Açıklama 56: 2B: Halka
Saldırı Yasaları !
2B: Halka Saldırı Yasaları !
style="font-size: 20px; ">19/04/2012 tarihinde kamuoyunda 2B Yasası
olarak bilinen “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı
Hakkında Kanun” Tasarısı kabul edildi.
style="font-size: 20px; ">05/05/2012 Tarihinde ise Tapu kadastro Kanununda
yabancılara arazi satışı 2,5 hektardan 30 hektara, Bakanlar Kurulu
kararıyla bu miktarın 60 Hektara çıkarılabileceği v.b değişiklikler
yapıldı.
15/05/2012
tarihinde ise Kamuoyunda “Kentsel Dönüşüm” yasası olarak
bilinen “Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi
hakkındaki yasa tasarısı” Mecliste kabul edilerek
yasalaştı
Yağmada, talanda, rantta iktidarın çok acelesi
var. Bu yağma ve talanda önünde hiçbir yasal engelin olmaması için
birbiriyle bağlantılı bu üç yasa tasarısını arka akaya 25 gün
içerisinde acele olarak meclisten geçirerek yasalaştırmıştır.
İşlerine geldiği her konuda “referanduma” gidelim diyen AKP,
ülkemizi ve milyonlarca yoksul halkı ilgilendiren bu “yasalar”
konusunda “referandumu” ağzına almayarak TBMM’ den
geçirmiştir.
Biz bu yazıda Emperyalizm ve İşbirlikçi İnşaat
tekellerin, Gayri Menkul Yatırım Ortaklıkları’ nın (GMYO)
çıkmasını dört gözle bekledikleri gözüne kestirdikleri alanlarla
ilgili görüşmeler yapmasına neden
olan “Afet riski altındaki
alanların dönüştürülmesi hakkındaki
yasa ” nın nasıl bir yasa olduğunu
inceleyeceğiz.
“Afet riski altındaki alanların
dönüştürülmesi hakkındaki
yasa”
Yasa; “afet” nedeniyle
risk altında olan yerlerin “iyileştirme, tasfiye ve
yenileme” adı altında dönüştürülmesi amacını
taşımaktadır. “Riskli alan” tanımının bilimsel kriterlere
dayanmayan Bu yasa öyle bir hazırlanmış ki; yağmacılıkta,
talancılıkta kendisinden öncekilere rahmet okutturacak kadar insafsız,
acımasız ve pervasızdır. Bu yasa uygulanması halinde yoksul
halk için kendisi “afet” sonucu doğuracak bir
yasadır.
Bu yasa ile; (Madde;3/3) sadece
kentsel alanlar değil, TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) nin eğitim, savunma
amaçlı kullanılan alanlar kapsam dışında, mülkiyetin de el
değiştirilmesi dahil olmak üzere, köyler, kasabalar da yani,
tüm ülkemiz “dönüşüm
alanları” kapsamına alınıp pazarlanacaktır.
Bu
yasa ile; ( Madde;3/4) dönüşüm alanı içerisinde
kalan kamu binaları arazileri ile birlikte satılarak
tasfiye edilecektir.
Bu yasa ile; sadece kentler, yerleşim
alanlarını değil (Madde;3/6) meraları da yapılaşmaya
açılmaktadır.
Bu yasa, sadece “riskli”
yapıları değil “uygulama bütünlüğü” kavramı ile
(Madde;3/7) bu alanda bulunan yeni yapılmış
“risk” taşımayan binaları ve bu binaların arsalarını da
hedeflemekte ve aynen “riskli” yapılar gibi muameleye
tutmaktadır.
Bu Yasa işgal ve ilhak
yasasıdır.
Abartmıyoruz, bu yasanın hangi zihniyetle
hazırlandığı ve halka bakışın ne olduğunu yasanın
“Tassarufların kısıtlanması
bölümü Madde;4/3” anlatıyor;
“Bu Kanun’un uygulanması sırasında, Bakanlık,
TOKİ veya İdare tarafından talep edilmesi hâlinde, riskli alanlardaki
yapılar ile riskli yapılara elektrik, su ve doğalgaz hizmetleri verilmez
ve verilen hizmetler ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından
durdurulur.” Bir ülkenin bir başka ülkeyi tankıyla
topuyla bayrağı ile askeri olarak işgal etmesi durumunda, bu işgale
karşı direnen bir mahallenin elektriği, su’yu, doğalgazını
işgalci ülke kesemez, keserse uluslar arası hukuka göre “insanlık
suçu”, “savaş suçu” işlemiş olur. Bu uygulamayı
yapması halinde uluslararası Adalet Divanında yargılanır ve
kanıtlanması halinde ise işgalci ülke bu uygulamasında dolayı
ceza alır. AKP iktidarı, düşmanın bile halka yapamayacağı yasayı
çıkartmakla insanlık suçu işlemektedir.
Bu yasada
“Tahliye ve Yıktırma bölümü,
Madde;5/1” da “öncelikli
olarak mâlikler ile anlaşma yoluna gidilmesi
esastır.” dense de Yasanın bütününde “zor”
kullanımının esas alındığı çok açık olarak görülmektedir.
Örneğin, anlaşmayanların suyunu, elektriğini doğalgazını kesmek,
“Acele Kamulaştırma” yapmak ve bu
“kamulaştırmaya” itiraz edememek gibi.
Bu yasa ile;
Bakanlık, TOKİ ve İdare, dönüşüm alanlarında arazi, arsa ve proje
düzenleme işlemleri yapmaya, gayrimenkul mülkiyetini veya imar haklarını
başka bir alana aktarmaya, kamu ve özel sektör işbirliğine dayalı
yöntemler uygulamaya, herhangi bir izne tabi olmaksızın bu amaçla şirket
kurmaya, kurulmuş şirketlere katılmaya, özel inşaat şirketleri,
bankalar, uluslar arası finans kuruluşları ile GMYO (Gayrı Menkul
Yatırım Ortaklığı)’lar kurmaya, kurulmuş olanlara katılmaya, kat
karşılığı inşaat yapmaya veya yaptırmaya ortak olabilecek, bu
kuruluşlarla “proje
ortaklığı” yapabilecektir. Ama dönüşüm alanında
yaşayan halk yok sayıldığından ya da adam yerine konulmadığından
düşünceleri sorulmayacaktır.
Bu yasa ile; (Madde
9/1) “…yapılacak olan plânlar, 3194 sayılı
İmar Kanunu’nda ve imara ilişkin hükümler ihtiva eden özel
kanunlar da dahil olmak üzere diğer mevzuatta belirtilen kısıtlamalara ve
askı ilân sürelerine tâbi değildir.” Denilerek Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ile TOKİ’ nin ayrı bir
“cumhuriyet” olduğunun ilanı yapılmaktadır.
Bu yasa
ile;
(Madde; 7) “dönüştürmeye
tâbi tutulan taşınmazların, üzerindeki köhnemiş yapılar da dâhil
olmak üzere, muhdesâtı ile birlikte değer tespiti
işlemleri, Bakanlık, TOKİ veya
İdare’ce yapılır veya
yaptırılır.” Denilerek bağımsız bir bilirkişi
heyeti ile değer tespitinin yapılmasının önü kesilmektedir.
Bu
yasa ile; daha önce imar ile ilgili var olan tüm yasalar ya işlevsiz hale
getirilecek ya da mülga (ortadan kalkmış) olacaktır.
Bu yasa ile;
24.02.1984 tarihinde çıkarılan ve gecekondululara tapu tahsis belgelerinin
verildiği kamuoyunda “Özal Affı” olarak
bilinen “2981 sayılı İmar Affı
Kanunu” da ortadan kaldırılmaktadır…
Bu
yasa ile; (Madde;9/2) “Bu Kanun kapsamındaki
alanlarda bu Kanun’un öngördüğü uygulamaların zarurî kılması
hâlinde; bu uygulamalar hakkında, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve
Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un, 4342 sayılı
Mera Kanunu’nun, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun, 5403 sayılı
Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun, 5366 sayılı
Kanun’un, 7269 sayılı Kanun’un, Turizmi Teşvik
Kanunu’nun, Boğaziçi Kanunu’nun, 2565 sayılı Askerî Yasak
Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun ve 189 sayılı Kanun 3621
sayılı Kıyı Kanunu’nun bu Kanun’un arazi kullanımı
bakımından uygulanmasını engelleyici hükümleri ve diğer kanunların bu
Kanun’a aykırı hükümleri
uygulanmaz…” denilerek ülkenin her M2 sinde
yağmanın talanın da önü açılmaktadır.
“Afet
riski” Bahane, Amaçlanan Talandır…
Bu
yasanın İsmi dışında “afet” le hiç bir ilişkisi yoktur.
Amaçlanan, emperyalizm ve işbirlikçilerinin istekleri ve çıkarları
doğrultusunda yoksul halkın barınma hakkı için yaptığı evlerin
başlarına yıkılıp mahallelerinden koparılıp zorla kentin dışına
sürmektir. Bu yasa, AKP’ nin her alanda yağma ve talan
uygulanabilmesi için ortaya çıkabilecek tüm engelleri bertaraf etmeyi
hedefleyen, temel hak ve özgürlükleri yok sayan bir yasadır.
Bu
yasayı hazırlayan zihniyet, Anadolu halkının her ferdini bir böcek
gibi, oradan oraya sürülmeyi hak etmiş ilkel kabile topluluğu gibi
gören, emperyalist-sömürgeci efendi zihniyetidir…
Bu yasanın
uygulamaya sokulması halinde, ülkemiz toprakları üzerinde yaşayan hiç
kimsenin evinde, işinde, köyünde, tarlasında rahat oturabilmesi,
çalışabilmesinin hiçbir garantisi yoktur…
Bu yasa ile; Oturduğu, ikamet
ettiği yere evim, çalıştı(ırıldı)ğı işyerine işim diyebilmesi,
yaşadığı semte, mahalleye, kente sahip
çıkabilmesi, “ben buralıyım, burada
yaşayacağım” diyebilmesinin güvencesi ortadan
kaldırılmaktadır…
Halka karşı olan tüm saldırı
yasalarında olduğu gibi bu yasayı da TBMM’ den geçirip
yasalaştırabilirler. Ancak Yoksul halk bu yasanın uygulanmasına asla ve
asla izin vermeyecektir.
DEVRİMCİ MÜCADELEDE MÜHENDİS
MİMARLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder