8 Nisan 2011 Cuma

140 yıl önce: Paris Komünü, işçi sınıfının ilk iktidarı - Aline Retesse

140 yıl önce: Paris
Komünü, işçi sınıfının ilk iktidarı - Aline Retesse

140. yıldönümü olması vesilesiyle, Paris
Komünü hakkında birkaç satır vakfedildi. Bunlardan
bazıları, dönemin işçi sınıfına nefretini kusan
gazetelerinden Figaro gibi komünün tüm mensuplarını
yalnızca “kurşuna dizilerek infaz edilmiş” olmakla tanıttı
ya da Komünü anmak için Paris belediye sarayında yapılan
serginin açılışında konuşan Delanoë* gibi devrimci boyutunu
görmezden gelerek, onu bir “yerel yönetim”e indirgedi.
Kapitalizmin bugünkü yandaşları, sağdaki gibi soldakiler de,
onun hatırlanmasını istemiyorlar, ancak Komün her şeyden önce
ilk işçi iktidarı ve Karl Marx’ın dediği gibi “emeğin
kurtuluşunun gerçekleşmesinin mümkün olduğu, nihayet
bulunmuş olan biçim” idi.

Prusya ile savaş ve III. Napoléon’un
düşüşü

İşçi hareketi, 1848 devriminin bastırılmasının ve bu
bastırmayı takiben Louis-Napoléon’un 2 Aralık 1851 tarihli
hükümet darbesinin ardından yeniden biçimlendirilmek
üzere son bulmuştu. Bundan sonra, işçiler grev hakkını kabul
ettirmeye çalıştılar, sendikalarda örgütlenmeye
başladılar. 1864’te sınırların ötesinde birleşmek
gerektiğine inanmış işçi militanlar, Marx ve Engels’in de
katılacağı Uluslararası İşçi Birliği’ni kurdular.

İkinci imparatorluğa karşı 1867 iktisadi krizinin sonuçlarıyla
tetiklenen hoşnutsuzluk, III. Napoléon ordularının 2 Eylül
1970’de Prusya’yla savaşta aldığı ve imparatorun itibarına
kesin olarak son veren yenilgiyle yeniden patlak verdi. Paris halkı, 4
Eylül 1970’te imparatorun düşüşünü ve
Cumhuriyet’in ilanını duyurdu.

General Trochu’nun geçici Ulusal Savunma Hükümeti,
birkaç cumhuriyetçiye de yer veren muhafazakâr bir
hükümet olarak kuruldu. “Anayurdu” savunmayı her
şeyden önde gören Paris halkı, bu hükümeti kabul
ettiyse de, onu kontrolü dışında bırakmadı. Dönemin militan
işçileri, Uluslararası İşçi Birliği mensupları, devrimci
Blanqui’nin partizanları, hükümeti kontrol altında tutmak
için bir ajitasyon kampanyasına başladılar. 5 Eylül’den
itibaren, aynı zamanda yirmi mahallenin Merkez Komitesini oluşturmak
üzere delegeler seçerek, her ilçe için gözlem
komiteleri oluşturma çağrısı yaptılar.

19 Eylül 1970’de Prusya ordusunun büyük bir kıtlığa
sebebiyet verecek olan Paris kuşatması başladı. İşçi
mahallerinde öfke büyüdü, işçi kulüplerinin
sayısı katlandı. Belleville toplantılarının bir tanığı şöyle
diyordu: “aralarında çok sayıda kadının da olduğu,
üç bin insan, aynı kardeşlik ve umut hisleriyle toplanıyor.
Tüm bunlar sosyalizmin emekçi sınıflar arasında, hayal
gücünü ve kalpleri ne kadar etkilediğini
kanıtlıyor.”

İşçi sınıfı, Ulusal Muhafızın -1870 Ağustos’unda
Prusya’ya karşı savaşta ilk kayıpların ardından mahalle temelli
birliklerin oluşturulmasıyla- tüm yurttaşlara açılması
sayesinde, herhangi bir toplumsal ayrım olmaksızın silahlıydı.

Hükümet bu silahlı proletaryadan Prusya’dan daha çok
çekindiğini göstermekte gecikmedi. Hükümet ile
işçiler arasındaki gerilimin güpegündüz patlak
verdiği 31 Ekim 1870 ve 22 Ocak 1871 günlerinin ardından, burjuva
politikacılar, cumhuriyet yanlıları gibi monarşi yanlıları da fark
ettiler ki; işçiler silahlı oldukları müddetçe kendi
hâkim sınıflarının egemenliği tehdit altındaydı.

18 Mart, Paris Komünü

Geçici hükümet için Alman devlet başkanı Bismarck
ile ateşkes imzalamak aciliyet kazanmıştı. Ateşkes 28 Ocak 1871’de
imzalandı. Öngörülen ilk şartlardan biri de, Meclis
seçimlerinin yapılmasıydı. 8 Şubat’ta ülke
düzeyinde aceleyle yapılan seçimlerde, monarşi yanlıları
ezici bir çoğunluk elde ettiler, monarşi yanlılarının 400
milletvekiline karşı cumhuriyetçiler 150 milletvekili kazanabildi.
Başkent halkının baskısından kaçmak için
Versailles’a taşınan meclis, yürütme gücünün
başkanı olarak monarşi yanlısı, yaşlı** politikacı Adolphe
Thiers’i seçti.

Ancak Paris silahlarını muhafaza edebildi. Tapınak mahallesinin
ortasında toplanma alışkanlığı edinmiş olan Ulusal Muhafız
Federasyonu, şu programla bir Merkez Komite seçimi düzenledi:
“Bizler Cumhuriyet’i devirme girişimlerine karşı
yükselen sert barikatız. Artık yabancılaşmanın, monarşilerin ve
bunların sömürücüleri ve zorbalarının hiçbir
türünü istemiyoruz”.
38 üyesinden 21’i
işçi olan Merkez Komite 15 Mart 1971’de seçildi ve
ikinci bir hükümet; işçi hükümeti gibi işleri
yürütmeye başladı.

Meclis için, bu “anarşi” dayanılmazdı. Thiers’in
tek bir saplantısı vardı: Parisli işçileri silahsızlandırmak. 18
Mart günü, satın alınmaları için halkın verdiği
vergilerle alınan 271 top ve 146 mitralyözü geri almaları emriyle
Montmartre’a askeri birlikler gönderdi. Bu girişim, halkın
direnişi ile karşılaştı. Thiers hükümeti, askeri
birlikleriyle, polisiyle, memurları ve Paris burjuvazisinin büyük
bir bölümüyle beraber Versailles’da sürgün
edildi. İşçiler, şehrin efendileri haline geldiler.

“Komün’ün ilk eseri, varlığının kendisi
oldu” (Karl Marx)

26 Mart’ta, her mahallede yeni yerel Konseyi, yani yeni
Komün’ü oluşturmak için seçimler tertiplendi.
Tüm Paris halkı, kendi iktidarını oluşturmak için, doğal
olarak, tüm yerel yapıları kullandı. Ancak Komün, o yapılara
devrimci bir içerik de kazandıracaktı.

Farklı mahallelerden genel oy hakkına göre seçilen Komün
mensupları çoğunlukla işçi ya da işçi sınıfının
tanınmış temsilcilerdendi. 83 Komün üyesi arasında, 33
işçi, 14 ücretli, Ferré ya da Rigault gibi Blanquistler
ya da Varlin gibi Enternasyonal üyeleri sayılmaktaydı. 28
Mart’ta, o güne kadar iktidarı elinde tutan Ulusal Muhafız
Merkez Komitesi, iktidarı seçilmiş Komüne devretti
.
Bu seçilmişler, seçmenler önünde sorumluydular ve
geri çağrılabilirdi. Egemen sınıfların elindeki bir araç
olan sürekli ordu feshedildi ve yerini silahlanmış halk aldı.
Tüm memurlar, bundan polis ve hâkimler anlaşılmalı, geri
çağrılabilirdi ve en tepeden en alt kademeye kadar bir
işçinin ücreti ile ücretlendirildiler. İşçiler
burjuva devlet aygıtını yıkmaya giriştiler, onun yerine kendi
iktidarlarını yani kendi Devletlerini koyarak.

Kısa sürede, elverişsiz koşullar altında -zira nisan başından
itibaren Versailles burjuvazisi Paris’e saldıracaktı-
işçiler, bu yeni iktidarın işçi karakterini ortaya koyan pek
çok adım attılar. Böylece, 29 Mart’ta kira
ödemelerini ertelediler çünkü “doğru olan şudur
ki mülkiyet payına düşen kurbanı adamıştır”. Daha
sonra, 12 Nisan’da, küçük burjuvaziyi yanına
çekebilmek için ticari borçlar problemini,
ödemeleri üç yıla yayarak düzenledi.[1] 2
Nisan’da Kilise ile devletin ayrılmasına ve inançlar
bütçesinin kaldırılmasına karar verildi. Eğitim
laikleştirildi. Komün, 16 Nisan’da fabrikacılar tarafından
kapatılan atölyelerin sayımının yapılmasını ve işyerlerinin o
güne değin oralarda çalışan işçilere verilmesine dair
planlar hazırlanmasını istedi. 27 Nisan’da atölyeler ve devlet
kurumlarında, ücretlerden alınan para cezalarının ve yapılan
kesintilerin yasaklanmasına karar verdi. 28 Nisan’da, fırıncıların
gece vardiyaları kaldırıldı.

Engels Fransa’da İç Savaş’ın girişinde şöyle
demişti: “18 Mart’tan itibaren, o güne kadar yabancı
istilasına karşı savaşın arka-planına atılan, Paris hareketinin
sınıfsal karakteri net ve saf olarak görüldü.”
/>

Burjuvazi boş durmuyordu. Thiers, Bismarck’ın esir Fransız
askerlerini serbest bırakmasının yardımıyla yeniden bir ordu inşa etti.
21 Mayıs’ta Versailles birlikleri Paris’e girdi ve kenti teslim
alana dek 3 hafta boyunca korkunç bir kıyım yaptı. 30 bin kişi
öldü, savaş mahkemeleri 130 bin kişiyi tutukladı, 7 bin kişi
yeni Kaledonya’ya sürüldü. Baskı, Paris nüfusunun
dörtte birine tesir etti.

Ancak Komün, militan kuşaklar için, işçi
sınıfının yapabilirliğini göstermişti.
Lenin’in 1911
Nisan’ında dediği gibi: “Komünün kaynağı, sosyal
devrimin, işçilerin politik ve ekonomik özgürleşmesinin,
dünya proletaryasının kaynağıdır. İşte bu anlamıyla, Komün
ölümsüzdür.”

* Bertrand Delanoë, Fransız Sosyalist Parti üyesi, 2001’den
beri Paris belediye başkanı.

[1] Ç.n: Marx’ın “bilgece bir
çözüm” olarak tanımladığı bu düzenlemeyle
hedef, 1848 devrimlerinde işlerindeki durgunluk ve alacak anlaşmazlıkları
nedeniyle devrimin bastırılmasına katılmış küçük
burjuvaların, bu kez Komüncülerin yanında saf tutmasını
sağlamaktı.

[Lutte Ouvrière’daki [İşçi Mücadelesi]
Fransızcasından (25 Mart 2011 tarihli sayı) Ezel Ünal tarafından
Sendika.Org için çevrilmiştir]

Kaynak: www.sendika.org

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder