20 Aralık 2011 Salı

KDHC tehdit unsuru değil, tehditlere direnen ülke

KDHC tehdit unsuru değil,
tehditlere direnen ülke

 

class="imagecache imagecache-makale_genel imagecache-default
imagecache-makale_genel_default" height="144"
src="http://haber.sol.org.tr/sites/default/files/imagecache/makale_genel/images/kimjongil.jpg"
title="" width="220" />

id="content-content">
id="node-49578">

Kore Demokratik Halk
Cumhuriyeti lideri Kim Jong-İl'in ölümünün ardından bu ülke bir
kez daha "şer ekseninde" gösterilmeye çalışılıyor. Oysa
bölünmüşlüğü dahi emperyalist işgalin sonucu olan KDHC, tartışmalı
modeline rağmen on yıllardır büyük bir emperyalist baskıya
direniyordu.

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) lideri
Kim Jong-İl'in yaşamını yitirmesiyle beraber, bu ülke bir kez daha
şeytanlaştırılmaya çalışılıyor. Büyük medyada derhal ülkenin
sahip olduğu nükleer silahlar gündeme getirilerek, dünyayı büyük bir
tehlikenin beklediği propaganda edilmeye başlandı.

Kim
ölümün ardından savaş hazırlığına başladı?

Kim
Jong-İl'in ölümünün ardından medyada en fazla yer verilen
unsurlardan biri, KDHC'nin önceki gün "füze talimi"
yaptığı bilgisi oldu. Bu bilgi, "nükleer bombalar 27 yaşındaki
çocuğun elinde" denilerek daha da dramatikleştirildi.

Oysa
Güney Kore ordusunun iki üst düzey yetkilisi, Güney Kore haber ajansı
Yonhap'ın geçtiği bu bilgiyi kendilerinin doğrulamadığını, ancak
zaten bu kısa menzilli füze talimlerinin, rutin tatbikatlar olduğunu
belirttiler.

Asıl savaş hazırlığı ise Kuzey'de değil,
Güney'de görülüyor. Güney Kore, ölüm haberinin ardından ordusunu
teyakkuz haline geçirdi. Güney Kore, ABD ile birlikte "Kuzey'de
keşif harekatlarına hız verdiklerini" duyurdu.

Güney
Kore'de resmi olarak 28 bin 500 ABD askeri
bulunuyor.

Bölgeyi tehdit eden KDHC değil ABD />ABD askerleri, bölgedeki istikrarsızlığın temel sebebi. Kore'nin
ikiye bölünmesi de, ABD'nin başını çektiği emperyalist kampın bu
ülkeyi işgal etmesinin sonucunda yaşanmıştı. Çok kanlı geçen savaş
sonucunda ülke 38. enlem boyunca ikiye bölündü. Türkiye de Demokrat
Parti döneminde bu savaşa asker göndermesinin ardından NATO'ya
alınmıştı.

O günden bu yana KDHC, emperyalist saldırganlık
tehdidi altında. Ülkenin, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana
Küba'yla birlikte emperyalizmin en fazla tehdit ettiği ülke olduğu
söylenebilir. Küba'nın bu tehditlere karşı askeri kapasitesini
artırmak yerine halkın örgütlülüğüne ve dünya halklarının
desteğiyle sağladığı meşruiyete yaslanması, ülkenin uluslararası
yalıtılmışlığını kırmada etkili olmuştu. Küba'nın aksine içe
kapanma ve askeri kapasitesini artırma yolunu seçen KDHC ise büyük bir
uluslararası yalıtılmışlıkla karşı karşıya. Bu nedenle
uluslararası kamuoyu, ülkenin içinde gerçekte ne olup bittiğine dair de
sağlıklı bilgi sahibi olamıyor.

Geçen seneki
provokasyon

Buna rağmen dünya komünist hareketi, genel
olarak modelini benimsemediği KDHC'ye, emperyalizmin tehditleri
karşısında dayanışmasını sunuyor.

2010 yılının Mayıs ayında
KDHC ve Güney Kore, Güney'e ait bir savaş gemisinin batmasının
ardından savaşın eşiğine gelmişlerdi. Batı medyası, olaydan
KDHC'yi sorumlu tutmuştu. Ancak kısa süre içerisinde geminin
batmasının sebebinin KDHC saldırısı olmadığına dair çok sayıda veri
ortaya çıkmıştı. Bu tablo karşısında Küba lideri Fidel Castro da bu
provokasyonun, ABD'nin askeri varlığı bulunan Japonya'daki Okinawa
üssünün kapatılması gündemiyle alakalı olduğunu iddia
etmişti.

KDHC'nin meşru adımları dahi suç ilan ediliyor />Yine 2009 yılında KDHC uzaya haberleşme uydusu fırlatacağını
açıkladığında, ABD bir kez daha KDHC'yi tehdit etmişti. Bu meşru
hak karşısında ABD Savunma Bakanı Robert Gates, açık açık KDHC'ye
askeri müdahale olasılığını dile
getirmişti. 

Kaynak: sol.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder