23 Eylül 2010 Perşembe

“Şiir boşuna yazılmış olmayacak!”

"Şiir boşuna yazılmış
olmayacak!"

"Şiir tarlaları sulayacak ve
açlara ekmek verecektir. O, olgun başaklar boyunca dolanacaktır.
Seyyahlar susuzluklarını onda gidereceklerdir. Ve o insanlar ne zaman
çalışsalar ve ne zaman dinlenseler şarkısını
söyleyecektir. Onları birleştirecek, halklar arasında akacaktır. O,
yaşamın üremesini köklere taşıyarak vadiler açacaktır.
Şiir, şarkı ve berekettir. Verilen mücadeleye, söylenen
şarkılara değer, yaşamış olmaya değer, çünkü onu
sevdim." (Yaşadığımı İtiraf Ediyorum, Çev: A. Arpad, Alan
yay., syf.129)

Şilili şair Pablo Neruda 1904 yılında bir işçi ailesinin
çocuğu olarak dünyaya geldi. Genç yaşta şiire olan
tutkusu ile yazılar ve şiirler yazmaya başladı. Şiiriyle sadece bir
tutkuyu, hevesi, aşkı anlatmayı amaçlamadı hiçbir zaman.
Yaşadığı yüzyılın bütün dertlerine, kaygılarına ortak
olarak şiirlerinde dile getirdi. İşçilerin ve emekçilerin
terlerinin sözcüklere aktarılmasıydı onun yaptığı. Halkın
yaşantısından soyutlanmış bir entelektüel kaygısı ile değil,
yaşamın içindeki tüm gerçeklere isyan ederek yazdı.
Şiiri hakkında "isyandır" ifadesini kullandı.

Şiirini belli kalıplara sokmak yerine, belli amaçlara
yöneltmenin çok daha önemli olduğunu kavrayan Neruda, kendi
ülkesinde ve İspanya'da faşizme karşı mücadelesini
şiirlerine taşımıştır. 1934 yılında gittiği İspanya'da
şiirlerinin devrimcileşmesinin önü açılmıştır artık.
Toplumsal duyarlılığı ve devrimci-sosyalist fikirlere olan
bağlılığı bu döneme rastlar. Marksizm'i benimseyen Neruda,
yaşamının geri kalan kısmında da ona bağlı kalmıştır.

Franko faşizmine karşı...

Şili'nin büyüleyen doğasından ve halkların
yaşantısından esinlenmeyi sürdürürken, bir
enternasyonalist olarak dünyadaki yoksulluklara ve
sömürüye karşı şiirleri ile durmuştur. 1937 yılında,
bulunduğu İspanya'da iç savaşın patlak vermesiyle beraber
faşist Franko rejimine karşı halk cephesine destek verdiği için
konsolosluk görevinden ihraç edilmiştir.

İspanya iç savaşında dostlarını kaybetmenin acısı
şiirlerinde ifade bulmaktaydı. Şairin en büyük görev olarak
kabul ettiği toplumun yaşantısını dile getirme görevini
böylece yerine getiriyordu. Franko rejimine karşı verilen o muazzam
direniş adeta Neruda'nın şiirlerinde yeniden canlanıyordu. Halkın
bir ozanı olmanın verdiği güvenle birleşik halk cephesinin o
büyük enternasyonalist ruhuyla en güzel şiirlerini de bu
dönemde yazmıştır.

1937'de Halk Cephesi yenilince İspanya'dan sınır dışı
edilen Neruda, Paris'te İspanya halkını savunmak için
komitelerin kurulmasına destek olur. En verimli çağında politik
bir şahsiyettir. Kendisinin ifadesiyle; "Politik mücadele,
şiirin ayrılmaz bir parçasıdır. İnsanoğlunun kurtuluşu sık
sık kanla, ama hep şarkılarla dalgalanır. Ve insanlık şarkısı,
büyük şehitlik ve bağımsızlık çağımızda her
geçen gün biraz daha zenginleşiyor"

Devrimci sanatçı sorumluluğuna uygun olarak politik
mücadelenin içinde bir hayat yaşamıştır Neruda.
Çeşitli ülkelerde yapmış olduğu konsolosluk görevinden
sonra oradaki halkların yaşantısı, acıları ve
sömürülmesi karşısında bir ozan duyarlılığıyla
şiirlerini bir mızrak gibi kullanmıştır.

Halk cephesinin yenilmesinden sonra sınır dışı edilen Neruda 1945
yılında Şili Komünist Partisi'ne girmiştir. Halk tarafından
senatoya seçilecek kadar tanınan ve sevilen bir şahsiyettir artık.
Bu durumu söyle ifade eder Neruda: "Eğer ben de Şilili bir
şair olsaydım, Pablo Neruda gibi yapardım. Bu ülkede şair bir
karara varmalıdır. Ya Cadillaclar ya da ayakkabısız okulsuz
insanlar!"

İşte ayakkabısız ve okulsuz bu insanlar beni 4 Mart 1945 yılında
ülkenin senatörlüğüne seçti. Şili'nin en
geri bölgeleri sayılan büyük bakır ve güherçile
ocaklarının binlerce insanı bana oy vermiş olduğu için her zaman
gurur duyarım."

Faşist darbecilerin korkusu

İktidarın emekçiler üzerindeki sömürü
politikalarına karşı eleştiri oklarını sivrileştiren ve ezeli bir
muhalif olan Neruda, dönemin hükümeti tarafından vatan
hainliği ile suçlanmıştır. Ve bu yüzden kendi
ülkesinden ayrılmaya zorlanmıştır. Belli bir süre bu
yüzden ülkesinde kaçak olarak yaşamıştır. Sonra da
çeşitli ülkelerde yaşamını ve sanatını
sürdürmeye devam etmiştir. Sanatıyla beraber politik bir
şahsiyet olarak da her daim göz önündedir Neruda. Halkının
büyük sevgisini kazanan Neruda cumhurbaşkanlığına aday
gösterilecek kadar önemli bir ozandır. Sonradan adaylıktan
vazgeçerek, Salvador Allende'nin halk cephesini desteklemeyi
tercih etmiştir.

Hayatının son demlerinde devrimci duruşunu reforme etmeden Allende
döneminde ABD'nin Şili için uygulamaya
çalıştığı emperyalist politikalara şiirleri ve
söylevleriyle isyan etmiştir. Salvador Allende'nin devrilip
katledilmesiyle beraber faşistlerin saldırısına uğramıştır. Evini
sarıp kendisini göz hapsinde tutan faşistlerin onu katledememesinin
önündeki en büyük engel, Neruda'nın halk
tarafından sahiplenilmesi korkusu ve aynı zamanda istemsiz bir saygının
bir ifadesidir. Neruda'nın hasta yatağında bile korku duyulan bir
ozan olmasındaki neden onun devrimci duruşunda ve sanatında saklıdır.
Allende'nin katledilmesinden sonra acıları büsbütün
derinleşen Neruda 23 Eylül 1973'te ölmüştür.

"...şiir isyandır"

Belki de şairin yükümlülükleri tarihin her
döneminde aynıdır. Şiir sokaklara taşmak, çarpışma
üstüne çarpışmada yerini almak için saygı
gördü. İsyancı diye anıldığında, şairin gözü
korkutulamadı. Evet, şiir isyandır. Şair yıkıcı diye
çağrılsa bile alınmaz. Yaşam toplumsal yapılardan (yasalardan)
daha önemlidir ve ruh için yeni düzenlemeler vardır.
Tohumlar her yana saçılır, tüm fikirler egzotiktir, her
gün önemli değişiklikler bekleriz, insana özgü
düzendeki bir değişimin heyecanını yaşıyoruz: bahar
isyankârdır.

Biz şairler nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız.
(1968'de Concepcion Üniversitesi'nde yaptığı konuşmadan,
age. s. 99)

Bu doludizgin hayatın içinde Neruda halkın içinden
kopmayan sanatı ve Marksist dünya anlayışıyla dünyanın en
büyük ozanlarından biri olmayı hala sürdürüyor.
Sanatın devrimcisi olmaz diyen popülizme hayatıyla yanıt veriyor.
Büyük ustanın şiirlerini ve mücadelesini gelecek nesillere
taşımayı görev bilerek anısı önünde saygıyla
eğiliyoruz.

B. M. Aksakal
Kaynak: kizilbayrak.net

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder