<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7073>Neden Festus Okey Davasına
Müdahil Olmak İstedim?</a></h1><p>Festus Okey davasına müdahil olmak
isteyen 20 kişi, neden bu davaya müdahil olmak istediklerini
Göçmen Dayanışma Ağı'na anlattı.</p>
<p><img height="250" src="http://www.bianet.org/resim/olcekle/27608/490/250"
width="490" /></p>
<p><strong>Beyoğlu Karakolu</strong>'nda 2007'de hayatını kaybeden
<strong>Festus Okey</strong>'in ölümüne neden olmakla
suçlanan polis memurunun yargılandığı davanın 12 Temmuz'da
gerçekleştirilen 14. duruşmasında müdahillik talebinde
bulunmak isteyen kişilerden 20'si davaya niçin müdahil olmak
istediklerini <strong>Göçmen Dayanışma Ağı</strong>'na
yazılı olarak anlattı.</p>
<p>Müdahillik talebinde bulunmak isteyenlerin hepsinin ortak
sıkıntısı, her türlü delile rağmen, Festus Okey'in
ölümüne neden olan polis memurunun görevine devam ediyor
olması ve adalet sisteminin işlememesi...</p>
<p> </p>
<p><strong>Özge Özgüner:</strong> Bu ülkenin vatandaşı
olmayan birinin sırf teninin renginin siyah olmasından dolayı
gözaltına alınarak, polis silahından çıkan bir kurşun sonucu
ölmesi, akabinde cesedin Nijerya'daki ailesine teslim edilmiş
olmasına rağmen, maktulun kimliğin tespit edilemediği gerekçesiyle
dört yıldır davayı erteleyen mahkeme, adeta "Bu dava bizim
davamız değil" demekte, adalete olan inancımı zedeleyerek, kendimi
güvende hissetmemi engellemektedir. Müdahil olmak istedim
çünkü Festus Okey kimsesiz değil ve bu dava zaten bizim
davamız.</p>
<p><strong>Begüm Özden Fırat: </strong>Bir insanın
göçmen olduğu için gözaltına alınması ve
gözaltına alındığı sırada vurulması üzerinden gelişen bir
suç var ortada. Öncelikle gözaltına alınma nedeninin
ırkçı, ayrımcı bir yerden olduğunu biliyoruz. Davanın bu kadar
sürüncemede kalmasının nedeni de benzer bir sebepten
kaynaklanıyor. Bunun bütün hukuk sisteminin bir sorunu olduğunu
düşünüyorum. Bu davaya müdahil olmaya çalışmak,
bunda ısrar etmenin, Fethiye'deki toplu tecavüz davasına ya da
Hrant'ın davasına katılmakla benzer olduğunu
düşünüyorum. Onun sesi olmak için müdahil
olmaktan ziyade aslında işlemeyen hukuk sistemini ancak iterek,
içerisinde bulunmaya çalışarak dönüştürmeye
çalışmamız gerektiğini düşündüğüm
için müdahil oldum.</p>
<p><strong>Arjen Özgür Yalçınkaya:</strong> Her şeyden
önce adaletin her zaman güçlüden yana işlemesine
karşı bir duruş sergilemek gerektiğini düşünüyorum.
Adalet varsa eğer herkes için olmalı. Renginden, ırkından veya
sınıfsal durumundan dolayı adalet işlemiyorsa bu durum karşısında
birilerini bulmalı. Bu yüzden ilk etapta müdahil olmak
gerektiğini düşünüyorum. Onun dışında sanığın bir
polis olması nedeniyle hala yargı sürecinin doğru düzgün
işlememesi ve o polisin hala silahıyla görevi başında olması beni
inanılmaz derecede vicdanen rahatsız ediyor. Bunun karşısında
müdahil olmanın farz olduğunu düşünüyorum.</p>
<p><strong>Emel Coşkun</strong>: Türkiye'deki ırkçı ve
ayrımcı tutumun en açık örneğine bu davada şahit oluyoruz.
Davanın ilerlememesinin en büyük sebebi Festus'un Türkiye
vatandaşı olmaması ve sahipsiz bırakılması. Arkadaşları korktukları
için duruşmalara gelemiyor, annesi bile davaya müdahil
olamıyor. Kimliği ne olursa olsun bir insanın en temel hakkı olan yaşam
hakkını savunmak, bir insanı öldürmenin bu kadar kolay
olmadığını göstermek ve en önemlisi bu ülkedeki adalet
sistemini deşifre etmek için müdahil olmak istedim. İlk
müdahillik dilekçelerimizi verdiğimizde hakimin "Gidin o
zaman Taksim'deki bombacıya da müdahil olun" demesi zaten
zihniyeti açıkça gösteriyor.</p>
<p><strong>Didem Danış:</strong> İstanbul'un göbeğinde, Beyoğlu
karakolunda bir insan gözaltına alınıyor ve polis tabancasından
çıkan bir kurşunla ölüyor. Güvenlik diyoruz,
güvenliği sağlamakla görevli insanlardan bahsediyoruz ama bu, bir
insanın ölümüyle sonuçlanan bir şeye
dönüşüyor. Bu ülkede yaşayan birisi olarak bu durumu
kesinlikle kabul edilemez buluyorum. Tüm dünyadaki
göçmen karşıtı ayrımcılık ve ırkçılık hep bir
güvenlik söylemi üzerinden kuruluyor. Ama bir bakıyorsunuz
güvenliği sağlamakla mükellef olanlar en büyük
güvenlik ihlaline sebep oluyor. Başbakan sık sık konuşmalarında
kimsesizlerin kimsesi olacağız diyor. Onu da kimsesiz kalmış Festus Okey
davasına müdahil olmaya bekliyoruz.</p>
<p><strong>Volkan Postacıoğlu:</strong> Festus Okey davasına tamamen kendi
vicdani gerekçelerimle müdahil olmak istedim.</p>
<p><strong>Zeynep Kaşlı:</strong> Festus Okey davası dört yıldır
devam eden bir dava. Türkiye'de hukukun istenildiği zaman
çok hızlı, istenildiği zaman da çok yavaş işletildiğini
hepimiz biliyoruz. Festus Okey davası da bunca zaman sahipsiz kaldığı
için hasıraltı edilmiş bir dava. Biz de Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olmayanların hakkını arayamadıklarını bildiğimizden
onlarla birlikte onların haklarını korumak için elimizden geleni
yapmaya devam edeceğiz. Buradayız, burada olmaya devam edeceğiz.</p>
<p><strong>Mizra Gürbaltır:</strong> Bir önceki duruşmada
müdahil olmak için dilekçe verdim, hakkımızda
soruşturma açıldı. Festus Okey davasında artık davanın
işlemediği biliniyordu ama bunu kamuoyuna duyurmak ve kişisel olarak bir
katkı sunmak için ben de müdahil oldum.</p>
<p><strong>Ezgi Çeren:</strong> Biz aslında bugün müdahil
olmak istiyorduk fakat yurtdışına çıkacağımız için,
soruşturma için ifade verme konusunda sorunlar çıkacağı
için olmadık. Ben hukuk fakültesi üçüncü
sınıf öğrencisiyim ve bu davanın gidişatını okuduğumda bile
çok açık bir hukuka aykırılık gördüm. İnsan
öldürme suçunun unsurları oluşmuş fakat sadece bir kimlik
belirlenmediği için ilerlemiyor. Kimliği gösteren diğer
belgeler de var ama uzatılıyor. Ben de müdahillik dilekçesi
verseydim Festus Okey'in sahipsiz olmadığını, buradaki herkesin
unuttuğu sığınmacıların ve göçmenlerin durumunun
iyileştirilmesi gerektiğini göstermek için verecektim. Hepimiz
bir gün ülkemizden kaçmak zorunda kalabiliriz.</p>
<p><strong>Mehtap Doğan</strong><strong>:</strong> Festus Okey'in
öldürülüşünün üzerinden dört yıl
geçmesine rağmen, ölümüne neden olan polisin
yargılandığı davada herhangi bir ilerleme olmadı. Bunca zaman kimlik
bilgilerinin beklendiği gerekçesiyle mahkeme sonuçlanmadı.
Şimdiye kadar katil değil, ölen araştırıldı, hatta müdahil
olmak isteyenlere suç duyurusunda bulunuldu. Bu davanın örtbas
edilmemesini, unutturulmamasını ve her şeyden önemlisi yaşam
hakkını elinden alan polis memurunun gereken cezayı almasını istediğim
için müdahil oldum.</p>
<p><strong>İsimsiz:</strong> Hakimin müdahil olanlara bu kadar tepkili
davranması anlaşılır değil. Davaya bakıyorsunuz, hem baro hem de
Çağdaş Hukukçular müdahil olmaya çalışmış. Bu
iki oluşumun aynı anda bir davaya müdahil olmaya çalışması
oldukça nadir görülür. Bunların hepsi şunu
gösteriyor ki ortada çok açık bir adaletsizlik var. Siz
adalet sistemine karşı inancınızı kaybetmemek istiyorsunuz ama bir
yandan da adalet oturup bekleyerek olan bir şey değil. Bazen sosyal
baskıya da ihtiyaç oluyor, çünkü böyle
olayların bir kişinin insafına bırakılmaması gerekiyor. Olaya
baktığımızda da çok açık bir şekilde polisin
sorgulanması gerekirken üstünün kapatılmaya
çalışıldığı anlaşılıyor. Bu konuda illa hukukçu olmak
gerekmiyor. Bence adalet duygusu sarsılmış tüm insanların bir olup
baskı yapması lazım ki benzer davalar tekrar yaşanmasın.</p>
<p><strong>Özgür Mumcu:</strong> Ben aslında bu tip vakaların
önüne geçmek için müdahilim. Belki de bu
yargılama sürecinden pek bir şey beklemiyoruz ama kamuoyu
oluşturmanın bundan sonra olabilecek bu tip vakaların engellenmesine
yardım edeceğini biliyorum. Polis şiddetinin engellenmesi, yargının
göçmenler gibi sahipsiz olduğu düşünülen
insanlara karşı tavrının değişmesi için müdahilim.</p>
<p><strong>Muhsin Kemal Şimşek:</strong> İşkence altında bir insanın
yok edilmesi insan haklarına ilişkin bir sorun. Zaten görmezden
gelinen mülteciliklerle ilgili bir konu olunca mahkeme dört
yıldır dosyayı sürüncemede bırakıyor. Herhalde müdahil
olmasaydık bu süreç bu kadar farkındalıkla işlemeyecekti.
Umarım kamuoyunu bilgilendirebiliriz ve bir duyarlılık yaratabiliriz.</p>
<p><strong>Çağla Erkaç:</strong> Ben Fransa'da
büyüyen bir Türk vatandaşı olarak, göçmen ve
azınlıklara yapılan haksızlıklardan yola çıkarak ve bu konuda
araştırma yapan bir akademisyen olarak davaya duyarlıyım. Vicdani olarak
Festus Okey'in davasının ilerlemesini istiyorum.</p>
<p><strong>Nafiz Akşehirlioğlu:</strong> Bir devletin, minimal bir
tanımla, hükümranlığı altında yaşayan insanları, kendi
vatandaşları ya da değil, koruması ve kollaması gerektiğine
inanıyorum. Ve bu davada bunun yapılmadığını görüyorum. Bunun
için taraf oldum.</p>
<p><strong>Özge Kar:</strong> Öncelikle bir acı var ortada, benim
içim acıyor en başta, bir insan öldü. İkincisi bir
göçmen öldü. İnsanların çok kolay
kaybedilebileceğini düşünüyor bir takım insanlar. Festus
Okey davası önemli bir yere gidiyor kanımca. Müdahil olmak
isteyen insanların çoğalması davanın sonraki süreci
açısından önemli.</p>
<p><strong>Meral Candan:</strong> Vicdani sorumluluk hissediyorum. Adaletli
yürümesi gereken bir davanın sürüncemede bırakılması
ve sadece göçmen olduğu için kimsesiz kılınması ya da
öyle gösterilmeye çalışılması beni bu davaya
müdahil olmaya itti.</p>
<p><strong>İsimsiz:</strong> Bu yaşam hakkını savunmakla alakalı bir
şey. Festus sonuçta bir Nijerya vatandaşı değil, bir dünya
vatandaşı. Festus aslında bu insanlığı bekleyen geleceğin ta kendisi.
Hepimiz kendimizi dünyanın herhangi bir noktasında göçmen
olarak bulabiliriz, bu kadar basit benim açımdan.</p>
<p><strong>Elif İnal:</strong> Festus Okey davasına müdahil olmak
istiyorum çünkü yanıbaşımda polis karakolunda bir insan
öldürülüyor ve bu gerçek bürokrasinin
duygusuzluğu içinde kayboluyor. Festus Okey'e sıkılan kurşun
benim de canımı acıtıyor ve benim vicdanım rahat etmiyor. Ben bu
ülkede kendimi güvende hissetmiyor ve tek görevi beni
güvende hissettirmek olan kamu görevlilerinden korkuyorsam kimse
bana Festus Okey davasında zarar görmediğim içim müdahil
olamayacağımı söyleyemez. Çünkü zarar
görüyorum. Festus Okey otobüste yanımda oturmuş olabilirdi,
komşum olabilirdi, arkadaşım olabilirdi. Kısacası, bu davada neler
olacağını görmeden rahat uyku uyuyamayacağız.</p>
<p><strong>Ayşe Akalın</strong>: Ben Festus davasına ilk olarak 29 Haziran
2010'daki 11. oturumda katıldım. Ömrümde katıldığım
ilk mahkeme oturumu idi. Oturum yaklaşık 3 dakika kadar sürdü.
Gözlemci olarak gelenlerin salona girip yerleşmesi, mahkeme
başkanının Festus'un kimlik belgelerinin gelmediğini ve oturumun 4 ay
sonraya ertelendiğini sadece katibin anlayacağı yükseklikte bir ses
tonu ile söylemesi ile 11. celse bitti ve herkesi dışarı
çıkardılar. "Dava görüldü" dedikleri şeyin
bu olduğunu orada anladım. Son üç oturumdur Festus davaları
müdahillik dilekçeleri verenler sayesinde saatler
sürüyor. Bu sayede dilekçe veren herkes mahkeme heyetine
tekrar tekrar temel hak ve özgürlüklerin korunması adına bu
davada neler yapılması gerektiğini kendi başvurusu üzerinden
hatırlatma şansı buluyor.</p>
<p> </p>
<p><em><strong>Kaynak: Bianet</strong></em></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder