<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7929>Konut edindirme
miti</a></h1><div class="header-left"><h1 style="text-align: justify"><span
style="font-size: 14px">18/12/2011</span></h1></div><div class="header-right"
sizcache="3216" sizset="36"><span style="font-size: 14px">Gecekonduları
alınan Seyrantepeliler, Hamidiye'deki dairelere yerleştirilecek.
Gelecekte Hamidiye'de kaç kişi kalacağını öngörebilmek için
müneccim olmaya gerek yok.</span></div><div class="news-middle"
sizcache="3217" sizset="58"><div class="news-left" sizcache="3216"
sizset="38"><div class="news-body" sizcache="3216" sizset="38"><div><p
style="text-align: justify"><img alt="Konut edindirme miti" class="news-pic"
src="http://i.radikal.com.tr/644x385/2011/12/19/fft5_mf878516.Jpeg" /></p><p
style="font-size: 12px; padding-bottom: 25px; color: #4c4c4c; line-height:
14px; text-align: justify">Yok edilen mahallelerin sakinleri farklı
çözümler talep ediyor ama...</p></div></div></div></div><div
id="divAdnetKeyword2" sizcache="3216" sizset="40"><div class="BlackContent"
sizcache="3216" sizset="40"><div class="fck_li" id="metin2" sizcache="3216"
sizset="40"><p sizcache="3216" sizset="40" style="text-align:
justify">Kentsel dönüşüm projeleriyle dönüşüm bölgeleri sakinlerinin
‘medeni’ konutlara ve yaşamlara kavuşturulduğu, kentin de
‘çöküntü’ bölgelerinden temizlenerek
‘sağlıklaştığı/sağlamlaştığı’ öne sürülüyor. 1
Aralık’taki Seyrantepe yıkımları ertesinde, enkaz bedeliyle
Hamidiye’deki sosyal konutlardan hak sahipliği müjdesi gibi, Fatih
Belediye Başkanı da, “Mülk sahipleri yeniden mülk sahibi,
kiracılar hiç yoktan ev sahibi oldular” diyerek (Jale Özgentürk,
3.12.2011, Radikal), Sulukule’deki yenileme projesinin konut ve
mülkiyet haklarını koruduğunu açıkladı. İddiaların aksine,
neoliberal politikalarla şekillenen dönüşüm projelerinin gerçek amacı
arazileri değer kazanan alt gelir gruplarının mahallelerine el koyarak,
marka kent yolundaki İstanbul’un amiral projelerine yer açmaktır.
Dolayısıyla, yetkililerin ifadelerinin aksine, konut hakkını ihlal
ediyorlar.<br />Bir gecekondu bölgesinde kentsel dönüşüm ilanıyla
bölge boşaltılır. Anlaşmalar standarttır. İşgalci
(ruhsatsız/tapusuz) hak sahibi sayılmışsa (belirli bir süre ikametini
belgeleyebilen), gecekondusuna enkaz bedeli (10 bin-15 bin) biçilir. Bedel
peşinata sayılır, 15-20 yıl vadeli aylık taksitlerle borçlandırılarak
TOKİ’nin dönüşüm konutlarından hak sahibi yapılır. Bankaların
insafına terk edilen gecekondu nüfusları, mahallelerindeki olanaklardan
(bahçelerinden meyve, sebze, kümes hayvanları, bakkaldan veresiye vb.)
yoksun kaldıkları gibi, katlanan masraflar (site aidatı, ulaşım
giderleri, yakıt vb.) yüzünden kıtlaşan gelirleriyle kredilerini
ödeyemez, icralık olur. Ağaoğlu’nun lüks projesiyle
konuşlandığı Ayazma’dan Bezirganbahçe’ye yerleştirilenleri
(2007) 1,5 yıl sonraki ziyaretimizde, emlakçıların çoğunda ‘borcu
ile satılık’ ev ilanlarıyla karşılaştık. Hepsi icra kaygısıyla
satışa çıkarılan evlerdi. Konut kredilerini düzenli ödeyen yok
gibiydi. Beş ay art arda taksitlerini ödemeyenlere icra geldiğinden,
geçmiş borçlarının birkaç ayını kapatıp yeniden borç altına
giriyorlardı. Blokların girişlerinde aidatlarını ödeyemeyenlerin uzun
listeleri vardı. Biriken banka ve aidat borçlarına faiz işliyordu. Proje
ortağı, Küçükçekmece Belediyesi’nin 2008 anketine göre,
taksitlerini ödeyemediklerinden taşınmayı düşünenlerin oranı yüzde
43’tü. Satanların çoğu Silivri ve Çerkezköy taraflarına
yerleşiyor, yoksulluk katmerleşerek çeperlere taşınıyordu.
Ayazma-Bezirganbahçe sürecinin paralelini Sulukule-Taşoluk izledi. Fatih
Belediye Başkanı’nın iftiharla belirttiği “hiç yoktan ev
sahibi” eylenen 300 küsur Sulukuleli kiracı aileden,
Taşoluk’ta neredeyse kimse kalmadı. Ankara Karacaören dönüşümü
benzer sonuçlar verdi. Gecekondularının enkaz bedelleri 15 bin lira
sayılan Seyrantepeliler, Kâğıthane Hamidiye’deki 140 bin liralık
dairelere yerleştirileceklermiş. Gelecekte Hamidiye’de kaç kişi
kalacağını öngörebilmek için müneccim olmaya gerek yok. <br /><br
/><strong>Hangi uzlaşma? </strong><br />Neoliberal politikaların diğer bir
etkisi, tarihi alanlarda görülüyor. Barınma/konut hakkı ötesinde
mülkiyet hakkı ihlallerini de tetikleyen projeleri, Fener-Balat-Ayvansaray
Derneği’nin internet sitesindeki yazısından okuyalım: “Tapusu
bize ait evlerimiz bizim haberimiz olmadan, yenileme alanı kapsamına
alındı. Özel bir firmaya ihale edildi ve projesi çizildi. Bu bizim
barınma ve mülkiyet haklarımızın ihlalidir.” Gayrimenkulün
menkulleştirilmesi uygulamasına göre, her gayrimenkulün bir değeri
bulunur ve mal sahibinin projeden alabileceği metrekare belirlenir. Mal
sahibi, mevcut konutundakinden daha az alan alır çünkü bu daha az
metrekare, değer olarak mevcut metrekareden daha fazladır: “100
metrekarelik yere karşılık 50-60 metrekare alıyorsanız, 100 metrekareniz
bugün 100 lira ediyorsa aldığınız 50-60 metrekare 250 lira edecek”
((Nilgün Kıvırcık, GAP İnşaat Proje Direktörü;
http://www.yapi.com.tr, 2009). Avantajlı gözüken durum, yerinden
edilmelere yol açar. Kent yoksulları, aradaki farkı ödeyerek maliyetli
projelere katılamadıklarından ve yasalardaki kamulaştırma baskısından,
konutlarını çok düşük değerlere satmak zorunda kalırlar,
Sulukule’deki gibi. İlgili yasalardaki ‘anlaşma’
/‘uzlaşma’, dayatılan proje üzerinde anlaşma/uzlaşmadır,
alternatifsizdir. Projeler mahallelilerle tartışılarak yaşayanların
arzularına göre şekillendirilmediği gibi, reddetme veya değiştirme
haklarını da tanımaz. Katılımcılık boyutu yoktur, şeffaflık da.
Anlaşma yapsanız bile aynı yerden konut verileceği garanti değildir, en
ücra köşe çıkabilir. <br /><br /><strong>Şehir efsanesi
</strong><br />Ayvansaray Tokludede Mahallesi’nin bir sakini, bu
haksızlıklara dayanamayarak intiharı denedi. Yasanın kamulaştırma
gerekçeleri arasında saydığı turistik ve konut amaçlı işlevlerin kamu
yararıyla ilgisi olmadığı gibi, bu işlevlerin projelerde
adlandırılmaları sahiplerinin elinden alınacak mülklerin 3. şahıslara
satılacağının açık ilanıdır. Projelerin uygulama alanlarının
(askeri bölgelerle elçilik/konsolosluklar hariç) tüm Türkiye olduğunu
not düşelim. Gelecekte hiç kimse yenileme/ dönüşüm projelerinden azade
olamayacaktır! Sulukule’ye gelirsek, “Mülk sahipleri yeniden
mülk sahibi oldu” diyen Demir’in, Romanların yüzde kaçının
projede kaldığına dair bilimsel veri bulunmadığını söylemesi, bir
belediye başkanının bölgesiyle ilgili bilgisizliğini gösteriyor. İç
hukuku tüketmemesine rağmen AİHM’e kabul edilen Sulukule davasının
sonucu umarız Başkan’ın cehaletini de tutarsız bakış açısını
da giderecektir.<br />Toparlarsak, ‘medeni’ TOKİ bloklarında
çağdaş yaşamlar olarak sunulan dönüşüm projeleri, alt ve orta-alt
gelir gruplarını mülksüzleştiren, yoksunlaştıran ve yoksullaştıran
konut hakkı ihlalleridir. Araştırma sonuçlarıyla istatistiklere
dayanarak kentsel dönüşümün konut edindirme söylemini ‘şehir
efsanesi’ sayabiliriz. Mahalleleri yıkarak, kentleri
ayrıştırdıkları ve devamlı hareket halinde nüfuslar yarattıkları
için emniyetsiz kentler inşa ediyorlar. Kısıtlı, yeşil fakiri kamusal
alanları, yok ettiği dayanışma ağları ve komşuluk ilişkileri ve
silodan hallice konutlarıyla TOKİ’ler, mahalleye alternatif olamaz.
Gerçek bir dönüşüm ve depremle mücadele, mahalle iyileştirme
politikalarının benimsenerek kredi desteği ve teknik yardımın yanı
sıra yoksulluk ve kaynak yokluğunun alt gelir grubu mahallelerinin kalıcı
öğeleri olmaları nedeniyle, yaşayanlara yönelik gelir artıcı ve
istihdam yaratıcı bütüncül bir politikaya öncelik verilmesi ile
başarılır (BM-Habitat AGFE İstanbul Raporu 2009). Devletler,
vatandaşlarının barınakları ile mahallelerini korumak ve iyileştirmekle
yükümlüdürler (Habitat II- İstanbul 1996), yıkmakla değil.</p><p
sizcache="3216" sizset="40" style="text-align:
justify">kaynak.radikal.com.tr</p></div></div></div><p> </p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder