23 Aralık 2011 Cuma

Katliama çağıran anonslar

Katliama çağıran
anonslar

23/12/2011 2:00

Belediye hoparlörü: Üç din kardeşimizi komünistler öldürdü Askeri
telsiz: Aleviler askeri kışlayı bastı.

Maraş olaylarında en kanlı sahnelerin fitili, öldürülen iki sol
görüşlü öğretmenin cenazesinin kaldırıldığı akşam saatlerinde
ateşlendi. Maraş'ta üç Sünni gencin öldürülmesi kentte infiale
neden oldu. Bu infiali bir katliama dönüştürecek anons ise 22 Aralık
gecesi belediyenin hoparlöründen geldi: "Üç Müslüman din kardeşimiz
komünistler tarafından öldürüldü. Bunların kanı yerde kalmayacak!"
Bu anons peşi sıra cami hoparlörlerinden de yapıldı. "Dünkü
olaylarda komünist ve Aleviler tarafından şehit edilen üç din
kardeşimizin cenazesi kalkacaktır. Bütün din kardeşlerimiz buna
katılsınlar, son görevlerini yapsınlar" seklindeki anonslar, kentte
artık geri alınamaz bir savaşın habercisiydi. Belediye hoparlöründen
yapılan anonslar sabahın erken saatlerinden itibaren devam etti. Halk ölen
Sünni vatandaşların cenazesinin kaldırılmasına çağrılıyordu. Asker,
yayının yapıldığı belediyeye gittiğinde yayın odasında kimse yoktu.
Kime sorulduysa, yayını kendilerinin yapmadığını söylüyordu. Tahrik
olan halk, provokatörlerin liderliğinde saldırıya geçti. Trabzon
Caddesi'ndeki dükkânlar tahrip edildi.

Yörükselim yerle bir

Aynı saatlerde sloganlarla yüzlerce kişi, Alevi mahallesi Yörükselim'e
yürüyüşe geçti. Ellerinde Türk bayrağı, taş ve sopalar bulunan grup
içerisinden bazıları, "Yörükselim'de arkadaşlarımız şehit
edildi. Haydin" diyordu. Yörükselim, ellerinde uzun namlulu silahlar,
tabancalar, av tüfekleri, benzin bidonları bulunan bu kalabalığın
saldırısına uğradı. Birçok kişi öldü, pek çok kişi yaralandı.
Onlarca ev yakıldı.
Serintepe Mahallesi'nde de kanlı çatışma başlamıştı. Tam bu sırada
ikinci öldürücü anons yapıldı. Askerler, "Kışla'ya saldırı
oldu. Kışla'yı Aleviler bastı" şeklinde telsiz çağrısı alınca
olay yerinden ayrıldı. Bu provokasyon planı harfiyen işledi. Asker gitti,
katliam başladı. 93 ev tahrip edildi, 13 kişi öldürüldü. Aradan 33
yıl geçmesine rağmen askerin oradan uzaklaşmasını sağlayan telsiz
anonsunu kimin yaptığı da hâlâ meçhul.
Sıradaki mahalle ise Alevi nüfusunun az olduğu Yusuflar'dı. Ellerinde
silah ve sopalar bulunan topluluk daha önceden belirlenen evlere girip,
içerideki Alevileri darp ediyor, öldürüyor, sonra da evlerini ateşe
veriyordu. Kaçmaya çalışan Aleviler de bu saldırılardan nasipleniyordu.
Akşama doğru Yusuflar Mahallesi'ndeki kanlı bilanço şöyleydi: 16
ölü, çok sayıda yaralı.
Sakarya, Yenimahalle, Mağaralı, İsadivanlı ve Dumlupınar mahallelerinde
de tam bir vahşet yaşanıyordu. Ne yazık ki, asker ve polis yine ortada
yoktu. Bütün bu saldırılara rağmen Maraş'ta katliama katılmayan çok
sayıda Sünni vatandaş da vardı. Hatta birçok Alevi vatandaşı evlerinde
sakladılar.

Ecevit'in anonsu işe yaramadı

Maraş'ta katliam devam ederken kentte Başbakan Ecevit'in sesinden
halkı sakin olmaya çağıran anonslar da yapılıyordu. Şehirde sokağa
çıkma yasağı olmasına rağmen saldırganlar rahatlıkla eylemlerini
gerçekleştiriyordu. İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, Adalet
Bakanı, Sağlık Bakanı, Milli Eğitim Bakanı da şehre gelmişti. Ancak
onların gayreti de katliamı önlemeye yetmedi. 2. Ordu Komutanı, Jandarma
Genel Komutanı ve Vali ile olayları yatıştırmak için toplantılar yapan
bakanların çözüm önerileri sonuç vermedi.
Maraş olaylarını "Solcular çıkardı" diyen dönemin CHP'li
İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, Kahramanmaraş'a geldiğinde
durumun ciddiyetini anlamıştı; ancak iş işten geçmişti. Özaydınlı,
tepkiler üzerine yerini Hasan Fehmi Güneş'e bıraktı.

MİT her şeyi önceden biliyordu

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e gönderilen 3 Ocak 1979 tarihli
rapor, olayların organize edilmesinde MİT'in rolüne işaret ediyor.
Gazeteci Rıdvan Akar ve Can Dündar'ın Ecevit'in arşivinden elde
ettiği raporda, "Yeni vuku bulan Kahramanmaraş olayı başta Türkeş,
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Yusuf Ö. olmak üzere, MİT'ten Şahap
H. Ali K., Mehmet K., Avukat Metin E., Nart K.'nın müşterek
planlamaları ile çıkarılmış" deniliyor.

Esma Suna ve karnındaki bebeği (yukarıda) kurşunlanarak öldürüldü. Bu
fotoğraf Günaydın gazetesinde yayımlanınca, Maraş olaylarının
vahameti de daha iyi anlaşıldı. Suna ailesinin bir başka ferdinin
(sağda) ise sünnetli olup olmadığına bakılmış.

Maraş'taki vahim tabloyu en çarpıcı biçimde gösteren fotoğraflar
Suna ailesine ait. Esma Suna, karnında bebeğiyle beraber kurşunlanarak
öldürüldü. Esma Suna'nın karnındaki 8 aylık bebeğini doktorlar
ameliyatla çıkararak göstermişti. Katliamdan sonra gazetelere yansıyan
haberlerde, Musa Suna'nın sözleri yaşanan trajediyi gözler önüne
seriyordu: "Kapıyı kırarak eve girdiler. 'Size bu dünyada yer yok'
diye bağırıp üzerimize saldırdılar. Evimizi ateşe verdiler. Sonra
silahlarını ateşlediler. Gözümü hastanede açtım." Suna ailesine
yönelen saldırganların işlediği cinayetler, daha sonra Maraş Davası
gerekçeli kararında şöyle anlatılacaktı: "Esma Suna'nın
'Kardeşler yapmayın bu vicdansızlığı, biz de Müslümanız, yarın
pişman olursunuz, bizim ölümümüzde ne var, biz ölürüz, geri kalanlar
yine beraber yaşayacak, yapmayın bunu' dedikçe saldırganların 'Neren
Müslüman senin, besmele çek bakalım' dediklerini; besmele çekmesine
rağmen inanmadıkları; bu şekilde saat 16.30'a kadar eve
saldırdıklarını; saldırganların 'Size bir şey yapmayacağız,
dışarı çıkın, teslim olun' diye bağırmaları üzerine kızı Fidan
Suna ve yeğeni Aziz Tüzün'ün balkona çıktıkları sırada
vuruldukları..."

kaynak:radikal.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder