26 Temmuz 2011 Salı

Türkiye’de Kapitalistleşme Sürecinde Kentsel Mekânda Yaşanan Değişimler (1950-1970) - Yusuf Ekici

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7148>Türkiye'de
Kapitalistleşme Sürecinde Kentsel Mekânda Yaşanan Değişimler
(1950-1970) - Yusuf Ekici</a></h1><p>&nbsp;<strong>S&ouml;ze
başlarken&hellip;</strong></p>
<div>
Yazı dizisinin temel amacı kapitalist bir sistemde kentsel mek&acirc;n
nasıl değişimlere uğramaktadır? Sorusunun cevabını aramaya
&ccedil;alışcağız. G&uuml;n&uuml;m&uuml;z T&uuml;rkiye&rsquo;sinde konut
sorunu &ouml;zelinde kentleşme olgusunu tartışabilmek i&ccedil;in biraz
tarih okuması yapılması gerektiği inancındayız. G&uuml;n&uuml;m&uuml;z
yaşam tarzını anlayabilmek i&ccedil;in ge&ccedil;mişin genel bir
muhasebesini yapmak zorundayız. 2008 yılında t&uuml;m d&uuml;nyada
kapitalist sistemin i&ccedil;ine girdiği krizlerden kurtulabilmek
i&ccedil;in yeni yol arayışlarına girmiştir. Kuşkusuz
ka&ccedil;ınılmaz olarak kentsel mek&acirc;n payına d&uuml;şeni
fazlasıyla alacaktır. Yapılan son genel se&ccedil;imler &ouml;ncesi
&uuml;lkenin d&ouml;rt bir tarafına &ldquo;&ccedil;ılgın projeler&rdquo;
yapacağını s&ouml;yleyen siyasi akt&ouml;r b&uuml;y&uuml;k bir
g&uuml;&ccedil;le yeniden iktidarı devraldı. &Ouml;rneğin bu projelerden 2
tanesi &ouml;zellikle dikkatimizi &ccedil;ekmeli, İstanbul Kanal projesi ve
&Ccedil;andarlı Limanı kapitalist sistemin i&ccedil;ine girdiği
bunalımlardan sıyrılma &ccedil;abasından başka bir şey değildir.</div>
<div>
1950 yılından itibaren g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze T&uuml;rkiye&rsquo;de
kapitalistleşme s&uuml;recinde kentleşme olgusunun nasıl
ger&ccedil;ekleştiği, buradan &ccedil;ıkarılacak derslerle
g&uuml;n&uuml;m&uuml;z kentleşme olgusu yorumlanmaya
&ccedil;alışılacaktır. 2000&rsquo;li yıllardan sonra yerel
y&ouml;netimlerin ve g&uuml;n&uuml;m&uuml;z itibariyle artık devletin kentte
m&uuml;dahale aracı olarak a&ccedil;ıktan kendisine slogan haline
getirdiği &nbsp;&ldquo;kentsel d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m&rdquo; olgusunun
kentleşme olgusunun neresine oturduğu yorumlanmaya
&ccedil;alışılacaktır.</div>
<div>
<strong>&nbsp; T&uuml;rkiye&rsquo;de Kapitalistleşme
S&uuml;recinde</strong></div>
<div>
<strong>&nbsp;Kentsel Mek&acirc;nda Yaşanan Değişimler
(1950-1970)</strong></div>
<div>
&nbsp;</div>
<table border="0" cellpadding="0">
<tbody>
<tr>
<td>
<div>
<em>&quot;Bu d&uuml;nyada bir dev var.</em></div>
<div>
<em>Bu devin &ouml;yle kolları var ki hi&ccedil;
g&uuml;&ccedil;l&uuml;k &ccedil;ekmeden bir lokomotifi
kaldırabilir.</em></div>
<div>
<em>&Ouml;yle ayakları var ki g&uuml;nde binlerce kilometre
koşabilir.</em></div>
<div>
<em>Bu devin &ouml;yle kanatları var ki bulutlar &uuml;zerinde,
kuşların &ccedil;ıkamadığı y&uuml;kseklerde u&ccedil;abilir.</em></div>
<div>
<em>&Ouml;yle y&uuml;zge&ccedil;leri var ki su altında balıklardan
daha iyi y&uuml;zebilir.</em></div>
<div>
<em>Bu devin &ouml;yle g&ouml;zleri ve kulakları var ki
g&ouml;r&uuml;lmeyenleri g&ouml;r&uuml;r, başka bir kıtada konuşulanları
işitir.</em></div>
<div>
<em>Bu dev o kadar g&uuml;&ccedil;l&uuml;d&uuml;r ki dağları delip
ge&ccedil;er ve dolu dizgin akıp giden suları durdurur.<br />
&nbsp;Bu dev, yery&uuml;z&uuml;n&uuml; istediği gibi değiştirir;
ormanlar diker, denizleri birleştirir, &ccedil;&ouml;lleri sular.</em></div>
<div>
<em>Kimdir bu dev? Bu dev insandır.&quot;</em></div>
<div>
<em>M. İlin/ E. Segal[1]</em></div>
</td>
</tr>
</tbody>
</table>
<div>
&nbsp;</div>
<div>
T&uuml;rkiye&rsquo;de kentsel gelişimin hız kazandığı d&ouml;nemler
aynı zamanda &uuml;lkede kapitalist gelişimin hızlı gelişim
g&ouml;sterdiği d&ouml;neme denk d&uuml;şmektedir. 1940&rsquo;lı
yılların sonlarına doğru, &uuml;lkeye yapılan b&uuml;y&uuml;k Marshall
yatırımları, kentsel mek&acirc;nın &ccedil;ok hızlı bir şekilde
kapitalistleşme s&uuml;reci i&ccedil;erisine girdiğini g&ouml;stermiştir.
Yapılan her b&uuml;y&uuml;k yatırım, toplumsal değişim ve
d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m&uuml; hızlandırarak &uuml;retim ilişkilerinde
k&ouml;kl&uuml; değişikliklere yol a&ccedil;mıştır. B&uuml;y&uuml;k
sermaye yatırımları, &uuml;retim ara&ccedil;ları &uuml;zerinde
burjuvazinin egemenliğini g&uuml;&ccedil;lendirmiştir. Kır ile kent
ayrımı daha fazla keskinleşen bir hal almaya başlamıştır.
Kapitalistleşme s&uuml;recinde &uuml;retim ara&ccedil;ları &uuml;zerindeki
m&uuml;lkiyet hakkı, &uuml;retim ara&ccedil;larının belli bir kesimin
egemenliği altına ge&ccedil;mesine neden olmuştur. 1950&#39;li yıllarda
T&uuml;rkiye&#39;deki &uuml;retim bi&ccedil;imine bakıldığında tarımsal
&uuml;retimin ağırlıkta olduğu g&ouml;r&uuml;l&uuml;r. Aynı d&ouml;nemde
tarımsal &uuml;retimde k&ouml;kl&uuml; değişimler ortaya
&ccedil;ıkmıştır. &Ccedil;ok partili hayata ge&ccedil;iş ile beraber
T&uuml;rkiye&#39;deki siyasal anlayış değişmiş, liberal bir anlayış
olan demokrat parti ezici bir &ccedil;oğunlukla iktidarı devralmıştır.
Bu d&ouml;nem itibariyle &uuml;lkede &ccedil;ok y&ouml;nl&uuml; liberal
politikaların hız kazandığı g&ouml;r&uuml;lecektir. Yabancı sermaye
yatırımları artmış, sanayi odaklı gelişimin &ouml;n&uuml;n&uuml;
a&ccedil;acak uygulamalara başvurulmuştur. Tarımda makineleşmenin
&ccedil;ok hızlı bir şekilde faaliyete ge&ccedil;tiği d&ouml;nem
olmuştur. Fakat bu s&uuml;re&ccedil;te yapılan t&uuml;m uygulamalar
planlama anlayışından son derece uzak bir h<em>&acirc;</em>l almıştır.
Bundan kaynaklıdır ki, hızlı gelişim sonrası yaşanan bunalımlar
nedeniyle &ldquo;planlı bir ekonomi modeli&rdquo; oluşturulmaya
&ccedil;alışılmıştır. El emeği yerine makinenin ge&ccedil;mesi sonucu
kırsal alanda yaşayan insanlar b&uuml;y&uuml;k kentlere, &ldquo;taşı
toprağı altın&rdquo; olan diyarlara g&ouml;&ccedil; etmek zorunda
kalmıştır. Kapitalist sistemin gelişmesini hızlandırdığı bu
d&ouml;nemde, bu insanlar kapitalist sistemin ilk b&uuml;y&uuml;k tokadını
yemiştir. &ldquo;<em>Kendi m&uuml;lklerinden edilen insanlar hi&ccedil;
bilmedikleri yeni mek&acirc;nlara(kentlere) koşarken, farkında olsun ya da
olmasın yeni bir yaşama yeni bir umudun peşinden koşuyorlardı. Sahip
oldukları tek şey ise kendi enerjileri(emek-g&uuml;c&uuml;) idi. Nesneleri
d&ouml;n&uuml;şt&uuml;ren, onlara bi&ccedil;im veren
enerji(emek-g&uuml;c&uuml;) aynı zamanda iş&ccedil;ileşmelerinin temel
nedeni haline gelmişti.&nbsp; &Ccedil;&uuml;nk&uuml;
birilerinin(kapitalistlerin) bu enerjiye ihtiyacı
vardı.&rdquo;[2]</em></div>
<div>
Her g&uuml;n kendi emek g&uuml;c&uuml;n&uuml; inşa eden iş&ccedil;i
sınıfı hem emeğini yeniden &uuml;retiyor hem de d&uuml;nyayı yeniden
kuruyordu. Birbirinin uzlaşmaz d&uuml;şmanı olan burjuvazi ve iş&ccedil;i
sınıfı arasındaki &ccedil;elişki daha da g&uuml;&ccedil;lenmekteydi.
Sevgili Karl Marx bu durumu ş&ouml;yle dile getirmişti:
&ldquo;&nbsp;<em>Sermaye &ouml;l&uuml; emektir, vampir gibi sadece canlı
emeğin enerjisini &ccedil;ekip aldığında yaşıyor, ne kadar &ccedil;ok
canlı emeğin enerjisini o kadar g&uuml;&ccedil;leniyor ve daha fazla
yaşıyor.&rdquo; [3]</em></div>
<div>
Anlatılmaya &ccedil;alışılan bu d&ouml;nem, kapitalist
&ccedil;ılgınlığın &uuml;lkeyi sardığı bir d&ouml;nemdir. Kapitalist
sistemin b&uuml;y&uuml;k temellerinin atıldığı, b&uuml;y&uuml;k
bunalımının acısının &ccedil;ıkarılmaya &ccedil;alışıldığı
d&ouml;nemdir. 1929 bunalımı sonrası t&uuml;m d&uuml;nya &uuml;lkelerinin
kriz i&ccedil;inde debelendiği, bunalım sonrası gelen 2. Paylaşım
Savaşı ile beraber d&uuml;nyada egemen g&uuml;&ccedil; olan
Almanya&rsquo;nın g&uuml;&ccedil; kaybettiği ve sahneye yeni bir
g&uuml;c&uuml;n &ccedil;ıktığı bir d&ouml;nemdir. Bu d&ouml;nemde faşist
ve otoriter y&ouml;netimler g&uuml;&ccedil;lenmiştir. Toplumsal yaşamda ise
&ccedil;alışma hayatı mutlaklaştırılmıştır. Yaşanan bu
&ccedil;ılgınlığı anlatmak i&ccedil;in Lafargue tembellik hakkı adlı
eserinde durumu şu s&ouml;zlerle anlatmaktaydı:&nbsp;<em>&ldquo;Kapitalist
uygarlığın egemen olduğu ulusların iş&ccedil;i sınıflarını garip
bir &ccedil;ılgınlık sarıp sarmaladı&rdquo;. &ldquo;&hellip; iki
y&uuml;zyıldan beri, acılı insanlığın inim inim inleten bireysel ve
toplumsal yoksunluklara yol a&ccedil;maktadır. Bu &ccedil;ılgınlık,
&ccedil;alışma aşkı; bireyin, onunla birlikte &ccedil;oluk
&ccedil;ocuğunun yaşam g&uuml;c&uuml;n&uuml; t&uuml;ketecek denli
aşırıya ka&ccedil;ma tutkusudur.&rdquo;[4]</em></div>
<div>
Kapitalist yatırımların &uuml;lkede hız kazanması ile beraber hakim
anlayış &ldquo;<em>&Ccedil;alışalım, ulusal</em>&nbsp;<em>zenginliği
artırmak i&ccedil;in &ccedil;alışalım!&rdquo;</em>&nbsp;sloganı haline
getirilerek toplumun belleğine kazınmaya &ccedil;alışılmıştır.
Kapitalist toplumda emek&ccedil;iler hi&ccedil;bir zaman emeklerinin
karşılığını tam alamazlar, beli bir kesim ise emek&ccedil;ilerin
alınteri &uuml;zerinden her zaman zenginleşir. Kapitalist toplumda
emek&ccedil;iler ise her t&uuml;rl&uuml; yozlaşma ile karşı karşıyadır.
Kapitalist sistemde bireye, kapitalist sistemin kendisine &ccedil;izdiği
sınırlar i&ccedil;erisinde yaşamak gibi bir zorunluluk dayatılır ve
&ccedil;izilen sınırlar dışına &ccedil;ıkanlar b&uuml;y&uuml;k
baskılara maruz kalırlar.</div>
<div>
1950&rsquo;li yıllarda kırdan kente g&ouml;&ccedil;&uuml;n b&uuml;y&uuml;k
bir hız kazandığı &ccedil;arpık kentleşmenin ayyuka &ccedil;ıktığı
g&ouml;r&uuml;lecektir. Sermaye sahipleri ise k<em>&acirc;</em>rlarına
k<em>&acirc;</em>r katmak uğruna yatırımlarını her ge&ccedil;en g&uuml;n
arttırmaya &ccedil;alışmıştır.&rdquo;Aynı d&ouml;nemde sanayi
sekt&ouml;r&uuml;nde yabancı sermaye yatırımlarının artması sonucu
emperyalist s&ouml;m&uuml;r&uuml;n&uuml;n ilerlemesinde yeni adımları ifade
etmekteydi.&nbsp;<em>&Uuml;retim ara&ccedil;ları &uuml;zerinde yaşanan bu
doğrudan doğruya sahiplik, giderek emeğin doğrudan doğruya
s&ouml;m&uuml;r&uuml;lmesi olgusu, yani kapitalist sistemin artı değeri
kendi yararına artırma imk&acirc;nını veren bu olgu, emperyalist
&uuml;lkelerde olduğu kadar emperyalizmin egemenliği altında bulunan
&uuml;lkelerdeki sosyo-ekonomik yapılarında evrimlerinin
sonucudur</em>.&rdquo;[5]</div>
<div>
Peki, artan sanayi yatırımlarıyla beraber yoğun bir g&ouml;&ccedil;
hareketinin başladığı kentlerde kentsel mek&acirc;n nasıl bir hal
almıştır? T&uuml;rkiye&rsquo;de kentsel mek&acirc;nın durumunu
anlayabilmek i&ccedil;in d&ouml;n&uuml;p ge&ccedil;mişi iyi okumak ve
gereken dersleri &ccedil;ıkarmak gerekir. Bu temel derslerin ışığında
g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml; anlamak, geleceği bilimsel verilere dayanarak
&ouml;ng&ouml;rmek gerekmektedir. Ancak bu şekilde soruna bilimsel
yaklaşılabilir. Bu tarif yapılmadan ne g&uuml;n&uuml;m&uuml;z ne de
yarınımız hakkında tek bir c&uuml;mle konuşmanın bilimsel bir tarafı
olmayacaktır. Kentsel mek&acirc;nın yaşadığı k&ouml;kl&uuml; değişim
toplumsal değişimin de &ouml;n&uuml;n&uuml; a&ccedil;mıştır. &Uuml;retim
bi&ccedil;imlerinde yaşanan her k&ouml;kl&uuml; değişim, kendisiyle
beraber her şeyi değiştirecektir. Kapitalist sistemin temel amacı ise, bu
değişim ve d&ouml;n&uuml;ş&uuml;mleri kendi ihtiyacına g&ouml;re
şekillendirmektir. Kapitalist sistemde temel ama&ccedil; sermaye birikim
s&uuml;re&ccedil;lerini hızlandırmak, &uuml;retim ara&ccedil;ları
&uuml;zerinde bulunan egemenliği daha fazla artırmak, sınırlı zamanda
sınırsız &uuml;retimi g&uuml;ndemine almaktır. B&ouml;yle bir
anlayışın planlı olmasını beklemek bir anlamda r&uuml;yalar aleminde
yaşamaktır. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; sermaye Marx&rsquo;ın da ifade ettiği
gibi vampir gibi canlı enerjisini &ccedil;eker ve ne kadar fazla
&ccedil;ekip alırsa o kadar daha fazla gelişir. Sermaye birikiminin
artmasının temel dayanağı canlı emeğini s&ouml;m&uuml;rmektir. Bu
yazıda derdimiz kapitalist sistemin planlı olup olamayacağını anlatmak
değildir. Kapitalist sistem &uuml;retim alanlarını oluştururken, yaşam
alanlarını da kendi ihtiyacını karşılayacak şekilde kurgular.
Kapitalist sistem yatırımlarını k&acirc;r odaklı yaptığı i&ccedil;in
yaşamın kendisine b&uuml;t&uuml;nl&uuml;kl&uuml; bakamaz, eğer b&ouml;yle
bir anlayışı olsaydı bug&uuml;n kentsel mek&acirc;n
&ouml;l&ccedil;eğinde yaşanan tartışmalar bug&uuml;n g&uuml;ndemde
olmazdı. Diğer bir taraftan kapitalist sistemin olaylara
b&uuml;t&uuml;nl&uuml;kl&uuml; bakması doğasına aykırıdır. 1950-1970
yılları arasına baktığımızda kentsel mek&acirc;nın hızlı
d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m&uuml; son derece
&uuml;rk&uuml;t&uuml;c&uuml;d&uuml;r. Emek&ccedil;ilerin yaşam alanlarını,
kendilerinin bulduğu bir y&ouml;ntem ile &ccedil;&ouml;zmesine sermaye
sahipleri tarafından g&ouml;z yumulmuştur. &Ccedil;&uuml;nk&uuml;
g&uuml;n&uuml;n koşulları gereği emek&ccedil;ilerin yaşam alanları kent
merkezi dışında bulunan alanlardı. Ve bu alanlar o an sermaye i&ccedil;in
iştah kabartan alanlar olmamıştır. Emek&ccedil;ilerin yaşam alanları
son derece sağlıksız alanlardır. Bu alanlar, kentsel bir alanda
bulunması gereken t&uuml;m donatılardan yoksundur. Kapitalist sistemin,
hi&ccedil;bir zaman bu ihtiya&ccedil;ları karşılamak gibi bir derdi de
olmamıştır. Fakat bazen bu ihtiya&ccedil;ları karşılamak zorunda
kalmıştır. Oy deposu olarak g&ouml;r&uuml;len emek&ccedil;iler
se&ccedil;im zamanlarında &ldquo;hizmet&rdquo;
g&ouml;rm&uuml;şlerdir.</div>
<div>
&nbsp;Kentsel mek<a
href="http://www.blogger.com/post-create.g?blogID=3923617987086618355"
name="__DdeLink__159_1994780276"></a><a
href="http://www.blogger.com/post-create.g?blogID=3923617987086618355">&acirc;</a>nın
hızlı gelişmesinin sonucu emek&ccedil;ilerin yaşam alanları kent ile
i&ccedil; i&ccedil;e ge&ccedil;miştir. Sağlıksız alanlarda yaşayan
emek&ccedil;ilerin yaşadığı salgın hastalıklar burjuva kesimi
etkilemeye başlayınca sevgili burjuvalarımız bu sorunlara
&ccedil;&ouml;z&uuml;m aramaya başlamış ve bunu emek&ccedil;iler
i&ccedil;in yaptıklarını iddia etmekten de geri durmamışlardır. Engels
Konut Sorunu adlı eserinde bu durumu ş&ouml;yle dile
getirmekteydi:&nbsp;<em>&ldquo; Kapitalist y&ouml;netim, cezasını
&ccedil;ekemeyeceği, iş&ccedil;i sınıfı arasında salgın hastalık
yaratma zevkini tadamaz; sonu&ccedil;lar onu da etkilemekte ve &ouml;l&uuml;m
meleği onun saflarında da iş&ccedil;i sınıfının saflarında olduğu
kadar acımasız h&uuml;km&uuml;n&uuml; s&uuml;rd&uuml;rmektedir. Bu
ger&ccedil;ek bilimsel olarak saptanır saptanmaz, yardımsever burjuva
iş&ccedil;i sağlığı i&ccedil;in kaygılarında soylu bir rekabet ruhuyla
yanıp tutuşmaya başlamıştır. S&uuml;rekli yinelenen salgınların
kaynaklarını kurutmak i&ccedil;in dernekler kurulmuş, kitaplar
yazılmış, &ouml;neriler hazırlanmış,&nbsp; yasalar tartışılmış ve
kabul edilmiştir. İş&ccedil;ilerin konut koşulları incelenmiş ve en
&ccedil;arpıcı k&ouml;t&uuml;l&uuml;klerin iyileştirilmesi i&ccedil;in
girişimlerde bulunulmuştur.&rdquo;[5]&nbsp;</em>Engels&#39;in belirttiği
&uuml;zere kapitalist sistemin emek&ccedil;iler i&ccedil;in reva
g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; yaşam a&ccedil;lık, yoksulluk ve sefaletten başka
bir şey olmamıştır.</div>
<div>
1950&rsquo;li yılların başlangıcı ile binlerce emek&ccedil;i kendi emek
g&uuml;&ccedil;lerini satmak &uuml;zere b&uuml;y&uuml;k kentlere doğru yola
koyulmuşlardı. D&ouml;nemin verilerine bakıldığında kırdan kente
g&ouml;&ccedil;&uuml;n &ccedil;ok aktif bir şekilde yaşandığı
g&ouml;r&uuml;lecektir.</div>
<div>
&nbsp;</div>
<div>
<a
href="http://2.bp.blogspot.com/-Z46faMF2P1I/Ti3W-hK4g5I/AAAAAAAAABw/9g4A8oO4uOo/s1600/tablo2.bmp"
style="clear:right;"><img border="0"
src="http://2.bp.blogspot.com/-Z46faMF2P1I/Ti3W-hK4g5I/AAAAAAAAABw/9g4A8oO4uOo/s1600/tablo2.bmp"
style="border-top-style:none;border-right-style:none;border-bottom-style:none;border-left-style:none;border-width:initial;border-color:initial;"
/></a></div>
<div>
&nbsp;Devletin bu d&ouml;nemde kamu yatırımlarına yaptığı yatırımlar
ile &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n bu d&ouml;nemde yatırımlara bakılacak
olursa piyasa ekonomisinin son derece hızlı bir şekilde yol aldığı
s&ouml;ylenebilir. Kapitalist sistem i&ccedil;in &ldquo;taze kan&rdquo;
konumunda olan iş&ccedil;i sınıfının barınma sorunu ise kendi
&ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n&uuml; g&uuml;ndeme getirmiştir</div>
<div>
<a
href="http://2.bp.blogspot.com/-Z46faMF2P1I/Ti3W-hK4g5I/AAAAAAAAABw/9g4A8oO4uOo/s1600/tablo2.bmp"><img
border="0"
src="http://2.bp.blogspot.com/-Z46faMF2P1I/Ti3W-hK4g5I/AAAAAAAAABw/9g4A8oO4uOo/s1600/tablo2.bmp"
style="border-top-style:none;border-right-style:none;border-bottom-style:none;border-left-style:none;border-width:initial;border-color:initial;"
/></a></div>
<div>
&nbsp;</div>
<div>
Kapitalist yatırımların hat safhaya ulaştığı bir d&ouml;nemde
toplumun konut ihtiyacı piyasanın vicdanına terk edilmiştir.&nbsp;
1960&rsquo;lı yıllara gelindiğinde kapitalist sistemin
T&uuml;rkiye&rsquo;de &uuml;retim ara&ccedil;ları &uuml;zerinde
b&uuml;y&uuml;k bir egemenliği s&ouml;z konusu olmuştur.&nbsp; Genel olarak
T&uuml;rkiye&rsquo;de konut olgusunu bir hizmet olarak saymak bir hayli
g&uuml;&ccedil;t&uuml;r. H&uuml;k&uuml;metlerin bu alanda
g&uuml;tt&uuml;ğ&uuml; siyasetin niteliği ise &ldquo;hi&ccedil;bir siyaset
g&uuml;tmeme&rdquo; şeklindedir. DPT&rsquo;nin yaptığı araştırmalara
bakılırsa durum &ccedil;ok net bir şekilde a&ccedil;ığa
&ccedil;ıkmaktadır. Yukarıda verilen tabloları değerlendirdiğimizde,
1960&rsquo;lı yıllarda &ouml;zel yatırımların kamu yatırımlarını
ezici bir şekilde ge&ccedil;tiği g&ouml;r&uuml;lmektedir. Bu veriler
devletin ne kadar sosyal bir devlet olduğunu da g&uuml;n y&uuml;z&uuml;ne
&ccedil;ıkarmaktadır. Ge&ccedil;en yıllar itibariyle kamu
yatırımlarının azaldığı &ouml;zel yatırımların ise arttığı
g&ouml;r&uuml;lmektedir.1965 yılında inşaat sekt&ouml;r&uuml;nde yapılan
k&ouml;kl&uuml; adımlar bir&ccedil;ok sekt&ouml;r&uuml;nde bu sekt&ouml;rle
canlanmasını sağlamıştır.</div>
<div>
&nbsp;</div>
<div>
Kaynaklar:</div>
<div>
1-M. İlin/ E. Segal,(2009).İnsan Nasıl İnsan Oldu.,( &Ccedil;eviren:
Ahmet Zekerya). Say Yayınları</div>
<div>
2-Akkaya, Y.(2009). Kapitalizmin Hapishanelerinde &Ouml;d&uuml;n&ccedil;
Hayatlar,(&ldquo;Mesele,umut etmeyi &ouml;ğrenmektir&rdquo; Ercan,F.), Eksen
Yayıncılık.</div>
<div>
3-Marx,K.,(2004), Kapital 1.cilt, (&Ccedil;eviren: Alaatin Bilgi), Sol
Yayınları, Ankara.</div>
<div>
4-Lafargue,P.(2009), Tembellik Hakkı., (&Ccedil;eviren: Hasan İlhan),Alter
Yayıncılık, Ankara.</div>
<div>
5-Yerasimos, S.(1977), Azgelişmişlik S&uuml;recinde T&uuml;rkiye.,(
&Ccedil;eviren: Bab&uuml;r Kuzucu)., G&ouml;zlem Yayınları.</div>
<div>
6.Engels,F.(1992), Konut Sorunu.,(&Ccedil;eviren: G&uuml;neş
&Ouml;zdural)., Sol Yayınları, Ankara.</div>
<div>
7- Makale i&ccedil;inde kullanılan tablolar DPT&rsquo;nin yaptığı 2.
Kalkınma planından alınmıştır.</div>
<div>
&nbsp;</div>
<div>
Kaynak :&nbsp;<a
href="http://yasanabilirkent.blogspot.com/">http://yasanabilirkent.blogspot.com</a></div>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder