21 Eylül 2010 Salı

“Bu sistem içinde hepimiz aynı elekten geçiyoruz...”

"Bu sistem içinde hepimiz
aynı elekten geçiyoruz..."

(21.09.10) - Beyoğlu
Belediyesi'ne temizlik hizmeti veren bir taşeron şirkette
çalışırken, ırkçı bir söyleme tepki gösterdiği
için align="right" alt=""
src="http://www.kizilbayrak.net/typo3temp/pics/86cd42051d.jpg" />
sürgün edilen Özlem Aydın'la yaptığımız
röportajı yayınlıyoruz:

TMMŞP: Bilmeyenler için
yaşadığın süreci kısaca anlatır mısın?

Özlem Aydın: Ben Beyoğlu
Belediyesi'nde 2007 yılında, Şubat'tan sonra işe başladım; staj
döneminden sonra ve bana sözleşmeli personel açığı
olmadığı için bir yıl sonra sözleşmeli yapacaklarına dair
bilgi verdiler. Yalnız o dönem geldiğinde çeşitli bahanelerle
sözleşmeli yapmadılar. Bir kaç ay sonra da sigortam yatsın
diye sunulan teklifi kabul etmek zorunda kaldım. Bu da temizlik şirketi
üzerinden sigortanın yapılması, maaşımın da elden verilmesiydi.
Bana bu teklifi yapan kişi de benzer süreçleri yaşadığını,
aynı temizlik firması üzerinden sigortasının yapıldığını,
bundan rahatsızlık duymamam gerektiğini, bunun geçici bir
süreç olduğunu ifade etti. Ama 3,5 yıllık bir
çalışma sürem var; benden sonra sözleşmeli olarak alınan
mimarların olduğu biliyorum ve anlıyorum ki istendiği zaman insanlar
sözleşmeli yapılabiliyor. Kandırıldığımı hissettim.
Üzerine bir de işyerinde ayrımcılıkla ilgili bir söze tepki
gösterdiğim için beni işten çıkarmak istediler.
Çıkış belgemin verilmesini istediğimde ise beni başka bir yere
gönderdiklerini, bundan sonra belediye ile işimin bittiğini, artık
tümüyle temizlik şirketinin bir elemanı olduğumu
söylediler. Bilgisayar kasama el konuldu ve üstüne
üstlük güvenlik görevlilerine talimat verilerek binaya
giriş yapmam engellendi. Süreç özetle böyle...

TMMŞP: Sürecini anlatan bir
mektubu emekten yana pek çok kişi ve kuruma da ulaştırmış oldun;
bu süre içinde nasıl tepkiler aldın? Yalnız olduğunu
düşündün mü / düşünüyor musun?

Özlem Aydın: Hayır, yalnız olduğumu
düşünmüyorum. Sağolsun arkadaşlarım hep yanımda destek
oluyorlar.  Bu süreç içinde, benzer sorunları
yaşayan insanların olduğunun farkına vardım. Bu tekil bir örnek
değil, bu ülkenin %90'nı benzer şeyler yaşıyor ama farkım
buna biraz daha tepki göstermem, en azından bir şeyler yapmak
için çaba gösteriyorum. Ben o işten lanetler okuyarak
çıkıp başka bir iş de arayabilirdim ama ben bunu istemiyorum.
İstiyorum ki bu durum başkaları için örnek olsun ve onlar da
haklarını arasınlar. Biz bu yönde biraz da başarı kazanırsak
diğeri insanlar için de bir umut olur diye
düşünüyorum. Belki böylelikle bizi bu koşullarda
çalıştırmak zorlaşır diye düşünüyorum.

TMMŞP: Bundan sonrası için neler
yapmayı planlıyorsun? Hukuki sürecin başlayacağı biliniyor, bunun
dışında mücadeleni nasıl sürdüreceksin?

Özlem Aydın: Ben bu süreç
içinde Mimarlar Odası ve İnsan Hakları Derneği ile
görüşmeler yaptım. Bu durumu olabildiğince çok insana
duyurmak, bir tepkinin oluşmasını sağlamak istiyorum. Dolayısıyla
mücadelem devam edecek. Ne kadar çok insana ulaşırsam sonuca
daha koaly ulaşabileceğimi düşünüyorum. Bu vesileyle 22
Eylül Çarşamba günü bir basın açıklaması
yapacağım. Bu süreci, yaşananları, belediyenin basına da yansıyan
tavrını içeren bir açıklama yapacağım. Belediyenin
yaptığı açıklama bir yanıyla beni temizlikçi olarak
çalıştırdığını kabul eder mahiyette.

TMMŞP: İçinde bulunduğumuz
dönem işten çıkarılmalar, sendikasızlaştırma
saldırıları ve mobbingin arttığı, buna karşı emekçilerin
direnişe geçtiği bir dönem aslında; UPS'de, BETESAN'da,
Paşabahçe'de, TEKEL'de vb. yürütülen
direnişlerle ilgili ne düşünüyorsun? href="http://www.toplumcueksen.net/images/stories/agustos-2010-fotolar/roportaj2.jpg"
rel="{handler: 'image', marginImage: {x: 50, y: 50}}">roportaj2 src="http://www.kizilbayrak.net/uploads/RTEmagicC_fd70f626e4.jpg.jpg"
/>

Özlem Aydın: Ben bu direnişlerle,
özellikle TEKEL ile ilgili basına yansıyan şeyleri duyuyor,
insanların tepkisini haklı buluyordum. Destekliyoruz ama hep "İyi
yapıyolar" demekle kalıyoruz, şimdiye kadar eylemli bir desteğim
söz konusu değildi. Ama aynı şey sizin başınıza gelince destek
olmak gerektiğinin farkına varıyosunuz. "iyi ki hakalrını
arıyolar" demekle olmuyomuş bu iş. Eylem olarak da onların
yanında olduğunuzu hissettirmeniz gerekiyormuş. Süreç
hepimize aynı şekilde işliyor; bir mimar ya da fabrikada bir işçi
farketmiyor. Bu sistem içinde hepimiz aynı elekten geçiyoruz;
önemli olan örgütlenebilmek ve birbirimize desteklerimizi
sunabilmek. Ben bu süreçte işçi arkadaşlardan çok
destek gördüm, aynı desteği kalifiye eleman olarak bilinen
bizlerin de göstermesi gerekiyor. Yazık demekle olmuyormuş!

TMMŞP: Son olarak eklemek istediğin bir
şey varsa onları alalım.

Özlem Aydın: Bu sürecin bana
katkısı çok fazla. Hem kendi hatalarımı görüyorum hem
de örgütlenme anlamında insanların yapabileceklerini,
desteklerini görmem açısından çok önemli. Bu
olaylar başıma geldiğinde, özellikle bilgisayar kasamın alınıp
işe girmem engellendiğinde kendimi o kadar kötü, o kadar
çaresiz hissetmiştim ki, uykusuzluk, mide ağrıları, kilo verme
gibi türlü problemler... Ama bunu odaya, arkadaşlarıma
anlatınca ve onların desteğini yanımda hissedince kendimi çok
daha iyi hissediyorum. Örgütlenme bu yönden çok
önemli, kendimi yalnız hissetmiyorum bu da çok önemli.

Toplumcu Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları
(www.toplumcueksen.net)

Kaynak: kizilbayrak.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder