<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7034>Bakan Çağlayan nükleerde
ısrar etti</a></h1><p>AKP Hükümetinin nükleer santral
ısrarı sürüyor. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan,
nükleer santralleri savundu; "Tezekten mi enerji
üreteceğiz" dedi.<br />
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, nükleer enerjiye karşı
çıkanların alternatif sunmadığını savundu, "Ben
nükleer enerjiye karşıyım. Peki kardeşim başımın
üstünde yerin var. Koy bakalım yerine, ne koyacaksın? Tezekten mi
enerji üreteceğiz?" dedi. Bakan Çağlayan, Mersin ve
Sinop'ta kurulması planlanan nükleer enerji santralleriyle yıllık
85 milyar kilowatt saat enerji üretileceğini, bu miktarın doğalgaza
kıyasla 3 milyar 680 milyon dolar daha az maliyetli olduğunu
söyledi.<br />
<br />
Seçim bölgesi Mersin'de gazetecilerle sohbeti sırasında
bir kez daha nükleer enerjiyi savunan Ekonomi Bakanı Zafer
Çağlayan, geçmişte enerji konusunda dışa bağımlı bir
politika geliştirildiğini kaydetti. Çağlayan, AKP
Hükümetinin bu bağımlılığa son verdiğini öne
sürdü, "Fiziki ve fiili imkansızlıklardan dolayı enerjiyi
dışarıdan ithal etmek durumunda kaldık. Bizim problemimiz enerjidir.
Bizim enerjimizi azaltan, enerjidir. Çünkü dışa
bağımlıyız. Türkiye doğalgaz bağımlısı hale getirilmiş.
Rüzgarım, jeotermalim, güneşim var, termik imkanlarım var. Benim
rüzgardan, sudan, güneşten, jeotermalden yapabileceklerim
kısıtlı. Allah bu kadar vermiş. Enerji tüketildikçe
üretilmek zorunda olan bir metadır. Alıp enerjiyi depolayayım, sonra
kullanalım diyemezsiniz. Böyle bir ortamdan iki nükleer santral 85
milyar kilowatt saat enerji üretecek. Bunu doğal gazdan üretelim
diyemezsiniz. Faturası ise 4 milyar dolar. Nükleerle yapılsa 320
milyon dolar. Elimizi vicdanımıza koyacağız. Karşı çıkarken
neye karşı çıktığımızı bileceğiz" şeklinde konuştu.<br
/>
<br />
<strong>BİLİME KARŞI İNATLAŞMA</strong><br />
<br />
Sinop ve Mersin Akkuyu'daki nükleer enerji santrali projelerine
karşı çıkan meslek örgütleri, hükümeti ve
nükleer santral savunucularını "bilimdışılıkla"
suçlamıştı.<br />
<br />
Çevre Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Burçak Karaman
Uysal, 11 Mart 2011'de ETHA'ya yaptığı değerlendirmede,
Türkiye'de nükleer santral konusunda yıllardır bir inatlaşma
yaşandığını belirtmişti. Uysal, inatlaşmanın yalnızca bilimsel
verilere karşı değil, dünyadaki uyarılara karşın
sürdürüldüğüne dikkat çekmişti.<br />
<br />
Uysal şunları söylemişti: “Türkiye'de nükleer
enerji santrali kurulmasına dönük tüm argümanlar
bilimdışıdır ve gerçekleri yansıtmamaktadır.
Türkiye'nin kurulum, üretim, işletim ve güvenlik
maliyetleri çok yüksek olan, atık sorunu
çözülemeyen ve tüm dünyada elektrik üretim
yöntemi olarak terk edilen nükleer enerji santrallerine ihtiyacı
yoktur. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın değerlendirilmesi
durumunda, Türkiye’nin 2030 yılında dahi elektrik talebini
karşılayabilecek kaynakları vardır. Türkiye'nin bugün
içine düşürüldüğü dışa bağımlılıktan
kurtulması için yine dışa bağımlı, pahalı ve güvenliksiz
olan nükleer santrallere değil, kamusal planlamaya ve yerli
kaynaklarını doğru enerji ve çevre politikalarıyla
değerlendirmeye ihtiyacı vardır.”<br />
<br />
<strong>TÜRKİYE NÜKLEER SANTRAL SAHİBİ OLAMAYACAK</strong><br
/>
<br />
Elektrik Mühendisleri Odası da, Mersin Akkuyu'da kurulacak
nükleer santralin Rus bir şirketin denetiminde olacağına dikkat
çekerek, nükleer enerjinin dışa bağımlılık anlamına
geleceğini kaydetmişti.<br />
<br />
Açıklamada şöyle denilmişti: "Yapılan iş,
Rusya'dan hat çekip Türkiye‘ye elektrik satılmasıyla
aynıdır. Tek farklılık Rusya‘ya bedava arazi verilmesi ve
satacağı elektriğe de alım garantisi sunulmasıdır. Rusya,
Türkiye‘de bedavaya verilen arazi üzerinde, 15 yıl boyunca
yüksek fiyatlı satış garantisiyle nükleer santral sahibi
yapılmaktadır. Bu anlaşmada ülkemiz açısından ekonomik ve
toplumsal anlamda hiçbir yarar bulunmamaktadır. Tersine milyarlarca
dolarla ifade edilebilecek bir kamu zararı oluşturulacaktır."</p>
<p> </p>
<p><em><strong>Kaynak: Etha</strong></em></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder