Bu insanlar neden bu kadar
kolay ölüyor? / Pınar Öğünç
Roboski'de bir de iş
cinayeti... Taşeron sistemini, iş güvenliği meselesini konuşmadan
'yaşam hakkı' tiradı atmak ne kolay...
Yaşam hakkından
konuşuyorduk değil mi? Kürtaj mevzuu böyle açılmıştı.
Geçen
cumartesi Roboski köylüleri kayıplarının fotoğraflarını ellerine
alacaklardı. Ölülerini getirdikleri yolun tersine yürüyerek
‘oraya’ gidecekler ve oturacaklardı.
Plan son anda bozuldu,
eylem ertelendi. Neden? Çünkü bu büyük acı yetmezmiş gibi, cuma gecesi
11 sularında köye bir ölüm haberi geldi. 19 yaşındaki Abdullah Encü,
çalıştığı kömür ocağında 50 metreden aşağı yuvarlanıp bir su
göletine düşmüş, boğularak hayatını kaybetmişti.
/>Pisi pisine mi?
Şırnak civarında irili ufaklı
kömür ocakları var böyle. Buralar çalışmak için seçeneği fazla
olmayan bölgenin erkekleri açısından önemli. Hatta şansı yaver gidip
üniversiteye uzanabilenlerin maden mühendisliği okumaya yeltenmesi de bu
yüzden.
Abdullah Encü, Roboski’ye iki kilometre uzaklıktaki
ocakta koruma olarak çalışıyordu. Cuma gecesi 10 sularında makine hâlâ
çalıştığından o da işinin başındaydı. Üç arkadaş sigara
molasından dönerken hasbelkader ikisi önden yürüyordu, Abdullah arkada.
Bir haykırışla Abdullah’ın yuvarlandığını ve derinliği zaman
içinde iyice artmış su birikintisine düştüğünü fark ettiler. Fakat
yetişemediler.
Ocağı bilen, Abdullah’ı tanıyan ya da
şahitlerle görüşen köylülerin şüpheleri var. Gece çalıştıkları
yerde ışıklandırmanın ne kadar yeterli olduğundan yahut alanın iş
güvenliğini sağlayacak biçimde çevrildiğinden emin değiller. Olması
icap ettiği gibi bir maden mühendisi çalışıyor muydu ocakta? Bu da
korkarak sordukları bir soru.
Şuna da açıklık getirmeli. Gülyazı,
Ortasu köylerinde soyadı Encü olanların toplamı ben diyeyim üç bin,
siz deyin dört bin. Ölen Abdullah’ın da katliamda kaybettiği
kuzenleri var ama bütün Encüler de akrabası değil. Tıpkı ocağı
işletenin, akrabası olmayan başka bir Encü olması gibi...
Ben
görüştüğümde daha cenaze otopsi için götürüldüğü Diyarbakır
Adli Tıp Kurumu’ndan gelmemişti. O rapor çıkacaktır, olayda
sorumluluğu olanlar için bilirkişiler raporlarını yazacaktır, dava
açılacaktır. Bakılacaktır. Ama şurası kesin ki Abdullah
dönmeyecektir.
Taşeron sevdalıları
/>Dün hayatımda ilk kez yüzlerce kişinin önünde bir söyleşi yaptım.
İstanbul’da, Galatasaray Lisesi’nin önündeydik. Etrafımızda
Davutpaşa’da, Ostim’de, Van-Bayram Otel’de,
Esenyurt’ta, Bursa-Kemalpaşa’da, Zonguldak-Karadon’da
yakınlarını iş cinayetlerinde kaybedenler vardı. Onlar birlikteler,
birbirlerinin davalarını takip ediyorlar ve üç haftadır her pazar
13.00’te de o noktadalar.
Yanımda Haydar Keleş var. Bu kez
teybim değil, mikrofonum açık, İstiklal Caddesi dinliyor. Haydar,
2010’da 35 bin vatlık akımın olduğu bir elektrik direğinde ölen,
BEDAŞ’ta taşeron işçi Erkan Keleş’in kardeşi.
/>Erkan’ın orta ya da yüksek gerilim hattına çıkma eğitimi ve
belgesi yok, direk kazan vasıfsız işçi. Elinde yalıtımlı özel
eldivenlerden değil, ‘kendi parasıyla’ nalburdan aldığı iki
liralık plastik eldivenler var. Gelişmiş bir kontrol kalemine tekabül
eden ıstankayı hayatında görmemiş. Onu getiren düz bir şoför, vinç
ehliyeti yok. O yüzden de orada bulunması gereken BEDAŞ teknisyeni
yanlış şalteri kapatıp da Erkan akıma yakalandığında, vinç aşağı
indirilemiyor. Biri o zaman 20 günlük, iki çocuk babası, Trabzonlu Erkan
Keleş can çekişerek ölüyor.
Bu neyin kazası, bildiğiniz cinayet.
Çünkü saydıklarımın hepsi taşeron sözleşmesinde var olan, şirketin
tanımlanmış mesuliyetleri. Zaten mesele de bir kişinin indirmediği
şalter değil, maliyetlerin iş güvenliğinden kesilerek
düşürüldüğü, güvencesizliği teşvik eden, iş ucuza yapılsın diye
lüzumlu denetimlerin bile isteye ihmal edildiği taşeron sisteminin
kendisi.
Erkan’ın ölümünde, inatçı bir hukuk mücadelesiyle,
en tepedekinden en aşağıdakine, tam 21 kişi soruşturuluyor şu an.
Genelde iki kişinin feda edildiği böyle davalar için istisnai bir
durum.
Taşeron sistemini, rekabet gücü artsın diye esnekleşmeyi
teşvik ederek her sene en az 1000 işçinin ölümünde tuzu bulunanların
bu ‘yaşam hakkı’ tiratları takdire şayan.
Kaynak:
radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder