Hayvanlı sirklerde hayat
toz pembe değil
Çocukken şehrinize gelen sirki gülümseyerek mi
anımsıyorsunuz? Sirk haberi alınca çocuğunuzla koşarak gitme
planları mı yapıyorsunuz? Önce sizi eğlendirmesi için
'eğitilen' hayvanların yaşadıklarına göz atmaya ne
dersiniz?
Ateşten atlayan kaplanlar, koşan atlar, amuda kalkan filler…
Köpekli, kedili, develi, aslanlı yürek hoplatacak, müthiş
vahşi hayvan şovları… Heyecan verici değil mi? Rutin şehir
yaşamından bir, iki saatliğine kopup, çoluk çocuğun
ömrü hayatında bir fil, bir kaplan görmesini sağlamak
için cazip bir teklif… Türkiye’yi ziyaret eden ve
her birinin başında muhakkak bir ‘dünyaca ünlü’
ibaresi bulunan sirkler çok sayıda insanı cezbederken
‘Yeryüzüne Özgürlük Derneği’ her
seferinde bir basın açıklaması yayımlayarak ‘Sirklere
gitmeyin!’ diye sesleniyor.
Sirk hayvanlarının işkenceden farksız koşullarda
‘eğitildiklerini’, normalde yapmayacakları hareketleri
insanları eğlendirmek adına, ‘zorla’ yaptıklarını
anlatıyorlar. Geçtiğimiz günlerde gelen Bulgaristan menşeli
Arena Sirki’nin gösterileri sürerken, Yeryüzüne
Özgürlük Derneği’nden Burak Özgüner’e
bağlandık. Hayvanların yaşadıklarını daha detaylı dinleyelim
istedik…
Filler nasıl eğitiliyor?
Doğal yaşamında günde 32 kilometre yürüyen filler
sirklerde, gösteri yokken zincirle tutsak ediliyor.
Hareketleri öğrenmesi için kancalı sopayla
dövülüyor.
Eğitim amacıyla kırbaçlanıyorlar.
Bebekken kaçmasın diye vücudu iplerle bağlanıyor.
Yavru fillerin daha kolay eğitileceği düşüncesiyle annesinden
erkenden koparılıyor.
Kaplanlar zorla ateşin içinden
geçiriliyor
En çok filler, maymunlar, kaplanlar, aslanlar, köpekler, atlar,
ayılar, kediler, güvercinler, fok balıkları
çalıştırılıyor. Şempanzeler bisiklete bindiriliyor, kaplanlar
ateş çemberlerinden atlattırılıyor, maymunlara akrobatik
hareketler yaptırılıyor, köpekler platformlardan atlattırılıyor,
atlar ezberletilen hareketleri yapıyor, aslanlar kırbaç sesiyle
hizaya sokuluyor. ik eşliğinde alkış tutturuluyor, filler amuda
kaldırılıyor.
Elektrik veriliyor, kırbaçlanıyorlar
Hayvanlar ayrı mizaçlara sahip olduklarından ‘eğitim’
süreleri de farklılaşıyor. Sirklerdeki hayvan türlerinin
birçoğu geçmişte vahşi olan hayvanlar. Dolayısıyla
kendinden farklı olan bir hayvandan – insan da dahil – gelecek
bir tepkiye vereceği yanıtın sert olması doğal. Bu hayvanların insan
kontrolünde üretilmiş olacaklarını düşünsek bile
anne-babalarından kendilerine aktarılan vahşilik kaba kuvvetle,
işkenceyle, dayakla, açlıkla terbiye edilerek silinmek isteniyor.
Sert cisimlerle şiddete maruz bırakılıyorlar, kırbaçlanıyorlar,
hareketlerini zorlaştıracak malzemelerle (burun kancası, dar tasmalar,
zincirler) bağlanıyorlar, elektroşok çubuklarıyla
vücutlarına elektrik veriliyor, kancalı sopa gibi vücuda temas
ettiğinde çok acı veren kesici aletlerle darp ediliyorlar.
Gösteriler öncesinde aç bırakılıyorlar; verilen
ödül (!) olan yiyecek, hayvanları teşvik etsin diye.
Sirk hayvanına ‘emeklilik’ yok
Hayvanların ‘emekliye ayrılması’ çoğu zaman
mümkün olmuyor. Sirk hayvanları, sirk sahibinin
‘malları’ olarak görüldüğünden hayvanları
istediği gibi değerlendirme tasarrufu da sirk sahibinin elinde. Hayvanlar
kullanılamaz hale gelene kadar çalıştırılıyor. Tarihte cinnet
geçirerek bakıcısını öldüren ya da izleyici
kalabalığının arasına dalarak herkesi ezip geçen fil
hikâyelerinin nasıl ortaya çıktığına bakmak lazım. Bu
hayvanlar, kesinlikle ne kimseyi eğlendirmek, ne doğal yaşamlarında asla
yapmayacakları hareketleri yapmak, ne de tutsak olarak yaşamak
istiyorlar.
Dünyada durum ne?
Yapılan protestolar, topluma yönelik bilgilendirme ve farkındalık
yaratma çabaları yavaş yavaş sonuç veriyor. Sirklerde
hayvanların kullanımını tamamen yasaklayan yasal düzenlemelerle
ilgili epey yol kat edilmiş durumda. Bazı ülkelerdeki
hükümetler, il meclisleri, yerel otoriteler, sirklerde hayvan
kullanımını engelleyen ve sonlandıran yasaları kabul etti.
Başta eski Doğu Bloku ülkeleri olmak üzere birçok
ülkede sirk var. Moğolistan, Çin, Kazakistan, Romanya,
Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Ukrayna, Belarus,
Gürcistan ve Rusya’da sirkler aktif. Devletlere bağlı sirkler
bile mevcut.
İlk yasaklayan Bolivya
Hayvanların sirklerde kullanımını yasaklayan ilk ülkeyse
Bolivya.Yunanistan, Kosta Rika, Avusturya, Singapur, Finlandiya, Hindistan,
Portekiz, Hırvatistan, İsrail, İsveç, Macaristan,
İrlanda’nın Fingal İl Meclisi sirklerde vahşi hayvan kullanımını
yasaklayan ülkeler. Bu ülkelere son olarak İngiltere de
eklendi.
Hayvanlı sirklerin, gündem maddesi olarak tartışılmaya devam
edildiği ülkeler de var. Geçtiğimiz günlerde Romanyalı
bir sirkten gelen, bir file işkence edilirken kaydedilen
görüntüler tüm dünyada yankı buldu. İngiltere, bu
vesile ile yeni bir mevzuat çıkardı. Şiddete maruz kalan ve
yıllarca sirkte sömürülen fil de rehabilitasyon merkezine
gönderildi. Eski yasaya rağmen, zaten İngiltere’de birçok
il meclisi, sirklere hayvan yasağı getirmiş durumdaydı.
İngiltere’de 20’den fazla sirk, yerel kararlar sayesinde hayvan
kullanımına son vermişti, sadece 10 hayvanlı sirk kaldı. 3
Nisan’da ilan edilen mevzuatla sirklerde Asya fillerinin, kaplanların,
aslanların, zebraların, pitonların ve develerin kullanımı
yasaklanıyor.
‘Bir kedi niye akrobasi yapsın?’
Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nden Burak
Özgüner, sirkleri geçmişte kölelerin satıldığı
panayırlara benzetiyor
Arena Sirki bünyesinde aslanlar, kaplanlar, atlar, midilliler,
köpekler, kediler, develer, devekuşları, tavşanlar, güvercinler
ve de bir eşek bulunuyormuş. Bu da birçok sirk gibi gezici.
Tanıtımlarında sirklerinde dans eden atların ve akrobat kedilerin
bulunduğunu yazmışlar. Bu sirke ya da başka bir sirke gidecek olan herkes
şunu düşünmeli: Bir at doğal yaşamında dans eder mi ya da bir
kedi niye durduk yere akrobasi yapsın? Doğal yaşamında bir aslan
kırbaç sesiyle hizaya mı girer yoksa kırbacı elinde bulunduran
insanı parçalar mı?
Hayvanları hayatın her alanında sömürmek, beraberinde
‘insana özgü’ diyebileceğimiz birçok etik
olmayan davranışın da farkında olmadan kanıksanmasını sağlıyor.
Hakları yok saymak, insan dışı varlıkları ve ötekileştirilen
bireyleri eğlenilecek, tüketilecek, üzerlerinden tatmin olunacak
varlıklar olarak görmek, hükmetmekten doğan hak ihlallerini
inkâr etmek, bu insan merkezci bakış açısının sadece birer
parçası.
‘Hak ihlalleri teşhir edilmeli’
Bir dönem ‘köle’ diye adlandırılan,
‘ucube’ diye damgalanan insanların sergilendiği panayırların
yerini, bugün sirkler aldı. Bu konudaki adaletsizlik bitmiş değil.
Çocuklarını önemseyen anne-babaların, çocuklarını bu
yozlaşmış ticarethanelere götürürken düşünmesi
gerektiği kanaatindeyiz. Hayvanlı sirklerde yaşanan hak ihlallerini
teşhir etmek çok önemli. Böylelikle arz-talep dengesi diye
anılan tüketim ilişkisinden kaynaklı hayvanlı sirk talebi gitgide
tarihe gömülecek.
Hayvanlı sirklerin bulunduğu ülkelerde bu hayvanların artık
‘emekliye ayrılabileceği’ fiziki, psikolojik durumları
göz önünde bulundurularak türüne ve ırkına uygun
koşulların sağlanacağı tesislerin oluşturularak koruma altına
alınması gerek. Buna uygun hukukî zemin ve gereken şartlar,
hayvanlı sirklerin bulunduğu ülkelerde bir an önce
yaratılmalı.
Açlıkla terbiye ediliyorlar
Eğitimi reddeden yunuslar açlıkla terbiye ediliyor, şiddete maruz
kalabiliyor. Yunusların çoğu, tabiatlarına aykırı hareketler
nedeniyle ölü doğum yapıyor. Yunus gösteri merkezlerinde
Japonya, Taiji’den yakalanıp getirilen yunuslar bile var.
Sirkler Doğu Avrupa’dan geliyor
Türkiye’de sirk kuran ülkelerin başında Bulgaristan,
Rusya, Azerbaycan yer alıyor. Türkiye’den organizasyon firmaları
hayvanlı sirkler için belediyelerle anlaşma yapıyor. Birçok
ülkede hayvanlı sirkler konusunda yasaklamalar varken,
Türkiye’de yaptırım yok. Yerel yönetimler
‘eğlence’ amacıyla sirk kurulması için
çabalıyor. Halkın talebi de hayvansız sirklerden çok
hayvanlı sirkler yönünde.
Kaynak: Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder