Suriye ve Türkiye'nin
İşbirlikçiliği/Eren
Buğlalılar/haberfabrikası
style="margin: 0px 0px 20px; padding: 7px 0px 15px 16px; width: 676px; ">
style="text-align: left;margin: 0px; padding: 0px; font-size: 22px; "> style="font-size:14px;">Suriye ve Türkiye’nin
İşbirlikçiliği
href="http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=20047" rel="bookmark" style="margin:
6px 0px 10px; padding: 0px; color: rgb(41, 41, 41); text-decoration: none;
outline-style: none; font-size: 28px; float: left; clear: both; width: 676px;
" title="Permanent Link to Suriye ve Türkiye'nin
İşbirlikçiliği">Ankara geçen sene bir
Costa Gavras filminin setine benziyordu. Ama bir fark vardı. Bu sefer
bütün ilgi çekici görüşmeler kameraların olmadığı yerlerde
yapıldı. Önce o sıralar ABD Genelkurmay’ının İkinci
Başkanı olan James Cartwright Türkiye’ye geldi. Tarih 16 Mayıs
2011′di, emperyalistler Libya’yı işgal etmeye
hazırlanıyorlardı. Cartwright bu ziyaretinde Libya halkına yönelik
katliamın yönlendirileceği bir genel merkez haline gelecek İzmir NATO
üssünü de ziyaret etti. Daha sonra, Temmuz ayında, ABD Dışişleri
Bakanı Hillary Clinton ve CIA Başkanı David Petraeus Ankara’ya
geldi. Ardından ABD Başkan yardımcısı Joe Biden ve Savunma Bakanı
Leon Panetta’yı gördük.
class="entry" style="margin: 0px; padding: 0px; float: left; width: 676px;overflow: hidden; clear: left; ">
style="font-size:14px;">Costa Gavras’ın
filmlerinden biliriz: “Özgür dünyanın liderleri” ülkemizi
sık sık ziyaret etmeye başlamışlarsa, katliam
yakındır.
style="font-size:14px;">Ülkemizi ziyaret eden bu
katillerin akıllarında ne vardı? Bölgedeki insan haklarının
geliştirilmesine yönelik planlar mı? Güneş gözlüklü
korumaların doldurulduğu araçlarla gezen bu insanlar, katliam habercisi
akbabalardır. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan bir USAID raporunu
okumuş olanlar bu ziyaretlerin asıl amacını biliyorlardı:
“Birleşik Devletler organize suçlara, uyuşturucuya, nükleer
silahlara ve terörizme karşı Türkiye’yi bölgesel bir liderlik
üssü haline getirmek istiyor,” diyordu rapor açık
açık. ABD’nin bu en kıymetli yeni-sömürgesinde yapılacak çok
iş vardı belli ki.
Bu emperyalist
katillerin yaptıkları ziyaretlerden sonra olan bitenlere bakacak olursak,
işler USAID’in planladığı gibi gidiyor. Libya’ya
yönelik NATO müdahalesi konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
verdiği tepkilere bir bakalım. 28 Şubat 2011 tarihinde, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan href="http://www.youtube.com/watch?v=BRPVeUGVo68" style="margin: 0px;
padding: 0px; color: rgb(22, 110, 150); text-decoration: none; outline-style:
none; font-weight: bold; ">şöyle demişti: “NATO,
Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle saçmalık olabilir mi ya?
NATO’nun ne işi var Libya’da? Bakın Türkiye olarak biz dedik
ki biz bunun karşısındayız. Böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey
düşünülemez.”Bir aydan kısa bir süre içerisinde, artık ne olduysa, Başbakan
fikir değiştirdi: “NATO Libya’nın Libyalılara ait
olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir.” style="margin: 0px; padding: 0px; font-weight: normal; ">Libya’yı
Libyalılara vermek için bir hayli dolambaçlı bir
yol.
style="font-size:14px;">Bu açıklamalardan sonra
Amerikalılar ve işbirlikçileri İzmir’deki NATO üssünü bir Kara
Kuvvetleri Komuta Üssü’ne çevirdiler. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya
yönelik emperyalist harekatlar artık buradan yönetilecekti. Ekonomik
krizden bir türlü doğrulamayan emperyalist ekonomiler Kuzey
Afrika’yı ve Ortadoğu’yu yağmalayarak ayağa kalkmaya
çalışacaklardı.
Libya operasyonu
henüz sona ermedi. Cömert AKP hükümeti zor zamanlarında Libya
halkına style="margin: 0px; padding: 0px; color: rgb(22, 110, 150); text-decoration:
none; outline-style: none; font-weight: bold; ">el uzatmaya devam
ediyor. AKP Libya’da yeni kurulacak işbirlikçi rejime 30 polis
arabası ve 6000 polis üniforması bağışladı ve Libya polisine eğitim
vereceğini söyledi. Zira konut, eğitim ve sağlık gibi
geleneksel insani yardımlar klişeleşmişti artık. Libya halkının
sömürülebilmesi ve ülkenin kaynaklarının yağmalanabilmesi için
sağlık ve eğitim yardımından çok, polis ve asker gibi halka boyun
eğdirecek silahlı mücadele mekanizmaların kurulması ve sermayenin
güvenliğinin sağlanması gerekiyordu. Yoksa yatırım gelmez
mazallah.
style="font-size:14px;">AKP Türkiye’de
“silahın devri geçti” diyerek Kürt hareketine boyun eğdirmeye
çalışırken, bir yandan da Libya halkını ezecek silahlı mekanizmaların
yaratılmasına el veriyor. Yardımsever Ekonomi Bakanı, TİKA yöneticileri
ve Libya’nın işbirlikçi Ekonomi Bakanı bu hediye vesilesiyle
basına samimi pozlar vermişlerdi. Artık yeni iş fırsatlarının
zamanıydı.
style="font-size:14px;">Türkiye’nin parlak
“komşularla sıfır sorun” demagojisinin Libya’lı ve
Suriye’li işbirlikçilere katliam desteği politikasına dönüşmesi
için bir aylık bir süre yetti. Çünkü emperyalist efendi “bölgesel
liderlik üssü”ne yeni talimatlar
verdi.
style="font-size:14px;">Bu yeni talimatların ilki ABD ve
Türkiye arasında 14 Eylül 2011 tarihinde imzalanan bir anlaşmayla geldi:
Malatya’nın Kürecik ilçesine bir ABD radar üssü kurulacaktı.
AKP’nin yetkilileri bu radar üssünün ABD’ye değil de
NATO’ya ait olduğu yalanını yayarken, yandaş medya da
“ABD’li yetkililerin” Türk muhataplarına garanti
verdiğini söylüyordu. Güya radar üssünden elde edilen bilgi
İsrail’le paylaşılmayacaktı. Yalanın
kuyruklusu.
style="font-size:14px;">Bakalım href="http://www.nytimes.com/2011/09/16/world/europe/turkey-accepts-missile-radar-for-nato-defense-against-iran.html?_r=1"
style="margin: 0px; padding: 0px; color: rgb(22, 110, 150); text-decoration:
none; outline-style: none; font-weight: bold; ">New York Times bu konuda
neler yazmış:
“ABD yetkilileri
Türkiye’deki radardan gelen verinin, diğer verilerle ve ABD’nin
füze tehditlerine ilişkin istihbarat değerlendirmeleriyle
birleştirilip… içlerinde İsrail’in de bulunduğu
müttefiklerle paylaştırılacağınısöyledi. Üst düzey bir
yetkili “bu bir ABD radarıdır” dedi.
text-align: justify; "> style="font-family: 'times new roman', times, serif; ">Yetkililer radarın İran’dan 435 kilometre uzaktaki bir Türk
tesisine yerleştirileceğini söyledi. Benzer bir Amerikan füze kalkanı da
İsrail’de faaliyette.” style="font-size: 13px; margin: 0px 0px 15px; padding: 0px; line-height: 1.5;
text-align: justify; "> style="font-family: 'times new roman', times, serif; ">İsrail’le sözde atışmaların, Arap halklarının dostu
mavralarının altında, Türkiye’nin ABD’nin emperyalist
saldırganlığının maşası olduğu gerçeği yatıyor. The Guardian
gazetesinin yazarlarından biri href="http://www.guardian.co.uk/commentisfree/2012/jan/17/syrians-support-assad-western-propaganda"
style="margin: 0px; padding: 0px; color: rgb(22, 110, 150); text-decoration:
none; outline-style: none; font-weight: bold; ">olan Jonathan
Steele Türkiye’yi Honduras’a benzetiyor. Bilindiği
üzere Honduras ABD’nin Nikaragua’daki devrimcilere karşı
yürttüğü katliamda bir üs olarak kullanılmıştı. style="margin: 0px; padding: 0px; font-weight: normal; ">Ne büyük bir
utanç.
style="font-size:14px;">Eski bir CIA görevlisi
olan style="margin: 0px; padding: 0px; color: rgb(22, 110, 150); text-decoration:
none; outline-style: none; font-weight: bold; ">Philip Giraldi’ye
göre “üzerinde bir işaret bulunmayan NATO savaş uçakları
Suriye sınırına yakın İskenderun şehrindeki Türk askeri üslerine
iniyor ve Muammer Kaddafi’nin cephaneliklerinden alınan silahlar
taşıyorlar.”
Yine The Guardian’da
yayımlanan href="http://www.guardian.co.uk/world/2012/jun/22/saudi-arabia-syria-rebel-army/print"
style="margin: 0px; padding: 0px; color: rgb(22, 110, 150); text-decoration:
none; outline-style: none; font-weight: bold; ">bir başka yazı bu
konuda daha net:
style="font-size:14px;">“Silahlar
Türkiye’nin kuzey sınırından Özgür Suriye Ordusu’nun
liderlerine doğru akmaya başladı. Türkiye İstanbul’da
ÖSO’nun Suriye’deki liderlerine danışarak tedarik hatlarını
destekleyen bir komuta merkezinin kurulmasına izin verdi. Bu merkezde çoğu
Suriye uyruklu 22 kişinin çalıştığına inanılıyor.
Reyhanlı’dan yaklaşık 50 kasa tüfek ve mermi, büyük bir ilaç
kargosu Suriye’nin sınır köyü Altima’ya transfer
edildi.”
style="font-size:14px;">Türkiye uluslararası hukuka ve
ulusların kendi kaderini tayin hakkına aykırı bir şekilde, Suriye
devletine karşı Suriyeli teröristlerin hamiliğini, eğitimini,
silahlandırılmasını üstlenmiş durumda. Halklar silah bıraksın, ama
emperyalistler ve uşakları silahlandıkça
silahlansın. Kardeş bir halkın katledilmesinin
hazırlıkları ülkemizde yapılıyor. Uluslararası medya Suriye rejiminin
“mezalimine” odaklanmışken, Türkiye’de sivillerin
üzerine atılan bombalar, Kürt çocuklarına hapishanelerde yapılan
işkenceler, Türk polisinin rekor kıran işkence ve cezasızlık
kayıtları görmezden geliniyor.
text-align: justify; "> style="font-family: 'times new roman', times, serif; ">AKP’nin Dış İşleri Bakanı Türkiye’nin Suriye’ye
yapılacak bir askeri operasyon için hazır olduğunu iletti, tabii
NATO’lu “müttefikleri” de kabul ederse.
“ABD’den emir gelirse” demek istemiş
olmalı.
style="font-size:14px;">Suriye karasularında
düşürülen uçağa ilişkin yaratılan netamelerle birlikte ülkemizin
adım adım emperyalist bir saldırıda maşa olarak kullanılmasının
koşullarının hazırlandığını söyleyebiliriz. style="margin: 0px; padding: 0px; font-weight: normal; ">Zaten Türk
askerinin düşük maliyeti, Amerikan generallerinin dikkatini daha önce
çekmişti.
* Bu yazının farklı bir
versiyonu daha önce MrZine’de
yayımlanmıştı.
kaynak:haberfabrikası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder