24 Haziran 2012 Pazar

'Sonuna kadar kâr edeceğiz'

'Sonuna kadar kâr
edeceğiz'

Bergama Kozak’ta ‘Sonuna kadar kar
edeceğiz’ diyen Koza Altın’ın avukatı, ağaçların
eskisinden az meyve vermesinin ‘psikolojik’ olduğunu iddia
ediyor. Doğa savunucuları ve bölge halkı ise doğayı ve geçim
araçlarını yok eden altın madenine karşı olduklarını
söylüyor

Koza Altın Şirketi tarafından Bergama Kozak
Yaylası’nda işletilen altın madeni ile ilgili bilirkişi keşifleri
22 Haziran günü yapıldı. Prof. Dr. Turgut Tüzün, Prof. Dr. Barış
Mater ve Prof. Dr. Ahmet Hakan Onur’un bilirkişi olarak katıldığı
keşif sırasında 1 ve 2 No’lu ocaklar, nebati toprak depolama alanı,
pasa depolama alanı, sondaj kuyuları ve kanal çalışma alanları
görüldü.

‘Sonuna kadar kar edeceğiz’ />Koza Altın Şirketi’nin avukatı Dine Bekişoğlu, işletmenin
çalışmalarının kanuna uygun bir şekilde yürütüldüğünü ifade
etti. Altın aramanın iki ocakta olacağını ve 1,5 - 2 ay süreceğini, bu
nedenle ekosisteme herhangi bir zarar vermeyeceğini iddia eden Bekişoğlu,
bölgeye mevcut ulaşım yolunun iş makinalarınca bozulamayacak kadar bozuk
olduğunu belirtti. Bekişoğlu son olarak şunları söyledi: “Biz
ekonomik faaliyetlerde bulunan bir şirketiz. Kar edebileceğimiz maden
bölümünü çıkarmamamız mümkün değildir. Çünkü şirket kar
edebilecek son imkana kadar madeni işletecektir.”

/>Ağacın psikolojisi bozulmuş
Bölgede yaşayan ve bölgede
meydana gelen tahribatı anlatan Hüseyin Evran, büyük bir doğa tahribatı
yaşadıklarını ifade etti. İki yıldır tek geçim kaynakları olan çam
fıstığı ağaçlarının ürün vermediğini, ürün alabildiklerinin de
ürün kalitesinin düşük olduğunu belirtti. Hüseyin Evran’ın iki
yıldır çam fıstığı alamıyoruz açıklamasına avukat Dine
Bekişoğlu’nun cevabı, “Psikolojik olabilir” oldu. />
Evran, 1 No’lu sondajın olduğu yerde yıl boyunca ikamet eden
ve geçimlerini hayvancılık ve bölgedeki çam ağaçlarından toplanan
fıstıkla sağlayan insanların olduğunu belirtti.

Avukat Arif
Ali Cangı, işletmenin doğal hayatı yok ettiğini, iş makinelerinin
çıkardığı toz ve egzoz gazının ormana zarar verdiğini, ocak
derinliklerinin arttıkça yeraltı sularının düzeyinde ve kalitesinde
düşmeye neden olduğunu ifade etti. Ayrıca cevherde bulunan ağır
metallerin ÇED raporunda eksik bırakıldığını sözlerine ekleyen
Cangı, maliyet hesabının sadece cevherin değeri üzerinden
yapıldığını cevher çıkarımı sırasında yaratılan toplumsal
zararın göz önünde bulundurulmadığını belirtti. İşletmenin
yarattığını söyledikleri istihdamın geçici olduğunu vurgulayan
Cangı, bölgenin en önemli geçim kaynağı olan çam fıstığı
ağaçlarının yok ediliğini söyledi.

‘Bu toprakta bir
şey yetişmiyor’

Yukarıbey Köyü azası Nail Şen, keşif
sırasında, daha önceki maden çalışmasından kalan toprak birikintisini
göstererek şunları söyledi: “Siyanürle altın arıyorlar, geriye
üzerinde hiçbir şey yetişmeyen bu toprak kalıyor.”
/>Halk, altın madenine karşı
Bölge halkı, yerleşim
yerlerinin şirketin faaliyet göstereceği alan içinde kalacağı ve bu
nedenle evlerinin ve işlerinin ellerinden alınacağını söylüyor.
Bölgedeki köylerde yaşayanların tamamı şirketin altın arama
faaliyetlerine karşı olduklarını belirtiyor.

Kaynak:
sendika.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder