<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7075>Paris Komünü ve
Enternasyonel / Ümit Zafer</a></h1><p>Karlı bir Moskova
günüdür. Lenin, çalıştığı yerden sokağa
çıkar. Adeta, sevinç ve coşku içinde dansediyor
gibidir. Çevresindeki yoldaşları şaşırırlar bu duruma. Lenin
onların şaşkınlığına gülerek cevap verir: "... Bugün
Sovyet iktidarının 73. günü. Yani, Komün'ü bir
gün geçtik. Leninin bu sevincinde, "ölsem de gam
yemem" edası vardır bir yanıyla. Hiç de boşuna değildir bu
sevinç. Lenin'in sokağa çıktığı o güne kadar,
proletaryanın iktidar olduğu süreyi, sadece 72 gün olarak
kaydetmişti tarih. O gün süreyi bir gün uzatmışlardı.
Kuşkusuz, o sevinç, bir günle sınırlı kalmadı. Paris
Komünü'nün, 72. gününden sonra, Sovyetler'in
72 yılı bizim başarımızdır. Özgürlüğü ve insanın
insanı sömürmediği bir atmosferi ilk kez Komün'de 72
gün soluduk. ikincisi 72 yıl sürdü, hiç fena
değil...<br />
Herkesin ve her şeyin bir öyküsü vardır. Her insanın
olduğu gibi... O öyküler, yazanların kanıyla kırmızıdır ve
onurlu...<br />
Mesela, 72 gün süren Paris Komünü'nün de bir
öyküsü vardır ve Enternasyonal'in...<br />
Gözlerinizi kapayın şimdi, kapadınız mı? Yakınlarda bir
dünya haritası varsa, elinizi herhangi bir yere koyun. Neresi olduğu
hiç farketmez. Dünyanın neresinde ve hangi dilde olursa olsun, o
ezgiyi duyduğunda hemen tanırsınız. Ya da, ister ıslıkla çalın
istersen yabancı diyarlarda olduğunuza aldırmadan, kendi dilinizde
söyleyin; dost da, düşman da hemen tanır o ezgiyi.</p>
<p><br />
<em><strong>"... Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık<br />
Enternasyonalle kurtulur insanlık"</strong></em></p>
<p style="text-align: center;"><img alt="commune.jpg" height="327"
src="http://asyntaxtostypos.files.wordpress.com/2008/06/commune.jpg"
style="margin: 0.7em 0pt;" width="466" /></p>
<p><br />
Evet, Enternasyonal Marşı'nın ezgisidir bu. Her dilden insanın hemen
tanıdığı tek ezgi. Enternasyonal'dir bizim marşımız yani. Bir
yanıyla kavgamızın en özlü ve özet ifadesidir;</p>
<p><br />
<em><strong>"...Yıkalım bu köhne düzeni<br />
Biz başka alem isteriz..."</strong></em></p>
<div class="entry">
<p><a
href="http://arthurrimbaud1.files.wordpress.com/2010/07/liberty2.jpg"><img
alt="" class="alignleft size-medium wp-image-22" height="244"
src="http://arthurrimbaud1.files.wordpress.com/2010/07/liberty2.jpg?w=300&h=244"
title="Liberty2" width="300" /></a></p>
</div>
<p><br />
Yazarı Fransız Komünar Eugene Pottier'dir (1816-1887).
işçi kökenli bir şair olarak, şiirlerini kavganın
içinde yazdı. Burjuvaziye karşı proletarya saflarında 1848
barikatlarının direnişçisi olan Pottier, 1871 Paris
Komünü'nde de halk temsilcisi olarak yer aldı.
Enternasyonal'e kaynaklık eden şiirini Komün savunması
sırasında yazdı. Bir diğer ifadeyle, o şiiri komünarlar kanlarıyla
yazdılar. Pottier'e düşen satırlara geçirmek oldu.</p>
<p><br />
<strong><em>"... Zulme karşı hıncımız volkan<br />
Bu ölüm dirim kavgası...</em>"</strong></p>
<p><img alt="[linternationalegj7[4].jpg]" border="0"
src="http://lh6.ggpht.com/_kzEpEAQw-zs/SZboANLjaqI/AAAAAAAAARg/YLYfJcHkPsE/s1600/linternationalegj7%5B4%5D.jpg"
/></p>
<p><br />
Kuşkusuz, Paris Komünü anlık değildir. Ondan öte,
1793'ün eşitlik, özgürlük, adalet, kardeşlik
vaatlerinin takipçisi olan proletaryanın bunları nasıl
gerçekleştireceğini öğrenmeye başlamasının bir sonucudur.
Bu tarihsel öykünün yakın geçmişi, 1870
Temmuz'unda başladı. Napolyon'ların
üçüncüsü egemenlerin çıkarları gereği o
tarihte Prusya'ya savaş açtı. Lakin orduları kısa sürede
dağıldı. Fransa artık bir tehdit değildi. Ancak sıra Prusya'daydı
ve Prusya orduları yürüdü Paris'e doğru.
Amaçları Fransa'nın zengin Alsace-Larainne bölgesini ilhak
etmekti. Kuyruğu tutuşan Fransız burjuvazisi, 3. Napolyon monarşisini
alaşağı etti ve uyduruk bir cumhuriyet ilanında gecikmedi. Bu
cumhuriyetin "cumhur" ile bir alakası yoktu. Burjuvazi ve
monarşistlerin yönetimiydi bu. Prusya'ya karşı kayıtsız
şartsız teslimiyetin şerefsizliği de bunlara aitti. Savaş, işgal,
teslimiyet ve ihanet eksenindeki gelişmeler, halkı hem sarsmış hem de
yurtseverlik duygularını büyütmüştü. Emekçiler;
Paris, Lyon, Marsilya, Toulousse gibi kentlerde kendi çabalarıyla
silahlanmıştı ve işgale karşı savaşmak istiyorlardı. Ancak
proletaryadan, hem de silahlı bir proleter güçten korkan
burjuvazi, Paris dışındaki komün girişimlerini kanla bastırdı.
Paris'te ise halk düşmanlarının komplosu 18 Mart'ta boşa
çıkarıldı. Paris halkı, kendini silahsızlandırmaya gelenleri
"silahsızlandırmayı" başardı. Böylece kurulduğu
günden o güne, tarihte ilk kez emekçiler Paris'in sahibi
oldular. Paris Komünü 18 Mart'ta dünyaya gözlerini
açtı...</p>
<p><em>"... Paris halkı, mahkum edilmek istendiği zulümden
kurtulmaktadır.<br />
Paris ve Fransa'da tek yönetim şekli olacaktır. istilalar,
iç savaşlar çağını sonsuza dek kapatacak bu yönetimin
temeli birlikte atılacaktır..."</em></p>
<p>Bu çağrının ardından Komün seçimleri yapıldı.
Paris, bir bayrak denizi gibi kırmızı kırmızı dalgalanıyordu.
Meydanlar, bulvarlar ve sokaklarda halk, özgürlük bayramı
yapıyordu. Komün Meclisi seçimlerinin akabinde, komisyonlar
oluşturuldu. Yürütme, adalet, dışişleri, askerlik, maliye,
içişleri, çalışma, eğitim, gıda ve sosyal hizmetlere
ilişkin komisyonlar halkın ihtiyaçları çerçevesinde
çalışmalara başladı.<em> "...Biz emekten ve emeğin
meyvelerinden yararlanmaktan yanayız. Sömürücülere,
patronlara ihtiyaç yok.<br />
Gerekli olan emek ve herkes için refah, halkın öz
yönetimidir. Gerekli olan Komündür. Ya birlikte
özgürce yaşayıp çalışacağız, ya da savaşarak
öleceğiz..."</em> Böyle diyordu Komünarlar.
Kararlıydılar ve cüretli. Onlar emeğin en yüce değer olduğunu
biliyorlardı. Patronları iyi tanıyorlardı ve artık ezilmek,
sömürülmek, horlanmak istemiyorlardı. Ne istediklerini iyi
biliyorlardı ve isteklerini gerçekleştirmek için kendi
elleriyle silahlar bile yaptılar.<em> "... Marianna'm varoşlarda
doğdu. Halkın elleri yarattı onu. Halkın evlatlarına ateş etmeyecekti
hiçbir zaman. Eğer çıkarsa bir gün karşısına sinsi
planlarıyla bir Cavaignac Marianna ateş edecektir tüm
özgürlük katillerine..."</em><br />
Burjuvazi, özgür ve sömürüsüz bir atmosferde
soluk alıp veremez, yaşayamaz. Özgürlüğe
düşmanlığı bundandır. Hal böyle olunca, Fransız burjuvazisi,
düne kadar hasmı olan Prusya'dan sağladığı destekle, Paris
Komünü'ne saldırmakta gecikmedi. Fiziksel ve
düşünsel anlamda tam bir garabet olan, 72 yaşındaki yeminli halk
düşmanı Thiers önderliğindeki burjuvazi, 1871 Nisan'ında
Paris'i kuşatmaya başladı. Komünarlar ellerinde ne varsa onunla
dövüştüler. <em>"Mübalağa cenk olundu."</em>
yine. Öyle ki Seine Nehri günler boyu komünarların
kanlarıyla kırmızı aktı. Komünarlar, Paris'i sokak sokak, ev
ev, insan insan savundular. Savundukları özgürlüktü.
Paris proletaryası top atışlarına karşı yürekleriyle barikat
kurdular.</p>
<p><em>Kızıl karanfiller taşıyorduk her birimiz
göğsümüzde</em><br />
<em>Daha gür açın yeniden!<br />
Biz düşersek eğer, çocuklarımız kazanacak<br />
Süsleyin yeniden genç kuşağın
göğsünü..."</em></p>
<p><br />
Vatan haini ve halk düşmanı burjuvazinin orduları, 22 Mayıs'ta
Paris'e girdi. Komün 72 gün sürmüştü. Bir hafta
boyunca Paris'te Komünar katliamı sürdürüldü.
Komünar kanıyla ıslanmayan tek bir sokak taşı bile kalmamacasına
hem de. işte bu çarpışmalar içinde yazıldı enternasyonalin
dizeleri. Eğer Pottier sağ kalamasaydı, başka biri yazacaktı mutlaka. Bu
bahiste kalemi tutan elin bir önemi yok.Kuşkusuz, yaşanan bir
yenilgiydi. Ya da Ekim Devrimi'nin öngünü anlamında bir
zaferdir. Hem ne diyordu Komünarlar, "Biz düşersek eğer,
çocuklarımız kazanacak." Kazandılar! Lenin'in 73.
günündeki o çocuksu saflığı ve müthiş tarih
bilinciyle yaşadığı sevinç gayet anlaşılır değil mi? Şimdi
gelin birlikte söyleyelim Enternasyonal'i</p>
<p><br />
<em><strong>"...Cellatların döktükleri kan<br />
Bir gün onları boğacak<br />
Bu kan denizinin ufkundan<br />
Kızıl bir güneş doğacak..." </strong></em></p>
<p> </p>
<p> </p>
<p><strong>Ümit Zafer</strong></p>
<p><strong>Kaynak: Tavır Dergisi</strong></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder