29 Temmuz 2011 Cuma

"Sayın Soğancı Sen Bizim Gerçekten Arkadaşımız mısın?"

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7178>"Sayın Soğancı Sen Bizim
Gerçekten Arkadaşımız mısın?"</a></h1><p>25 Temmuz 2011 tarihinde TMMOB
internet sitesinde yayınlanan "<em>Tercihlerinde Mühendislik, Mimarlık,
Şehir Plancılığı Bölümlerini Düşünen Öğrencilere: Geleceğinizi
Yanlış Tercihler ile Yok Etmeyin"</em> başlıklı basın
açıklamanızın bazı bölümlerine katılmamak mümkün değil. Örneğin:
"<em>Uzunca bir süredir eğitim ve öğretim hizmetleri, uluslararası
sermayenin yönelimleri doğrultusunda piyasa ve sermayenin hizmetine
sunulmakta, eğitim metalaştırılmaktadır</em>" ve "<em>AKP iktidarı
döneminde, eğitim alanında görülen temel yönelim, üniversite
sayısını hızla artırmak ve nitelikli işgücünü bir maliyet unsuru
olarak görüp ucuz emek sömürüsüne dahil etmektir."</em> ifadeleri
hemen herkes tarafından kabul görecek
niteliktedir.</p><p>&nbsp;</p><p>Gerçekten de üniversitelerin eğitim
sistemindeki dönüşümü, eğitimi giderek bir hak olmaktan çıkarmakta,
metalaştırmakta ve bir kar aracı haline getirmektedir. Bazı
üniversitelerden mezun olup mesleğinde önemli yerlere gelmiş, başarılı
olmuş insanların varlığı, çoğunluğunun işsiz ve/veya niteliksiz
olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.&nbsp;İşsizliğin had safhada
olduğu günümüzde, gençlere iyi bir gelecek kurmanın tek yolu olarak
üniversite eğitimi gösterilmekte ve yaratılan bu mecburiyet duygusu
üzerinden aileler sömürülmektedir. Harçlar eğitimin
ticarileştirilmesinin en önemli araçlarından biridir. Bugün her yerde
mantar gibi biten özel üniversiteler eğitimin nasıl adım adım paralı
hale getirildiğinin bir diğer göstergesidir.&nbsp;Eğitim almak her
insanın hakkıdır ve bunu devletin ücretsiz ve eşit olarak halka sunma
zorunluluğu vardır.</p><p>&nbsp;</p><p>Ancak Sayın Soğancı sizin de
bahsettiğiniz, bizim de önemli bir bölümüne katıldığımız bu
görüşlerin ardından biz öğrencilere önerdiğiniz çözüm nedir?
AKREDİTASYON. Peki Sayın Soğancı, siz akreditasyonun ne olduğunu
bilmiyor musunuz? Akreditasyon, 30 Aralık 2008'de Resmi Gazete'de
yayımlanan "Mesleki Yeterlilik Sınav ve Belgelendirme
Yönetmenliği'nde yer alan haliyle: "<em>Yetkili bir kurum tarafından;
belgelendirme veya eğitim kuruluşlarının ulusal veya uluslararası kabul
görmüş teknik ölçütlere göre değerlendirilmesi, yeterliğinin
onaylanması ve düzenli aralıklarla denetlenmesi" </em>olarak
tanımlanmaktadır. Daha önce de dergimizin Teknik Eğitim" başlıklı 3.
sayısında belirttiğimiz üzere&nbsp;akreditasyon ve belgelendirme çok
büyük rant oluşturan alanlardır ve bu rantın uluslararası akreditasyon
tekellerince pay edileceği açıktır.&nbsp;&nbsp;Odalara uluslararası
tekellerin taşeronu olma işlevinin yükleneceği koşullar altında,
yazınızın da başında eleştirdiğiniz eğitimin piyasalaşmasının
araçlarından biri de akreditasyon değil midir? Dolayısıyla ek olarak
şunları da soruyoruz; Siz gerçekten bizim çıkarımızı mı
savunuyorsunuz yoksa karşıymış gibi görünerek üniversitelerin
piyasalaştırılması, mühendislik, mimarlık eğitiminin emperyalizm
adına tasfiye edilmesi sürecine bulunduğunuz yerden kan mı
veriyorsunuz?</p><p>&nbsp;</p><p>Diğer taraftan üniversite eğitiminden ve
eğitimin &nbsp;piyasalaştırılmasından bahsedip de bunun en somut
örneği olan vakıf üniversitelerden de bahsetmiyorsunuz Sayın Soğancı.
Vakıf üniversitelerine de karşı mısınız yoksa yalnızca niteliksiz
eğitim verilen üniversitelere mi karşısınız? Üniversitelerdeki
eğitimin niteliksizleşmesinin temelinde, genelde eğitimin
ticarileştirilmesi özelde ise vakıf üniversiteleri/özel üniversiteler
yok mudur? Ayrıca şu ana kadar eğitimin piyasalaştırılmasına karşı
birkaç yazılı basın açıklaması dışında ne yaptınız? Biz cevap
verelim: HİÇ. Buna karşın piyasalaştırmanın en somut hali olan yetkin
mühendislik yönetmeliklerini çıkarmaya, bizim üzerimizden belge vererek
para kazanmaya çalıştınız, odaların bu tür çalışmalarını
desteklediniz.</p><p>&nbsp;</p><p>Yazınızda birçok yerde bizlere hitaben
"Sevgili öğrenci arkadaşlarım" diye hitap ediyorsunuz. Sizin bizlere
karşı sevginizi; TMMOB'nin her dönem karar altına aldığı ancak
bürokratik nedenlerle sürekli engellediğiniz, yaptırmadığınız
öğrenci üye kurultaylarında görmek isterdik, biz öğrencilere bildiri
dağıttığımız, masa açtığımız için oda yöneticileri tarafından
yapılan saldırılara karşı tavır alırken görmek isterdik, birçok
odada yetkin mühendisliğe karşı çıktığı için kapatılan öğrenci
üye&nbsp;komisyonlarına ses çıkarırken görmek isterdik.&nbsp;&nbsp;Biz
bunların hiçbirini görmedik Sayın Soğancı. Tüm bunlardan sonra son ve
zorunlu olarak şunu da soruyoruz: Siz bizim mi yoksa karşı çıkıyormuş
gibi göründüğünüz eğitimi piyasalaştıranlarla mı
arkadaşsınız?</p><p>&nbsp;</p><p>1980 darbesi sonrasında ülkemiz
üniversitelerinde pek çok akademik kadro tasfiye edilirken, aslında bilim
tasfiye edilmiştir. Bunun sonucu olarak üniversitelerde bilimsel düzey
hızla düşmüş, bu da doğal olarak tüm mezunların, özel olarak da
mühendis ve mimarların, eğitim düzeylerinde ciddi bir gerilemeye yol
açmıştır. Gelişigüzel açılan özel ve kamu üniversitelerinin
niteliksizliği de bu bozulmayı hızlandırmıştır. Yine de üniversite
eğitiminin düzeyinin düşüklüğü, üniversite dışı bir eğitim
süreci tariflenmesinin gerekçesini oluşturamaz.</p><p>&nbsp;</p><p>Bozulma
kendi içinde onarılmak zorundadır. Örneğin kamu işletmelerinin
doğrudan devlet eliyle bozulması, özelleştirme uygulamalarını haklı
çıkartamaz. Doğru olan, kasıtlı bozulma gerekçe gösterilerek ve
kaçınılmaz olduğu düşünülerek özelleştirme uygulamalarının
peşine takılmak değildir. Aynı durum üniversiteler için de geçerlidir.
Üniversitelerin eğitim düzeyindeki düşüş yetkin ya da yetkili
mühendisliğin gerekçesi olarak gösterilemez. Öncelikli yapılması
gereken, mevcut eğitim kalitesi standartlaştırılmadan yeni
üniversitelerin açılmasından vazgeçilmesidir. Diğer taraftan da
eğitim, üretim içerisinde verilmeli ve teorik bilginin pratikteki
kullanımı uygulamalı olarak gösterilmelidir. Ayrıca denetim
mekanizmaları sağlam bir şekilde oluşturulmalı ve sürekliliği
korunmalıdır. Kısaca yetkinleşmesi gereken yeni mezun mühendisler
değil, onları yetiştiren üniversiteler, uygulamada çok önemli bir yere
sahip olan denetim mekanizmaları (rantçı oda yönetimleri ve rüşvetçi
belediyeler) ve mevcut durumun sorumlusu halihazırdaki
sistemdir.</p><p>&nbsp;</p><p>Son olarak şunları belirtelim Sayın
Soğancı. Biz buradayız.&nbsp; Tüm bu sorunlar ne birilerinin bize
oturdukları yerden akıl vermesiyle ne de&nbsp;arkadaşımız gibi
görünerek sırtımızı sıvazlamasıyla değil, mücadelemizle
çözülecektir.&nbsp; Bizler İvme Genç olarak tüm öğrenci
arkadaşlarımızı akreditasyon ve yetkin mühendisliğe karşı verdiğimiz
mücadelemizi büyütmeye davet ediyoruz.</p><p>&nbsp;</p><p>&nbsp;</p>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder