Cezaevinde tedavi için 'Türkçe şartı'
sizset="36">ÇHD'nin Sincan Cezaevi raporunda çarpıcı iddialar var.
Bir tutuklunun Türkçe bilmediği için tedavi edilmediği de iddialar
arasında.
class="news-left" sizcache="108" sizset="38">
sizcache="108" sizset="38">
src="http://i.radikal.com.tr/644x385/2011/12/19/fft5_mf878664.Jpeg"
/>
Sincan Cezaevi nde tutukluların sağlık durumuyla ilgili önemli
hak ihlalleri olduğu iddia ediliyor.
Fotoğraf: CEM
ÖZDEL/AA
sizset="38">
ANKARA- Çağdaş Hukukçular
Derneği tarafından hazırlanan ‘Sincan Cezaevi Raporu’nda, hak
ihlallerine ilişkin çarpıcı iddialar yer aldı. Raporda, Sincan
Cezaevi’nde tutuklu 60 yaşındaki Besna Özer’in, sevk edildiği
hastanede ‘Türkçe bilmediği için’ tedavi edilmediği iddia
edildi. Raporda tutuklu ve hükümlülere ‘yüksek sesle
konuşmak’, ‘boşa sıcak su kullanmak’, ‘gereksiz
slogan atmak’ gibi suçlamalarla disiplin cezaları verildiği
belirtildi.
ÇHD Ankara Şubesi’nin ‘Cezaevleri ve İnfaz
İzleme Komisyonu” tarafından hazırlanan raporda, Sincan 1 ve 2
No’lu F Tipi Cezaevleri ile Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde
yaşanan hak ihlalleri gözler önüne serildi. 20 avukatın katkısıyla
hazırlanan raporda, Adalet Bakanlığı’nın 2007’de
yayımladığı ‘sohbet genelgesi’nin uygulanmadığı, cezaevine
giriş-çıkışta tutuklu ve hükümlülere mahrem yerlerine dokunmaya
varacak boyutlarda onur kırıcı arama yapıldığı belirtildi.
Sincan
2 No’lu F Tipi’nde kalan Abdulsamet Çelik’in 17 yıldır
tutuklu ve kanser hastası olduğuna dikkat çekilen raporda, “Diğer
tutuklu ve hükümlülerin Çelik’e ilik verme talepleri sonuçsuz
bırakılmaktadır. 60 yaşındaki Besna Özer, Türkçe bilmediğinden
derdini anlatamamış ve bu nedenle iki kez tedavi olamadan hastaneden
dönmüştür. Aynı hapishaneden E.K.’nın anlatımlarına göre
mahkemeden getirilirken maruz kaldıkları darp nedeniyle talep ettiği
sağlık sevki 4 ay sonra yapılmış, darp izlerinin tamamı ortadan
kalktığından sevk talebi amacını yitirmiştir” denildi.
/>
‘Uygarlık Tarihi’ yasak
/>Tutukluların 10 dakika telefon hakkının 1 No’lu F Tipi’nde
gasp edildiği belirtilen raporda, tüm görüşmeler dinlenmesine rağmen,
sırasında tutukluyla konuştuğu kişi arasında ‘isim-soyisim ve
telefon numarası’ tekrar etmeye dayalı önlemi ‘tekmil’
olarak görüp kabul etmeyen mahkûmların, telefonla görüşme hakkını 4
Ocak 2010’dan beri kullanamadıkları vurgulandı.
Hastane ve
mahkeme sevklerinde kullanılan ring araçlarının sağlıksız olduğu
belirtilen raporda, infaz hâkimlilikleri de sert bir dille eleştirilerek,
“İnfaz hâkimliği idarenin işlemlerinin ‘onay makamı’
olarak görülmekte” denildi.
Cezaevine gönderilen kitapların
70’li yıllardan kalan yasaklar gerekçe gösterilerek, alınmadığı
belirtilen raporda, “Server Tanilli’nin ‘Uygarlık
Tarihi’ kitabı kadın cezaevine verilmemiş, Ece Temelkuran’ın
‘Ne Anlatayım Ben Sana’ ve Güçlü Sevimli’nin
‘Hayata Dönüş Operasyonu’ kitapları, haklarında toplatma
kararı olmadığı halde ‘sakıncalı’ bulunarak
alınmamıştır” denildi.
sizset="38">
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder