28 Aralık 2011 Çarşamba

20 yaşındaki o iki genci vurduk

20 yaşındaki o iki genci
vurduk

href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ankara">ANKARA- Faili meçhul
cinayetlerle ilgili savcılığa verdiği ifadeler ve yaptığı itiraflarla
href="http://www.ivmedergisi.com/index/Turkiye">Türkiye’nin
gündemine oturan eski Özel Harekât polisi href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ayhan_Carkin">Ayhan Çarkın, ilk
kez bizzat kendisinin de katıldığı infazları anlattı. Halen tutuklu
bulunduğu Sincan F Tipi Ceza-evi’nde href="http://www.ivmedergisi.com/index/Cumhuriyet_Halk_Partisi">CHP class="IndexLink" href="http://www.ivmedergisi.com/index/Tunceli">Tunceli
Milletvekili Hüseyin Aygün ile görüşen Çarkın’ın özellikle
1992’den beri kayıp olan Soner Gül ve Hüsamettin Yaman ile ilgili
kan donduran detaylar aktardı: “Yaman ve Gül yere çömeldiler. Tam
tetiği düşüreceğimizde ‘İnsanlık onuru işkenceyi yenecek’
diye slogan attılar. Polis otobüsüne bomba atmış diye bir yalanla bizi
yönlendirdiler. 20 yaşında bir çocuğu nasıl öldürdük
inanamıyorum.”
Çarkın ile 4 saat görüşen Hüseyin Aygün
dün bir basın açıklaması yaparak neler konuştuklarına dair basına
bilgi verdi. href="http://www.ivmedergisi.com/index/Cumhuriyet_Halk_Partisi">CHP’li
Aygün, “Cinayetler hakkında öyle detaylar anlattı ki, 4 saat sonra
dayanamadım ve görüşmeyi ben bitirdim. Zaman zaman ağlıyordu”
dedi. Çarkın’ın ‘samimi konuştuğu’nu, 1990’lı
yılların aydınlanması için çaba harcayan biri izlemini
uyandırdığını ifade eden Aygün, işlediği suçlardan dolayı
vicdanını temizlemeye çalışan biri gibi göründüğünü
söyledi. 

Anneler rüyama giriyor />Çarkın’ın, faili meçhul cinayetlerin ‘90’lı
yıllarda alınmış bir MGK kararı’ sonrası başladığını
söylediğini aktaran Aygün, Çarkın’ın, Mehmet Ağar hakkında
‘korkunç şeyler’ anlattığını da sözlerine ekledi.
“Ağar ile ilişkilerinde tuhaf şeyler var. Zaman zaman
çatışıyormuş Ağar’la. Belki o nedenle konuşuyor” diyen
Aygün, Çarkın’ın Siirtliler Grubu, Gayrettepe ve class="IndexLink" href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ankara">Ankara
Özel Harekât Şubesi’nde 1986-1996 yıllarını kapsayan 10 yıllık
süre boyunca yaşadıklarını anlattığı belirterek,
“Anlattıklarının önemli bir kısmını savcılara da anlatmış.
Başıboş cinayetler olduğunu, bazı Özel Harekâtçıların
canavarlaştığını, hatta bir tanesinin sevgilisini öldürdüğünü
söylüyor” diye konuştu. Aygün, Çarkın’ın faili meçhul
cinayetlerle ilgili Emniyet Özel Harekât Şube Müdürlüğü’nü
işaret ettiğini, halen bu insanların bir kısmının görevde olduğunu
söylediğini aktardı. 

Slogan atıyorlardı

Çarkın’ın, öldürdüğü ve gözaltında
kaybettikleri ile yakınlarının 19 yıldır rüyalarına girdiğini en çok
da Cumartesi Anneleri’ni rüyasında gördüğünü anlattığını
söyleyen Aygün, gözaltında kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner
Gül’ün öldürülmesiyle ilgili Çarkın’ın anlattıklarını
şöyle aktardı: “Çarkın, ‘Yaman ve Gül yere çömeldiler.
Tam tetiği düşüreceğimizde ‘insanlık onuru işkenceyi
yenecek’ diye slogan attılar. Polis otobüsüne bomba atmış diye bir
yalanla bizi yönlenlendirdiler. 20 yaşında bir çocuğu nasıl ödürdük
inanamıyorum. Sonradan öğrendim hiçbir suçları da yoktu’
diyor.” Aygün gözaltındayken öldürülen Ayhan Efeoğlu’nun
işkencede öldürüldüğünü belirterek şöyle konuştu: />“Çarkın, ‘Ayhan Efeoğlu sorguda öldürüldü ve bize teslim
edildi. O dönem çok patlayıcı imha ederdik. Öyle bir paket sandım.
Açtık içinden insan çıktı. Sonra Cumartesi Anneleri’nin elinde
fotoğrafı görünce gömdüğümüz kişinin o olduğunu anladım,
mahvoldum. Cumartesi Anneleri’nin eylemlerini izledim uzaktan,
öldürdüğümüz insanların fotoları taşınıyordu, bu beni
mahvetti’ diyor. En çok Cumartesi Anneleri’ni görüyormuş
rüyasında . 20 yıldır evlatlarını aramaları çok etkilemiş. Hâlâ class="IndexLink"
href="http://www.ivmedergisi.com/index/istanbul">İstanbul Emniyet
Müdürlüğü’nde müdür olarak çalışan birinin ismini verdi. Onun
sorguda öldürüldüğünü bildiğini söyledi. Dürüst bir müdür
diyor.”

Muş’taki toplu mezar />Bu güne kadar bilinmeyen iki olaydan da sözettiğini söyleyen Aygün,
“Muş’ta bir eylemden sözetti. İlk defa bunu açıkladı. 94
kışında Muş’a giderek bu operasyonun yapıldığını söylüyor.
Bu 8 kişi Muş merkez mezarlığıda mevcut mezarlar açılmak suretriyle
gömülmüş, bu da ilginç bir itham. Antep’te 2 araçla 20 kişi
gittiklerini, 60 yaşındaki birini alıp Maraş yolunda bir inşaatta infaz
ettiklerini söyledi. Bazı operasyonlarda href="http://www.ivmedergisi.com/index/PKK">PKK ile işbirliği
yapılıyormuş. Çarkın’ın söylediğine göre, bu 8 kişi de
barış isteyen grupmuş” dedi. Aygün, href="http://www.ivmedergisi.com/index/TBMM">TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu’nun Çarkın ile görüşmesi ve söylediklerini
kayda alması gerektiğini de vurguladı.

‘Kardeşimin
hiç değilse kemiklerini istiyorum’

href="http://www.ivmedergisi.com/index/Istanbul_Universitesi">İstanbul
Üniversitesi
Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi Hüsamettin
Yaman, 4 Mayıs 1992’de bir cumartesi akşamı evden ayrıldı.
Kendisinden bir daha haber alınmadı. Hüsamettin’in ağabeyi Feyyaz
Yaman, geçen hafta Bianet’e yaptığı açıklamada Çarkın’ın
ilk itiraflarının ardından, savcılığa bir buçuk ay önce suç
duyurusunda bulunduklarını söyledi. “Kardeşimin hiç değilse
kemiklerini istiyorum” diyen Yaman şu açıklamalarda bulundu: />Hüsamettin o yıl Paşabahçe’de stajını tamamlamıştı. Daha
önce üzerinde pankart bulunduğu için Bayrampaşa Cezaevi’nde bir
hafta tutuklu kaldı. Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi’ndendi
( href="http://www.ivmedergisi.com/index/DHKPC">DHKP-C) ama class="IndexLink" href="http://www.radikal.com.tr/">radikal bir kimliği
yoktu.
Mayıs 1992’de bir Cumartesi akşamı ayrıldı evden,
okula yakın bir ev bakacağını söyledi. Ev eşyasına da ihtiyacı
olduğunu söylemişti. Son görüşmemiz oldu. Pazartesi hâlâ dönmeyince
araştırmaya başladık. O akşam bir arkadaşı aradı ve
Fındıklı’da otobüs durağında Soner Gül’le birlikte
gözaltına alınıp polis aracına bindirildiklerini söyledi.
Halkın
Hukuk Bürosu’na başvurdum, href="http://www.ivmedergisi.com/index/Devlet_Guvenlik_Mahkemesi">Devlet
Güvenlik Mahkemesi
’ne ( href="http://www.ivmedergisi.com/index/Devlet_Guvenlik_Mahkemesi">DGM),
Gayrettepe Terörle Mücadele Şubesi’ne gittim. Bizi dışarı
attılar, ertesi gün tekrar gittim. Kabul etmediler, “Burada
yok” dediler.
Eski Emniyet Amiri Reşat Altay’la
görüştüm. Kendisinin bu konuda saklayacağı bir şey olmadığını,
“Biz yapsak, köprünün altına bırakırız, haber de veririz, ama
bizimle ilgisi yok” dedi.
Avukat Ergin Cinmen, Temmuz
1992’de bizim adımıza Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne
(AİHM) başvuruda bulundu. Davanın açılmasından bir yıl sonra Terörle
Mücadele Şubesi, “Örgüt evinde izini bulduk. Ev sahibinin ifadesine
göre, evi boşaltıp Doğu illerinden birine gitmişler” şeklinde bir
açıklama yolladı. Mahkeme takipsizlik kararı aldı. 
/>Şüpheleri arttıran ses kaydı
Eski Özel Harekât
Daire Başkanı Behçet Oktay’ın ölümüyle ilgili şüpheleri
arttıran yeni bir kanıt daha ortaya çıktı. Milliyet’te dün yer
alan habere göre, olay yeri inceleme kasedinin, 3.16.46 saniyesinde
başlayan bir konuşmada, “Silah sesi duydun tamam mı?”
denilerek, nasıl ifade verileceğinin tembih edildiği iddia edildi. />Oktay ailesinin avukatı Şenol Özel,tembihleyen kişinin kim olduğunun,
olay yerinde bulunan Neriman Fıçıcı ve Ali Rıza Özçelik’ten
sorulması gerektiğini kaydetti. Özel, kasetin 4.11.33 ve 4.11.43
saniyelerinde araç üstündeki doku parçalarının görüldüğünü, ancak
daha önceki açı görüntülerinde ve daha önceki görüntülerde doku
parçalarının görülmediğini söyledi.
Avukat Özel şöyle devam
etti: “Yine aynı kasedin 4.30.27 saniyesinde duyulan bir ses de,
‘Doku parçasını sol tarafa mı koydunuz?’ demektedir ki, bu
durum çok önemlidir. Şüpheli bir durum arz eden bu görüntüler delil
karartması olarak görülmelidir. Çünkü o dokunun oraya polis tarafından
konulduğu intibaını vermektedir.” Özel, Oktay’a ait cep
telefonu dökümlerini inceledikten sonra 5 Eylül 2011’de savcılığa
dilekçe vermişti. Kayıtlardan, Oktay’ın ölmeden önce son kez
görüştüğü numara ile ölümünden 8 saat sonra 11 saniyelik bir
görüşme yapıldığı tespit edilmiş, ayrıca href="http://www.ivmedergisi.com/index/Ankara">Ankara Emniyeti’nde
olması gereken telefonun, emniyet dışında yaklaşık 10 saat kaldığı
belirlenmişti. 

Telefondaki şüphe />Oktay’ın telefonlarına ait şüpheler giderilemezken, görgü
tanığı Halil Kesici’nin Oktay’ın ölümünden sonra
yaptığı görüşmelere ilişkin yeni çelişkiler de ortaya çıktı.
Alınan bilgiye göre Kesici, 25 Şubat 2009’da Oktay’ın
ölümünden sonra üç kere, saat 02.00.46’da 47 saniye,
02.03.14’te 22 saniye, 02.14.17’de de 33 saniye olmak üzere 155
Polis İmdat’ı aradı. Ancak Kesici’ye ait telefon
dökümlerindeki 155 süreleri ile dosyadaki 155 ses kayıtları
CD’sindeki süreler örtüşmedi. Öte yandan Behçet Oktay’ın
ablası, soruşturmanın, faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturmayla
birleştirilmesini talep etti. ( href="http://www.radikal.com.tr/">RADİKAL )


/>
Kaynak: Radikal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder