Emekçi Mühendisler,
Güvencesizlik, Esnek Çalışma ve Taşeronlaştırma 'yı
Tartıştı
Emekçi Mühendisler grupları ile
Ücretli Çalışan ve İşsiz Mimar Çalışma
Grubu'nun Gülseren YURTTAŞ'a adadıkları ''Güvencesizlik,
Esnek Çalışma ve Taşeronlaştırma '' konulu etkinlik 29 Eylül
2010 Çarşamba günü Elektrik Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi'nde yapıldı.
Etkinliğin moderatörlüğünü yapan İvme Dergisi
Yayın Kurulu üyesi Sinan SERİN açılış konuşmasında,
Gülseren Yurttaş'ın, iş ve işçi güvenliğine dair
alınması gereken önlemlerde belirleyici olamamasından dolayı
yaşadığı iş cinayeti sonucu, yaşamını yitirdiği vurguladı.
Açılış konuşmasının ardından son dönemde,
güvencesizlik, esnek çalışma veya taşeronlaştırma sebebiyle
işten atılan yada sürgün edilen katılımcılara söz
verildi. İlk sözü Tuzla tersane bölgesinde taşeron şirkette
çalışırken yürüttüğü mücadele nedeniyle
işine son verilen Zeynel KIZILASLAN aldı. TİB-DER(Tersane
İşçileri Birliği Derneği) üyesi olan Kızılaslan;
tersanelerde yaşanılan iş cinayetlerine dikkat çekerek
özellikle bu iş kolundaki güvencesizliğinin altını
çizdi. Tersanelerde çalışan mühendislerin de
patronlardan yana tutum aldığını belirten Kızılaslan, sözlerini
mücadelenin önemine vurgu yaparak bitirdi. height="300" align="left" alt=""
src="http://www.ivmedergisi.com/files/resim/guvencesizlik_soylesi03.jpg"
/>
Daha sonra Özlem AYDIN Beyoğlu Belediyesi'nde yaşadığı
süreci anlattı. Aydın, belediyede sözleşmesiz, sigortasız
çalışmaya başladığını, 1 yıl bu şekilde çalıştıktan
sonra, kendisine taşeron firmada sözleşme imzalattırıldığını,
2,5 yıl da bu çekilde çalıştıktan sonra etnik kimliğine
dönük bir hakarete karşı sessiz kalmayışı bahane
gösterilerek işine son verildiğini anlattı. Özlem Aydın,
yaşadığı sürecin sebebinin etnik kimliğinden kaynaklanmadığını
belirterek sebebin işverenin işçiye-mühendise bakışı
olduğunu belirtti.
Özlem Aydın'dan sonra sözü alan Ali ERDOĞAN, Avcılar
Belediyesi'nde yaşadığı sürgün sürecini anlattı.
İşyerinde sendika temsilcisi olan Ali Erdoğan, toplu sözleşmenin
uygulanması için mücadele etmesinden dolayı belediye başkanı
tarafından sürgüne gönderildiğini dile getirdi. Erdoğan, bu
süreçte sendikanın son derece pasif bir tavır sergilediğini
odanın ise şu ana dek sessiz kaldığını belirtti.
Ali Erdoğan'dan sonra kürsüye davet edilen Gülseren
Yruttaş'ın kardeşi Hatice YURTTAŞ, kardeşinin yaşamını yitirmesine
neden olan süreci özetledi. Kardeşinin, yaşamını yitirdiği
DETEK-KUTAY firmalarına ait olan şantiyenin son derece tehlikeli olduğunu
bilmesine rağmen güvencesizlik nedeniyle bu koşullarda
çalışmak zorunda kaldığını belirtti. Gülseren Yurttaş'ın
çalışmış olduğu şantiye hakkında bilgi veren Hatice Yurttaş,
çalışan diğer mühendislerin de şantiyenin tehlikeli olduğu
noktasında görüşlerini kendisine iletirken, mahkemede aynı
kişilerin Gülseren Yurttaş'ın ihmali nedeniyle
öldüğüne dair tanıklık verdiklerini anlattı. Yurttaş,
yapılan etkinliği anlamlı bulduğunu belirterek ücretli
çalışanların örgütlenmesi gerektiğini söyleyerek
sözlerine son verdi.
Son konuşmacı olarak Bengü YILDIZ oda yöneticisi bir
işverenin firmasında çalışırken yaşadıklarını anlattı.
Kendisinin işine sudan bir sebeple son verildiğini anlatan Bengü
Yıldız, hukuki haklarını ararken oda yöneticisi patron tarafından
tehdit edildiğini ve daha sonra yeni başladığı işten de eski işverenin
etkisiyle atıldığını belirtti. Yıldız temel meselenin emek sermaye
çelişkisi olduğunu belirtirken yaşanılan olay özelinde oda
yönetim profilinde bunun somutlandığını belirtti. Ücretli
çalışanların birlikte mücadelesinin önemine değinen
Yıldız, gerçekleştirilen etkinliğin anlamlı olduğunu
belirtti.
Etkinlikte gerek katılımcılara yaşadıkları süreçlerle
ilgili sorular sorularak gerekse de yaşanılanlar özelinde
görüş bildirip katkı konularak geniş katılımlı bir
söyleşi gerçekleştirildi. Bu katkılardan başlıca öne
çıkanı oda yönetim profillerinin ücretli
çalışanları temsiliyet anlamında son derece geri olması oldu. Bu
tablonun değişmesi için ücretli çalışanların bir
araya gelerek mücadelelerini sürdürmeleri gerektiği
belirtildi.
Etkinliği izleyenler arasında yer alan bir basın emekçisinin
söz alarak TARAFtarlığı ile ünlü bir gazetede yaşadığı
hak gaspını ve işine son verilmesini anlatması sorunun bir sistem sorunu
olduğunu net bir şekilde gözler önüne serdi. 40 kişinin
katılmış olduğu etkinlik, özellikle katılımcıların
yaşadıklarını arda arda anlatımları; güvencesizliğin, gerek
işçi güvenliği gerek sendika çalışması gerekse genel
olarak hak mücadelesi anlamında başat bir engel olduğunun altını
çizmiş oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder