniversitelerin her geçen gün ticarileşmesine,
•·         Mevcut
üniversitelerin yetersiz altyapı nedeniyle bilimsel niteliklerini
kaybettiklerinin bilinmesine rağmen yeni üniversitelerin
açılmasına,
•·        
Gençliğin günden güne artan ulaşım ve barınma
sorunlarına,
•·         AB ve Ulusal
Eğitim politikalarına,

KARŞI "EĞİTİM" BAŞLIĞIYLA

•·         Toplumsal
ihtiyaçları gözetmeyen bir üretim anlayışının
değiştirdiği hizmet anlayışına,
•·         Bu
anlayışın yarattığı kariyerizm çılgınlığına,
•·         Daha
üniversite ortamında başlayan rekabete,
•·         Paylaşımın
verdiği güce rakip kaygısıyla yaklaşan meslektaşlara,
•·         Kolektif
üretimden uzak, örgütsüz gençliğe,

KARŞI "ÖRGÜTLENME" BAŞLIĞIYLA

•·         Kamusal
alanların her geçen gün yok edilmesine,
•·         Kentsel
dönüşüm/yenileme projeleriyle kentlerin plansız gelişmesine
ve kimliksizleştirilmesine,
•·         Kapalı konut
projeleri ve ticari faaliyetler için sit alanlarından rant
sağlanmasına,
•·         Daha fazla
kar amacıyla doğal kaynakların hızla, hesapsızca tüketilmesine ve
ekosistemin tahribatına,
•·         Uygulamaları
gün be gün artan baraj ve HES projeleri ile suyun kullanım
hakkının devredilmesine, toprağın ve mülkiyetin el
değiştirmesine,

KARŞI "YAŞAM ALANLARI" BAŞLIĞIYLA

•·         Kamu
istihdamının daraltılmasıyla birlikte büyüyen işsizlik
sorununa,
•·         Emeği ve
bireyi hiçe sayan çalışma koşullarına,
•·         Amaçla
aracı birbirine karıştıran hizmet anlayışına,
•·        
Gençleri geleceksizliğe mahkum eden sisteme,

KARŞI "İŞSİZLİK VE İSTİHDAM" BAŞLIĞIYLA SESİMİZİ
DUYURMAYA GELİYORUZ.

 

3.KURULTAY DÜZENLEME KURULU