<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7062>Festus Okey kim? / ÖZGÜR
MUMCU</a></h1><p>Festus Okey bir göçmendi. 21 Ağustos 2007
tarihinde gözaltına alındı. Beyoğlu Emniyeti’nde vurularak
öldürüldü. Okey’i vurduğu iddiasıyla bir polis
memuru yargılanıyor. Tutuksuz yargılanıyor ve hâlâ
görevinin başında.<br />
<br />
Mahkeme 27 Kasım 2007’den bu yana devam eden duruşmalarda, Festus
Okey’in kimliğini tespit etmeye çalışıyor. Neredeyse her
duruşmada aynı şey. Festus Okey’in Festus Okey olduğu bir
türlü tespit edilemiyor.<br />
Okey’in öldürülmesi hakkında en azından hangi
mesafeden vurulduğunu aydınlatabilecek olan bir delil ise kayıp.
Vurulduğu sırada üzerinde olan gömlek bulunamıyor ve bu konuda
takipsizlik kararı verildi.<br />
<br />
Kimlik tespiti yapılamadığı için dava ilerleyemiyor ancak
Okey’in bedeni çoktan Nijerya’daki ailesine
gönderilmiş. Kimliği bilinmiyorsa ailesi nasıl bulundu da
Okey’in cenazesi onlara gönderildi? Peki ya üzerinden
çıkan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği
tarafından düzenlenmiş kimlik? Onun da bir kıymeti harbiyesi yok
demek ki.<br />
<br />
Başta Göçmenlerle Dayanışma Ağı üyeleri olmak
üzere yüzün üzerinde kişi davaya müdahil olmak
için başvurdu. Sadece bireysel başvurular yok. Mesela İstanbul
Barosu da davaya müdahil olmak istiyor. Ancak bütün bu
müdahillik başvuruları mahkeme tarafından reddedildi.<br />
Reddedilmekle kalsa iyi. Müdahil olmak isteyenlerin bir kısmı
için soruşturma açıldı. Festus Okey davası hakkında
televizyonda konuşan Avukat Güray Dağ’a bu konuşması
için de dava açıldı.<br />
<br />
Festus Okey’in kimi kimsesi yok. Davası sahipsiz kalmasın diye
insanlar soruşturma riskine rağmen, işlerini güçlerini
bırakıp Festus Okey’in duruşmalarına katılıyor. Geçen
salı bir duruşma daha vardı. Bu defa ben de oradaydım elimde
müdahillik dilekçesiyle.<br />
Mahkeme dilekçeyi verdikten sonra, bir ara karar için
duruşmaya ara verildi. Nasıl olsa dilekçeyi verdim diye
düşünerek ve bir yere yetişmem gerektiği için Beyoğlu
Adliyesi’nden ayrıldım.<br />
<br />
Bu noktadan sonra olaylar gelişmiş. Prof. Dr. Gencay Gürsoy’a
vekâleten müdahillik dilekçesi vermek isteyen Avukat
Ömer Kavili’nin bir usul kuralı hakkında ara karar talebiyle
duruşmaya ara verilmişti. Ara bittiğinde, duruşmanın da bittiği ilan
edilmiş.<br />
Daha herkes dilekçesini vermeden, taleplerini mahkemeye iletemeden.
Burada da kalmamış ve mahkeme başkanı “Alın bunları”
diyerek duruşma salonuna Çevik Kuvvet’i çağırmış.
Sonra da mahkeme heyeti duruşma salonunu terk etmiş.<br />
Bu davaya kimse müdahil değil. Bu durumda muhtemel bir beraat
kararını ancak savcı temyiz edebilecek.<br />
Savcı, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel
Müdürlüğü’ne kimlik tespiti için son bir
defa daha yazı yazılmasını talep etti. Bu defa da bir cevap alamazsa
davanın esasına girecekmiş. Neredeyse ilk duruşmadan dört sene
sonra.<br />
<br />
Zannederim ki bu davadan geriye ‘adil yargılamayı’
etkilemekten hakkında dava açılmış onlarca kişi ve kim olduğunu
bilmediğini iddia ettiği birinin cenazesini ailesine yollamış bir devlet
kalacak.<br />
Kimlerin tutuksuz yargılandığı, kimlerin asla tutuklanmadığı,
kimlerin kazara tahliye olup ortadan kaybolduğu, rejimimizin niteliğini de
belirliyor.</p>
<p> </p>
<h2 class="btauthor">
ÖZGÜR MUMCU</h2>
<p> </p>
<p><em><strong>Kaynak: Radikal</strong></em></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder