11 Haziran 2012 Pazartesi

O Fidan ama onlar da fidan! / Umur Talu

O Fidan ama onlar da fidan!
/ Umur Talu

Başbakan “Özel yetkili
mahkemeler”
için, neden
sonra…

Çizmeyi aştığını, canavara
dönüştüğünü, devlet içinde devlet yarattığını, tutuksuz
yargılanması gerekenlerin, ister asker ister gazeteci, tutuklu
yargılandığını”
söyledi, kızarak.

Başbakan
Yardımcısı Bozdağ da, “Normal bir hukuk
devletinde bu mahkemelerin olmaması gerekir”
dedi.

 

***

 

Peki o
zaman…

İki öğrenci (daha); Berna Yılmaz ve ve Ferhat
Tüzer özel yetkili mahkemede 8.5’ar yerken ne
diyeceğiz?

Başbakan’ın, Yardımcısı’nın bu
çocuklar için isyanı da olacak
mı?

 

***

 

Başbakan’ın
katıldığı “Roman açılımı”
toplantısında, bina dışında, “Parasız eğitim
istiyoruz!”
pankartı açınca onca zaman tutuklu
kaldılar!

Başbakan şimdi diyor
ki…

Tutuksuz yargılanması gerekenler, tutuklu
yargılanıyor!

Özel yetkili mahkemede, bir pankart hemen bir
örgüte bağlandı; 8.5 yıla mahkum edildiler.

Başbakan
şimdi diyor ki…

Bu mahkemeler canavara
dönüştü!

Demokratik hukuk devleti denen yerde; parasız
eğitim talebiyle gösteri hakkı, temel hak ve özgürlüklerini kullanmak
isterken, hayatlarından yıllar alındı. Beraatlarını isteyen savcı
görevden, hem de özel yetkileriyle birlikte
kazındı.

Başbakan Yardımcısı şimdi diyor
ki…

Normal bir hukuk devletinde bu mahkemelerin
olmaması gerekir!

 

***

 

Nasıl bir şey o zaman…

Ya siz
iktidar değilsiniz; ya vicdanınız yerinde değildi.

Ya
mahkemeleriniz iktidardı; ya muhakemeniz yeterli değildi.

Ya
adalet sahte… Ya parti adındaki
Adalet!

 

***

 

Başbakan’ın isyanı, MİT Müsteşarı
Fidan’ın “örgüt suçu”
sanığı yapılmak istenmesiyle başladı.

Özel kanun
çıkartıldı.

Şimdi de diyor ki, “Onu değil, beni
alın!”

Tamam. Sorumluluğu almak, bürokratını
yalnız bırakmamak; kuşatmayı görüp yarmak; hepsi mertlik de
olabilir.

Ama pankart açtı, puşi taktı, yan baktı, şarkı
söyledi, bilet sattı, bildiri dağıttı, darbe kurbanı andı diye onca
gencin içeri tıkılması…

Nice haber, yazı, konuşma, ifade
faaliyetinin kafadan “örgüt suçu” sayılması
nasıl hukuk, nasıl demokrasi olabilir!

Başbakan diyor ki,
Fidan’ı değil, beni alın!

Şimdi çıksa,
yüzlerce ana baba da…

Sevdikleri, inandıkları, masumiyetine,
yüreğine asla toz kondurmadıkları evlatları için
seslense…

Fidanlarımızı değil, bizi alın,
diye!

 

***

 

Hukuk, hak,
özgürlük ya herkes içindir ya hikâye!

Bugün tutuklu olan kimi
ünlü gazeteci ile paşa; “özel yargı, yargısız infaz,
uzun tutukluluk, kafadan suçlu saymalar, yetersiz delil”
üstüne kitap yazacak durumda belki.

Ama
dün…

Cezaevinde hücreleri övüyor…

Direnenleri
öyle ya da böyle dövüyor…

Ölüm oruçlarına
gülüyor…

Cezaevi katliamlarına yazıyla yataklık,
komutayla canavarlık ediyorlardı.

Omuzlarında
yıldızlar, iki dudak arası, binlerce alttaki askere yargısız infazla
hapis biçiyor; kimini tuttukları gibi sokağa
fırlatıyorlardı.

Darbenin özel yetkili hükmünü
ve paşaların özel yetkili imtiyazını hukuk
sayıyor…

İnsanların hayatıyla, kimliğiyle,
inancıyla, fikriyle, kılığıyla, sınıfıyla mağdur edilmesini, mağrur
mağrur makul buluyorlardı.

Onlar da adaleti, hukuku, hakkı,
hakkaniyeti keşfediyor… Keşfediyorlarsa.

Başbakan da,
askerken “Astsubay” sınıfında ezilmeyi,
haksızlığı epey tatmış müsteşarı Fidan koparılmak
istenince; normal hukuk devletini, canavarı, çizmeyi hatırladı,
bağımsız denen yargıya isyan eyledi…

Fakat bu çarkı
kimlerin kurduğunu nisyan
eyledi!

 

***

 

Hukuk ve adalet
şudur:

O Fidan ise, onlar da
fidan!

Kimse, kafadan kesilecek, yakılacak odun
değil.

 

***

 

Başbakan da duyarsa, tabii ki sorumlusu o
değildi; sorumluların da vicdanı biraz sızlarsa…

Bir
Fidan daha var alınan.

Tam 18 yıl önce, 6 Haziran
1994’te Diyarbakır Şahlat Köyü’nde üç köylü gözaltına
alınmış, biri sonra bırakılmış, Salih Çalık
ve Sinan Fidan’dan ise bir daha haber
alınmamıştı.

18 yıl sonra, dün, Cumartesi Anneleri, bir
anne Kesire Çalık, bir eş Müslime Fidan
seslendiler:

Fidanlar’ı aldınız;
akıbetlerini bize verin. Hesap verin. Adalet verin!

Bir de
öyle alındı ve yok edildi bir
Fidan!

 

 

style="font-size:
medium;">Yuh!

 

Devlet,
Kuvvet… 9 yılı dolduran sözleşmeli subay ve astsubayları işten
attı.

Onca yıl maaştan OYAK’a kesilir ama 10 yıl dolmadan
nema hak etmezsin. Sadece 9 yıllık aidatı verirler; nemanın, mamamın
üstüne yatarlar. Asteğmen kesintilerini iç ettikleri
gibi.

10’uncu yılda belki 40 bin hak edecek askere sadece 10 bin
TL!

Bunlar buna hukuk, piyasa, cumhuriyetçilik, demokrasi
filan diyor!

Ben YUH diyeyim!

Parasız
eğitim isteyen genç ol, örgütten 8.5 yıl. Örgütlü ve sistemli para
yut, büyük adam ol!

 

Kaynak:
Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder