<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7157>BTK 22 Şubat 2011 tarihli
Kurul Kararı hakkında İnternet Kurulu Önerileri Değerlendirmesi /
Alternatif Bilişim Derneği</a></h1><p
class="rtejustify"><strong><em>Alternatif Bilişim Derneği / 25 Temmuz
2011</em></strong></p>
<p class="rtejustify"><strong>BTK Kurul Kararı ile 22 Ağustos’ta
yürürlüğe girecek, devlet eliyle merkezi filtreleme sistemi
hakkında İnternet Kurulu (İK) değerlendirme ve öneriler paketi
yayınladı. Maalesef rapor, kamuoyunun beklentilerinin çok uzağında
olmasının yanı sıra yanıltıcı bilgilerle dolu.</strong></p>
<p class="rtejustify">Kamuoyu öncelikle şunu bilmelidir ki,
derneğimizin ve ilgili birçok STK’nın katılımıyla
gerçekleşen İK toplantısında ortaya konulan hemen tüm
fikirler göz ardı edilmiştir. Hepimizin ortak fikri devlet eliyle
merkezi filtrenin kesinlikle kabul edilemeyeceği, yapılan düzenlemenin
her açıdan problemli olduğu ve derhal geri çekilmesi
gerektiğiydi. Fakat İK’nın önerisi düzenlemenin yeniden
yazılması ve merkezi filtreleme sisteminin devam etmesi
yönündedir. Bu kabul edilemezdir.</p>
<p class="rtejustify">Önerilen standart ve yurtiçi paketin
kaldırılması fakat aile ve çocuk paketinin tek bir seçenekte
kullanıcılara sunulmasıdır. Fakat filtrelemenin bu profillerde de merkezi
olması, beyaz ve kara listelere dayandırılması korunmaktadır.</p>
<p class="rtejustify"><strong>Rapordaki maddi hatalar merkezi filtreyi
desteklemek amaçlıdır</strong></p>
<p class="rtejustify">Değerlendirme bölümünde verilen
örnekler ve çeşitli raporlardan yapılan alıntılar maddi
hatalarla doludur. Ortaya çıkan metin “merkezi filtre
sisteminin yaygın ve gerekli bir uygulama” olduğunu anlatmak
kaygısı içerisindedir.</p>
<p class="rtejustify">İK Raporunda diğer ülkelerdeki uygulamalar şu
şekilde ifade edilmiştir: “İnternetin zararlı ya da yasal olmayan
içeriklerinden korunmak için pek çok ülke
‘filtre’ uygulamaları geliştirmektedir. Aralarında
Türkiye’nin de yer aldığı Avustralya, İtalya, İngiltere,
Kore, Japonya, Almanya, İspanya, Kanada, Amerika, Meksika, Danimarka, Yeni
Zelanda, İsveç ve Norveç gibi pek çok ülkenin
internetin filtrelenmesi konusunda geliştirdikleri uygulamalar ve
izledikleri yollar OECD Raporu kapsamında aşağıda ele
alınmıştır.” Bu ifadelerin ilki yanlış, ikincisi
yanıltıcıdır. Pek çok ülke “filtre” değil,
başka yollar geliştirmektedir. Adı geçen ülkelerin
hiçbirinde bizdeki “merkezi filtreleme” sistemi yoktur.
Bazılarında yasal olarak, bazılarında gönüllü olarak
erişim engellemesi yapılmaktadır. Raporda kaynak gösterilen OECD
raporuna göre de, “merkezi filtreleme” sadece
Türkiye’de zorunluluktur.</p>
<p class="rtejustify">Verilen Almanya ve İtalya örneklerinde de
filtreleme ve erişim engelleme birbirine karıştırılmakladır.
Avustralya’daki uygulama ise gösterilen tepkiler sonucu askıya
alınmıştır. Gözden geçirilmektedir. ABD’deki filtreleme
ise ev kullanıcılarını kapsamamaktadır. Sadece okullara ve
kütüphanelere filtre için fon verilmektedir. Yine
“merkezi filtrelerin yaygın kullanıldığı” iddiası da
geçersizdir. Mesela İK Raporunda İngiltere’de söz edilen
programa sadece bir tane filtreleme yazılımı başvurmuştur. Altı
çizilen, “Filtreleme İspanya’da Yasal Zorunluluk”
ifadesi de doğru değildir. Zorunlu olan, sonraki satırlarda da
belirtildiği gibi <strong>BİLİNÇLENDİRMEDİR</strong>, kullanım
değil!</p>
<p class="rtejustify">Rapor başından sonuna kadar başka ülkelerdeki
uygulamaları maksatlı aktarmıştır. Amaç bizde uygulanması
öngörülen sisteme destek aramaktır. Fakat yurtdışındaki
uygulamalar ve bir çok rapor tam tersini söylemektedir.</p>
<p class="rtejustify"><strong>Devlet eliyle merkezi filtre uygulamak
sansürdür</strong></p>
<p class="rtejustify">Her türlü erişim engeli ve filtrelemeler
bahsedilen OECD raporunda ve Türkiye’yi bağlayan bir çok
raporda çocukları korumaya yeterli görülmemektedir. Merkezi
olarak devlet eliyle uygulanması da SANSÜR olarak nitelendirilmektedir.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının “İnternette
İfade Özgürlüğü” başlıklı Temmuz 2011
raporunda da Türkiye AGİT bölgesindeki devlet eliyle filtre
uygulayacak tek ülke olarak işaret edilmiş, AGİT’in de bu
gelişmeden duyduğu kaygı belirtilmiştir. Keza aynı kaygı, ABD Dış
İlişkiler Sekreterliği tarafından da açıklanmıştır.</p>
<p class="rtejustify">AGİT devlet eliyle filtreyi önermemektedir.
Gönüllü filtre uygulaması önermektedir. Ki bu tür
yazılımlar halen Türkiye’de yazılım endüstrisinde
mevcuttur. Böyle bir düzenlemeye bu anlamıyla ihtiyaç
yoktur.</p>
<p class="rtejustify"><strong>Çözüm eğitim ve
bilinçlendirmededir</strong></p>
<p class="rtejustify">Çözüm eğitim ve bireyi
güçlendirmekten geçmektedir. İnternetle barışık, risk
algısından uzak, makro tekno-sosyal politikalara ihtiyacımız vardır.
Sorun, teknik yasaklarla çözülemez. Eu Kids Online Projesi
Kordinatörü Prof. Dr. Sonia Livingstone, Türkiye’de
dijital becerilerin az olduğunu ifade etmektedir. Dijital okuryazarlığın
her düzeyde çocuk, ebeveyn hatta öğretmenler düzeyinde
geliştirilmesi gereklidir. Taslak öneride bu husus yerindedir ve acilen
iyi niyetli bir öneri olmanın ötesine geçmelidir. Dijital
okuryazarlığın her düzeyde çocuk, ebeveyn hatta
öğretmenler düzeyinde geliştirilmesi gereklidir. Ancak, devlet
eliyle filtre uygulaması hiç bir şekilde demokratik ve
çoğulcu toplum/kültür yapısına hizmet vermez/veremez. Tam
tersine tek boyutlu bir insan profili oluşturup, kamusal söylemi
tektipleştirir.</p>
<p class="rtejustify">İK önerileri arasında yer alan siyah ve beyaz
liste uygulaması da toplumun, yurttaşların tektipleştirmesinden başka
bir şeye hizmet etmez. Bu nedenle gönüllü aile filtresi
uygulaması dışında zorunlu bir uygulama dayatılamaz.</p>
<p class="rtejustify"><strong>İlgili tüm taraflar sürece etkin bir
biçimde katılmalıdır</strong></p>
<p class="rtejustify">Yine öneriler arasında yer alan Aile ve Sosyal
Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün filtre
konusunda tek düzenleyici aktör olması hem yetersiz, hem de
konunun gerektirdiği yönetişim mantığına aykırıdır. Danışma
kurulunda iletişim sosyoloğu ile yeni medya sosyoloğunun olmaması
çok temel bir eksikliktir. Yine bu kurulun STK’larla
sürekli iletişimde olacağı ve görüşlerini çalışma
grubuna ileteceği şeklindeki iyi niyetli bir tavsiyenin ne kadar
uygulanabilir olduğu, İK’nın bu raporuna yansımayan
görüşlerimizden şimdiden açıktır. Bu çok
temel rapora bir çok STK’nın açıkça
ortaklaştığı görüşlerin neredeyse hiçbirinin
yansımamış oluşu neler yaşanacağı hakkında fikir vermektedir.</p>
<p class="rtejustify">Sorun ve çözüm konusunda bizim de
dahil olduğumuz bir çok STK ve uzman görüşlerini defalarca
kamuoyu ile paylaşmıştır.</p>
<p class="rtejustify"><strong>İnternet erişimi temel bir insan
hakkıdır</strong></p>
<p class="rtejustify">İK Raporu vesilesiyle, İnternet kullanıcılarını
bekleyen tehlikeye karşı kamuoyunu bir kez daha uyarmak istiyoruz.</p>
<p class="rtejustify">İnternet artık tüm dünyada temel bir insan
hakkı olarak tanınmaya başlanmıştır. Türkiye’de karar verici
aktörleri, muhafazakar, korumacı kollamacı, risk algısı yüksek
politikalardan uzak durmaya, sansür anlamına gelebilecek her
türlü uygulamadan bir an önce vazgeçmeye
çağırıyoruz. Konuyla ilgili tüm STK’ları tepkisiz
kalmamaya, tüm internet kullanıcılarını ise verilecek tepkilere
ortak olmaya davet ediyoruz.</p>
<p class="rtejustify">Sınırsız, sansürsüz, özgür bir
İnternet istiyoruz.</p>
<p class="rtejustify"><strong>Kaynak:
http://yenimedya.wordpress.com</strong></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder