30 Aralık 2011 Cuma

ŞIRNAK ULUDERE'DE 35 KÖYLÜ KATLEDİLDİ.

ŞIRNAK ULUDERE'DE 35
KÖYLÜ KATLEDİLDİ.

ŞIRNAK
ULUDERE'DE 35 KÖYLÜ
KATLEDİLDİ.

 30.12.2011

align="justify">Şırnak’ın Uludere İlçesine bağlı Ortasu
(Roboski) Köyünde önceki gün savaş uçakları tarafından
gerçekleştirilen bombardımanda, yapılan resmi açıklamalara göre 35
Kürt köylüsü yaşamını yitirmiştir. Yerel kaynaklara göre
10’ndan fazla insan ise kayıptır.

Yaşananlar
açık bir katliamdır. Bombardıman sonucu hayatını kaybedenlerin
çoğunluğunu 15-20 yaşlar arasındaki öğrenciler oluşturmaktadır.
İddialara göre, yöredeki köylüler yaşamlarını sınırın iki yanında
mazot ve sigara kaçakçılığı yaparak kazanmaktadır ve bölgedeki
karakol ve tümen komutanı ile sivil yetkililer de bu faaliyetten
haberdardır. Köylüler, sınırın diğer tarafından köylerine dönerken
insansız hava araçları tarafından vurularak öldürülmüştür.

align="justify">Kürt sorununa geleneksel olarak inkar ve imha
politikalarıyla yaklaşan devlet tarafından olay ilk olarak örtbas edilmek
istenilmiş, ancak yerel kaynaklar ile Kürt halkının çabaları sayesinde
katliam daha fazla gizlenememiş ve en yetkili resmi ağızlar tarafından da
kabul edilmek zorunda kalınmıştır.

Devletin yetkili
kurumlarınca ilk elden yapılan açıklamalarda olayın “operasyon
kazası”
olduğu belirtilmiştir. Bölgenin
“teröristlerin geçiş yolu olduğu, istihbarat
alındığı
” gibi yalanlarla katliam meşrulaştırılmak
istenilmiş, öldürülen kişilerin “kaçakçı” olduğu
vurgusu yapılarak katliamın suçu ölenlerin üstüne atılmıştır.
Sömürü düzenin getirdiği işsizlik ve yoksulluğun bir sonucu olarak,
yöre insanın geçimini yıllardır kaçakçılıkla sağladığı edebiyata
da konu olmuş bilinen bir gerçektir. Zaten devam eden askeri operasyonlar
ve yasak bölgeler nedeniyle, halkın ne tarımla ne de hayvancılıkla
geçimini sağlayacak bir durumu da kalmamıştır. Öte yandan
kaçakçılık faaliyeti, sivillere yönelik böylesine bir katliamı haklı
çıkarmanın gerekçesi asla olmayacaktır.  

align="justify">Katliamdan sağ kurtulanların açıklamaları ile yerel
kaynaklardan gelen bilgiler, olayın planlı bir katliam olduğuna işaret
etmektedir. Zaten olayın MGK toplantısının hemen ardından
gerçekleşmesi de bu iddiaları güçlendirmektedir. Aslında halka yönelik
bu tip saldırılar emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin sık sık
başvurduğu yöntemlerdir. ABD emperyalizmi Afganistan ve Irak’ta;
İsrail siyonizmi ise Filistin’de bu yola defalarca başvurmuştur.
Sivil halka yönelik katliamlar “yanlış istihbarat
açıklamalarıyla, ya da göstermelik özürlerle geçiştirilirken; tüm
halka gözdağı verilmek istenilmekte ve insansız bölgeler oluşturmak
hedeflenmektedir. Son dönemde İçişleri Bakanı başta olmak üzere
“terörle mücadele” konusunda yapılan açıklamalarda da, Kürt
halkını sahiplenen herkes terörist ilan edilmiş, baskı ve
tutuklamaların hedefi haline getirilmiştir.

Yaşanan
gelişmeler içerisinde belki de en dikkat çekici olanı medyanın
ibretlik tavrıdır. Sahibinin sesi olmayı alışkanlık haline getiren
sermaye medyası, uzun süre katliamı görmezden gelmiş, 19-22 Aralık
Hapishaneler katliamı başta olmak üzere, daha önce defalarca kez
yaptığı gibi katliama suç ortaklığı yapmıştır. Bombardıman 28
Aralık Çarşamba akşamı gerçekleşmesine ve yaklaşık 45 dakika
sürmesine rağmen, olay ertesi gün öğle saatlerine kadar medyada ciddi
bir yer bulmamış, Devlet yetkilileri tarafından yapılan itirafların
ardından mecburen gündeme alınmıştır. Ancak bu sefer de haberler tek
yanlı verilerek, “ölenlerin kaçakçı olduğu, operasyon
bölgesinde ne işleri olduğu”
şeklindeki yorumlar ön plana
çıkartılmıştır. Önceki hafta Kürt basınından yaklaşık 40
gazetecinin tutuklanması ve Kürt halkına yönelik topyekun savaş konsepti
ile birlikte düşünüldüğünde, sermaye medyasının gerçeklerin halktan
gizlemesindeki rolü daha net olarak görülecektir.

align="justify">Mühendislik, Mimarlık ve Planlamada + İvme Dergisi olarak
yaşanan bu katliamı lanetliyor, mazlum Kürt halkıyla dayanışma içinde
olduğumuzu belirtiyoruz.

Kürt Halkı  Yalnız
Değildir!

Yaşasın Halkların Kardeşliği!

align="right">    

 Mühendislik, Mimarlık
ve Planlamada +İvme Dergisi

          /> 
 
 
 

 

ŞIRNAK ULUDERE'DE 35 KÖYLÜ KATLEDİLDİ.

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7981>ŞIRNAK ULUDERE'DE 35
KÖYLÜ KATLEDİLDİ.</a></h1><div class="hide" style="text-align:
center"><strong><font color="#333333" face="Times New Roman" size="3">ŞIRNAK
ULUDERE&#39;DE 35 KÖYLÜ KATLEDİLDİ.</font></strong></div><div
style="margin: 1ex"><div><p style="text-align: right"><font color="#333333"
face="Times New Roman" size="3">&nbsp;<font face="Times New Roman"
size="3"><b>30.12.2011</b></font></font></p><p align="justify"><font
color="#333333" face="Times New Roman" size="3">Şırnak&rsquo;ın Uludere
İlçesine bağlı Ortasu (Roboski) Köyünde önceki gün savaş uçakları
tarafından gerçekleştirilen bombardımanda, yapılan resmi açıklamalara
göre 35 Kürt köylüsü yaşamını yitirmiştir. Yerel kaynaklara göre
10&rsquo;ndan fazla insan ise kayıptır. </font></p><p align="justify"><font
color="#333333" face="Times New Roman" size="3">Yaşananlar açık bir
katliamdır. Bombardıman sonucu hayatını kaybedenlerin çoğunluğunu
15-20 yaşlar arasındaki öğrenciler oluşturmaktadır. İddialara göre,
yöredeki köylüler yaşamlarını sınırın iki yanında mazot ve sigara
kaçakçılığı yaparak kazanmaktadır ve bölgedeki karakol ve tümen
komutanı ile sivil yetkililer de bu faaliyetten haberdardır. Köylüler,
sınırın diğer tarafından köylerine dönerken insansız hava araçları
tarafından vurularak öldürülmüştür. </font></p><p
align="justify"><font color="#333333" face="Times New Roman" size="3">Kürt
sorununa geleneksel olarak inkar ve imha politikalarıyla yaklaşan devlet
tarafından olay ilk olarak örtbas edilmek istenilmiş, ancak yerel
kaynaklar ile Kürt halkının çabaları sayesinde katliam daha fazla
gizlenememiş ve en yetkili resmi ağızlar tarafından da kabul edilmek
zorunda kalınmıştır.</font></p><p align="justify"><font face="Times New
Roman" size="3">Devletin yetkili kurumlarınca ilk elden yapılan
açıklamalarda olayın <i>&ldquo;operasyon kazası&rdquo;</i> olduğu
belirtilmiştir. Bölgenin <i>&ldquo;teröristlerin geçiş yolu olduğu,
istihbarat alındığı</i>&rdquo; gibi yalanlarla katliam
meşrulaştırılmak istenilmiş, öldürülen kişilerin
<i>&ldquo;kaçakçı&rdquo;</i> olduğu vurgusu yapılarak katliamın suçu
ölenlerin üstüne atılmıştır. Sömürü düzenin getirdiği işsizlik
ve yoksulluğun bir sonucu olarak, yöre insanın geçimini yıllardır
kaçakçılıkla sağladığı edebiyata da konu olmuş bilinen bir
gerçektir. Zaten devam eden askeri operasyonlar ve yasak bölgeler
nedeniyle, halkın ne tarımla ne de hayvancılıkla geçimini sağlayacak
bir durumu da kalmamıştır. Öte yandan kaçakçılık faaliyeti, sivillere
yönelik böylesine bir katliamı haklı çıkarmanın gerekçesi asla
olmayacaktır. &nbsp; </font></p><p align="justify"><font face="Times New
Roman" size="3">Katliamdan sağ kurtulanların açıklamaları ile yerel
kaynaklardan gelen bilgiler, olayın planlı bir katliam olduğuna işaret
etmektedir. Zaten olayın MGK toplantısının hemen ardından
gerçekleşmesi de bu iddiaları güçlendirmektedir. Aslında halka yönelik
bu tip saldırılar emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin sık sık
başvurduğu yöntemlerdir. ABD emperyalizmi Afganistan ve Irak&rsquo;ta;
İsrail siyonizmi ise Filistin&rsquo;de bu yola defalarca başvurmuştur.
Sivil halka yönelik katliamlar <i>&ldquo;yanlış istihbarat</i>&rdquo;
açıklamalarıyla, ya da göstermelik özürlerle geçiştirilirken; tüm
halka gözdağı verilmek istenilmekte ve insansız bölgeler oluşturmak
hedeflenmektedir. Son dönemde İçişleri Bakanı başta olmak üzere
&ldquo;terörle mücadele&rdquo; konusunda yapılan açıklamalarda da, Kürt
halkını sahiplenen herkes terörist ilan edilmiş, baskı ve
tutuklamaların hedefi haline getirilmiştir.</font></p><p
align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Yaşanan gelişmeler
içerisinde belki de en dikkat çekici olanı&nbsp;medyanın ibretlik
tavrıdır. Sahibinin sesi olmayı alışkanlık haline getiren sermaye
medyası, uzun süre katliamı görmezden gelmiş, 19-22 Aralık Hapishaneler
katliamı başta olmak üzere, daha önce defalarca kez yaptığı gibi
katliama suç ortaklığı yapmıştır. Bombardıman 28 Aralık Çarşamba
akşamı gerçekleşmesine ve yaklaşık 45 dakika sürmesine rağmen, olay
ertesi gün öğle saatlerine kadar medyada ciddi bir yer bulmamış, Devlet
yetkilileri tarafından yapılan itirafların ardından mecburen gündeme
alınmıştır. Ancak bu sefer de haberler tek yanlı verilerek,
&ldquo;<i>ölenlerin kaçakçı olduğu, operasyon bölgesinde ne işleri
olduğu&rdquo;</i> şeklindeki yorumlar ön plana çıkartılmıştır.
Önceki hafta Kürt basınından yaklaşık 40 gazetecinin tutuklanması ve
Kürt halkına yönelik topyekun savaş konsepti ile birlikte
düşünüldüğünde, sermaye medyasının gerçeklerin halktan
gizlemesindeki rolü daha net olarak görülecektir.</font></p><p
align="justify"><font face="Times New Roman" size="3">Mühendislik, Mimarlık
ve Planlamada + İvme Dergisi olarak yaşanan bu katliamı lanetliyor, mazlum
Kürt halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu
belirtiyoruz.</font></p><p><font face="Times New Roman" size="3"><b>Kürt
Halkı&nbsp; Yalnız Değildir!</b></font></p><p><font face="Times New Roman"
size="3"><b>Yaşasın Halkların Kardeşliği!</b></font></p><p
align="right">&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;</p><p style="text-align:
center">&nbsp;<font face="Times New Roman" size="3"><b>Mühendislik,
Mimarlık ve Planlamada +İvme Dergisi </b></font></p><p style="text-align:
center"><font face="Times New Roman" size="3">&nbsp; &nbsp; &nbsp; &nbsp;
</font>&nbsp;<br />&nbsp;<br />&nbsp;<br />&nbsp;<br
/>&nbsp;</p></div></div><p>&nbsp;</p>

29 Aralık 2011 Perşembe

İliştirilmiş Gazetecilik ve Uludere

İliştirilmiş
Gazetecilik ve Uludere

28 Aralık gecesi savaş uçaklarının
Şırnak'ta sınırdan geçen köylülere ateş açarak onlarca insanı
öldürmesinin ardından, yaygın medyanın tutumu hakkında uzun uzadıya
düşünmek gerekiyor. 

class="from">İstanbul - BİA Haber Merkezi
30 Aralık
2011, Cuma
 
class="border">Meslekte yıllarını geçirmiş bir foto muhabiri ile bir
söyleşi sırasında, bize Irak savaşından bir anısını
anlatmıştı.

İliştirilmiş gazeteci olarak
Amerikan ordusu ile birlikte hareket eden "üstad", Hummer
jiplerden birine binmenin koşullarından bahsediyordu.

Anlattığına
göre bu askeri araçlar 3 kişilikmiş. Bir asker aracı kullanır, diğer
asker aracın üstündeki silahı kullanır ve bir kişide içeriden silaha
mermi temin edermiş. Bir iliştirilmiş gazetecinin araca alınması söz
konusu olduğunda, askerlerden birisi çıkarılır ve o muhabir hem işini
yapmak hem de silaha mermi temin etmek suretiyle alınırmış. Bu koşulla o
araca binen ve o eylemi yaptığını anlatan "üstad"ı dinlerken
şoke olmuştuk.

Şimdi daha büyük bir şok yaşamaktayız. Zira bir
ülkede yaygın medya yukarıdaki koşullarda bir iliştirilmiş gazeteci
konumuna geldi.

28 Aralık gecesi savaş uçaklarının Şırnak'ta
sınırdan geçen köylülere ateş açarak onlarca insanı öldürmesinin
ardından, yaygın medyanın tutumu hakkında uzun uzadıya düşünmek
gerekiyor.

Olayın ardından saatlerce hiçbir haber yapmayan, hiçbir
altyazı geçmeyen, saatler sonra yaptığı haberlerde de terör örgütü
mensubu bir grubun savaş uçakları ile vurulduğu, PKK'nın terör
yuvalarına bomba yağdırdığı ya da üzerlerine bomba düşen bir grup
köylünün öldüğü gibi haberler yapan yaygın medya, hükümete ve
TSK'ya ne kadar ilişmiş olduğunu açıkça gösteriyor.

Bu
yazıyı yazmakta olduğum dakikalarda, olay yerinde bulunan muhabirlerin
çektiği fotoğraf ve videolar, Kürt haber ajanslarının ilk elden
verdiği kesin bilgilere rağmen, yaygın medya haberi kuşkulu ve taraflı
vermeyi sürdürüyordu. Medyanın eskiden de yaptığı gibi bu olayı da
ilerleyen günlerde nasıl hasır altı edeceği bütün bunlardan tahmin
edilebilir artık.

Meydana gelen olayın detaylarında bir çok
kuşkulu ve çelişkili ifadeler var. Ancak burada olayın vahametinin
yanında bu yazıda konu olunan diğer vahim durum da medya-hükümet
ilişkisinin sonuçlarının onlarca insanın hayatına gösterdiği önemle
daha iyi görülebiliyor.

İnsan hayatını bu kadar ucuzlatan, bu
savaşı bir Türk-Kürt savaşı haline getiren düzene, yaygın medyanın
her gün yaptığı haberlerin dili ve içeriğiyle kuşkusuz çok büyük
yardımı oldu ve oluyor.

Son örnekten de çok iyi anlaşılacağı
üzere, Türkiye'deki yaygın medya o araca binerek, silaha mermi
uzatmayı layıkıyla yerine getiriyor.
(AÇ/HK)

kaynak:bianet.org

İliştirilmiş Gazetecilik ve Uludere

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7980>İliştirilmiş Gazetecilik
ve Uludere</a></h1><p>28 Aralık gecesi savaş uçaklarının Şırnak&#39;ta
sınırdan geçen köylülere ateş açarak onlarca insanı öldürmesinin
ardından, yaygın medyanın tutumu hakkında uzun uzadıya düşünmek
gerekiyor.&nbsp;</p><div class="bilgi"><div class="from">İstanbul - BİA
Haber Merkezi</div><div class="yer">30 Aralık 2011, Cuma</div></div><div
class="clear">&nbsp;</div><div class="border">Meslekte yıllarını
geçirmiş bir foto muhabiri ile bir söyleşi sırasında, bize Irak
savaşından bir anısını anlatmıştı.</div><div
class="item"><p>İliştirilmiş gazeteci olarak Amerikan ordusu ile birlikte
hareket eden &quot;üstad&quot;, Hummer jiplerden birine binmenin
koşullarından bahsediyordu.</p><p>Anlattığına göre bu askeri araçlar 3
kişilikmiş. Bir asker aracı kullanır, diğer asker aracın üstündeki
silahı kullanır ve bir kişide içeriden silaha mermi temin edermiş. Bir
iliştirilmiş gazetecinin araca alınması söz konusu olduğunda,
askerlerden birisi çıkarılır ve o muhabir hem işini yapmak hem de silaha
mermi temin etmek suretiyle alınırmış. Bu koşulla o araca binen ve o
eylemi yaptığını anlatan &quot;üstad&quot;ı dinlerken şoke
olmuştuk.</p><p>Şimdi daha büyük bir şok yaşamaktayız. Zira bir
ülkede yaygın medya yukarıdaki koşullarda bir iliştirilmiş gazeteci
konumuna geldi.</p><p>28 Aralık gecesi savaş uçaklarının Şırnak&#39;ta
sınırdan geçen köylülere ateş açarak onlarca insanı öldürmesinin
ardından, yaygın medyanın tutumu hakkında uzun uzadıya düşünmek
gerekiyor.</p><p>Olayın ardından saatlerce hiçbir haber yapmayan, hiçbir
altyazı geçmeyen, saatler sonra yaptığı haberlerde de terör örgütü
mensubu bir grubun savaş uçakları ile vurulduğu, PKK&#39;nın terör
yuvalarına bomba yağdırdığı ya da üzerlerine bomba düşen bir grup
köylünün öldüğü gibi haberler yapan yaygın medya, hükümete ve
TSK&#39;ya ne kadar ilişmiş olduğunu açıkça gösteriyor.</p><p>Bu
yazıyı yazmakta olduğum dakikalarda, olay yerinde bulunan muhabirlerin
çektiği fotoğraf ve videolar, Kürt haber ajanslarının ilk elden
verdiği kesin bilgilere rağmen, yaygın medya haberi kuşkulu ve taraflı
vermeyi sürdürüyordu. Medyanın eskiden de yaptığı gibi bu olayı da
ilerleyen günlerde nasıl hasır altı edeceği bütün bunlardan tahmin
edilebilir artık.</p><p>Meydana gelen olayın detaylarında bir çok
kuşkulu ve çelişkili ifadeler var. Ancak burada olayın vahametinin
yanında bu yazıda konu olunan diğer vahim durum da medya-hükümet
ilişkisinin sonuçlarının onlarca insanın hayatına gösterdiği önemle
daha iyi görülebiliyor.</p><p>İnsan hayatını bu kadar ucuzlatan, bu
savaşı bir Türk-Kürt savaşı haline getiren düzene, yaygın medyanın
her gün yaptığı haberlerin dili ve içeriğiyle kuşkusuz çok büyük
yardımı oldu ve oluyor.</p><p>Son örnekten de çok iyi anlaşılacağı
üzere, Türkiye&#39;deki yaygın medya o araca binerek, silaha mermi
uzatmayı layıkıyla yerine getiriyor.
(AÇ/HK)</p></div><p>kaynak:bianet.org</p>

STHP:YAŞAM ALANLARINI, YAŞAMI SAVUNANLAR BULUŞUYOR.

STHP:YAŞAM ALANLARINI,
YAŞAMI SAVUNANLAR BULUŞUYOR.

YAŞAM ALANLARINI, YAŞAMI
SAVUNANLAR BULUŞUYOR. 

MÜCADELELER
BİRLEŞİYOR.

Bizler, Kapitalizmin saldırısına karşı;
Hopa’dan Saklıkent’e, Fındıklı’dan
Yuvarlakçay’a, Çağlayan’dan,
Solaklı-Karaçam-Köknar’dan Erzurum Tortum’a, Munzur’dan,
Peri’den İkizdere’ye, Tonya’ya, Hasankeyf’den
Allianoi’e, Sinop Gerze’ye Anadolu'nun kuzeyinden güneyine,
doğusundan batısına kadar doğayı, dereleri, meraları, ormanları,
tarım alanlarını,  yaşamı, sağlığı, eğitimi, emeği ve
kültürleri savunanlarız.

Su kullanım hakkı anlaşmaları, enerji
üretim lisansları ile nehir tipi HES (hidroelektrik santral)’ler ve
barajlar ile suyu dere yatağından, doğadan koparıp tutuklayarak sermaye
birikimine sokanlara,  yaşam alanlarını yok etmek isteyenlere
karşı;

Peri Suyu için yapılmaya çalışılan HES’lerde
olduğu gibi, şirketin güvenliğini sağlamak amacıyla, vadi boyunca
köylülerin meralarında ve orman alanlarında inşaa edilen güvenlik
karakollarının kural tanımadan doğayı tahrip etmesine, ormanları yok
etmesine karşı,

Sivaslılar Köyü’nden Çorlu’ya,
Ünye’den Çanakkale’ye Gerze’ye kadar dağlarda,
kıyılarda, vadilerde, tarım arazileri üzerinde, termik santraller,
çimento fabrikaları, taşocakları, organize sanayi bölgeleri ve
liman-tersaneler kurarak yaşam alanlarını ve havzaları ortak olarak
kullananlara, ticarileştirenlere karşı;

Mersin’den
Sinop’a, İğne ada’ya ve Malatya’ya kadar yapımı
planlanan nükleer santrallere, nükleer silahlara, füze kalkanlarına
karşı;

Samandağ ve Çine’de rüzgar santralleri kurmak
amacıyla, Uludağ’da, İstanbul Belgrad’da, Munzur’da
yeraltı ve kaynak sularını ticarileştirmek amacıyla ormanları talan
edenlere karşı;

Belgrad ormanlarından Trakya’daki meralara
kadar tehlikeli atık yakma ve depolama için ormanların, meraların, tarım
topraklarının yok edilişine karşı;

Bergama’dan
Uşak’a, Gökçeada’dan Eşme’ye, Kütahya
Gümüşköy’e ve Manisa Çaldağı’na kadar siyanürle altın,
gümüş ve Nikel madeni, çıkarılarak, işlenerek yaşamın, doğanın yok
edilişine karşı;

Köprüler, otobanlar, kanallar, kentsel
dönüşüm projeleri ile su havzalarını, ormanları, tarım alanlarını,
yaşamı rant için yok etmek isteyenlere,  kent ve köylerde
suları kontörlü ya da kontörsüz sayaçlarla piyasalaştıranlara
karşı;

Suyun ve su havzalarından sermaye biriktirmek isteyenlere, su
havzalarını, meralar, ormanlar, tarım alanlarını sermayenin
kullanımına sokanlara karşı;

Tarımın şirketleşmesine, küçük
çiftçiliğin tasfiyesine karşı;

Genetiği değiştirilmiş
organizmalar ve tohumlarla tarımı ve biyoçeşitliliği, insan ve hayvan
sağlığını tehdit edenlere karşı olanlar,

Emeğin
sömürülmesine, yaşamların yok olmasına karşı duranlar,

Parasız
eğitimi savunanlar,

Sağlığın ticarileştirilmesine karşı herkes
için sağlıklı ve güvenli gelecek isteyenler,  Meraların,
ormanların, su havzalarının şirketlere satılmasına, doğal alanların,
suların yaşamın, sağlığın, eğitimin ticarileştirilmesine karşı
mücadele edenler olarak,

Sonuna kadar birlikte
direneceğiz.

Hopa Kemal Paşa’da, Erzurum Tortum’da, Sinop
Gerze’de, Solaklı Karaçam’da olduğu gibi yaşam alanlarını
kapitalizmin saldırısına karşı koruduğu için devletin güvenlik
güçlerinin saldırısına uğrayarak ölenlerin, gözaltına alınanların,
dövülenlerin hesabını mutlaka soracağız.

Yaşam alanlarını ve
yaşamı sermaye birikimine sokmaya kalkışanları yargılama
yolunda,

Yaşamımızı ve yaşam alanlarımızı sermayeye karşı
sonuna kadar sürdüreceğimiz direnişimizi, mücadelelerimizi ortak
dayanışmaya taşımak için,

Birlikteliğimizi, kendi hukukumuzu
oluşturmak için,

Mücadelede bundan sonra ortak olarak
yapacaklarımızı tartışmak üzere

İstanbul’da
buluşuyoruz.

Çağrımız mücadele edenleredir. Çağrımız
kapitalizme ve yandaşlarına karşı birlikteliğe ve
dayanışmayadır.

Tarih: 7-8 Ocak 2011  />Yer: Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul 
/>Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu

STHP:YAŞAM ALANLARINI, YAŞAMI SAVUNANLAR BULUŞUYOR.

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7979>STHP:YAŞAM ALANLARINI,
YAŞAMI SAVUNANLAR BULUŞUYOR.</a></h1><p style="text-align:
center"><strong>YAŞAM ALANLARINI, YAŞAMI SAVUNANLAR BULUŞUYOR.&nbsp;
</strong></p><p style="text-align: center"><strong>MÜCADELELER
BİRLEŞİYOR.</strong></p><p style="text-align: justify">Bizler,
Kapitalizmin saldırısına karşı; Hopa&rsquo;dan Saklıkent&rsquo;e,
Fındıklı&rsquo;dan Yuvarlakçay&rsquo;a, Çağlayan&rsquo;dan,
Solaklı-Karaçam-Köknar&rsquo;dan Erzurum Tortum&rsquo;a, Munzur&rsquo;dan,
Peri&rsquo;den İkizdere&rsquo;ye, Tonya&rsquo;ya, Hasankeyf&rsquo;den
Allianoi&rsquo;e, Sinop Gerze&rsquo;ye Anadolu&#39;nun kuzeyinden güneyine,
doğusundan batısına kadar doğayı, dereleri, meraları, ormanları,
tarım alanlarını,&nbsp;&nbsp;yaşamı, sağlığı, eğitimi, emeği ve
kültürleri savunanlarız.</p><p style="text-align: justify">Su kullanım
hakkı anlaşmaları, enerji üretim lisansları ile nehir tipi HES
(hidroelektrik santral)&rsquo;ler ve barajlar ile suyu dere yatağından,
doğadan koparıp tutuklayarak sermaye birikimine
sokanlara,&nbsp;&nbsp;yaşam alanlarını yok etmek isteyenlere
karşı;</p><p style="text-align: justify">Peri Suyu için yapılmaya
çalışılan HES&rsquo;lerde olduğu gibi, şirketin güvenliğini sağlamak
amacıyla, vadi boyunca köylülerin meralarında ve orman alanlarında
inşaa edilen güvenlik karakollarının kural tanımadan doğayı tahrip
etmesine, ormanları yok etmesine karşı,</p><p style="text-align:
justify">Sivaslılar Köyü&rsquo;nden Çorlu&rsquo;ya, Ünye&rsquo;den
Çanakkale&rsquo;ye Gerze&rsquo;ye kadar dağlarda, kıyılarda, vadilerde,
tarım arazileri üzerinde, termik santraller, çimento fabrikaları,
taşocakları, organize sanayi bölgeleri ve liman-tersaneler kurarak yaşam
alanlarını ve havzaları ortak olarak kullananlara, ticarileştirenlere
karşı;</p><p style="text-align: justify">Mersin&rsquo;den Sinop&rsquo;a,
İğne ada&rsquo;ya ve Malatya&rsquo;ya kadar yapımı planlanan nükleer
santrallere, nükleer silahlara, füze kalkanlarına karşı;</p><p
style="text-align: justify">Samandağ ve Çine&rsquo;de rüzgar santralleri
kurmak amacıyla, Uludağ&rsquo;da, İstanbul Belgrad&rsquo;da,
Munzur&rsquo;da yeraltı ve kaynak sularını ticarileştirmek amacıyla
ormanları talan edenlere karşı;</p><p style="text-align: justify">Belgrad
ormanlarından Trakya&rsquo;daki meralara kadar tehlikeli atık yakma ve
depolama için ormanların, meraların, tarım topraklarının yok edilişine
karşı;</p><p style="text-align: justify">Bergama&rsquo;dan Uşak&rsquo;a,
Gökçeada&rsquo;dan Eşme&rsquo;ye, Kütahya Gümüşköy&rsquo;e ve Manisa
Çaldağı&rsquo;na kadar siyanürle altın, gümüş ve Nikel madeni,
çıkarılarak, işlenerek yaşamın, doğanın yok edilişine karşı;</p><p
style="text-align: justify">Köprüler, otobanlar, kanallar, kentsel
dönüşüm projeleri ile su havzalarını, ormanları, tarım alanlarını,
yaşamı rant için yok etmek isteyenlere,&nbsp;&nbsp;kent ve köylerde
suları kontörlü ya da kontörsüz sayaçlarla piyasalaştıranlara
karşı;</p><p style="text-align: justify">Suyun ve su havzalarından sermaye
biriktirmek isteyenlere, su havzalarını, meralar, ormanlar, tarım
alanlarını sermayenin kullanımına sokanlara karşı;</p><p
style="text-align: justify">Tarımın şirketleşmesine, küçük
çiftçiliğin tasfiyesine karşı;</p><p style="text-align:
justify">Genetiği değiştirilmiş organizmalar ve tohumlarla tarımı ve
biyoçeşitliliği, insan ve hayvan sağlığını tehdit edenlere karşı
olanlar,</p><p style="text-align: justify">Emeğin sömürülmesine,
yaşamların yok olmasına karşı duranlar,</p><p style="text-align:
justify">Parasız eğitimi savunanlar,</p><p style="text-align:
justify">Sağlığın ticarileştirilmesine karşı herkes için sağlıklı
ve güvenli gelecek isteyenler,&nbsp; Meraların, ormanların, su
havzalarının şirketlere satılmasına, doğal alanların, suların
yaşamın, sağlığın, eğitimin ticarileştirilmesine karşı mücadele
edenler olarak,</p><p style="text-align: justify">Sonuna kadar birlikte
direneceğiz.</p><p style="text-align: justify">Hopa Kemal Paşa&rsquo;da,
Erzurum Tortum&rsquo;da, Sinop Gerze&rsquo;de, Solaklı Karaçam&rsquo;da
olduğu gibi yaşam alanlarını kapitalizmin saldırısına karşı
koruduğu için devletin güvenlik güçlerinin saldırısına uğrayarak
ölenlerin, gözaltına alınanların, dövülenlerin hesabını mutlaka
soracağız.</p><p style="text-align: justify">Yaşam alanlarını ve
yaşamı sermaye birikimine sokmaya kalkışanları yargılama yolunda,</p><p
style="text-align: justify">Yaşamımızı ve yaşam alanlarımızı
sermayeye karşı sonuna kadar sürdüreceğimiz direnişimizi,
mücadelelerimizi ortak dayanışmaya taşımak için,</p><p
style="text-align: justify">Birlikteliğimizi, kendi hukukumuzu oluşturmak
için,</p><p style="text-align: justify">Mücadelede bundan sonra ortak
olarak yapacaklarımızı tartışmak üzere</p><p style="text-align:
justify">İstanbul&rsquo;da buluşuyoruz.</p><p style="text-align:
justify">Çağrımız mücadele edenleredir. Çağrımız kapitalizme ve
yandaşlarına karşı birlikteliğe ve dayanışmayadır.</p><p
style="text-align: justify"><strong>Tarih:</strong> 7-8 Ocak 2011&nbsp;<br
/><strong>Yer:</strong> Mimar Sinan Üniversitesi İstanbul&nbsp;<br /><br
/><strong>Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu</strong></p>

TMMOB:ULUDERE‘DE YARATILAN KATLİAMIN HİÇBİR GEREKÇESİ OLAMAZ!

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7978>TMMOB:ULUDERE'DE YARATILAN
KATLİAMIN HİÇBİR GEREKÇESİ OLAMAZ!</a></h1><p
align="center"><b>ULUDERE&lsquo;DE YARATILAN KATLİAMIN HİÇBİR GEREKÇESİ
OLAMAZ!</b></p><p>&quot;Kürt sorununun çözümü&quot; adı altında
atılan adımlar artık sivil ve masum insanları da içerisine çeken bir
ölüm girdabına dönüşmüş durumdadır. 29 Aralık 2011 tarihinde
Şırnak&lsquo;ın Uludere ilçesinde yaratılan katliam mantığı ve
sözleri kilitlemiştir.</p><p>Bugün, bilincimiz ve vicdanımız ölüm
girdabının içerisine doğru çekilmeye
çalışılmaktadır.&nbsp;Sonuçları ölümü doğuran politikaların
hiçbir makul gerekçesi olamaz.</p><p>Yaşanan katliamdır. TMMOB, bu
katliamı yaratanların açığa çıkarılması için atılacak
adımların&nbsp;insanlık adına takipçisi olacaktır.</p><p><b>Mehmet
Soğancı</b><br /><b>TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı</b></p>

TMMOB:ULUDERE‘DE YARATILAN KATLİAMIN HİÇBİR GEREKÇESİ OLAMAZ!

TMMOB:ULUDERE'DE
YARATILAN KATLİAMIN HİÇBİR GEREKÇESİ OLAMAZ!

align="center">ULUDERE‘DE YARATILAN KATLİAMIN HİÇBİR GEREKÇESİ
OLAMAZ!

"Kürt sorununun çözümü" adı altında
atılan adımlar artık sivil ve masum insanları da içerisine çeken bir
ölüm girdabına dönüşmüş durumdadır. 29 Aralık 2011 tarihinde
Şırnak‘ın Uludere ilçesinde yaratılan katliam mantığı ve
sözleri kilitlemiştir.

Bugün, bilincimiz ve vicdanımız ölüm
girdabının içerisine doğru çekilmeye
çalışılmaktadır. Sonuçları ölümü doğuran politikaların
hiçbir makul gerekçesi olamaz.

Yaşanan katliamdır. TMMOB, bu
katliamı yaratanların açığa çıkarılması için atılacak
adımların insanlık adına takipçisi olacaktır.

Mehmet
Soğancı

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

ŞIRNAK ULUDERE’DE 35 KİŞİ KATLEDİLDİ!

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7977>ŞIRNAK ULUDERE'DE 35
KİŞİ KATLEDİLDİ!</a></h1><p align="center"><strong>ŞIRNAK
ULUDERE&rsquo;DE 35 KİŞİ KATLEDİLDİ!</strong></p><p>Şırnak
Uludere&rsquo;de dün gece 35 kişi F-16 uçaklarından açılan ateş sonucu
öldürüldü. İddialara göre bu 35 kişi yaşamlarını kaçakcılık
yaparak kazanıyorlardı ve bölgedeki karakol komutanının da bu durumdan
haberi vardı. Bu köylüler dün de sınır ötesinden aldıkları kaçak
mazotu yanlarına alarak Türkiye sınırını geçtikten sonra F-16&#39;lar
tarafından vuruldu. Şırnak Valiliğinden yapılan açıklamaya göre 35
kişi hayatını kaybetti.</p><p>&nbsp;Devletin yetkili kurumlarınca ilk
elden yapılan açıklamalarda olayın kaza olduğuna vurgu yapılmaktadır.
Bu yaşanan olay bölgede yürütülen imha politikalarına bağlı
operasyonların bir sonucudur. Özellikle son aylarda bölgede
yoğunlaştırılan operasyonlar, artık doğrudan halkın üzerine bomba
yağdırmaya kadar vardırılmış olmuştur.</p><p>&nbsp;İçişleri
Bakanının herkesi &ldquo;terörist&rdquo; ilan ettiği koşullarda
Uludere&rsquo;de insanlar üzerlerine bombalar atılarak katledilmişlerdir.
Yıllardır Kürt Halkına yönelik baskı ve imha politikaları bugün 35
kişinin katledildiği bombalama operasyonlarına kadar gelmiştir. Bu olayla
açıkça görülmüştür ki, Devlet tüm güç ve imkanlarını kendi
halkını yok etmeye yöneltmiştir.</p><p>&nbsp;Çağdaş Hukukçular
Derneği İstanbul Şube olarak katliamı nefretle lanetnediğimiz bir kez
daha kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.</p><p>&nbsp;Saygılarımızla,
29.12.2011</p><p
align="center">&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;
<wbr
/>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;
<strong>Çağdaş Hukukçular Derneği </strong></p><p
align="center"><strong>&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;
İstanbul Şubesi</strong></p><p><br />&nbsp;</p><p>Kaynak: <a
href="http://www.chd">www.chd</a>.org.tr</p>

ŞIRNAK ULUDERE’DE 35 KİŞİ KATLEDİLDİ!

ŞIRNAK ULUDERE'DE 35
KİŞİ KATLEDİLDİ!

ŞIRNAK
ULUDERE’DE 35 KİŞİ KATLEDİLDİ!

Şırnak
Uludere’de dün gece 35 kişi F-16 uçaklarından açılan ateş sonucu
öldürüldü. İddialara göre bu 35 kişi yaşamlarını kaçakcılık
yaparak kazanıyorlardı ve bölgedeki karakol komutanının da bu durumdan
haberi vardı. Bu köylüler dün de sınır ötesinden aldıkları kaçak
mazotu yanlarına alarak Türkiye sınırını geçtikten sonra F-16'lar
tarafından vuruldu. Şırnak Valiliğinden yapılan açıklamaya göre 35
kişi hayatını kaybetti.

 Devletin yetkili kurumlarınca ilk
elden yapılan açıklamalarda olayın kaza olduğuna vurgu yapılmaktadır.
Bu yaşanan olay bölgede yürütülen imha politikalarına bağlı
operasyonların bir sonucudur. Özellikle son aylarda bölgede
yoğunlaştırılan operasyonlar, artık doğrudan halkın üzerine bomba
yağdırmaya kadar vardırılmış olmuştur.

 İçişleri
Bakanının herkesi “terörist” ilan ettiği koşullarda
Uludere’de insanlar üzerlerine bombalar atılarak katledilmişlerdir.
Yıllardır Kürt Halkına yönelik baskı ve imha politikaları bugün 35
kişinin katledildiği bombalama operasyonlarına kadar gelmiştir. Bu olayla
açıkça görülmüştür ki, Devlet tüm güç ve imkanlarını kendi
halkını yok etmeye yöneltmiştir.

 Çağdaş Hukukçular
Derneği İstanbul Şube olarak katliamı nefretle lanetnediğimiz bir kez
daha kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.

 Saygılarımızla,
29.12.2011

align="center">                         
                        
Çağdaş Hukukçular Derneği align="center">                                                
İstanbul Şubesi

 

Kaynak: href="http://www.chd">www.chd.org.tr

HHB:ŞIRNAK ULUDERE’ DE YENİ BİR KATLİAM DAHA YAPILDI

HHB:ŞIRNAK ULUDERE' DE
YENİ BİR KATLİAM DAHA YAPILDI

Açıklama No: 343 /
29.12.2011

 

ŞIRNAK ULUDERE’
DE YENİ BİR KATLİAM DAHA
YAPILDI

İNSANSIZ HAVA UÇAKLARININ
TESPİT ETTİĞİ KAÇAKÇILIK YAPARAK GEÇİMİNİ SAĞLAYAN KÜRT
GENÇLERİ “TERÖRİST ZANNEDİLEREK”
BOMBALANDI.

EN AZ 35 İNSANIMIZ HAYATINI
KAYBETTİ.

Hangi yalanları söyleyeceksiniz şimdi? Ne
diyeceksiniz, kan dökücülüğünüze? Kimi kurtaracaksınız
“terörist”lerin dehşetinden?

Size sesleniyoruz; asıl
terörist sizsiniz! Bir halkın haklı taleplerini baskıyla, şiddetle,
zorla, korkutmayla, sindirmeye, bastırmaya çalışmak terör faaliyetidir.
Bunu sözlükler söylüyor. Biz de bu faaliyeti yapanı işaret ediyoruz;
 DEVLET! Şiddet kullanma tekelini elinde bulunduran devlet, elinde
bulundurduğu silah gücünü kendi halkına yöneltmiştir. Ve böyle
olmakla da tüm meşruluğunu kaybetmiştir.

Bir halkın topraklarını
ilhak etmek, bir halkın kendi kaderini tayin hakkını gasp etmek suçtur.
Siz Kürt halkının kendi kaderini tayın hakkını tanımayarak suç
işlediniz.

Kürt halkını yalanlarla aldattınız. Yetmedi; 
bombaladınız, evlerini köylerini yaktınız, yetmedi; sürgün ettiniz, en
aşağılık işkencelere maruz bıraktınız. Açlıkla, soğukla,
yoksullukla terbiye etmeye çalıştınız. Ama bir halka baş eğdirmek asla
mümkün değildir.  Doksan yıldır asimilasyonlara, imha
politikalarına, yok saymalara karşı Kürt halkı en temel hakları için,
özgürlükleri için mücadele ediyor. Bu mücadele haklı ve meşrudur. Bu
mücadele ezilenlerin egemenlere başkaldırısıdır. Er geç tarihsel
haklılık ve doğruluk zafere ulaşacaktır. Bundan zerre kadar kuşku
duymuyoruz.

Kürt halkı yeni tanışmıyor bu katliamlarla. Üç
yaşında bıraktınız Enes’i. Uğur’u on iki yaşında on üç
kurşuna hedef ettiniz.  Ceylan’ı, anasına, eteğinde
toplattınız. Şimdi de kaçakçılık yapmak zorunda bırakılan bir
halkın gençlerini insansız hava uçaklarıyla bombaladınız. 
Gerçekten terörle mücadele! Evet, bu ülkede bir terörle mücadele var.
Bu terör devletin terörüdür. Mücadele edenler ise bu ülkenin
halklarıdır.

Sizden nefret ediyoruz emperyalizmin uşakları.
Halklarımızı sevdiğimiz kadar size de kin duyuyoruz. Ne bu sevgi ne de
duyduğumuz kin bireysel değildir. Halklarımıza duyduğumuz sevginin
gücüyle boğacağız sizi bilin bunu. Ölürüz beis değil. Ama baş
eğmeyeceğiz.

Başta Kürt halkımız olmak üzere tüm halklarımıza
başsağlığı diliyor, haklı savaşların er geç zaferle sonlanacağına
dair inancımızı paylaşıyoruz.

KÜRT HALKINI KATLETMEKLE
BİTİREMEZSİNİZ!

KAHROLSUN EMPERYALİZM YAŞASIN
HALKLARIN MÜCADELESİ!

HALKIN HUKUK
BÜROSU

 

HHB:ŞIRNAK ULUDERE’ DE YENİ BİR KATLİAM DAHA YAPILDI

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7976>HHB:ŞIRNAK ULUDERE' DE
YENİ BİR KATLİAM DAHA YAPILDI</a></h1><p style="font-size: 16px;
font-family: Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255); text-align:
justify"><strong>Açıklama No: 343 / 29.12.2011</strong></p><p
style="font-size: 16px; font-family: Tahoma,Verdana; background-color:
rgb(255,255,255); text-align: justify">&nbsp;</p><p style="font-size: 16px;
font-family: Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255); text-align:
center"><span style="color: rgb(255,0,0)"><strong>ŞIRNAK ULUDERE&rsquo; DE
YENİ BİR KATLİAM DAHA YAPILDI</strong></span></p><p style="font-size:
16px; font-family: Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255);
text-align: center"><span style="color: rgb(255,0,0)"><strong>İNSANSIZ HAVA
UÇAKLARININ TESPİT ETTİĞİ KAÇAKÇILIK YAPARAK GEÇİMİNİ SAĞLAYAN
KÜRT GENÇLERİ &ldquo;TERÖRİST ZANNEDİLEREK&rdquo;
BOMBALANDI.</strong></span></p><p style="font-size: 16px; font-family:
Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255); text-align:
center"><strong><span style="color: rgb(255,0,0)">EN AZ 35 İNSANIMIZ
HAYATINI KAYBETTİ.</span></strong></p><p style="font-size: 16px;
font-family: Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255); text-align:
justify">Hangi yalanları söyleyeceksiniz şimdi? Ne diyeceksiniz, kan
dökücülüğünüze? Kimi kurtaracaksınız &ldquo;terörist&rdquo;lerin
dehşetinden?</p><p style="font-size: 16px; font-family: Tahoma,Verdana;
background-color: rgb(255,255,255); text-align: justify">Size sesleniyoruz;
asıl terörist sizsiniz! Bir halkın haklı taleplerini baskıyla,
şiddetle, zorla, korkutmayla, sindirmeye, bastırmaya çalışmak terör
faaliyetidir. Bunu sözlükler söylüyor. Biz de bu faaliyeti yapanı
işaret ediyoruz; &nbsp;DEVLET! Şiddet kullanma tekelini elinde bulunduran
devlet, elinde bulundurduğu silah gücünü kendi halkına yöneltmiştir.
Ve böyle olmakla da tüm meşruluğunu kaybetmiştir.</p><p
style="font-size: 16px; font-family: Tahoma,Verdana; background-color:
rgb(255,255,255); text-align: justify">Bir halkın topraklarını ilhak
etmek, bir halkın kendi kaderini tayin hakkını gasp etmek suçtur. Siz
Kürt halkının kendi kaderini tayın hakkını tanımayarak suç
işlediniz.</p><p style="font-size: 16px; font-family: Tahoma,Verdana;
background-color: rgb(255,255,255); text-align: justify">Kürt halkını
yalanlarla aldattınız. Yetmedi;&nbsp; bombaladınız, evlerini köylerini
yaktınız, yetmedi; sürgün ettiniz, en aşağılık işkencelere maruz
bıraktınız. Açlıkla, soğukla, yoksullukla terbiye etmeye
çalıştınız. Ama bir halka baş eğdirmek asla mümkün değildir.&nbsp;
Doksan yıldır asimilasyonlara, imha politikalarına, yok saymalara karşı
Kürt halkı en temel hakları için, özgürlükleri için mücadele ediyor.
Bu mücadele haklı ve meşrudur. Bu mücadele ezilenlerin egemenlere
başkaldırısıdır. Er geç tarihsel haklılık ve doğruluk zafere
ulaşacaktır. Bundan zerre kadar kuşku duymuyoruz.</p><p style="font-size:
16px; font-family: Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255);
text-align: justify">Kürt halkı yeni tanışmıyor bu katliamlarla. Üç
yaşında bıraktınız Enes&rsquo;i. Uğur&rsquo;u on iki yaşında on üç
kurşuna hedef ettiniz.&nbsp; Ceylan&rsquo;ı, anasına, eteğinde
toplattınız. Şimdi de kaçakçılık yapmak zorunda bırakılan bir
halkın gençlerini insansız hava uçaklarıyla bombaladınız.&nbsp;
Gerçekten terörle mücadele! Evet, bu ülkede bir terörle mücadele var.
Bu terör devletin terörüdür. Mücadele edenler ise bu ülkenin
halklarıdır.</p><p style="font-size: 16px; font-family: Tahoma,Verdana;
background-color: rgb(255,255,255); text-align: justify">Sizden nefret
ediyoruz emperyalizmin uşakları. Halklarımızı sevdiğimiz kadar size de
kin duyuyoruz. Ne bu sevgi ne de duyduğumuz kin bireysel değildir.
Halklarımıza duyduğumuz sevginin gücüyle boğacağız sizi bilin bunu.
Ölürüz beis değil. Ama baş eğmeyeceğiz.</p><p style="font-size: 16px;
font-family: Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255); text-align:
justify">Başta Kürt halkımız olmak üzere tüm halklarımıza
başsağlığı diliyor, haklı savaşların er geç zaferle sonlanacağına
dair inancımızı paylaşıyoruz.</p><p style="font-size: 16px; font-family:
Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255); text-align:
justify"><strong>KÜRT HALKINI KATLETMEKLE BİTİREMEZSİNİZ!</strong></p><p
style="font-size: 16px; font-family: Tahoma,Verdana; background-color:
rgb(255,255,255); text-align: justify"><strong>KAHROLSUN EMPERYALİZM
YAŞASIN HALKLARIN MÜCADELESİ!</strong></p><p style="font-size: 16px;
font-family: Tahoma,Verdana; background-color: rgb(255,255,255); text-align:
justify"><strong>HALKIN HUKUK BÜROSU</strong></p><p style="text-align:
justify"><br />&nbsp;</p>

HES'lerde yeni bir sayfa açılıyor

HES'lerde yeni bir sayfa
açılıyor

Mahkemeler 2 hafta içinde, 5 ilde 9 HES projesi için
iptal ve durdurma kararı verdi. Radikal in HES lere iptal kararı yağdı
başlıklı haberinin ardından HES lerle ilgili yeni düzenleme geldi.
Fotoğraf: MUHAMMET KAÇAR/DHA

class="BlackContent">

href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ankara">ANKARA- Yargıdan ardı
ardına çıkan href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES
iptallerinden sonra hidroelektrik santrallar için çevreye daha duyarlı bir
yol haritası geliştirildi. Enerji target="_blank">ve Tabii Kaynaklar, Çevre ve Şehircilik ile
Orman ve Su Bakanlıklarının ortak vardığı karara göre Devlet Su
İşleri (DSİ) havzalara yapılabilecek toplam href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES
sayısını ve kapasitesini belirleyecek. Lisanslar verilirken o sayı ve
kapasitenin üzerine çıkılamayacak.
İkizdere ve Fol Deresi’nde
inşa edilen hidroelektrik santrallara yargıdan gelen kararlar üzerine class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES’lerin
yeniden ele alındığını aktaran yetkililer, “Artık kurumlar name="aspx1" target="_blank">daha koordinasyonlu çalışacak.
Derelerde yaşayacak canlılar için can suyu miktarı belirlemelerine önem
verilecek” dedi. 

Üç bakanlık birleşti

Yargıdan çıkan ret kararlarının en önemli gerekçesi
olan ‘telafisi olmayan target="_blank">çevre hasarları’ydı. Buna karşı tek
çözüm olarak ‘Su havzalarının bir bütün olarak ele
alınması’ için üç bakanlık ortak görüş belirtti.
DSİ,
havzaların bütün olarak ele alınması yönünde çalışmaları
başlatırken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES’lere
verilecek ÇED oluru için ek yükümlülükler istedi.
/>ÇED’e ek şartlar geliyor 
/>VATANDAŞIN SUYU GARANTİ ALTINA ALINIYOR: ÇED
raporlarında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmak
üzere ‘Su Kullanım Hakları Raporu’nun yer alması zorunlu hale
getirildi. Bu yolla dere üzerinde
yöre halkının sahip olduğu su hakları bölgedeki tarımsal ve içme suyu
kullanımları dikkate alınarak tespit edilecek. 
/>CAN SUYUNA BİLİMSEL TAKİP: ÇED raporlarında
akademisyenler tarafından hazırlanması gereken ve komisyonca format
belirleme aşamasında istenen ‘Ekosistem Değerlendirme Raporu’
hazırlanması zorunlu hale getirildi. Bu yolla mevsimsel olarak dereye
bırakılması gereken ekolojik su ihtiyacı tespit edilecek. Ayrıca
kurulması zorunlu ‘Akım Gözlem İstasyonu’ ile akım sürekli
izlenecek. 

AĞAÇLARA target="_blank">KORUMA: href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES
projelerinin inşaatı sırasında kesilecek ağaç sayısının takriben
tespit edilmesi yerine kesin olarak tespit edilmesi ve kesilecek ağaç
sayısının fazlasının bölgeye dikilmesi zorunlu hale getirildi.  />
HALKLA İYİ GEÇİM ŞARTI: ÇED raporunu
hazırlayan meslek grupları arasında halkın hassasiyetlerinin daha
dikkatli incelenebilmesi için sosyolog yardımı alınması ve bölgenin
sosyo-ekonomik durumunun tespit edilmesi öngörülüyor. İlgili uzman
incelemesinde çıkan sonuçlar ile iyi niyet çerçevesinde proje sahipleri
sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmeleri için teşvik
edilecek.



class="IndexKeywordsHeader">Anahtar Kelimeler

class="IndexKeywordsContainer"> href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ankara"
target="_blank">Ankara
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral"
target="_blank">Hidroelektrik Santral

border="0" height="0"
src="http://adtext.adnet.com.tr/counthighlight.ashx?t=1325229548149&ids=(7616,31616,101217),(7616,31617,102613),(7616,30183,100308),(7616,31618,101215),(7616,31593,101679)"
width="0" />

 

Kaynak: Radikal
/> 

HES'lerde yeni bir sayfa açılıyor

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7975>HES'lerde yeni bir sayfa
açılıyor</a></h1><p style="padding-bottom: 25px; line-height: 14px; color:
#4c4c4c; font-size: 12px">Mahkemeler 2 hafta içinde, 5 ilde 9 HES projesi
için iptal ve durdurma kararı verdi. Radikal in HES lere iptal kararı
yağdı başlıklı haberinin ardından HES lerle ilgili yeni düzenleme
geldi. Fotoğraf: MUHAMMET KAÇAR/DHA</p><div class="page-nav"
style="padding-bottom: 15px; padding-top: 10px"><div><a
href="mailto:tarik.isik@radikal.com.tr" target="_blank">TARIK IŞIK </a><a
href="http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=MuhabirArama&amp;Keyword=TARIK
IŞIK">Arşivi</a></div></div><div id="divAdnetKeyword2"><div
class="BlackContent"><div class="fck_li" id="metin2"><p><a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ankara">ANKARA</a>- Yargıdan ardı
ardına çıkan <a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES</a>
iptallerinden sonra hidroelektrik santrallar için çevreye daha duyarlı bir
yol haritası geliştirildi. Enerji <a name="aspx1" target="_blank"><font
class="ADPopLink" style="border-bottom: #ee6603 1px solid; color:
#ee6603"><b>ve</b></font></a> Tabii Kaynaklar, Çevre ve Şehircilik ile
Orman ve Su Bakanlıklarının ortak vardığı karara göre Devlet Su
İşleri (DSİ) havzalara yapılabilecek toplam <a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES</a>
sayısını ve kapasitesini belirleyecek. Lisanslar verilirken o sayı ve
kapasitenin üzerine çıkılamayacak.<br />İkizdere ve Fol Deresi&rsquo;nde
inşa edilen hidroelektrik santrallara yargıdan gelen kararlar üzerine <a
class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES</a>&rsquo;lerin
yeniden ele alındığını aktaran yetkililer, &ldquo;Artık kurumlar <a
name="aspx1" target="_blank"><font class="ADPopLink" style="border-bottom:
#ee6603 1px solid; color: #ee6603"><b>daha</b></font></a> koordinasyonlu
çalışacak. Derelerde yaşayacak canlılar için can suyu miktarı
belirlemelerine önem verilecek&rdquo; dedi.&nbsp;<br /><br /><strong>Üç
bakanlık birleşti </strong><br />Yargıdan çıkan ret kararlarının en
önemli gerekçesi olan &lsquo;telafisi olmayan <a name="aspx1"
target="_blank"><font class="ADPopLink" style="border-bottom: #ee6603 1px
solid; color: #ee6603"><b>çevre</b></font></a> hasarları&rsquo;ydı. Buna
karşı tek çözüm olarak &lsquo;Su havzalarının bir bütün olarak ele
alınması&rsquo; için üç bakanlık ortak görüş belirtti.<br />DSİ,
havzaların bütün olarak ele alınması yönünde çalışmaları
başlatırken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da <a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES</a>&rsquo;lere
verilecek ÇED oluru için ek yükümlülükler istedi.<br /><br /><span
style="color: #c41425; font-size: 15px; font-weight: bold">ÇED&rsquo;e ek
şartlar geliyor&nbsp;</span><br /><br /><strong>VATANDAŞIN SUYU GARANTİ
ALTINA ALINIYOR:</strong> ÇED raporlarında Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü tarafından onaylanmak üzere &lsquo;Su Kullanım Hakları
Raporu&rsquo;nun yer alması zorunlu hale getirildi. <a name="aspx1"
target="_blank"><font class="ADPopLink" style="border-bottom: #ee6603 1px
solid; color: #ee6603"><b>Bu</b></font></a> yolla dere üzerinde yöre
halkının sahip olduğu su hakları bölgedeki tarımsal ve içme suyu
kullanımları dikkate alınarak tespit edilecek.&nbsp;<br /><br
/><strong>CAN SUYUNA BİLİMSEL TAKİP:</strong> ÇED raporlarında
akademisyenler tarafından hazırlanması gereken ve komisyonca format
belirleme aşamasında istenen &lsquo;Ekosistem Değerlendirme Raporu&rsquo;
hazırlanması zorunlu hale getirildi. Bu yolla mevsimsel olarak dereye
bırakılması gereken ekolojik su ihtiyacı tespit edilecek. Ayrıca
kurulması zorunlu &lsquo;Akım Gözlem İstasyonu&rsquo; ile akım sürekli
izlenecek.&nbsp;<br /><br /><strong>AĞAÇLARA <a name="aspx1"
target="_blank"><font class="ADPopLink" style="border-bottom: #ee6603 1px
solid; color: #ee6603"><b>KORUMA</b></font></a>:</strong> <a
class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral">HES</a>
projelerinin inşaatı sırasında kesilecek ağaç sayısının takriben
tespit edilmesi yerine kesin olarak tespit edilmesi ve kesilecek ağaç
sayısının fazlasının bölgeye dikilmesi zorunlu hale getirildi.&nbsp;<br
/><br /><strong>HALKLA İYİ GEÇİM ŞARTI:</strong> ÇED raporunu
hazırlayan meslek grupları arasında halkın hassasiyetlerinin daha
dikkatli incelenebilmesi için sosyolog yardımı alınması ve bölgenin
sosyo-ekonomik durumunun tespit edilmesi öngörülüyor. İlgili uzman
incelemesinde çıkan sonuçlar ile iyi niyet çerçevesinde proje sahipleri
sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirmeleri için teşvik
edilecek.</p><br class="temizle" /><br /><div class="IndexKeywordsHeader"
style="color: #1b3b72; font-weight: bold">Anahtar Kelimeler</div><div
class="IndexKeywordsContainer" style="border-bottom: #e4e4e4 1px solid;
border-left: #e4e4e4 1px solid; padding-bottom: 5px; padding-left: 5px;
padding-right: 5px; border-top: #e4e4e4 1px solid; border-right: #e4e4e4 1px
solid; padding-top: 3px"><a class="IndexLinkCss"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ankara" style="color: black"
target="_blank"><b>Ankara</b></a> ,&nbsp; <a class="IndexLinkCss"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Hidro_Elektrik_Santral" style="color:
black" target="_blank"><b>Hidroelektrik Santral</b></a></div></div></div><img
border="0" height="0"
src="http://adtext.adnet.com.tr/counthighlight.ashx?t=1325229548149&amp;ids=(7616,31616,101217),(7616,31617,102613),(7616,30183,100308),(7616,31618,101215),(7616,31593,101679)"
style="border-bottom: 0px; position: absolute; border-left: 0px; width: 0px;
border-top: 0px; border-right: 0px" width="0" /></div><p>&nbsp;</p><p>Kaynak:
Radikal<br class="temizle" />&nbsp;</p>

ÇHD İSTANBUL ŞUBESİ:ŞIRNAK ULUDERE’DE 35 KİŞİ KATLEDİLDİ!

ÇHD İSTANBUL
ŞUBESİ:ŞIRNAK ULUDERE'DE 35 KİŞİ
KATLEDİLDİ!

ŞIRNAK ULUDERE’DE 35 KİŞİ
KATLEDİLDİ!

Şırnak Uludere’de dün gece 35 kişi
F-16 uçaklarından açılan ateş sonucu öldürüldü. İddialara göre bu
35 kişi yaşamlarını kaçakcılık yaparak kazanıyorlardı ve bölgedeki
karakol komutanının da bu durumdan haberi vardı. Bu köylüler dün de
sınır ötesinden aldıkları kaçak mazotu yanlarına alarak Türkiye
sınırını geçtikten sonra F-16'lar tarafından vuruldu. Şırnak
Valiliğinden yapılan açıklamaya göre 35 kişi hayatını
kaybetti.

Devletin yetkili kurumlarınca ilk elden yapılan
açıklamalarda olayın kaza olduğuna vurgu yapılmaktadır. Bu yaşanan
olay bölgede yürütülen imha politikalarına bağlı operasyonların bir
sonucudur. Özellikle son aylarda bölgede yoğunlaştırılan operasyonlar,
artık doğrudan halkın üzerine bomba yağdırmaya kadar vardırılmış
olmuştur.

İçişleri Bakanının herkesi “terörist” ilan
ettiği koşullarda Uludere’de insanlar üzerlerine bombalar atılarak
katledilmişlerdir. Yıllardır Kürt Halkına yönelik baskı ve imha
politikaları bugün 35 kişinin katledildiği bombalama operasyonlarına
kadar gelmiştir. Bu olayla açıkça görülmüştür ki, Devlet tüm güç
ve imkanlarını kendi halkını yok etmeye yöneltmiştir.

Çağdaş
Hukukçular Derneği İstanbul Şube olarak katliamı nefretle
lanetnediğimiz bir kez daha kamuoyunun bilgilerine
sunuyoruz.

Saygılarımızla, 29.12.2011

Çağdaş
Hukukçular Derneği

İstanbul Şubesi

ÇHD İSTANBUL ŞUBESİ:ŞIRNAK ULUDERE’DE 35 KİŞİ KATLEDİLDİ!

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7974>ÇHD İSTANBUL
ŞUBESİ:ŞIRNAK ULUDERE'DE 35 KİŞİ KATLEDİLDİ!</a></h1><p
style="text-align: justify"><strong>ŞIRNAK ULUDERE&rsquo;DE 35 KİŞİ
KATLEDİLDİ!</strong></p><p style="text-align: justify">Şırnak
Uludere&rsquo;de dün gece 35 kişi F-16 uçaklarından açılan ateş sonucu
öldürüldü. İddialara göre bu 35 kişi yaşamlarını kaçakcılık
yaparak kazanıyorlardı ve bölgedeki karakol komutanının da bu durumdan
haberi vardı. Bu köylüler dün de sınır ötesinden aldıkları kaçak
mazotu yanlarına alarak Türkiye sınırını geçtikten sonra F-16&#39;lar
tarafından vuruldu. Şırnak Valiliğinden yapılan açıklamaya göre 35
kişi hayatını kaybetti.</p><p style="text-align: justify">Devletin yetkili
kurumlarınca ilk elden yapılan açıklamalarda olayın kaza olduğuna vurgu
yapılmaktadır. Bu yaşanan olay bölgede yürütülen imha politikalarına
bağlı operasyonların bir sonucudur. Özellikle son aylarda bölgede
yoğunlaştırılan operasyonlar, artık doğrudan halkın üzerine bomba
yağdırmaya kadar vardırılmış olmuştur.</p><p style="text-align:
justify">İçişleri Bakanının herkesi &ldquo;terörist&rdquo; ilan ettiği
koşullarda Uludere&rsquo;de insanlar üzerlerine bombalar atılarak
katledilmişlerdir. Yıllardır Kürt Halkına yönelik baskı ve imha
politikaları bugün 35 kişinin katledildiği bombalama operasyonlarına
kadar gelmiştir. Bu olayla açıkça görülmüştür ki, Devlet tüm güç
ve imkanlarını kendi halkını yok etmeye yöneltmiştir.</p><p
style="text-align: justify">Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube
olarak katliamı nefretle lanetnediğimiz bir kez daha kamuoyunun bilgilerine
sunuyoruz.</p><p style="text-align: justify">Saygılarımızla,
29.12.2011</p><p style="text-align: justify"><strong>Çağdaş Hukukçular
Derneği </strong></p><p style="text-align: justify"><strong>İstanbul
Şubesi</strong></p>

15 Hüsnü, 16 Savaş, 17 Erkan, 18 Masum...

15 Hüsnü, 16 Savaş, 17
Erkan, 18 Masum...

Onların adı artık Mahsun, Hüsnü, Erkan,
Savaş değil; 15, 16, 17, 18 numaralı ‘kaçakçı’ genç
cansız bedenler... 

Asker
kayıplarda! 

href="http://www.ivmedergisi.com/index/Batman">Batman’dan Şırnak
Uludere arasındaki yoldan 2 yıl önce de geçtim. Yalnız bu yol arasında
en az 5 kez asker kontrol noktasında durdurularak kimlik sorgusu
yapılırdı. Ancak dün gece farklıydı. Ortalıkta neredeyse hiç asker
yoktu. Kontrol noktaları terk edilmiş gibiydi. Uludere’ye
vardığımda, yol boyu devam eden ıssızlıktan eser yoktu. İlçeye
çıkan yolda, cenaze araçları, ambulans ve siyah plakalı resmi
araçların yoğunluğu göze çarpıyordu. Devlet hastanesinin önü hınca
hınç dolmuş. Cenaze sahipleri ile otopsi yapılan yer sadece bez paravan,
battaniye ve kartonlarla ayrılmıştı. Cenazeler sırayla getiriliyor,
otopsileri yapılıyordu. 15 numaralı cenaze 1981 doğumlu Hüsnü
Encü’ye ait. Hüsnü 5 yıl önce evlenmiş ancak bir iş sahibi
olamamıştı. Kaçak mazot işi yapıyordu. Her gün mazota gidiyor,
karşılığında 50 TL alıyordu. Yıllardır beklediği bebeğinin haberini
de 2 ay önce almıştı. Şimdi çocuğu babasız doğacak. 
/>‘Bile bile bombaladılar’ 
16
numaralı cenaze Hüsnü’nün kardeşi Savaş’a, 17 numara ise
yeğeni Erkan’a aitti... Aileler ise şaşkın ve öfkeli. Zeki Encü
şunları anlatıyor: “Köyde bu işi yapmayan yok. Ben en son 3-4 gün
önce gittim. Gittiğimiz yolun hemen üstünde askeri sabit bir nokta var;
Beyaztepe. Asker biliyor sürekli gittiğimizi, bazen uzaktan ateş ederdi.
Ama bugün (dün) öyle olmadı...” İdris Ürün de kuzeninin
cenazesinin başında bekliyor: “Ben de 2005’te çok sık gidip
geliyordum. Köyde herkes gider. Bunu da herkes bilir. Devlet de. Oradaki bu
gençlerin mazot işi yaptığını bile bile bombaladılar.”

class="temizle" />
Kaynak: Radikal

15 Hüsnü, 16 Savaş, 17 Erkan, 18 Masum...

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7973>15 Hüsnü, 16 Savaş, 17
Erkan, 18 Masum...</a></h1><p>Onların adı artık Mahsun, Hüsnü, Erkan,
Savaş değil; 15, 16, 17, 18 numaralı &lsquo;kaçakçı&rsquo; genç
cansız bedenler...&nbsp;<br /><br /><strong>Asker
kayıplarda!&nbsp;</strong><br /><a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Batman">Batman</a>&rsquo;dan Şırnak
Uludere arasındaki yoldan 2 yıl önce de geçtim. Yalnız bu yol arasında
en az 5 kez asker kontrol noktasında durdurularak kimlik sorgusu
yapılırdı. Ancak dün gece farklıydı. Ortalıkta neredeyse hiç asker
yoktu. Kontrol noktaları terk edilmiş gibiydi. Uludere&rsquo;ye
vardığımda, yol boyu devam eden ıssızlıktan eser yoktu. İlçeye
çıkan yolda, cenaze araçları, ambulans ve siyah plakalı resmi
araçların yoğunluğu göze çarpıyordu. Devlet hastanesinin önü hınca
hınç dolmuş. Cenaze sahipleri ile otopsi yapılan yer sadece bez paravan,
battaniye ve kartonlarla ayrılmıştı. Cenazeler sırayla getiriliyor,
otopsileri yapılıyordu. 15 numaralı cenaze 1981 doğumlu Hüsnü
Encü&rsquo;ye ait. Hüsnü 5 yıl önce evlenmiş ancak bir iş sahibi
olamamıştı. Kaçak mazot işi yapıyordu. Her gün mazota gidiyor,
karşılığında 50 TL alıyordu. Yıllardır beklediği bebeğinin haberini
de 2 ay önce almıştı. Şimdi çocuğu babasız doğacak.&nbsp;<br /><br
/><strong>&lsquo;Bile bile bombaladılar&rsquo;&nbsp;</strong><br />16
numaralı cenaze Hüsnü&rsquo;nün kardeşi Savaş&rsquo;a, 17 numara ise
yeğeni Erkan&rsquo;a aitti... Aileler ise şaşkın ve öfkeli. Zeki Encü
şunları anlatıyor: &ldquo;Köyde bu işi yapmayan yok. Ben en son 3-4 gün
önce gittim. Gittiğimiz yolun hemen üstünde askeri sabit bir nokta var;
Beyaztepe. Asker biliyor sürekli gittiğimizi, bazen uzaktan ateş ederdi.
Ama bugün (dün) öyle olmadı...&rdquo; İdris Ürün de kuzeninin
cenazesinin başında bekliyor: &ldquo;Ben de 2005&rsquo;te çok sık gidip
geliyordum. Köyde herkes gider. Bunu da herkes bilir. Devlet de. Oradaki bu
gençlerin mazot işi yaptığını bile bile bombaladılar.&rdquo;</p><p><br
class="temizle" /><br />Kaynak: Radikal</p>

Uludere katliamı

Uludere
katliamı

 

class="news-header">

Uludere katliamı

class="date">30/12/2011 2:00
class="header-right">
Yazı Boyutu
href="increaseFontSize()" title="Büyük">Büyük src="http://www.ivmedergisi.com/data/img/news/font-up.gif"
/>

Kuzey Irak sınırında F-16'lar kaçakçılık yapan
köylüleri bombaladı. 35 kişi öldü. Sağ kurtulan Servet Encü,
"Asker yolumuzu kesti ve bombardıman başladı"
dedi.

class="news-body">

F-16 savaş
uçakları, İnsansız Hava Araçları’ndan (İHA) gelen görüntüler
üzerine href="http://www.ivmedergisi.com/index/PKK">PKK’lı sandıkları class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Irak">Irak’tan kaçak mazot
getiren vatandaşları bombaladı. Şırnak’ın Uludere
ilçesi’ne bağlı Ortasu Köyü’ne yakın sınır bölgesinde
meydana gelen olayda, 35 vatandaş yaşamını yitirirken bazılarının da
kayıp olduğu iddia edildi. Bombardımanda yaşamını yitirenlerin büyük
çoğunluğunun 20 yaşın altında lise öğrencileri olduğu
açıklanırken, 28 kişinin ise akrabalık bağı bulunduğu belirtildi.
Ortasu Köyü Muhtarı Haşim Encü, href="http://www.radikal.com.tr/">Radikal’e yaptığı
açıklamada, “Hepsi akrabamız. Bir kısmı kayıp. İçim
yanıyor” dedi. Taşdelen Köyü Muhtarı Fikret Kaya ise
Ortasu’nun korucu köyü olduğunu ifade ederken, ölen çocukların
çoğunun da korucu, şehit ve gazi çocuğu olduğuna dikkat çekti. Kaya,
“Kaçakçılık sürekli oluyor. Bölge askeri bugüne kadar hukuk
çerçevesinde mücadele ediyordu” diye konuştu. “Dedelerimizden
beri sınır ticareti var. Şu ana kadar devlet bizi idare ediyordu”
diyen Sabri Encü de bombardımanı duyduklarını ve sabah olay yerine gidip
katırlarla cenazeleri aldıklarını, birçoğunun paramparça olduğunu
söyledi. 

‘Yolumuzu kestiler’

Saldırıdan sağ kurtulan Servet Encü ise yaşadıkları
dehşeti href="http://www.radikal.com.tr/">Radikal’e şöyle anlattı:
“21.30‘da sınırı geçmeden önce köyden telefon geldi.
‘Asker yolu kesmiş, gelmeyin’ dediler. Askerin gitmesini
bekledik. 10 dakika sonra bombalamaya başladılar. 100 metre uçtum. Bir
buçuk saat baygın kaldım. Köyle aramızda yaklaşık dört kilometre
vardı. Yapacak başka bir işimiz yok. İki üç yıldır bu işi
yapıyordum. Arkadaşlarımın hepsini kaybettim.”

Her
yerde protesto

35 sivilin hayatını kaybettiği hava
operasyonun birçok ilde protesto edildi. 

class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/DIYARBAKIR">DİYARBAKIR:

BDP il
binası önünde toplanan binlerce kişi Koşuyolu Parkı’na
yürüyüşe geçince polis gazlı müdahalede bulundu. href="http://www.ivmedergisi.com/index/BDP">BDP Milletvekili Altan Tan,
polislere tepki gösterirken, “Bırak vatandaş biraz yürüsün.
Molotof atıyor, bırak, birazdeşarj olsun. 
/>HAKKÂRİ: Yüksekova’da olaylar gece yarısına
kadar sürdü. 

href="http://www.ivmedergisi.com/index/ADANA">ADANA: class="IndexLink" href="http://www.ivmedergisi.com/index/BDP">BDP,
birçok sol parti ve örgüt İnönü Parkı’na kadar
yürüdü. 

href="http://www.ivmedergisi.com/index/istanbul">İSTANBUL:
Taksim Tramvay’da toplanan 1000 kişi, ‘Yaşasın halkların
kardeşliği’ sloganları attı. href="http://www.ivmedergisi.com/index/BDP">BDP’li
milletvekillerinin de katıldığı eylemin ardından Tarlabaşı’na
yürüyen kişilerden 34’ü gözaltına alındı.

class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Facebook">Facebook sayfasında son
mesajı: ‘Kaçakçılar haftası’

Saldırıda
ölenlerin çoğu öğrenciydi. Kimi okul masrafı, kimi geçim kaynağı
diyerek çocuk yaşta mayınlı araziye aldırış etmeden sınırın
ötesine geçmeye başladı. Bunlardan birisi 16 yaşındaki Şivan Encü.
Anne ve babası ayrıldığı için tek başına 5 nüfusa bakan Şivan,
ailesinin geçimini sağlamak için okulu bıraktı. Bir katır satın alıp
‘kaçakçı’ oldu. “Tek ekmek kapısı buydu” diyor,
saldırıdan sağ kurtulan yakını Servet Encü. Şervan Encü ise annesini
kanser hastalığından dolayı kaybetti. Babası tek başına 10 nüfusa
bakamıyordu. Üniversite hayali kuran Şervan, okul masraflarını
çıkarmak için kaçakçılık yapıyordu. Saldırıda hayatını kaybeden
Mehmet Ali Tosun’un href="http://www.ivmedergisi.com/index/Facebook">Facebook profiline
yazdığı söz ise o köyün kaderini gayet çarpıcı biçimde özetliyor:
‘Bu hafta kaçakçılar haftası.’ Saldırıdan sağ kurtulan
Servet Encü, beraber gittikleri kişilerin çoğunun öğrenci olduğunu
anlattı href="http://www.radikal.com.tr/">Radikal’e. Ve ekledi: “En
küçüğümüz 13 yaşındaydı. Ortaokula giden de vardı, ilk kez
kaçakçılığa gelen de. Arkadaşlarımın hepsini
kaybettim.” 

HAYATINI KAYBEDENLER />Seyit Enç, Özcan Uysal, M. Ali Tosun, Nadir Alma, Adem And, Yüksel
Ürek, Salih Ürek, Mehmet Encü, Nevzat Encü, Hamza Encü, Şervan Encü,
Cemal Encü, Osman Encü, Şıvan Encü, Bilal Encü, Mahsum Encü, Salih
Encü, Haki Encü, Serhat Encü, Savaş Encü, Çetin Encü, Selahattin
Encü, Bedran Encü, Hüseyin Encü, Aslan Encü, Cevat Encü, Selman Encü,
Zeydin Encü, Orhan Encü, Fadıl Encü, Vedat Encü, Cihan Encü, Fikret
Encü, Hüsnü Encü, Erkan Encü.

Kaynak:
Radikal

Uludere katliamı

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7972>Uludere
katliamı</a></h1><p>&nbsp;</p><div class="news"><div
class="news-header"><div class="header-left"><h1>Uludere katliamı</h1><p
class="date">30/12/2011 2:00</p></div><div class="header-right"><div
style="background-image: url(../../data/img/news/font-box-bg.jpg);
padding-bottom: 10px; padding-left: 10px; width: 108px; padding-right: 10px;
background-repeat: no-repeat; float: right; height: 15px; color: #1b3b72;
padding-top: 10px"><div style="float: left">Yazı Boyutu</div><div
style="padding-left: 5px; float: left; padding-top: 3px"><a
href="javascript:increaseFontSize()" title="Büyük"><img alt="Büyük"
src="http://www.ivmedergisi.com/data/img/news/font-up.gif" /></a></div><div
style="padding-left: 5px; float: left; padding-top: 3px"><a
href="javascript:decreaseFontSize()" title="Küçük"><img alt="Küçük"
src="http://www.ivmedergisi.com/data/img/news/font-down.gif"
/></a></div></div>Kuzey Irak sınırında F-16&#39;lar kaçakçılık yapan
köylüleri bombaladı. 35 kişi öldü. Sağ kurtulan Servet Encü,
&quot;Asker yolumuzu kesti ve bombardıman başladı&quot;
dedi.</div></div><div class="news-middle"><div class="news-left"><div
class="news-body"><div class="page-nav" style="padding-bottom: 15px;
padding-top: 10px"><div><a
href="http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=MuhabirArama&amp;Keyword=FATİH
YAĞMUR / RADİKAL">FATİH YAĞMUR / RADİKAL</a><a
href="http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=MuhabirArama&amp;Keyword=FATİH
YAĞMUR / RADİKAL">Arşivi</a></div></div><div style="margin-bottom:
5px"><br /><br />F-16 savaş uçakları, İnsansız Hava
Araçları&rsquo;ndan (İHA) gelen görüntüler üzerine <a
class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/PKK">PKK</a>&rsquo;lı sandıkları <a
class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Irak">Irak</a>&rsquo;tan kaçak mazot
getiren vatandaşları bombaladı. Şırnak&rsquo;ın Uludere
ilçesi&rsquo;ne bağlı Ortasu Köyü&rsquo;ne yakın sınır bölgesinde
meydana gelen olayda, 35 vatandaş yaşamını yitirirken bazılarının da
kayıp olduğu iddia edildi. Bombardımanda yaşamını yitirenlerin büyük
çoğunluğunun 20 yaşın altında lise öğrencileri olduğu
açıklanırken, 28 kişinin ise akrabalık bağı bulunduğu belirtildi.
Ortasu Köyü Muhtarı Haşim Encü, <a class="IndexLink"
href="http://www.radikal.com.tr/">Radikal</a>&rsquo;e yaptığı
açıklamada, &ldquo;Hepsi akrabamız. Bir kısmı kayıp. İçim
yanıyor&rdquo; dedi. Taşdelen Köyü Muhtarı Fikret Kaya ise
Ortasu&rsquo;nun korucu köyü olduğunu ifade ederken, ölen çocukların
çoğunun da korucu, şehit ve gazi çocuğu olduğuna dikkat çekti. Kaya,
&ldquo;Kaçakçılık sürekli oluyor. Bölge askeri bugüne kadar hukuk
çerçevesinde mücadele ediyordu&rdquo; diye konuştu. &ldquo;Dedelerimizden
beri sınır ticareti var. Şu ana kadar devlet bizi idare ediyordu&rdquo;
diyen Sabri Encü de bombardımanı duyduklarını ve sabah olay yerine gidip
katırlarla cenazeleri aldıklarını, birçoğunun paramparça olduğunu
söyledi.&nbsp;<br /><br /><strong>&lsquo;Yolumuzu kestiler&rsquo;
</strong><br />Saldırıdan sağ kurtulan Servet Encü ise yaşadıkları
dehşeti <a class="IndexLink"
href="http://www.radikal.com.tr/">Radikal</a>&rsquo;e şöyle anlattı:
&ldquo;21.30&lsquo;da sınırı geçmeden önce köyden telefon geldi.
&lsquo;Asker yolu kesmiş, gelmeyin&rsquo; dediler. Askerin gitmesini
bekledik. 10 dakika sonra bombalamaya başladılar. 100 metre uçtum. Bir
buçuk saat baygın kaldım. Köyle aramızda yaklaşık dört kilometre
vardı. Yapacak başka bir işimiz yok. İki üç yıldır bu işi
yapıyordum. Arkadaşlarımın hepsini kaybettim.&rdquo;<br /><br /><span
style="color: #c41425; font-size: 15px; font-weight: bold">Her yerde protesto
</span><br />35 sivilin hayatını kaybettiği hava operasyonun birçok ilde
protesto edildi.&nbsp;<br /><br /><strong><a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/DIYARBAKIR">DİYARBAKIR</a>:</strong>
<a class="IndexLink" href="http://www.ivmedergisi.com/index/BDP">BDP</a> il
binası önünde toplanan binlerce kişi Koşuyolu Parkı&rsquo;na
yürüyüşe geçince polis gazlı müdahalede bulundu. <a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/BDP">BDP</a> Milletvekili Altan Tan,
polislere tepki gösterirken, &ldquo;Bırak vatandaş biraz yürüsün.
Molotof atıyor, bırak, birazdeşarj olsun.&nbsp;<br /><br
/><strong>HAKKÂRİ:</strong> Yüksekova&rsquo;da olaylar gece yarısına
kadar sürdü.&nbsp;<br /><br /><strong><a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/ADANA">ADANA</a>: </strong><a
class="IndexLink" href="http://www.ivmedergisi.com/index/BDP">BDP</a>,
birçok sol parti ve örgüt İnönü Parkı&rsquo;na kadar
yürüdü.&nbsp;<br /><br /><strong><a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/istanbul">İSTANBUL</a>:</strong>
Taksim Tramvay&rsquo;da toplanan 1000 kişi, &lsquo;Yaşasın halkların
kardeşliği&rsquo; sloganları attı. <a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/BDP">BDP</a>&rsquo;li
milletvekillerinin de katıldığı eylemin ardından Tarlabaşı&rsquo;na
yürüyen kişilerden 34&rsquo;ü gözaltına alındı.<br /><br /><span
style="color: #c41425; font-size: 15px; font-weight: bold"><a
class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Facebook">Facebook</a> sayfasında son
mesajı: &lsquo;Kaçakçılar haftası&rsquo;</span><br />Saldırıda
ölenlerin çoğu öğrenciydi. Kimi okul masrafı, kimi geçim kaynağı
diyerek çocuk yaşta mayınlı araziye aldırış etmeden sınırın
ötesine geçmeye başladı. Bunlardan birisi 16 yaşındaki Şivan Encü.
Anne ve babası ayrıldığı için tek başına 5 nüfusa bakan Şivan,
ailesinin geçimini sağlamak için okulu bıraktı. Bir katır satın alıp
&lsquo;kaçakçı&rsquo; oldu. &ldquo;Tek ekmek kapısı buydu&rdquo; diyor,
saldırıdan sağ kurtulan yakını Servet Encü. Şervan Encü ise annesini
kanser hastalığından dolayı kaybetti. Babası tek başına 10 nüfusa
bakamıyordu. Üniversite hayali kuran Şervan, okul masraflarını
çıkarmak için kaçakçılık yapıyordu. Saldırıda hayatını kaybeden
Mehmet Ali Tosun&rsquo;un <a class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Facebook">Facebook</a> profiline
yazdığı söz ise o köyün kaderini gayet çarpıcı biçimde özetliyor:
&lsquo;Bu hafta kaçakçılar haftası.&rsquo; Saldırıdan sağ kurtulan
Servet Encü, beraber gittikleri kişilerin çoğunun öğrenci olduğunu
anlattı <a class="IndexLink"
href="http://www.radikal.com.tr/">Radikal</a>&rsquo;e. Ve ekledi: &ldquo;En
küçüğümüz 13 yaşındaydı. Ortaokula giden de vardı, ilk kez
kaçakçılığa gelen de. Arkadaşlarımın hepsini
kaybettim.&rdquo;&nbsp;<br /><br /><span style="color: #c41425; font-size:
15px; font-weight: bold">HAYATINI KAYBEDENLER </span><br />Seyit Enç, Özcan
Uysal, M. Ali Tosun, Nadir Alma, Adem And, Yüksel Ürek, Salih Ürek, Mehmet
Encü, Nevzat Encü, Hamza Encü, Şervan Encü, Cemal Encü, Osman Encü,
Şıvan Encü, Bilal Encü, Mahsum Encü, Salih Encü, Haki Encü, Serhat
Encü, Savaş Encü, Çetin Encü, Selahattin Encü, Bedran Encü, Hüseyin
Encü, Aslan Encü, Cevat Encü, Selman Encü, Zeydin Encü, Orhan Encü,
Fadıl Encü, Vedat Encü, Cihan Encü, Fikret Encü, Hüsnü Encü, Erkan
Encü.</div></div></div></div></div><p>Kaynak: Radikal</p>

İnşaatta ölen mühendis kadının ailesine 225 bin TL

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7971>İnşaatta ölen mühendis
kadının ailesine 225 bin TL</a></h1><p style="text-align: justify"><span
style="font-size: 12px; color: red"><span
id="ctl00_cntMain_lblZaman">29.12.2011 - 16:15</span></span><br /><span
style="font-size: 12px; color: red"><span
id="ctl00_cntMain_lblYerAjans">İSTANBUL / AA</span></span></p><p
class="fullPageSpot" style="text-align: justify"><span
id="ctl00_cntMain_lblSpot">İstanbul 7. İş Mahkemesi, bir şantiyede
vinçten düşen parçanın altında kalarak ölen harita mühendisi
Gülseren Yurttaş&#39;ın ailesine 225 bin TL tazminat ödenmesine karar
verdi. İSKİ&#39;nin Sarayburnu-Salacak boru hattı şantiyesinde harita
mühendisi olarak çalışan Gülseren Yurttaş (35), 27 Eylül 2007
tarihinde Hasan Hüseyin Navruz idaresindeki 30 ton kapasiteli mobil vinçten
düşen ve &quot;bom&quot; diye tanımlanan parçanın altında kalarak
hayatını kaybetmişti. </span></p><div class="fullPageRelevantNews"><div
style="margin-left: 10px"><p style="float: left; text-align:
justify">&nbsp;</p></div></div><p style="text-align: justify">İstanbul 7.
İş Mahkemesi, Eminönü&#39;ndeki bir şantiyede vinçten düşen
parçanın altında kalarak ölen harita mühendisi Gülseren
Yurttaş&#39;ın oğulu, annesi, babası ve 3 kardeşine toplam 225 bin TL
manevi tazminat ödenmesine karar verdi.<br />İstanbul 7. İş
Mahkemesindeki duruşmaya, ölen Gülseren Yurttaş&#39;ın davacı kardeşi
Hatice Yurttaş katıldı. Duruşmaya Yurttaş&#39;ın oğlu Yağmur Budak,
babası Eyüp Yurttaş, annesi Habibe Yurttaş, kardeşleri Osman, Yalçın
ve Hatice Yurttaş&#39;ın avukatı Selva Özkarakoç, davalılar Kutay
İnşaat Taahhüt ve Ticaret Şirketi&#39;nin avukatı Kerim Yeşilkaya,
İSKİ&#39;nin avukatı Mehmet Rüştü Aydemir ile ihbar edilen Sosyal
Güvenlik Kurumunun avukatı Ebru Atakan Öztatar da iştirak etti.<br
/>Duruşmada söz alan davacıların avukatı Selva Özkarakoç,
bilirkişinin hesaplamasını işveren tarafından sigortaya bildirilen
ücret üzerinden yaptığını belirterek, &quot;Oysa müvekkillerimin
murisinin, daha yüksek bir maaş ile çalıştığı hususu emsal oda
kayıtları ile anlaşılmıştır. Bu sebeple emsal araştırmalara ilişkin
yazı cevapları nazara alınmak suretiyle yeniden hesaplanma
yaptırılmasını talep ediyorum&quot; dedi.<br />Davalıların avukatları
ise eski beyanlarını tekrar ettiklerini belirterek, davanın reddini
istediler.<br />Kararı açıklayan hakim, Gülseren Yurttaş&#39;ın tek
çocuğu Yağmur Budak&#39;ın küçük yaşta anne şefkatinden mahrum
kaldığını ve ömür boyunca da mahrum olacağını göz önüne alarak,
anne, baba ve kardeşlerinin de duydukları elem ve acının bir nebze olsun
azaltılabilmesi için Yağmur Budak&#39;a 100 bin TL, baba Eyüp ve anne
Habibe Yurttaş&#39;a 40&#39;ar bin TL ve kardeşler Hatice, Osman ve
Yalçın Yurttaş için 15&#39;er bin TL manevi tazminatın İSKİ, Kutay
İnşaat Taahhüt ve Ticaret ile Detek Deniz Teknik Limited Şirketlerinden
müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine
hükmetti.<br />Maddi zararın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanmış olması nedeniyle Yağmur Budak ile Habibe Yurttaş
yönünden maddi tazminat istemiyle açılan davanın ise reddine karar veren
mahkeme heyeti, ihbar olunan Sosyal Güvenlik Kurumunun leh ve aleyhine
hüküm tesisine yer olmadığını kararlaştırd ı.<br /><br />-Olayın
geçişi-<br /><br />İSKİ&#39;nin Sarayburnu-Salacak boru hattı
şantiyesinde harita mühendisi olarak çalışan Gülseren Yurttaş (35), 27
Eylül 2007 tarihinde Hasan Hüseyin Navruz idaresindeki 30 ton kapasiteli
mobil vinçten düşen ve &quot;bom&quot; diye tanımlanan parçanın
altında kalarak hayatını kaybetmişti.<br />İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede,
olayın şantiye şefi Kürşat Özarslan, teknik müdür Ali Ener Edis,
operatör Hasan Hüseyin Navruz ve işaretçi Ali Kayın&#39;ın kusurlu
davranışlarının birleşmesi sonucu meydana geldiği ifade edilerek, bu 4
kişi hakkında dava açılmıştı.<br />İstanbul 6. Asliye Ceza
Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda sanıklar Ali Ener Edis ile
Kürşat Özarslan&#39;ın meydana gelen olayda &quot;asli kusurlu&quot;
oldukları göz önüne alınarak &quot;dikkatsizlik ve tedbirsizlikle
ölüme sebebiyet vermek&quot; suçundan çarptırıldıkları 2 yıl
6&#39;şar ay hapis cezaları, 18 bin 200&#39;er TL adli para cezasına
çevrilmişti.<br />Sanıklardan Hasan Hüseyin Navruz, olaydaki kusur durumu
da göz önüne alınarak, aynı suçlamaya ilişkin çarptırıldığı 1
yıl 8 ayl ık hapis cezası 12 bin 100 TL adli para cezasına çevrilirken,
Ali Kayın&#39;ın, tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporunda
olayda kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından beraatine karar
verilmişti.<br />Yurttaş&#39;ın yakınları, aynı zamanda ilgili
kurumlardan maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açmıştı.</p><p
style="text-align: justify">kaynak:haberjet.com</p>

İnşaatta ölen mühendis kadının ailesine 225 bin TL

İnşaatta ölen mühendis
kadının ailesine 225 bin TL

id="ctl00_cntMain_lblZaman">29.12.2011 - 16:15
id="ctl00_cntMain_lblYerAjans">İSTANBUL / AA

class="fullPageSpot">İstanbul 7. İş
Mahkemesi, bir şantiyede vinçten düşen parçanın altında kalarak ölen
harita mühendisi Gülseren Yurttaş'ın ailesine 225 bin TL tazminat
ödenmesine karar verdi. İSKİ'nin Sarayburnu-Salacak boru hattı
şantiyesinde harita mühendisi olarak çalışan Gülseren Yurttaş (35), 27
Eylül 2007 tarihinde Hasan Hüseyin Navruz idaresindeki 30 ton kapasiteli
mobil vinçten düşen ve "bom" diye tanımlanan parçanın
altında kalarak hayatını kaybetmişti.
class="fullPageRelevantNews">

 

İstanbul 7.
İş Mahkemesi, Eminönü'ndeki bir şantiyede vinçten düşen
parçanın altında kalarak ölen harita mühendisi Gülseren
Yurttaş'ın oğulu, annesi, babası ve 3 kardeşine toplam 225 bin TL
manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
İstanbul 7. İş
Mahkemesindeki duruşmaya, ölen Gülseren Yurttaş'ın davacı kardeşi
Hatice Yurttaş katıldı. Duruşmaya Yurttaş'ın oğlu Yağmur Budak,
babası Eyüp Yurttaş, annesi Habibe Yurttaş, kardeşleri Osman, Yalçın
ve Hatice Yurttaş'ın avukatı Selva Özkarakoç, davalılar Kutay
İnşaat Taahhüt ve Ticaret Şirketi'nin avukatı Kerim Yeşilkaya,
İSKİ'nin avukatı Mehmet Rüştü Aydemir ile ihbar edilen Sosyal
Güvenlik Kurumunun avukatı Ebru Atakan Öztatar da iştirak etti. />Duruşmada söz alan davacıların avukatı Selva Özkarakoç,
bilirkişinin hesaplamasını işveren tarafından sigortaya bildirilen
ücret üzerinden yaptığını belirterek, "Oysa müvekkillerimin
murisinin, daha yüksek bir maaş ile çalıştığı hususu emsal oda
kayıtları ile anlaşılmıştır. Bu sebeple emsal araştırmalara ilişkin
yazı cevapları nazara alınmak suretiyle yeniden hesaplanma
yaptırılmasını talep ediyorum" dedi.
Davalıların avukatları
ise eski beyanlarını tekrar ettiklerini belirterek, davanın reddini
istediler.
Kararı açıklayan hakim, Gülseren Yurttaş'ın tek
çocuğu Yağmur Budak'ın küçük yaşta anne şefkatinden mahrum
kaldığını ve ömür boyunca da mahrum olacağını göz önüne alarak,
anne, baba ve kardeşlerinin de duydukları elem ve acının bir nebze olsun
azaltılabilmesi için Yağmur Budak'a 100 bin TL, baba Eyüp ve anne
Habibe Yurttaş'a 40'ar bin TL ve kardeşler Hatice, Osman ve
Yalçın Yurttaş için 15'er bin TL manevi tazminatın İSKİ, Kutay
İnşaat Taahhüt ve Ticaret ile Detek Deniz Teknik Limited Şirketlerinden
müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine
hükmetti.
Maddi zararın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanmış olması nedeniyle Yağmur Budak ile Habibe Yurttaş
yönünden maddi tazminat istemiyle açılan davanın ise reddine karar veren
mahkeme heyeti, ihbar olunan Sosyal Güvenlik Kurumunun leh ve aleyhine
hüküm tesisine yer olmadığını kararlaştırd ı.

-Olayın
geçişi-

İSKİ'nin Sarayburnu-Salacak boru hattı
şantiyesinde harita mühendisi olarak çalışan Gülseren Yurttaş (35), 27
Eylül 2007 tarihinde Hasan Hüseyin Navruz idaresindeki 30 ton kapasiteli
mobil vinçten düşen ve "bom" diye tanımlanan parçanın
altında kalarak hayatını kaybetmişti.
İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede,
olayın şantiye şefi Kürşat Özarslan, teknik müdür Ali Ener Edis,
operatör Hasan Hüseyin Navruz ve işaretçi Ali Kayın'ın kusurlu
davranışlarının birleşmesi sonucu meydana geldiği ifade edilerek, bu 4
kişi hakkında dava açılmıştı.
İstanbul 6. Asliye Ceza
Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda sanıklar Ali Ener Edis ile
Kürşat Özarslan'ın meydana gelen olayda "asli kusurlu"
oldukları göz önüne alınarak "dikkatsizlik ve tedbirsizlikle
ölüme sebebiyet vermek" suçundan çarptırıldıkları 2 yıl
6'şar ay hapis cezaları, 18 bin 200'er TL adli para cezasına
çevrilmişti.
Sanıklardan Hasan Hüseyin Navruz, olaydaki kusur durumu
da göz önüne alınarak, aynı suçlamaya ilişkin çarptırıldığı 1
yıl 8 ayl ık hapis cezası 12 bin 100 TL adli para cezasına çevrilirken,
Ali Kayın'ın, tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporunda
olayda kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından beraatine karar
verilmişti.
Yurttaş'ın yakınları, aynı zamanda ilgili
kurumlardan maddi ve manevi tazminat istemiyle dava
açmıştı.

kaynak:haberjet.com