1 Nisan 2011 Cuma

İyi ki doğdun Çirkin Kral / Hasan Cömert

İyi ki doğdun Çirkin Kral
/ Hasan Cömert

Türk sinemasının doruk noktası kabul edilen Yılmaz Güney, 74
yıl önce bugün doğdu. Hayatı yasaklarla, sürgünlerle
geçen Güney'in yaşamından anekdotlar ve önemli
filmleri... src="http://media3.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/yg2.widec.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin:
5px; float: left;" />

İSTANBUL - Meksika'da bir adam hayatı hakkında ne yapacağına karar
vermemişken, bir gün bir film izler ve yönetmen olmaya karar
verir. O adam 'Amores Perros/ Paramparça, Aşklar ve
Köpekler', '21 Gram' ve 'Babel' gibi filmlerin
yönetmeni Alejandro González Iñárritu, izlediği
film ise 'Yol'.

Bugün Türkiye'de yetişmiş en büyük isimlerden
Yılmaz Güney'in doğumgünü. Hayatının önemli
yıllarını cezaevinde ve sürgünde geçirmesine rağmen
üretmeye devam eden Güney, Paris'te yaşama veda etmişti.
Güney, dünyanın önemli eleştirmenlerine, sinemacılarına
Türk sinemasını tanıtan isim olmasına rağmen yıllarca
ülkesinde yasaklı bir isim olarak kalmıştı. Usta sinemacı
ülkesini çok özlediğini ve her zaman daha güzel bir
ülke görmek istediğini dile getirse de Türkiye'ye geri
dönemedi.

''Ben de kalmaya gelmedim buraya. Bir gün mutlaka
döneceğim. Sen de dön. Bil ki ülkende çekeceğin en
kötü film, burada yapacağın başyapıta yeğdir. Güle
güle...'' (Güney'in Paris'te
karşılaştığı Yavuzer Çetinkaya ile konuşmasından, Agah
Özgüç, Bütün Filmleriyle Yılmaz
Güney)

Beyazperdenin Çirkin Kral'ı aventür filmlerle başladığı
kariyerini Türkiye sinemasının en önemli yönetmenlerinden
biri olarak tamamladı. Kimi çevrelerce görmezden gelinen
Güney, siyasi görüşleriyle nedeniyle yasaklansa da,
senaryosunu yazdığı ve yönettiği filmlerle dünyanın
tanıdığı bir isim oldu.

Özellikle senaryosunu yazdığı 'Sürü',
'Yol', 'Düşman' ve yönettiği 'Arkadaş',
'Umut', 'Ağıt', 'Acı' gibi filmlerle Türk
sinemasına damgasını vuran Güney, yetiştirdiği sinemacıların
yanında birçok yönetmeni de derinden etkiledi ve etkilemeye de
devam ediyor.

''Kar fikri yerini gerçekliğe bıraktığı gün
başarı mümkün olur. Sinema, olayı bir fotoğraf makinesi gibi
aktardığı, abartmaya kaymadığı zaman etkisini kabul
ettirebilir...'' (Şakir Özbek ve Ahmet
Akyıldız'ın 'Yılmaz Güney'le Cezaevinde Konuştuk'
başlıklı söyleşisinden)

Wim Wenders 'Chambre666/ 666 Numaralı Oda' adlı kısa filminde
Yılmaz Güney'in de içinde olduğu Jean-Luc Godard, R.W.
Fassbinder, Steven Spielberg gibi dünyaca ünlü
yönetmenlere şu soruyu sorar: Sinema giderek ölü bir dil,
şimdiden düşüşe geçmiş bir sanat haline mi geliyor?
Güney şu cevabı verir: ''(...) Genç bie sinemacı,
kapitalist yapımcılarla çalışmaya başladığı anda
bağımsızlığı elinden alınır. Ona belli parametreler verilir ve umut
vaad etmeyi sürdürmek yerine, sinemanın
düşüşünün bir parçası haline gelir. Trajedi
işte buradadır; sanatçının ve sinemanın trajedisi.''

1959 yılında Atıf Yılmaz'ın yanında başladığı sinema
kariyerini Türk sinemasının doruklarından sayılan 'Yol'la
Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye alarak zirveye taşıdı.
Türkiye'nin en büyük başarılarından sayılan bu
ödülün ardından Güney 1983 yılında vatandaşlıktan
çıkarıldı. 1984'te 'vatansız Yılmaz Güney' mide
kanserinden hayatını kaybetti.

src="http://media.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/ygf5.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin: 5px;
width: 460px; float: left;" />

''Öylesine sancılı, sıkıntılı günler yaşıyorum ki,
kimi zaman düşüncelerim kaygı verici boyutlara ulaşıyor. Bir
yandan senaryonun hazırlanması bir yandan pratik sorunlar, diğer yandan
faşistlerin yeni şikayet dilekçeleri sonucu adaya yeniden
müfettişlerin gelişi, film arefesinin telaşı... Ah... yaratıcı
yeteneğimi bir kez olsun bu denli kısıtlayıcı ve kahredici olayların
dışında kullanabilseydim... Hiç kullanamadım... Hep
eksikliklerimizle yetinmek, eksikliklerimize boyun eğmek zorunda
kaldık...'' (Nihat Behram, Yılmaz Güney'le
Yasaklı Yıllar)

Avrupa ve Amerikan sinemasının önemli isimlerinin tanıdığı usta
yönetmeninin başyapıtlarından 'Yol' kendi ülkesinde
ancak 1998 yılında gösterime girebildi.

''Güney'in yapıtlarına bakıldığında onun bir
'Auteur-sinemacı' olduğu görülür. Her zaman
'auteur sineması' yapmıştır. Bu da aslında ülkesi
için harika bir vitrindir. Tabii sanat bir ülkenin yalnızca iyi
yönlerini göstermez, herşeyi söyleyebilmelidir. Bir ülke
ancak böyle sevilir. (...) Biz doğu ülkeleri, eskiden
ülkemizi şiir ve şarkıyla anlattık. Bu görüntü
çağında, o da bunu filmleriyle yaptı.'' (Costa
Gavras, Express, s. 17)

Milliyet Sanat dergisi geçtiğimiz yıl 'Aziz Değil
Sanatçı Yılmaz Güney' başlığıyla usta santçıyı
kapağa taşımış ve Yılmaz Güney'in 1969 yılında Muş'ta
askerliğini yaparken, o zamanlar henüz evlenmediği Fatoş
Güney'e yazdığı mektubu ve Fatoş Güney'in 25 yılın
ardından eşine yazdığı mektuba yer vermişti.

src="http://media4.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/yg3.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin: 5px;
width: 460px; float: left;" />

''(...) Sen güzel şeyler düşünüyorsun.
Biliyorum. Ben çok şeyler düşünüyorum. Ama ilk
bakışta güzel değil, sonra güzelleşiyorlar. Ev
düşünüyorum, büyük bir iş
düşünüyorum, dünya çapında büyük
filmler yapmayı düşünüyorum, çareler
düşünüyorum, seni düşünüyorum. Bunların
hepsini terhisten sonraki beş yıl içerisinde
gerçekleştireceğim. Senin payın büyük olacak muhakkak.
Herşeyimi sen yöneteceksin, beni bile...'' (Yılmaz
Güney'in mektubundan)

src="http://media2.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/yg1.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin: 5px;
width: 460px; float: left;" />

''(...) Evet alçakgönüllü olmak gereksiz. Sen
bir dehaydın. Pek çok kimse bunu bilmez, pek de önemsemez.
Kimilerinin gündemlerinde kin kusan kalmeleri, sansasyonel haberleri,
reytingli programları vardır. Oysa senin, o dönemin tekniğiyle ilkel
koşullarda binbir yokluk, zorluk ve sansür engeline karşın
gerçekleştirdiğin o başyapıtların hepsi mucizedir.

(...) Bugün yaşasaydın ülke sorunlarının hepsinde söz
sahibi olurdun. Belki kimseyi dinlemezlerdi birçokları ama seni
dinlerlerdi. Sen, özgürlüklerin , barışın, doğruluğun
yanında olurdun. Hep olduğun gibi. Sen 'Umut'un çaresiz
faytoncusu Cabbar... Sen yüreği bir çocuk kadar yufka, bir
çocuk kadar saf ve temizdin. Hiç kirlenmedin. (...)''
(Fatoş Güney'in mektubundan)

Güney de sık sık törpülenmeye, yumuşatılmaya, farklı
şekillerde tanımlanmaya çalışılıyor. Ama neyse ki filmleri var
ve gücünden hiçbir şey kaybetmeyen bu filmler onu anlamak
için belki de en iyi yol...

FİLMLERİ:
UMUT

Türk Sinemasının zirvelerinden biri olarak kabul edilen
‘Umut’ aynı zamanda dünya sinemasında da yer etmiş bir
yapım. Eleştirmenlerin ‘İtalyan Yeni
Gerçekçilik’ akımına yakın gördüğü
film daha sonrasında Güney’in yöneteceği siyasal filmlerin
de öncüsü sayılıyor.

src="http://media1.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/umut.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin: 5px;
width: 460px; float: left;" />

Senaristliğini, yönetmenliğini, yapımcılığını ve başrol
oyunculuğunu Yılmaz Güney’in yaptığı filmin diğer
oyuncuları arasında Tuncel Kurtiz, Osman Alyanak ve Enver Dönmez yer
alıyor. 2. Adana Altın Koza Film Festivai’nden En İyi Film, En İyi
Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödülleri de dahil beş
ödülle dönen film uluslararası arenada da başarı
sağladı.

AĞIT
1971 yapımı ‘Ağıt’ Yılmaz Güney’in hem
senaryosunu yazdığı hem de yönettiği filmlerinden. Adana Film
Festivali’nden dört ödülle dönen film aynı zamanda
‘Acı’ ve ‘Umutsuzlar’la beraber bir
üçlemenin parçası. Venedik Film Festivali’nde
ön elemeyi kazanıp 10 film arasına giren ‘Ağıt’
zamanında Günay’in çoğu filmi gibi sansüre
uğramıştı.

AÇ KURTLAR
Köyünde öğretmenlik yapan Serçe Memed’in
karısının eşkıyalar tarafından kaçırılıp,
öldürülmesinden sonra bir kanun kaçağına
dönüşmesini anlatan filmde Yılmaz Güney yönetmenliği
ile olduğu kadar oyunculuğuyla beğenilmişti. Film aynı zamanda
Güney’in yönetmen olarak sinemasını olgunlaştırmaya
başladığı ilk yıllara ait olmasıyla da önem kazanıyor.

ZAVALLILAR
Güney’in başlayıp Atıf Yılmaz’ın bitirdiği
‘Zavallılar’ hayatı hapishanede geçen üç
mahkumun hikayesini anlatır. 1975 yapımı film 12. Antalya Film
Festivali’nde ‘En İyi 3. Film’ ödülünü
kazandı.

ARKADAŞ
Yılmaz Güney’in en bilinen filmlerinden ‘Arkadaş’
öğrencilik yıllarından tanışan iki arkadaşın yıllar sonra
karşılaşmasını anlatıyor. Cemil (Kerim Afşar) zengin olmuş bir kıyı
kentinde bir kadınla evlenmiştir. Azem (Yılmaz Güney) ise
arkadaşının çarpık yaşantısını anlatmaya çalışır. Bu
sırada Cemil’in eşinin kardeşi Melike (Melike Demirağ) Azem’e
aşık olur. Filmin sonunda Cemil gerçekle yüzleşmek zorunda
kalır.

src="http://media1.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/ygarkadaş.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin:
5px; width: 460px; float: left;" />

‘Arkadaş’ı bazı çevreler fazla didaktik bularak’
eleştirse de filmi ‘toplumsal yanı çok güçlü
olan başarılı bir dram’ olarak görenler de oldu.
‘Arkadaş’ Antalya Film Festivali’nde ‘En İyi 2.
Film’ ödülünü almış, Sinametek tarafından da
yılın en başarılı filmi seçilmişti.

''Her insan bu filmde kendini görecek ve ürkecek. İnsanı
anlatan insanı tedirgin edecek sert yapıyı oluşturacak
'Arkadaş'. Bizi var edecek olan bugüne dek yaptıklarımız
değil, bundan sonra yapacaklarımızdır.''
(Y.Güney)

SÜRÜ
Güney’in senaryosunu yazdığı ama cezaevinde olduğu
için yönetmenliğini Zeki Ökten’in yaptığı film
‘Türk Sineması’nın En İyileri’ listelerinin
gediklisi olduğu gibi Türkiye’yi en iyi anlatan yapıtlardan biri
olarak da görülüyor.

src="http://media.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/sürü.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin: 5px;
width: 460px; float: left;" />

Bir sürünün Anadolu’nun doğusundan batısına trenle
taşınması ön plana alınarak, Anadolu’nun yoksulluğu,
çaresizliği ve o günlerin siyasal çelişkileri ve
çatışmaları, geleneklerin, kadının toplumdaki yerinin
anlatıldığı ‘Sürü’ ayrıca uluslararası
festivallerde en fazla ödül kazanan Türk filmlerinin başında
geliyor.

YOL
Kimi kaynaklara göre Türk Sineması’nın en iyi filmi olarak
görülen ‘Yol’ dünyanın en büyük
festivali kabul edilen Cannes Film Festivali’nde ‘Altın
Palmiye’ kazanan tek film olma özelliğini de koruyor.

src="http://media2.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/yol.jpg" style="border-width: 0px; border-style: solid; margin:
5px; width: 460px; float: left;" />

Yılmaz Güney tarafından yazılan, ilk önce ‘Bayram’
adıyla Erden Kıral tarafından çekilmeye başlanan
‘Yol’da, Güney’in daha sonra Erden Kıral’dan
alıp Şerif Gören’e vermesiyle hikayede de ufak değişikliklere
gidilmişti. 12 karakterin 5’e indirilerek yeni bir ekiple
çekilen filmin ham görüntüleri yurtdışına
kaçırılarak Yılmaz Güney’in de başında bulunduğu bir
ekip tarafından kurgulanmıştı.

Film Türkiye’de yasaklı olduğu için ancak 18 yıl sonra
gösterilebilmişti.

DUVAR
1976’da Ankara Kapalı Cezaevinde, Güney’in de tanıklık
ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine
yayılan bir isyan konu edilmiştir. Bu olaydan derinden etkilenen Yılmaz
Güney, isyanın arkasından gönderildiği Kayseri Cezaevinde
‘Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz’ ismiyle bir roman
yazmış ve film yurt dışına çıkışında Fransa’da bu roman
üzerinde kurulu senaryo ile çekilmişti.

src="http://media3.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/Kültür Sanat/Sinema/ygduvar.jpg" style="border: 0px solid rgb(0, 0, 0); margin: 5px;
width: 460px; float: left;" />

Tuncel Kurtiz ve Ayşe Emel Mesci dışındaki tüm oyuncular
hayatlarında ilk kez kamera karşısına çıkmışlardır. Film
Fransa’da oldukça zor şartlar altında çekilmiştir.
Ayrıca filmin ilgi çekici bir diğer özelliği ise
Zazaca’nın sinema da ilk kez kullanıldığı film olması.

‘Duvar’ dünya basınında yer bulmuş, önemli
eleştirmenler tarafından ‘sert ve gerçekçiliğin
doruklarında bir film’ olarak yorumlanmıştı. ‘Duvar’
aynı zamanda Güney’in son filmi.

Kaynak: ntvmsnbc.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder