<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7128>'O evleri kafanıza
yıkarım'</a></h1><p>Ayvansaray Tokludede mahallesinde kentsel
dönüşüm projesi 2005’te başlatıldı. Aradan
geçen süre içinde mal sahiplerinin bir kısmı evlerini
Altınboynuz İnşaat’a satmayı kabul etti. Ancak geriye kalan 11
hane, evlerini satmamakta direniyor. Mahalleli, evlerini değerinin
çok altına vermeye zorlandıklarını belirtiyor. Ama direnmelerinin
tek nedeni bu değil.</p>
<p><a alt="" href="http://birgun.net/lifes/1311420033.jpg" rel="shadowbox"
title=""> </a><img hspace="10" src="http://birgun.net/lifes/1311420033.jpg"
style="border: 1px solid rgb(0, 0, 0); float: right; margin: 5px 2px 2px
10px; width: 535px; height: 283px;" vspace="10" /></p>
<p></p>
<p><a alt="" href="http://birgun.net/lifes/1311420033.jpg" rel="shadowbox"
title=""> </a></p>
<p> </p>
<p> </p>
<p> </p>
<p> </p>
<p> </p>
<p> </p>
<p> </p>
<p> </p>
<p>Tokludede sakinleri, “Biz kırk yıldır buradayız. Birbirimizi
ufacıklıktan biliriz. Birinin derdi olsa diğeri koşar. Biz buradan başka
yerde yapamayız, ölürüz” diyorlar.</p>
<div>
</div>
<div>
<strong>‘ŞANTİYECİLERİ MAHALLEDEN KOVDUK’</strong><br />
Mahalleli, oldum olası hep “evimizi yıkacaklar” korkusuyla
yaşamış. Ama geçtiğimiz Pazar günü (17 Temmuz) mahalleye
inşaat şantiyesi kurulmak istenince bu korku iyice ete kemiğe
bürünmüş. Mahalleli kadınlar, şantiyecilere tepki
gösterdiklerini, karşılığında da açıkça tehdit
edildiklerini söylüyor. 40 yıldır bu mahallede yaşayan Yayla
Ateş, o gün yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:<br />
<br />
“Sabah erkenden kalktım, bir baktım iki araba polis. Hemen aşağı
indim. ‘Şantiye kuracağız’ dediler. Ben de ‘Bu kadar ev
buradayken şantiye olur mu? Biz satmayı kabul etmedik, evler
boşaltılmadı daha’ dedim. ‘O evleri yarın dozerle kafanıza
yıkarım’ dedi adam bana. Ama biz mahalleli kadınlar, kurdurtmadık
şantiyeyi, yine gelsinler, yine kurdurtmayacağız.”<br />
<br />
<strong> '6 GÜNDE BOŞALTIN' DEDİLER</strong><br />
Yayla Ateş, ev sahibi, tapulu evinin dört ortağı var. "100 bin
TL veriyorlar. Kişi başı 25 bin” diyor ve soruyor: “Bu parayla
ne alınır? Dün de gelmiş birileri, 6 gün içinde burayı
boşaltın demiş. Ekim’de yıkıma başlayacaklarmış. Dalga mı
geçiyorlar? Boşaltmıyoruz, satmıyoruz da. Hiçbir yere de
gitmiyoruz yavrum, hepimiz yoksul insanlarız, nereye gideriz?”<br />
<br />
Reyhan Kasarcı da burada doğmuş büyümüş. “Biz
buranın 50 yıllık yerlileriyiz” diyor ve ekliyor: “Biz
üç kuşaktır buralıyız. Ben daha yeni evime 25 bin TL masraf
yaptım. Şimdi bana güzelim evim için 55 bin TL teklif ediyor.
Kabul etmiyorum, evimi vermiyorum.”<br />
<br />
<strong>KİRACILAR DA ÇOK DERTLİ</strong><br />
Şadiye İpek, 15 yıldır kirada oturuyor. Ev sahibi evi satmayı kabul
etmiş. İpek, hükümete seslenerek şöyle diyor:
“Mağdurlara ev vereceğiz dediler, inandık. Gittik hepimiz
çoluk çocuk Erdoğan’a oy verdik, ilk işleri fakiri
fukarayı sokağa atmak oldu.” <br />
<br />
Hürü Akdeniz, 65 yaşında, kiracı. 15 yıldır burada yaşıyor.
Ev sahibi üç yıl önce satmış evi, ama kendisine ev
yıkılana kadar oturabileceği söylenmiş. “Emekli maaşım bile
yok, bu yaşta nereye giderim. Kiralar çok pahalı. Devlet
büyüklerine sesleniyorum, bize yol göstersinler” diye
konuşuyor.<br />
<br />
<strong> ARTIK BELEDİYEYE GİTMEYECEĞİZ</strong><br />
Şehriban İşbeceren 45 yıldır burada. Konuşurken nasır tutmuş
ellerini gösteriyor: “Ev temizliğine gittim, dizlerim nasır tuta
tuta 4 çocuk büyüttüm ben. Yıllarca çalışıp
didinip bu evi aldık, eskiydi, tamir ettirdik. 30 yıl oldu. Şimdi bana ya
kendin yaptır, ya sat diyorlar. Onların projesine göre yaptıracak
durumum yok benim. Satmaya kalksam üç kuruş para veriyor. Ben ne
yapacağım? Nereye gideceğim?”<br />
<br />
Belediye günaşırı mahalleliyi toplantıya çağırıyor. Ama
mahalleli kararlı, “Bir daha Belediye bizi ayağına
çağırmasın, gitmeyeceğiz” diyor. “Mustafa Demir buraya
gelsin, bize açıklama yapsın” diyorlar. Dediklerine göre,
Belediye’deki yetkililer, onlara sağlıklı bilgi vermiyor. Olan yol
paralarına oluyor. Şehriban teyze, “Okuma yazmam yok, oraya gidene
kadar canım çıkıyor. 20 TL harcıyorum her seferinde” diye
konuşuyor.<br />
<br />
<strong> MESELE YALNIZ PARA DEĞİL</strong><br />
Kadriye Kılıç, 28 yıldır kiracı. “Bizim oyumuzla başa
geldiler, bizi mağdur etmesinler. AİHM’e kadar gideceğim
gerekirse” diyor ve ekliyor: “28 yıldır burada birlikteyiz biz.
Haliç’i biz kokladık, camlarımızı açamazdık kokudan.
Şimdi Haliç deniz mavisi oldu, içinde balıklar
yüzüyor, ama bizi sepetliyorlar buradan. Bu hak mı, reva mı?
İnsanlık mı bu?”<br />
<br />
Ne olacağını bilmediklerinden evlerini bile boyayamadıklarını
söyleyen Kılıç, şöyle devam ediyor: “Biz insan
değil miyiz? Yeni gelecekler bizden üstün mü? Biz de dokuz
aylığız onlar da. Biz ufacıklıktan tanıyoruz birbirimizi. Birinin derdi
olsa diğeri koşar. Biz buradan başka yerde yapamayız,
ölürüz.”<br />
<br />
Son sözü yine Şehriban teyze söylüyor: “Kimsenin
hakkı kimsede kalmaz. Evimi elimden alırlarsa ahımı alırlar, iki
yakaları bir araya gelmez. Bizi rahat bıraksınlar. İstiyorlarsa burayı
güzelleştirsinler, ama yine bize versinler, biz oturalım.”<br />
</div>
<div>
</div>
<div>
<em><strong>Kaynak: Birgün</strong></em></div>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder