MMO ÖĞRENCİ ÜYE
KURULTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI
Ankara’da 26 Mart 2011 tarihinde "Baskı Altında Geleceksizliğe
Doğru Öğrencilik, Mühendislik Ve…" ana temasıyla
toplanan MMO Öğrenci Üye Kurultayı sonuç bildirgesi
yayımlandı.
MMO ÖĞRENCİ ÜYE KURULTAYI SONUÇ
BİLDİRGESİ
"Baskı Altında Geleceksizliğe Doğru Öğrencilik,
Mühendislik Ve..." ana temasıyla MMO Öğrenci Üye
Örgütlülüğü, Mühendislik Eğitimi ve
Geleceksizlik, Üniversitelerde Öğrenci Sorunları, Mühendisin
Toplumsal Rolü ve Eğitimde Ayrımcılık alt başlıklarında; Adana,
Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, Gaziantep,
İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Trabzon ve
Zonguldak Şubelerinde yaklaşık iki bin öğrencinin katılımıyla
gerçekleştirilen yerel kurultaylarda tartışılarak oluşturulan
görüşler 26 Mart 2011 tarihinde Ankara`da yapılan MMO
Öğrenci Üye Kurultayı 2011`de yapılan tartışmalar sonucunda
ortaklaştırılarak kamuoyuna duyurulmak üzere bu sonuç
bildirgesi oluşturulmuştur. Kurultayda ortaya çıkan fikirlerin
ülkenin üreten, sanayileşen, demokratikleşen,
özgürleşen ve hakça bölüşen bir ülke
olması yolunda yürütülen mücadelelere katkılar
sunacağı inancındayız.
İnsanlar düşünmekten ve sorgulamaktan uzaklaştırılarak
kalıplara sokulup birbirinden yalıtılmakta, vahşi rekabet ortamı
içinde insanlara birbirlerinin omuzuna basarak yükselmenin tek
geçerli yol olduğu öğretilmektedir. Bu durum insanları
toplumsal sınıfları göremeyen apolitik ve örgütsüz bir
şekilde sermayenin sömürüsüyle yüz yüze
bırakmaktadır.
Ancak bu yaşamın alternatifi mümkündür.
Örgütlenmiş bir toplum yapısı içerisinde sorgulayan,
düşünen, düşündüklerini eyleme
dönüştürebilen, birlikte üretebilen, bunların yanında
özgürlüğü doğru tanımlayan, toplumsal
özgürleşmeyi savunan bir gençlik mümkündür.
Bu gençlik özerk, demokratik, bilimsel bir üniversite
eğitiminin savunucusu ve aynı zamanda başka bir dünya
yaklaşımının da taşıyıcısı olacaktır. Bu nedenlerden dolayı
Öğrenci üye statüsüyle Odamıza üye olunması, biz
gençler için önemli bir olanak olarak
görülmektedir. Bu örgütlülüğün daha da
geliştirilmesi için Şubelerde ve üniversitelerde daha fazla
mesleki, sosyal, kültürel faaliyetler ve örgütlü bir
yaşam benimsenerek düzenli biçimde Öğrenci
Komisyonlarının faaliyetlerinin devam etmesini önemsiyoruz.
Neo-liberal küreselleşme ideolojisinin toplumsal ve kamusal alanları
yeniden tanımlayarak, bu alanları bireysel yarar ve piyasa
süreçlerine bağlı kılması, toplumsal ilişkilerin
tümünü etkilediği gibi eğitim alanını da etkilemiştir.
Sermayenin önemli yatırım alanlarından biri olan eğitim, kapitalist
ilişkiler içerisine alınmakta ya da diğer bir deyişle bir
bütün olarak eğitim sistemi metalaştırılmaktadır.
Mühendislik eğitimi piyasaya uyum için giderek bilimsel
içeriğinden yalıtılmakta ve köşe dönmeci
"pragmatik" düşünce yöntemine indirgenmektedir.
Ezberci anlayış sonucu öğrenci üzerine bilgi yığını
yapılmakta, düşünmeyen ve sorgulamayan, edilgen bir insan tipi
yaratılmak istenmektedir. AB`ye uyum süreci adına eğitime
dayatılanlar mevcut yapıyı iyileştirmeye değil, karmaşayı artırmaya
ve şirketleşen üniversite anlayışının gelişmesine sebep
olmaktadır. Akreditasyon ve teknokentler bilimin toplum yararına
gelişmesine değil, şirketleşen üniversitelerin pazar içinde
rekabet gücünün artmasına hizmet etmektedir. Dünya
Ticaret Örgütü anlaşmalarından biri olan GATS (Hizmet
Ticareti Genel Anlaşması) uluslararası sermayenin nasıl bir
mühendislik hizmeti istediğinin açık bir göstergesidir. Bu
nedenle de üniversitelerde bu çıkarlar doğrultusunda bir
mühendislik eğitimi şekillendirilmeye çalışılmaktadır.
Üniversite bileşenleri olarak tanımladığımız öğrenciler,
akademisyenler ve üniversite emekçileri ise söz, yetki,
karar süreçlerinden dışlanmaktadır.
Üniversitelerin bilim ve teknolojideki güncel gelişmeleri takip
edebilmesi, yeterli bilimsel çalışma yapabilmesi ve
öğrencileri nitelikli yetiştirecek teknik donanımı sağlayabilmesi
için yeterli bir bütçeye sahip olması gerekir.
Günümüzde mevcut iktidarların kendi siyasal
çıkarları için bir gecede açtıkları
üniversiteler bilim kurumu olmaktan uzak bir yapıya sahiptir. Mevcut
üniversitelerin durumlarını iyileştirmek ve durumlarını
eşitlemekten uzak politikalar ülkeyi üniversite mezarlığına
çevirmektedir. Gerekli laboratuar koşulları ve altyapı
sağlanamaması sonucu öğrenciler ihtiyaçları olan pratik
bilgiye sahip olamamaktadır. Bu da istihdam sürecinde hem mezunların
problem yaşamasına neden olmakta, hem de kamusal bir hizmet olan
mühendisliğin niteliği anlamında ciddi sıkıntılar
yaratmaktadır.
Türkiye`deki üniversitelerin genel sorunu ve kanlı bir darbenin
ürünü olan YÖK`ün temsil ettiği zihniyetin
yarattığı olgu üniversite öğrencilerinin otuz yıllık
kâbusudur. Bu kâbusla ortaya çıkan ve katlanarak artan
öğrenci katkı payları, eğitim hakkının belli bir zümrenin
hizmetine tahsis edilmesine yol açmaktadır. Yüksek harç
bedellerinin, karşılanması zorlaşan eğitim masraflarının, ticarileşen
ve şirketlerin denetimine geçen üniversitelerin, sürekli
artan ulaşım ücretlerinin, yurt ya da ev kirasına harcanan barınma
masraflarının, taşeron şirketlerin ellerinde bulunan yemekhanelerde
karşılaşılan ekonomik giderlerin getirmiş olduğu sıkıntılarla zorlu
bir eğitim mücadelesine giren öğrenciler öte yandan sosyal
yaşam alanlarının kısıtlı olması, mevcut sosyal aktivitelerinde bir
öğrenciyi aşan ücretlere tabi olmasıyla da başa çıkmaya
çalışmaktadır.
Mühendis iş yaşamında toplumun çıkarına olan/olmayan
arasında bir seçim yapmak durumunda kalacak ve burada onurlu bir
tercih yapması beklenecektir. Ama sistemin çarkları altında
güvencesiz çalışma, işsiz kalma ya da toplumsal
statüsünü kaybetme riski demoklesin kılıcı gibi başında
sallanacaktır. Üretim, toplum için yapılmadığı sürece
bu çelişkinin ortadan kalkması imkansızdır. Bu noktada bireysel
etik kurallara uyma kaygısı yeterli değildir. Toplumsal bir
dönüşüm gerektiği apaçık ortadadır. Bunun
için ise, mühendisin en başta örgütlenmesi
gerekmektedir.
Mühendislik, mimarlık ve şehir plancılarının ortak
gereksinmelerini karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak,
mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek
üyelerinin birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde
dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak, meslek
disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin
çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının
korunmasında ve işletilmesinde, çevre, tarihi değerler ve
kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin
artırılmasında örgütlenerek mücadele içerisinde
olmalıdır. Örgütlenmiş bir mühendis sorumluluk duygusu
taşır ve birey olduğunun bilincindedir. Topluma yararlı olmak ister.
Diğer disiplinlerle koordineli bir bilgi alışverişi içerisinde
bulunur. Teknik eksikliklere karşı sistemli bir şekilde
çözümler arar ve üretir.
Bazı üniversitelerin eğitimleri kapsamında öğrencilere bir
ayrıcalıkmış gibi sunulan yabancı dilde eğitim öğrenciler
üzerinde bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Her bireyin en insani
hakkı olan ana dilde eğitim hem öğrencinin kolay anlayabilmesini ve
yorum yapmasını hem de kendini daha kolay ifade edebilmesini
sağlayacaktır. Bir başka açmaz da yabancı dilde eğitim almayan
öğrencilerin mezuniyet sonrası istihdam sürecinde tercih
edilmemeleri sonucunda oluşan fırsat eşitsizliğidir. Aynı şekilde
yeterli akademik kadro ve altyapı bulunmadığı halde çalışma
yaşamında tercih edildiği için, yabancı dilde eğitim yapılan
bölümler açılmakta, bu da eğitimin niteliğini daha da
düşürmektedir. Bunların yanında fırsat eşitliği ortadan
kaldırılıp insanlar birbiri arasında rekabete
sürüklenmektedir.
Türkiye`de bütün iktidarlar ve en son AKP iktidarı,
üretim, yatırım, planlama ve sanayileşmeyi dışlayan sanal para
hareketliliği, piyasaya sürekli sıcak para girişini sağlama yoluyla
dış borçlanmanın önde gelen aktörleri olmuşlardır.
Şimdi esas olarak bu dönemin sona yaklaştığını
görüyoruz.
Ülkemizde ve dünyada 21. yüzyılla beraber birçok
teknik gelişme kendisini iş sahasında gösterirken, geçen
zamana rağmen hala bir ilerleme kaydedilmeyen cinsiyet ayrımcılığı
kamuda ve özel sektörde kendini hissettirmektedir. Cinsiyet
ayrımcılığının sonuçlarından biri, çalışan
kadınların aynı işi yaptıkları halde erkeklerden daha az kazanıyor
olmalarıdır. Mesleğin icrasında işverenler tarafından gerekli olduğu
varsayılan niteliklerin (tarafsızlık, mantıksallık, vb.) sadece
erkeklere özgü nitelikler olduğu yönündeki
önyargılar nedeniyle, kadın mühendisler erkek meslektaşlarından
daha az tercih edilmektedir. Öğrencilik yaşamında çok
başarılı olan kadın mühendislerin iş yaşamında tercih
edilmemeleri önyargı ve cinsiyet ayrımcılığıdır. Bu noktada
TMMOB`nin temel değerlerinden birisinin de kadın erkek eşitliği olduğunu
belirtmek isteriz.
Yukarıda dile getirdiğimiz sorunlardan hareketle belirlenen taleplerimiz
ve çözüm önerilerimiz aşağıdadır:
· Üniversiteleri baskı ve kontrol altına
alma aracı olarak işlevini sürdürmeye devam eden YÖK
tüm kurumlarıyla kaldırılmalı, üniversiteler özerk,
demokratik ve bilimsel bir anlayış temelinde yeniden düzenlenmeli,
üniversitelerin üç temel bileşeni olan öğretim
üyelerinin, öğrencilerin ve üniversite
çalışanlarının yönetim ve karar sürecine katılmaları
güvence altına alınmalıdır.
· Eğitim her kademede eşit ve parasız
olmalıdır. Genel bütçeden eğitime aktarılan pay yeterli
seviyeye getirilmeli ve üniversite bütçelerinde bilimsel
araştırmalara ayrılan pay artırılmalıdır. Harç, ikinci
öğretim, yaz okulu, transkript, zorunlu bağış ve öğrenci
belgesi vb. adı altında alınan her türlü paralı uygulamalar
kaldırılmalıdır.
· Planlamacı bir anlayışla, toplumsal
gereksinimleri, üretimi, istihdamı ve yaşam boyu eğitimi,
ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güçlendirilmesini
temel alan eğitim politikaları üniversitelerde yaşama
geçirilmelidir.
· Ezberci eğitim yerine öğrenmek, verileri
kabul etmek yerine araştırma yeteneğini geliştirmek; teknik eğitim
yanında sosyal ve kültürel eğitimleri de tamamlamak; eğitimde
sorgulayan, düşünen, dayanışma duygusuna sahip, bilimsel
kriterleri önemseyen, aydınlanmış öğrencilerin yetişmesi en
temel amaç olmalıdır.
· Küreselleşme doğrultusunda sermaye
isteklerine göre üniversitelerimizin yeniden yapılandırılmasına
son verilmelidir. Özelleştirmeden vazgeçilmeli, sermaye
çevrelerine üniversitenin hiçbir organında yer
verilmemeli, bilimi sermayenin tekeline sunan ve öğrencilerin ucuz iş
gücü olarak sömürüldüğü teknopark,
teknokent gibi uygulamalar son bulmalıdır.
· Çok sayıda niteliksiz mühendis
yetiştirmek ve yine çok sayıda donanımsız üniversite ve
bölüm açmak yerine, üniversitelerin ülkenin
gereksinim duyduğu elemanları yetiştirebilecek eğitim kadrosu,
kütüphane, derslik, laboratuar, yurt v.b. alt yapısı
tamamlanmış hale getirilmeli, üniversiteler arasındaki nitelik
eşitsizliği ortadan kaldırılmalı ve denetimler yapılmalıdır.
· Tüm sağlık hizmetleri
yaygınlaştırılmalı ve öğrencilerin bu hizmetlerden ücretsiz
faydalanmaları sağlanmalıdır. Üniversite bünyelerinde bulunan
medikolar kapatılmamalıdır.
· Barınma hakkı sosyal devletin en önemli
görevlerindendir. Devlet, üniversiteler için yeni yurtlar
inşa etmeli ve var olan yurtların şartlarını iyileştirmelidir.
Yurtlardaki tüm hizmetler öğrencilere ücretsiz olarak
sunulmalıdır.
· Üniversiteler polis, jandarma ve
ÖGBlerin korku yayma yeri olmamalı, KGS, mobese, parmak izi okuyucusu
vb. öğrencileri kontrol altına almak için kullanılan baskı
unsurları üniversitelerden çıkarılmalıdır.
Üniversiteler özgür düşüncenin ve bilimin merkezi
haline getirilmelidir.
· Öğrenci Komisyonları TMMOB`nin ve MMOnun
gelenek ve ilkelerine sahip çıkarak, sürece göre
örgütlenen değil, kendisinin süreci örgütlediği
bir yöntem ile çalışmalıdır.
· MMO web sayfasında öğrenci üyelere
yönelik çalışmaların duyurulduğu bir alt yapı
oluşturulmalıdır. Şube öğrenci komisyonlarının
yürütmüş olduğu faaliyetlerin ortak bir zeminde
görülmesi, ortak akıl ve faaliyetlerin planlanması ve
aktarılması için tüm şubelerin katkısı ile merkezi bir
yayın çıkarılmalıdır.
· Üniversitelerde toplumdan uzak, bireyci ve
kariyerist mühendisler yetişmesini teşvik eden Kariyer Günleri`ne
karşı Mühendislik Günleri her şubenin faaliyeti haline
getirilmeli ve merkezi olarak desteklenmelidir.
· MMO Öğrenci
örgütlülüğünün üniversitelerde
geliştirilmesi için daha fazla mesleki, kültürel ve sosyal
etkinlikler düzenlenmelidir. Odanın akademisyenlerle organik diyaloglar
kurarak öğrenci üye örgütlülüğünün
üniversitelerde yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
· TMMOB ve bağlı Odalarının,
üniversitelerde yeni mühendislik, mimarlık ve şehir planlama ile
ilgili yüksek öğrenimin planlanmasında, yeni fakülte ve
bölümlerinin açılması, eğitim programlarının
oluşturulması, kontenjanlarının belirlenmesi süreçlerinde
öneri ve onayı alınmalıdır.
· Mesleklerini icra ederken mühendisleri
denetleyen ve sicillerini tutan tek kurum olan TMMOB ve bağlı Odaları,
mühendislere yönelik tüm tasarrufların odağında
olmalıdır.
· Uygun nitelikte ve sayıda öğretim
üyesi yetiştirilmeli, öğretim üyelerinin eğitim dışında
ticari faaliyette bulunması ve AR-GE laboratuarlarında sermaye
çıkarlarına göre üretim yapması engellenmeli, eğitim
hizmetini üreten öğretim üyelerinin ekonomik, sosyal ve
mesleki sorunları çözülmeli, öğretim üyeliği
mesleği saygın hale getirilmelidir. 50/d maddesi derhal geri
çekilmelidir. Öğretim üyelerinin
düşüncelerinden, sendikal eylemlerinden ve demokratik
taleplerinden dolayı karşılaştıkları her türlü ceza ve
sürgün uygulamalarına son verilmelidir.
· Uygulama, mühendislik eğitiminin
vazgeçilmez bir parçasıdır. Teorik bilgiler laboratuar
uygulamaları ile desteklenmelidir.
· Meslek alanında kastlaşma yaratacak, vasıflı
ucuz iş gücü yetiştirmeyi hedefleyen ve bilimsel bir altyapı
oluşturulmadan kurulan teknoloji fakülteleri kapatılmalıdır.
· Stajyer alan firmalar üniversiteler
tarafından denetlenmeli, stajyerlerin ucuz işgücü olarak
kullanımını engelleyecek düzenlemeler yapılmalı ve stajyerlere
mesleki bilgilerin aktarılması sağlanmalıdır. Stajyerlerin emeğinin
karşılığı olan ücret güvence altına alınmalıdır.
· Sadece sermayenin çıkarları için
doğayı talan etmeyi hedefleyen, halkın yaşamını ve geleceğini yok eden
HES`ler, üçüncü köprü ve nükleer santral
gibi tüm projelerden vazgeçilmelidir. TMMOB ve MMO,
çevreyi ve doğayı talan eden HES`lere, üçüncü
köprüye ve nükleer santrallere karşı mücadelesini
yükseltmelidir. Kaçak elektrik kullanımına karşı her
türden önlem alınmalı, enerji tasarrufuna yönelik halkı
bilgilendiren faaliyetler yapılmalıdır.
· Üniversitelerde kariyer odaklı kurslar,
sertifikalar vb. uygulamalar yerine toplum odaklı bilimsel
çalışmalar yapılmalı ve eğitimler verilmelidir. Bologna
süreci ile öngörülen düzenlemelere ilişkin
öğrenciler bilgilendirilmeli ve aktif bir mücadele
yürütülmelidir.
· Baskıcı yaklaşımlara son verilmeli,
düşünce özgürlüğünü kısıtlayan,
toplumu tek tipleştiren ve dışlayan 301. madde vb. düzenlemeler
kaldırılmalı, aydın kıyımının derhal önüne
geçilmeli, sorumlular yargılanmalıdır.
· Yükselen milliyetçilik ve linç
kültürü reddedilmeli, farklı görüşlerin ve
halkların bir arada yaşama hakkı anayasal güvence altına
alınmalıdır. Irkçılığın ve gericiliğin pompalandığı
toplumumuzda, Kürt, Ermeni, Alevi, vb. farklı milliyete ve inanışa
sahip öğrencilerin maruz kaldıkları inkar ve asimilasyon
politikalarına son verilmeli; Kürt sorununun
çözümü için demokratik yöntemler
benimsenmeli, zorunlu din dersleri kaldırılmalı, savaşa ve silahlanmaya
ayrılan bütçe eğitim, sağlık, bilim ve tekniğe
ayrılmalıdır.
· Kürt halkının eşit yurttaşlık hakkı
taleplerinden anadilde eğitim hakkı talebi özellikle dikkate
alınmalıdır. Üniversiteler ve ilgili dilbilim çevrelerince
Türkçe-Kürtçe Teknik Terimler Sözlüğü
hazırlanmalıdır.
· Kadınların çalışma yaşamında
karşılaştığı cinsiyet ayrımcılığına ve tacize karşı yasal
yaptırımlar artırılmalıdır. Kreş, gündüz bakımevi, emzirme
ve doğum izni gibi hakları hukuken garanti altına alınmalıdır.
Yaşamın her alanında cinsiyetçi dil terk edilmeli, çalışma
yaşamında cinsiyet ayrımına son verilmeli, üniversitelerde kadın
akademisyen sayısının artması için çalışma yapılmalı,
kadın öğrencilerin staj sorununun çözümü
için özel çaba içinde olunmalı, öğrenci
üye çalışmalarında cinsiyetçi yaklaşımlara izin
verilmeden kadın öğrencilerin katılımını artırmak için
pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.
Biz üniversite öğrencileri, üniversitelerdeki
mühendislik eğitim sistemi ile ilgili sorunların var olan ülke ve
toplum sorunlarından ayrı olmadığının ve birlikte incelenmesi
gerektiğinin farkındayız. Bu çerçevede herkese parasız,
nitelikli bir eğitim hakkını savunuyor, eğitimdeki eşitsizliği ve
sermaye kesiminin daha çok kâr etmesine dayalı bir
mühendislik anlayışını reddediyor, üniversitelerin sadece bilim
üreten mekanlar olması, yetişen mühendislerin sadece
çalışma hayatında değil toplumsal yaşamda da faydalı ve verimli
olmaları için sağlıklı bir üniversite-üretim-toplum
ilişkisinin kurulmasını istiyoruz. Erkeğin, toplum hayatında kadının
üzerindeki egemenlik ve baskısının kaldırılmasının ancak
eşitlikçi ve özgürlükçü bir toplum
tahayyülü içerisinde biçimlenebileceğini
biliyoruz.
Aldığımız kararları hayata geçirmek amacıyla tüm
üniversitelerde çalışmalarımızı artıracağımızı ve
aydınlık bir gelecek için mücadeleye devam edeceğimizi
kamuoyuna duyururuz.
YAŞASIN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKAN MÜHENDİSLER!
YAŞASIN EŞİT, PARASIZ VE ANADİLDE EĞİTİM MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN ÜRETEN, SANAYİLEŞEN VE DEMOKRATİKLEŞEN TÜRKİYE
MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN MMO ÖĞRENCİ ÜYE
ÖRGÜTLÜLÜĞÜ!
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder