Abluka altındaki
mahremiyet: İşyerinde elektronik takip / National Workrights
Institute
Giriş
Ofisteki herkes Gail'in mesaiden sonra spor yapmak için kendi
bölmesinde elbiselerini değiştirdiğini biliyordu. İşverenleri,
kendi bölmesinin hemen yan tarafına yasadışı etkinliklerinden
kuşkulandıkları komşusunu gözetlemek için gizli bir kamera
yerleştirdiklerinde, her gün gerçekleştirdiği bu adeti de
filme alındı. İlk birkaç sefer hata olarak nitelendirilebilirdi,
fakat Gail'in elbiselerini değiştirmesini beş aylık bir dönem
boyunca filme almak mazur görülemez.
Elektronik takip Amerikan iş dünyasında hızla büyüyen bir
olgu. 20. yy'nın başlarında zaman aralarının ya da el-göz
hareketlerinin ölçümü gibi son derece sınırlı bir
kullanım alanında ortaya çıkan elektronik takip, giderek daha
çok Amerikan iş pratiklerine yerleşti. Teknolojinin daha
güçlü, kolay, kurulumunun ve bakımının daha ucuz
olmasıyla beraber bu ülkedeki elektronik takip hızla arttı.
1999'da çalışanları takip eden işverenlerin oranı
%67'ydi. Sadece 2 yıl sonra, 2001 yılının içinde bu oran
%78'e çıktı. 2003 yılında gelindiğinde ise işverenlerin
%92'si değişik biçimlerde elektronik takip uygulamaktaydı.
İşverenler şimdi video ile gözetliyorlar; çalışanların
telefon görüşmelerini dinliyorlar; çalışanların
İnternet ya da e-Posta kayıtlarını inceliyorlar; GPS ile
çalışanlarını takip ediyorlar. İşin ürünlerinin takip
edilmesi meşru görüldükçe, insanların
alışkanlıklarının ve çalışanların yaşamlarının takibi de
meşrulaşıyor. Teknoloji iş yerinde yaygınlaştıkça giderek daha
pervasız oluyor. Ve çalışanlar için sadece birkaç
yasal koruma mevcut. İşverenin talepleri ile çalışanların meşru
mahremiyet taleplerini dengeleyecek bir girişim söz konusu değil.
Kişisel verilerin toplanması ve kullanılması iş yeri gözetiminin
bir yan ürünü ve biz Amerikanlar'ın
övündüğü o özgürlüğümüzü
giderek daha çok tehdit ediyor. Çalışanların mahremiyetini
korumak; Amerikan iş yerine temel adaleti ve saygınlığı geri getirmek
için iş yerindeki elektronik takibi kontrol edecek yasal
düzenlemelerin yapılması gerekiyor.
Mahremiyet ve İhlaller
İşverenler meşru gördükleri maddi çıkarları nedeniyle
takibe başvuruyor olsalar da, bunun çalışanların mahremiyeti
üzerinde yıkıcı bir etkisi oluyor. Sanal olarak iş yerinde
yaptığımız ya da söylediğimiz her şey işverenler tarafından
takip edilebilir ve takip ediliyor. İşverenlerimiz kameralar aracılığı
ile bizi seyrediyorlar ve dinliyorlar; e-Posta'larımızı okuyorlar;
sesli postalarımızı dinliyorlar; hard diskimizdeki belgeleri
karıştırıyorlar; her gün ziyaret ettiğimiz web sitelerini takip
ediyorlar.
Bu, sadece işle ilgili davranışlar ve iletişim ile sınırlı olsaydı
zaten yeterince nahoş bir durumdu. Fakat değil. Cep telefonlarının,
çağrı cihazlarının ve ev bilgisayarlarının ortaya
çıkışı ev ve iş yeri arasındaki geleneksel duvarları hızla yok
ediyor. İnsanlar evdeyken işverenleriyle düzenli olarak iletişim
halindeler. Associated Press'in eski işyeri muhabiri olan Maggie Jackson
ortalama bir profesyonelin ya da yönetici düzeyindeki bir
çalışanın, işten haftada 20'nin üzerinde posta
aldığını tahmin ediyor . Bu yeni esneklik kişisel iletişimin de giderek
daha çok iş yerinde gerçekleştiği anlamı taşıyor. Hafta
sonunun çoğunu işvereniyle telefonda geçiren bir
çalışan iş yerinde kişisel bir görüşme yapmasının
uygunsuz olabileceğini düşünmüyor (ve
düşünmemelidir de).
Bu, işverenlerin takip sistemlerinin düzenli olarak kişisel
iletişimi kayıt altına aldığı anlamına geliyor. Bu iletişim
çoğu zaman çok hassas değil. Fakat kimi zaman mesajlar
çok kişisel olabiliyor. Masasında öğle yemeğini yerken eşine
romantik bir mesaj atan çalışan yazdıklarının patronu tarafından
okunduğunu fark edebilir. Ya da bir çalışanın psikiyatrisi
için hazırladığı not açığa çıkabilir.
İnternet takibi son derece tehditkar olabilir. İnsanlar bugün temel
bilgi kaynağı olarak İnternet'e başvuruyor ve hatta iş yeri telefonu
ya da e-posta üzerinde paylaşmaya çekineceği bilgileri
arayabiliyor. Bu kısmen İnternet üzerinden yapılan araştırmanın
verimliliği ile ilgili. Tecrübesiz biri bile, geleneksel yollarla
arandığında saatler hatta günler sürecek bir bilgiye web
üzerinden birkaç dakika içinde erişebilir. İnsanlar
ayrıca İnternet üzerindeki araştırmalarında anonim kalabildikleri
için bu yolu tercih ediyorlar.
Sonuç olarak insanlar hayal edebileceğiniz her konuda en hassas
konularda bilgi ya da yardım alabilmek için İnternet'e
başvuruyorlar. Aile içi şiddete maruz kalan kadınlar bilgi,
sığınak ya da benzer biçimdeki yardımlar için
İnternet'e bakıyorlar. Bunun yanında, alkol ve uyuşturucu sorunu
olanlar, maddi sıkıntıları olanlar, evliliğinde sorun yaşayanlar ya da
sağlık konularında bilgi almak isteyenler İnternet'e bakıyorlar. Web
erişiminin izlenmesi, bir işverene çalışanların en hassas
problemlerini görebildiği bir pencere açıyor.
Bunlar içinde en tehditkar olanı ise video takibi. Bazı kameralar
yerindedir. Merdivenlerdeki ve otoparklardaki kameralar özel
hayatımıza müdahale etmeden güvenliğimizi sağlarlar. Fakat
işverenler kameraları sık sık kabul edilemez yere koymaktadırlar.
Çok sayıda işveren soyunma odalarına, tuvaletlere ve hatta zaman
zaman duşları ayıran bölmelere kamera yerleştiriyor. Hiç
kimse işte cinsel röntgenciliğe maruz kalmamalı.
Bu tarz problemler takibin uygulama tarzı yüzünden daha
kötü bir hal alabilmektedir. Çoğu işveren, özel
iletişimin izlenmesinden kaçınma yönünde bir girişimde
bulunmamaktadır. İşverenlerin çoğu daha gelişmiş sistemler
bulunmasına rağmen, iş ya da kişisel mesajlar arasında bir ayrım
yapmayan sistemler kurmaktadır.
Kurumsal izlemenin yanında, BT (Bilişim Teknolojileri)
çalışanları kişisel nedenlerle de kendi çalışma
arkadaşlarını takip edebilmektedir. İşverenler bu tarz kişilere,
çalışanların iletişimine erişim konusunda tam yetki
tanımaktadır. Takibin resmi çalışma yönergeleri
çerçevesinde gerçekleşmesini sağlayacak teknik
olanaklar olmasına rağmen, az sayıda işveren bunları kullanmaktadır. Bu
tarz çalışma yönergelerine sahip olan işverenler bile bunu
çok nadiren uygulamaktadır. Sonuç olarak, takip işini
yürüten çalışanlar, kendi zevkleri için
çalışma arkadaşlarının mesajlarını okumaktadır.
En onur kırıcı olanı da çalışanlar ne zaman izlendikleri
konusunda bilgisi sahibi değiller. İşverenlerin çoğu
çalışanları konu hakkında uyarırken, bir kısmı bunu gereksiz
görmektedir. Standart şirket uyarıları ise sadece şirketin her an
her şeyi izlemeye hakkı olduğunu belirtmekle sınırlı kalmaktadır.
Çalışanlar takip edilenin e-postaları mı, sesli postaları mı,
web erişimi mi yoksa hard diskleri mi olduğunu bilememektedirler. Takibin
sürekli mi, rastgele mi ya da ihtiyaç duyulduğunda mı
gerçekleştiği bilinmemektedir. Hatta izlenip izlenmediklerini
bilememektedirler. Böyle bir uyarı hiç uyarmamaktan neredeyse
daha kötüdür.
Durum bugün bu kadar kötüyken, gelecekte daha da
kötüleşmesi muhtemeldir. Bugün birçok
çalışan, evdeki bilgisayarlarını kullanarak işverenleri
için çalışmaktadır. Şimdilerde yaklaşık 20 milyon
çalışan ve bağımsız sözleşmeli, ayda en az bir gün
evde çalışmakta ve bu sayı hızla artmaktadır. Milyonlarca insan
evdeki bilgisayarlarını işyeri ağlarına bağlayarak gayri resmi şekilde
geceleri ve hafta sonları evden çalışmaktadır.
Bu gerçekleştiğinde, ev bilgisayarları işverenlerin takibine
açılmaktadır. İşyeri takip sistemleri geçici olarak ağa
bağlanmış ev bilgisayarları da dahil olmak üzere ağdaki tüm
bilgisayarları takip etmektedir. Bu da ev bilgisayarımız üzerinden
gerçekleşen kişisel iletişimimizin işverenlere açık
olacağı anlamına gelmektedir. Ev bilgisayarlarımızdan attığımız
kişisel e-postalar kadar mali kayıtlar ve bilgisayarlarımızdaki kişisel
bilgiler işverenlere açılacaktır. Bu sadece bir olasılık değil,
gerçekleşmesi muhtemel bir durumdur. Çalışanlarının ev
bilgisayarlarındaki bilgilere erişimin ilgilerini çekip
çekmeyeceği sorulduğunda, şirket yetkilileri olumlu yanıt
vermiştir.
Takip ve Verimlilik
İşverenler elektronik takibi genellikle verimliliği arttırmak amacıyla
uygularlar. Takibin bunu başarıp başaramadığı şüphelidir.
Aslında çok fazla takip, çalışanlar üzerinde stres
oluşturarak ve çalışanların moralini bozarak verimliliği
azaltabilmektedir.
Bell Canada için yapılan bir çalışmada, uzun mesafe ve
rehber yardım operatörlerinin %55'i takipten kaynaklı ek bir stres
yaşadığını belirtmiştir. Artan stres beraberinde fiziksel semptomları
da beraberinde getirmektedir . Wisconsin-Madison Üniversitesi,
Endüstri Mühendisliği Bölümü tarafından yapılan
bir çalışmada, takip edilen çalışanlarda görülen
daha yüksek stresin, başta %27'yle omuzlarda ağrı ya da
katılık, %23 boyunda ağrı ve %21 sırt ağrısı olmak üzere
fiziksel hastalıklara yol açtığı görülmüştür.
Bu tarz stres ve strese bağlı semptomlar sağlık harcamalarını,
kaybedilen zamanı ve devamsızlığı arttırabilmektedir.
İş yerindeki elektronik takip, çalışanların ürünlerin
niteliğinden çok niceliğine öncelik vermesine neden
olabilmektedir. Niceliği nitelikten üstün tutmayan işverenler
bile benzer bir sonuç yaşayabilmektedir; çünkü
niteliğin elektronik izlenmesi daha zordur. Verimliliği arttırma
baskısı, ürünün niteliği üzerinde tam tersi bir etkiye
neden olmaktadır. National Productivity Review tarafından yayınlanan iki
çalışmada yazarlar, “takip edilen çalışanların,
takip edilmeyenlere göre karmaşık müşteri taleplerini yerine
getirmede takip edilmeyenlere göre daha isteksiz olduğu” sonucuna
varmışlardır. Diğer verimlilik çalışmalarında da benzer
sonuçlar çıkmıştır.
İşveren ve çalışan arasındaki güven yüksek bir
verimlilik düzeyi için temeldir; gereksiz ve gizli takip bu
güvene zarar vermektedir. Yakın zamanda Microsoft ve London School of
Economics tarafından birlikte yürütülen bir
çalışmada “karşılıklı güven ortamında
gerçekleşen bir çalışmanın iş koordinasyonunu
büyük ölçüde kolaylaştırdığı”
görülmüştür. Ayrıca, “karşılıklı güven
mobil örgütlenmelerin olmazsa olmazıdır... Güvensizlik
ortamı işlerin sadece göstermelik olarak yapılmasına neden
olur.”
Bu işverenlerin çalışanları hakkında elektronik aygıtlarla
hiçbir zaman veri toplamayacağı anlamına gelmez. Bu sadece takibe
verimlilik artışı niyetiyle başvurulmasının doğru olmayacağı anlamı
taşır. Herhangi bir takip programı başlatırken işverenler
aşağıdakilere dikkat etmelidirler:
1. Uygulanması planlanan takip yönteminin verimliliğe nasıl bir
katkısı olacağına
2. Takip programının çalışanlar üzerinde yaratacağı
strese
3. Çalışanların moraline etkisine
4. Artan verimliliğin artan stresi ve düşen morali dengeleyip
dengelemediğine
İşverenler, herhangi bir önemli karar öncesinde yaptıkları
fayda-maliyet analizini tekrarlamak zorundadır.
Daha Etkili Çözümler
İşverenlerin büyük bir kısmı röntgenci değildir.
Çoğunlukla doğrudan çalışanının performansıyla ilgili
olmadıkça, çalışanlarının kişisel bilgilerini
öğrenme ihtiyacı duymazlar. Ancak pratikte işverenin gereksinimleri
ile çalışanın mahremiyet kaygısı arasında bir denge
gözetmezler. İşverenler, çalışanlarının özel hayatına
girmeden de kendilerini ilgilendiren birçok konuyu
çözebilirler. Aşağıda bu konuda birkaç öneri yer
almaktadır:
• Yöneticiler ve işletmeciler, çalışan sorunlarıyla
ilgilenebilmeleri için esaslı bir şekilde eğitilmelidir.
Çoğu işte yöneticiler çalışanların hassas
sorunlarının üstesinden gelme konusunda yetersiz kalmaktadır. Esaslı
bir şekilde eğitilmiş yöneticiler, elektronik takip konusunda oluşan
kaygıyı dağıtma konusunda şirketler için en değerli hazinedir.
Yönetici personel, yönetmelikler hazırlayıp kaygıları tespit
edebilir ve şikayetler üzerine kafa yormanın yanı sıra şirket
kaynaklarını israf eden çalışanları da takip ederek bu kişilerle
birebir görüşebilir.
• Elektronik takibin gerekli olup olmadığına dair kurum içi
bir değerlendirme yapmak gerekir. Bu açık bir nokta olarak
görülebilir; fakat bir çok işletme gerçekten
ihtiyaçları olup olmadığını iyice düşünmeden
büyük ölçekli elektronik takip mekanizmaları
kurmaktadır.
• Takibi devreye sokmadan önce yönetim çalışanlarla
verimlilik sorunları üzerine konuşmalıdır. Çalışanlar
alternatif çözüm önerileri getirebilirler. Eğer takip
yönünde bir tercih yapıldıysa, çalışanlara, takip
programının ve kapsamının kabul edilebilir şekilde tasarlanabilmesi
için söz hakkı verilmelidir.
• Eğer takip gerçekleştirilecekse, kapsamı sadece hedefleneni
gerçekleştirecek kadar dar olmalıdır. İşverenler, takip
kapsamını sadece iş ile ilgili konularla sınırlı tutmalı, kişisel
iletişimi takip etmekten kaçınmalıdırlar. Ayrıca, web erişim
yazılımının her bireyin girdiği sitenin izlenmesini gereksiz kılacak
şekilde düzenlemesi gerekir.
• Takip “vaka temelli” olmalıdır. Bu takibin sadece
uygunsuz bir durum yaşandığında devreye sokulması ve ilgili olayla
sınırlı kalması anlamına gelir.
• Eğer bir şirket takip programını uygulamayı seçtiyse, bu
konuda gerekli uyarılar yapılmalıdır. Bu uyarı, takip sırasında neyin
izlendiğinin ve izlemenin ne zaman gerçekleştiğinin bilgisini
içermelidir. Amerikan İşletme Derneği 1997'den beri
işverenlere gerekli uyarıları yapmalarını tavsiye etmektedir.
SAYILAR :
ELEKTRONİK TAKİP YAYGIN BİR PRATİK HALİNE GELDİ
Amerikan iş yerlerindeki elektronik takip uygulaması son yıllarda
dramatik bir yükseliş gösterdi. 1980 öncesi elektronik takip
hemen hemen hiç bilinmiyordu. Teknoloji Değerlendirme Kongre
Bürosu'nun 1987'de elektronik takip üzerine yaptığı
çalışmada çalışanların sadece %7'si böyle bir
uygulamayla karşı karşıya kaldığını bildirmişti. Fakat Mac
World'un sadece 6 yıl sonraki çalışması bu sayının neredeyse
üç katına çıktığını (çalışanların
%20'sine) gösterdi. Amerikan İşletme Derneği'nin
2001'deki araştırmasına göre elektronik takip uygulayan
işverenlerin oranı %78.4'e yükselmişti. 2003'te ise
işverenlerin %93'ü elektronik takip uygulamaktaydı.

Resim 1: Amerikan işyerlerinde uygulanan elektronik takip
Ancak daha endişe vereni işverenlerin çalışanlarını izleme
yolları:
• İşverenlerin %75'i çalışanlarını
bireyselleştirilmiş herhangi bir neden olmaksızın izliyor.
• İşverenlerin %50'si çalışanlarını uyguladıkları
takip programı hakkında bir eğitime tabi tutmamaktadır.
• İşverenlerin %20'sinin yazılı bir takip politikası
yoktur.
• İşverenlerin %25'inin takip uygulamasının suiistimal
edilmesini önlemek için herhangi bir prosedürü ya da
önlemi yoktur.
Ülke genelinde kişisel mahremiyet üzerine ateşli tartışmalar
yapılırken, Amerikan iş yerlerinde uygulanan elektronik takibin hızlı
yükselişinin önüne geçilememektedir.
GÜNLÜK YAŞAM:
AMERİKAN İŞYERLERİNDEKİ ELEKTRONİK TAKİP HİKAYELERİ
California:
Fashion Island Newport Beach'da bulunan Neiman-Marcus Store
çalışan ve iki kere yılın çalışanı seçilen Kelly
Pendleton, kadın çalışanlarca kullanılan soyunma odasının
tavanında bir kamera keşfetti; kamera erkek çalışanlarca takip
edilmekteydi.
Consolidated Freightways çalışanları tuvaletlerdeki gizli
kameraları fark ettiklerinde dehşete kapılmışlardı – bazı
kameralar doğrudan pisuvarlara bakmaktaydı. Binlerce çalışan
için bin saatin üzerinde video kaydı vardı. “ Gizli
kameraları bulan liman işçisi Joe Quilty, erkeklerin
sarsıldığını ve bazı kadınların ağlayarak evlerine gittiğini
söyledi.
Bir AT&T çalışanı, yine AT&T çalışanı olan
karısına şirket e-posta sistemini kullanarak bir aşk notu
gönderdiği için resmi bir kınama aldı.
Yargıtay 9. Dairesi, ABD Mahkemeleri Yönetim Bürosu tarafından
izinsiz ve kimsenin rızası alınmadan kurulan bilgisayar izleme
yazılımını devre dışı bıraktı. Yargıç Alex Kozinski,
gözetim sistemini özel hayatı ihlal etmekle suçladı.
Kongrenin birçok üyesi destek verdi; Kongre üyesi Howard
Bergman şöyle yazdı: “Bazı durumlarda bir çalışanın
İnternet kullanımını ya da e-postası'nı takip etmek gerekebilirken,
hiçbir ayrım gözetmeyen sistematik takibi uygunsuz buluyorum...
Bu özellikle çalışanların mahremiyetini korumakla
yükümlü olan mahkemeler için uygunsuzdur.”
California'daki Epson Torrance'de görevli olan Alana Shoars bir
e-posta sistemi kurdu. Bayan Shoars, Epson çalışanlarına
e-postalarının gizliliği konusunda garanti verdi. Fakat daha sonra
amirinin çalışanların tüm e-postalarını okuduğunu fark
etti.
Florida:
Bir Walt Disney World çalışanı, kadın çalışanları
banyoda ve soyunma odalarında videoya kaydetti. Aylar sonra Disney
güvenliği durumdan haberdar oldu, ama durumu düzeltmek için
aylarca hiçbir şey yapmadı. Disney sonunda özel bir operasyonla
kendi gözetim sistemini kurdu. Hiçbir kadın çalışan
gerekli önlemleri alması için konu hakkında uyarılmadı.
Böylece hem çalışanlar hem de röntgencinin soyunma odası
görüntüleri habersiz bir şekilde kaydedilmiş oldu.
Apalachicola Times'ın genel yönetmeni çalışanların
banyolarına gizli kamera kurdu ve kaydetmeye değer 29 video yaptı.
Görüntüleri kaydedilen birçok kadından biri olan Lynn
Perry hiç kimsenin gözetim için kendisinden izin
almadığını söyledi. Resmi ya da gayri resmi olarak hiç kimse
Perry'nin iznini almamıştı ve banyoda bir kamera olduğundan
habersizdi.
Georgia:
Özel Hukuk Müşavirliği, başkanın niteliklerini hicveden bir
mesajı yönlendiren Hava kuvvetleri makinisti Donald Thompson hakkında
bir soruşturma açtı. Thompson bu mesajı, “sadece bir geyik
muhabbeti” olarak nitelendirdi.
Pendergrass'ta Atlas Cold Storage tarafından işletilen yerel bir
fabrikada kadın çalışanlar bilgileri ve rızaları olmadan
düzenli olarak banyoda filme alınıyordu. Çalışanlar fabrika
yöneticisinin kendilerini sık sık “ben görmeden
gidebileceğiniz hiçbir yer yok” diye hatırlatmalarda
bulunduğunu söyledi.
Hawaii:
Hawaii Hava Yolları pilotlarından Robert Konop hava yolları
çalışanlarının serbestçe tartışıp yönetimi
eleştirebileceği şifre korumalı bir web sitesi kurdu. Başkan
yardımcılarından biri, arkadaşı olan bir pilota baskı yaparak siteye
giriş şifresini aldı ve siteye girdi.
Illinois:
Bir çalışan, patronun takip sisteminden ele geçirdiği bir
e-postayı tüm ofise duyurmasından sonra işten ayrıldı.
Maryland:
Cankurtaran olarak çalışan 17 yaşındaki Jennifer Smith eyalet
yüzme havuzunda mayosunu değiştirirken yöneticisi tarafından
filme alındı.
Massachusetts:
Sheraton Boston Hotel'in çalışanlara ait soyunma odalarında
gizli kameralar bulundu. Çalışanların kıyafetlerini
değiştirdiği binlerce saatlik sahne kaydedildi. Sheraton
çalışanlarından Jean L. Clement gizli kameraların varlığını
öğrenmenin kendisini tedirgin ettiğini, nereye giderse gitsin
izleneceği, hatta Haiti'de bile bunun olacağı hissini taşıdığını
belirtti.
Nebraska:
Mid-Nebraska Bireysel Hizmetler çalışanı Melissa Haines,
çalışanların işle ilgili konuşmalarının yanında kişisel
konuşmalarını da kaydeden gizli cihazlar keşfetti. Haines durumunun
berbat olduğunu, ne yapabileceğini bilmediğini söyledi.
New Jersey:
Clinton ilçesinde memurların haberi olmadan devriye
araçlarının arkasına GPS cihazları takıldı.
Bir kadın çalışan mesai saatleri içinde bebek bekleyen
anneler ile ilgili bir siteye baktı. Sadece bilgi almak istiyordu ve olası
durum hakkında hiç kimseyle görüşmemişti. Daha sonra
amiri hamileliğini tebrik etti.
Şirket e-posta sistemini kullanarak fıkra gönderen Heidi Arace ve
Norma Yetsko adlı iki PNC Bank çalışanının işine son verildi. Bu
tarz postalar önceden de gönderiliyordu ve bu konuda bir
kısıtlama daha önce hiç yoktu.
New York:
Woodside'da bir yangın söndürme tesisatı firmasının
başkanı olan Howard Boyle çalışanlarına cep telefonu hediye etti,
ama cihazlardaki GPS hakkında bilgi vermedi. Böylece Boyle
elemanlarının ne zaman çalışıp ne zaman dinlenme arası
verdiğini takip edebilecekti. Boyle, çalışanlarının bunu
bilmesine gerek olmadığını söyledi. “Önümdeki
monitörden nerede bulunduklarına bakıp, telefon açıp nerede
olduklarını sorabilirim” dedi.
Mutual Central Alarm Service'de çalışan Lourdes Rachel Arias ve
Louis J. Albero patronlarının, kendilerine gelen ya da yaptıkları
aramaların, kendi bilgileri ya da rızaları olmadan kaydedildiğini
farkettiler.
Pennsylvania:
İşvereninin e-posta'nın güvenli olduğu, hiçbir şekilde
disiplin suçuna ya da işten çıkarmaya neden olmayacağı
güvencesine rağmen, Michael Smyth evden şirket e-postasını
kullanarak işle ilgili olmayan bir mesaj attığı için işten
çıkarıldı.
Tennessee:
Joyce Carr ve Bernice Christianson adlı iki Northern Telecom
çalışanı Nashville fabrikasına gelen ve giden tüm aramaların
gizli mikrofonlar aracılığıyla kaydedildiğini öğrendiler. Yapılan
soruşturmada üst yönetimin çalışan kafeteryasındaki
ödemeli telefonları sistematik bir şekilde dinlediği ortaya
çıktı.
Texas:
O zamanlar hiçbir takip politikasına sahip olmayan Microsoft'ta,
Bill McLaren adlı çalışanın ofis bilgisayarındaki şifre
korumalı klasörleri açıldı.
Washington:
WJLA-TV istasyonunda, editörlerin haberin gerçekleştiği yere
en yakın aracı tespit edilebilmesi amacıyla istasyon araçlarına
takip cihazları konuldu. Fakat çalışanların bu cihazların
kendilerini takip etmek için kullanıldığını iddia ettiler.
Çalışanlar bunu da editörlerin telefonla arayarak kendilerine
yavaş sürmelerini söylemelerine ya da bazı yerlerde neden
durduklarını sorgulamalarına dayandırdılar.
ÇALIŞANLARIN ELEKTRONİK TAKİBİ
YASAL DÜZENLEME GEREKSİNİMİ
Federal Hukuk:
Çalışanların mahremiyetini korumayı hedefleyen tek federal yasa,
1968 tarihli “Otobüslerde Suç Kontrolü ve Güvenli
Sokaklar” yasasına 1986 yılında eklenen Elektronik İletişimin
Mahremiyeti yasasıdır (ECPA). Bu koruma, eyaletler arası ticarette yer
alan tüm iş alanlarına uygulanmakta olup eyaletler arası tüm
telefon iletişimini de içerecek şekilde genişletilebilmektedir.
Ayrıca yasa, kulaklık kullanmalarından kaynaklı olarak
çalışanlar arası iletişime kulak misafiri olan işverenlere de
uygulanabilir. Yasa, hem cezai hem de hukuki unsurları belirtmektedir.
Hukuksal unsurlar, telafi ve cezai tazminatların yanı sıra avukat
ücretleri gibi diğer masrafları da içermektedir.
Ancak yasaklamanın üç istisnası vardır. Birincisi istisna,
iletişim servisi sağlayıcıların daha iyi hizmet verebilmek için
hatlara müdahalesine olanak verilmesidir. Bu istisna altında, bir
telefon şirketi, işlerin eksiksiz yapılmasını sağlamak ve
müşterilerle olan iletişimi denetlemek amacıyla
çalışanlarını takip edebilir.
İkinci istisna rızanın varlığını gerektirir. İletişimin
taraflarından biri iletişime müdahale edebilir, ya da iletişimin
taraflarından birinin buna rızası olabilir. Mahkemeler çoğunlukla
zımni onayı dikkate almazlar. Örneğin, takip edebilme yetisinin
varlığı gerçek rızanın yerini tutamaz. Rıza, çalışanın
takip programının varlığından haberdar olduğu, kişisel kullanımlar
için başka telefonlar tahsis edilmiş olmasına rağmen sadece iş
için ayrılmış telefonu kullandığı zaman geçerlidir.
Üçüncü ve başlıca istisna ise takibin “normal
iş akış süreci”ndeki bağlamına ve içeriğine
bağlıdır. Bağlam analizinde değerlendirildiğinde, takibin iş
politikasına nasıl bir katkıda bulunduğuna ve bunun
çalışanların mahremiyetine ne ölçüde müdahale
ettiğine bakılır. Müşteriyle telefon üzerinden iletişim kuran
iş birimlerinde takibin meşruluğu açısında en sağlam
argümanlara sahiptir. Takibin lüzumsuz
görüldüğü durumlar ise takip konusunda bilgilendirme
yapılıp yapılmadığı ve çalışanlara kişisel iletişimleri
için ayrı bir telefon tahsis edilip edilmediği ile ilgilidir.
İçerik analizi ise takip edilen aramanın kişisel veya işle ilgili
olup olmadığına bakar. Olaya hangi açıdan yaklaşılırsa
yaklaşılsın mahkemeler işverenin takip ettiği bir konuşmanın kişisel
olduğunu öğrendikten sonra eylemine devam etmesini yasa ihlali olarak
kabul eder (bkz. U.S. v. Harpel, 493 F. 2d 346 (10th Cir. 1974) ve U.S. v.
Axselle, 604 F. 2d 414 (5th Cir. 1980).) İşverene bu kararı verebilmesi
için “makul” bir süre tanınır. Mahkemeler bu
“makul” süreyi 5 saniye ile 5 dakika arasında ele
almıştır (bkz. Watkins ve Axselle).
ECPA saklanan iletişime erişimi yasaklamaktadır (Saklanan İletişim
Hakkında Kanun). Fakat bu kanunun çok sayıda zayıf noktası
vardır. Telefon ya da elektronik iletişimi sağlayan ve bu iletişim
hattının kullanıcılarına tanınmış çeşitli ayrıcalıklar
vardır. İşverenler genellikle bu ayrıcalıklardan
faydalanabilmektedirler.
Mevzuatın hızla güncelliğini kaybetmesiyle ECPA'nın
çalışanlara sağladığı korumalar büyük
ölçüde güncelliğini yitirmiştir. ECPA
günümüzde, e-postaların, İnternet'in takibi ya da video
gözetimi gibi yaygın durumlarda uygulanamamaktadır. ECPA'nın daha
çok “dinleme” ile ilgili olması saklanan iletişimi
kanundan muaf kılmıştır. Ayrıca elektronik mesaj konusunda olduğu gibi
sistemlerin şirketin özel mülkiyetinde olmasını mahkemeler bir
muafiyet olarak değerlendirmiştir (bkz. Shoars v. Epson, 90 SWC 112749 and
90 BC 7036 (Superior Court, Los Angeles County) ) İşverenler tarafından
çalışanlarına verilen e-postalarının okunmayacağı,
incelenmeyeceği garantileri, çalışanların işine son verilmesini
ya da disiplin cezası almasını engellememektedir (bkz. See Smyth v.
Pillsbury & Co. 914 F. Supp. 97, 101 (E.D. Pa. 1996))
Bunun yanında ECPA , elektronik takip ne kadar geniş olursa olsun
işverenlere bunun hakkında bilgilendirme yapmayı gerektirmediği gibi bu
konuda herhangi bir mevzuat da yoktur.
Eyalet Kanunu:
Federal yasanın yanı sıra, çalışanlar çeşitli eyalet
anayasaları, ortak hukuk ve yasal kaynaklar aracılığı ile
mahremiyetlerini koruyabilmektedirler. Birçok eyalet,
Dördüncü yasa değişikliğinde yer alan arama ve el koyma ile
ilgili yasaklamaları içeren anayasa maddelerine sahiptir. Bazı
eyaletlerin Federal Anayasa'daki mahremiyet haklarının daha
ötesinde anayasal garantileri vardır. Ancak sadece California
mahkemeleri eyalet anayasasında yer alan mahremiyet kararlarını hem
kamudaki hem de özeldeki işverenlere uygulamaktadır (bkz. See Porten
v. University of San Francisco, 134 Cal. Rptr. 839 (Cal Ct. App. 1976) ).
Diğer eyaletlerde eyalet anayasasında yer alan mahremiyet hakkı ancak
hükumetin işveren olduğu durumlarda uygulanmıştır. Yine de New
Jersey ve Alaska'daki bazı eyalet mahkemeleri eyalet anayasalarının
özel sektör çalışanlara yönelik kamu
politikalarının oluşturulmasında da kullanılabileceğine karar
vermiştir.
Eyaletlerin çoğu telefon iletişimin özel şahıslarca
dinlenmesini yasaklamaktadır. Ancak bu eyaletlerin çoğu ECPA'yı
taklit etmektedir ve benzer istisnalara ve muafiyetlere sahiptir. Bu
eyaletlerin, çalışanların mahremiyet alanının yasalaşması
yönünde bir istek göstermiş olsalar da bu çabalar
bölük pörçük olmuştur. Geçtiğimiz yıl
California İş Kanunu'na mahkeme kararı olmaksızın işverenlerin
çalışanlarını soyunma odalarında, tuvaletlerde ya da
kıyafetlerini değiştirdiği diğer alanlarda takibini yasaklamıştır
(Labor Code, Sec 435 (a) to (c)). Ayrıca Connecticut, iş kanuna yeni bir
bölüm ekleyerek işverenlere çalışanlarını nasıl takip
ettiklerini yazılı olarak bildirme zorunluluğu getirmiştir. Bununla
beraber, eyalet hükumetlerinin konuyu etraflıca ve kararlı bir
şekilde ele aldığı söylenemez, çoğu durumda da hiç
ilgilenmemişlerdir.
Sonuç olarak, haksız fiil hukukunda son derece sınırlı bir koruma
söz konusudur. Davacıların, işverenin takibine ve gözetlemesine
itiraz edebileceği haksız fiillerin başında çalışanın
mahremiyetinin çiğnendiği durumlar gelmektedir. Bunu işyeri izleme
ihlallerine taşımak isteyen girişimler vardır. Ancak
günümüz hukukunda bu tarz mahremiyet iddialarında bulunmanın
önünde zorlu engeller vardır.
Takibin haksız fiil olarak nitelendirilebilmesi için itirazın makul
gerekçelere dayanması gerekir. Çünkü rutin takip
bazı bakış açılarından (özellikle
üçüncü kişiler dikkate alındığında) zararsız
görünebilir ve bu tarz takibin zararları azar azar ve
süreç içinde gerçekleştiğinden
çalışanların iddialarını ispatlayabilmelerini
zorlaştırmaktadır. Özellikle bu tarz iddialar işle ile ilgili
durumlarla yaşandığında ispatlanabilmeleri zordur (bkz. See Barksdale v.
IBM 620 F. Supp. 1380 (W.D.N.C. 1985).) Ayrıca mahkemeler, işyerinde
çalışanın özel bir alana sahip olabileceğini kabul etme
konusunda henüz pek istekli değillerdir (bkz. Ulrich v. K-Mart Corp.,
858 F. Supp. 1087 (D. Kan. 1994)). Örneğin çalışanın
bürosu, masası ya da çekmecesi işverenin mülkü olarak
göründüğünden özel alan kapsamına girmemektedir.
Bu durum, duşlar ve soyunma odaları gibi yerler dışında
çalışanın elini zayıflatmaktadır. Bu özel alanlarda bile
mahkemelerin tartışmalı kararları vardır (bkz. Speer v. Department of
Rehabilitation & Correction, 646 N. E. 2d 273 (Ohio Ct. Cl. 1994)).
SORULAR ve YANITLAR
İŞYERİ MAHREMİYETİ İÇİN BİR KANUNA İHTİYAÇ VAR
MI?
Evet. Son yıllarda iş yeri gözetiminde yaşanan patlama
Amerikanlar'ın işlerindeki mahremiyeti yok etti. İşverenlerin
%80'i elektronik gözetime başvuruyor. İşverenlerin takip
uygulamaları sık sık belirli ve yönetimsel açıdan meşru
kabul edilen durumları aşıyor. Yakında evrenselleşecek. Nadiren
işverenlerin bireysel taleplerini karşılayabiliyor ya da
çalışanların mahremiyet gereksinimini dengeleyebiliyor. Şu anki
kanunlar güncelliğini yitirmiş, belirsiz ve bu konuda sessiz.
İşverenin meşru kaygıları ve çalışanların mahremiyeti
arasında bir dengenin kurulması gerekiyor.
İŞVERENLER TAKİP HAKKINDA UYARI YAPMALI MIDIR?
Evet. İşverenler kalite kontrol ya da benzer gerekçelerle takibe
başvurabilirler, fakat bunu gizli yapmaları gerekmez. Üstelik Amerikan
İşletme Derneği ve birçok kuruluş işverenlere,
çalışanlarını konu hakkında bilgilendirmelerini
önermektedir. Meşru gerekçelere dayanan takibin
çalışanların arkasından düzenlenmesine gerek yoktur. Takibin
amacı, çalışanın, elektronik iletişim araçlarını
kullanırken şirket politikasını gözetmesidir. Eğer
çalışanlar şirketin e-postaları ya da Internet erişimini takip
ettiğini bilirlerse kurallara uymak konusunda daha dikkatli davranırlar.
İnsanların ne zaman izlendiklerini bilmeye hakları vardır. İnsanlara
haber vermeden e-postaları okumak hem aldatıcı bir harekettir hem de derin
bir gizlilik ihlalidir.
TAKİP HANGİ DURUMLARDA SINIRLANDIRILMALIDIR?
İşverenlerin takip programlarını uygulamalarını destekleyen
birçok meşru nedenleri vardır. Şirket e-posta sistemlerinin
uygunsuz sonuçlar doğurabilecek şekilde kullanıldığı zamanlar
olmuştur. İnternet'teki sonsuz enformasyon çalışanları işte
aşırı bir şekilde web'de sörf yapmaya
sürükleyebilmektedir. İşverenler bu durumlarla baş etmeye
gereksinim duyarlar. Fakat hiçbir sınır tanımadan yapıldığında
beraberinde ciddi gizlilik ihlallerini de getirmektedir. İnsanlar robot
değildir. İş yerinde havayı, sporu, ailelerini ve işle ilgili olmayan
birçok şeyi tartışırlar. İşle ilgili olmayan bu konuşmaların
çoğu zararsız olmasına rağmen bazısı son derece kişiseldir. Bir
çalışan en iyi arkadaşına kocasıyla ilgili problemlerinden ya da
çocuğunun uyuşturucu kullandığına dair şüphelerinden
bahsedebilir. Çoğu işveren röntgenci değildir.
Çoğunlukla da iş performansıyla ilgisi olmayan konular hakkında
bilgi sahibi değillerdir. Ancak nadiren kişisel ve iş iletişimini
ayırmak konusunda girişimde bulunulur. Bir işveren çalışanının
kişisel iletişimini takip etmeden de işlerini verimli ve üretken bir
şekilde idare edebilir.
Şurası açıktır ki, gizliliği en çok zedeleyen
çalışanların duşlarda ve soyunma odalarında gözetlenmesi
gibi pratiklerin işle ilgisi yoktur ve açık seçik tacizdir.
Çalışanların bu tarz yerlerde son derece yüksek bir gizlilik
ve kişisel imtiyaz gereksinimi vardır. Bu, son derece onur kırıcı bir
uygulamadır ve biçimsizce kadınları gizlice fotoğraflanmasını
içerir. Bu tarz hassas yerlerde hangi durumların ve hangi dereceye
kadar suç kabul edilebileceği iyi bir hukuk mahkemesinin
gerekçeli kararına bağlıdır.
NEDEN HÜKÜMETLERE ÖZEL İŞLETMELERE MÜDAHALE
HAKKI VERİLMELİDİR?
Hükumetler, işletmelerin çalışanlarına doğru ve adil
davranmasını sağlamak amacıyla zaman zaman müdahale edebilir.
Amerikan Kongresi'nin geçmişte özel sektörün
faaliyetlerini kısıtlayan kararları olmuştur. Çocuk işçi
çalıştırmanın yasaklanması, kadınlara ve azınlıklara
yönelik ayrımcılığın engellenmesi ve asgari ücret uygulaması
gibi. Ayrıca yürürlükteki yasalar çalışanlara
sendikalarda örgütlenme ve kapatılması beklenen işletmeler
hakkında önceden haber alma hakkı tanımıştır. Bugün de
çalışanların gizliliğini ve onurunu korumak adına işverenlerin
uyguladığı elektronik takibe yasal sınırlandırmalar getirilmelidir.
FEDERAL YASAMA TARİHİ
Amerikan Kongresi'ne çalışanların mahremiyet hakkını korumak
adına son on beş yılda iki yasa tasarısı sunulmuştur. Bu tasarılar,
çeşitli insan hakları ve emek örgütleri tarafından
desteklenmiştir.
İşçi ve Tüketici Gizliliği Hakkında Kanun (İTGHK)
:
27 Şubat 1991 tarihinde eski senatör Paul Simon ve milletvekili Pat
Williams İTGHK'yı sundu. Tasarı işverenlerin gizlilik
politikalarını açıkça tanımlamalarını ve bundan
etkilenmesi olası çalışanlarını konu hakkında bilgilendirmeleri
yükümlülüğünü getiriyordu. Gözetim sadece
işle ilgili konularla sınırlandırılıyor ve kişisel iletişimin
gözetimi gibi durumlar yasaklanıyordu. Duşlar gibi son derece kişisel
yerlerdeki video gözetimi yasaklanıyordu (yasa dışı faaliyetlerin
yürütüldüğüne dair şüpheli durumlar
dışında) ve telefon takibinde uyarı zorunluluğu getiriliyordu. Ayrıca,
çalışanlara, haklarında gözetim sonucu elde edilen kayıtlara
erişim hakkı tanınıyordu.
Elektronik Takibin Bilgilendirilmesi Hakkında Kanun (ETBHK):
İTGHK'nın daha sınırlı bir versiyonu 20 Temmuz 2000 tarihinde
Senatör Schumer tarafından sunuldu. ETBHK, işverenlerin
çalışanlarının takip konusunda uyarma zorunluluğu getirmekteydi.
Kanuna göre uyarı uygulanan takibin tipini, araçlarını, iş
dışı hangi kişisel verilerin toplandığını, takibin sıklığını ve
elde edilen bilginin nasıl kullanılacağını içermeliydi. Ancak
işverenin çalışanın yasa dışı faaliyetler
yürüttüğüne dair şüpheler taşıması ve
gözetimin bu konuda delil bulmaya yönelik olması istisnai bir
durum oluşturmaktaydı. ETBHK, işverene gerekli uyarıları yapması
dışında herhangi bir sınırlandırma getirmiyordu.
İŞYERİ MAHREMİYET KANUNU
Bir Tasarı
Amerika Birleşik Devletleri Kanunu'nda yer alan 18. maddeyi
değiştirmek amacıyla, işin normal akışında çalışanların
iletişimini ve iş yerindeki bilgisayar kullanımı gözetlemek
amacıyla uygulanan elektronik takibi yetkilendirmek ve iş yerinin hassas
bölgelerindeki elektronik takibi sınırlandırmak.
Bölüm 1. Kısa Başlık
Bu kanun kısaca “İşyeri Mahremiyet Kanunu” olarak
adlandırılabilir.
Bölüm 2. İş yerinde Elektronik Takip
(a) GENEL OLARAK (1) Bu bölümde aksi belirtilmediği sürece
bir işveren ancak (b) ve (e) alt bölümlerinde ve aşağıda
belirtilen gereklilikler sağlandığında elektronik araçlar
kullanarak çalışanlarının kablo ya da sözlü iletişimini
ya da elektronik haberleşmesini ve bilgisayar kullanımını takip
edebilir:
(A) Takip mülkiyetinin işverene ait olduğu bir alanda
gerçekleşmektedir ve
(B) Takip çalışanın görevini yapmak için faaliyette
bulunduğu ya da işverenin hak veya mülkiyetini koruduğu istihdamın
normal seyrinde yapılmaktadır.
(2) Bu bölüme aykırı şekilde bir takip yürüten
işverenin (f) alt bölümünde belirtildiği gibi
çalışanın zararını karşılaması gerekir.
(b) GENEL OLARAK (1) (d) alt bölümünde belirtilen durumlar
haricinde bir işveren kasten elektronik araçlar kullanarak
çalışanlarının kablo ya da sözlü iletişimini ya da
elektronik haberleşmesini ve bilgisayar kullanımını,
çalışanlarını uyarmadan takip ederse (f) alt
bölümünde belirtildiği gibi çalışanın zararını
karşılamalıdır.
(2) Takip konusundaki uyarısını yaptıktan sonra her yıl, bir yıldan
geç olmamak kaydıyla, işveren, (b) alt bölümünün
gerekliliğini yerine getirmek için, elektronik takibe maruz kalan
çalışanların tamamını uyarmalıdır.
(3) Paragraf (1)'de belirtilen elektronik takipte maddi bir değişiklik
olması durumunda işveren, (b) alt bölümünün
gerekliliğini yerine getirmek için, elektronik takibe maruz kalan
çalışanların tamamını değişiklik konusunda uyarmalıdır.
(c) UYARI- Bu alt bölümde belirtilen uyarı net ve aşağıdaki
unsurları tanımlayacak şekilde açık olmalıdır:
(1) Takip edilen iletişimin ya da bilgisayar kullanımının
biçimi
(2) Bu gibi bir takibin hangi araçlarla gerçekleştirildiği
ve bundan toplanan bilgilerin türü, çalışanların iş
dışı bilgilerinin de toplanıp toplanmadığı gibi..
(3) Takibin sıklığı ve
(4) Söz konusu takipten elde edilen bilgilerin nasıl saklanacağı,
kullanılacağı ve açıklanacağı
(d) İSTİSNA – Bir işveren, aşağıdaki durumlar konusunda ciddi
şüpheleri varsa, (b) bölümünde belirtilen gerekli
uyarıyı yapmadan, (a) alt bölümünde belirtilen takibi
uygulayabilir:
(1) Belirli bir çalışan,
(A) Başka birinin ya da işverenin yasal haklarını
çiğniyorsa,
(B) İşverene ya da başka birine zarar vermekteyse
(2) Elektronik takip bu gibi konularda delil sağlayacaksa
(e) GENEL OLARAK – (1) Hiçbir işveren ya da işverenin
temsilcisi aşağıda belirtilen durum dışında çalışanların
kıyafetlerini değiştirdiği duş, soyunma odası ya da tuvalet gibi
yerlerde video ve ses kaydı yapamaz:
(A) Takip konusunda mahkeme izni varsa
(2) Bu tarz bir ihlalde bulunan işverenin, (f) alt bölümünde
belirtildiği gibi çalışanın zararını karşılaması gerekir.
(f) ÖZEL HUKUK DAVASI – (1) Bu bölümde yer alan
hususlar konusunda herhangi bir hak ihlaline uğrayan kişi konuyu bölge
mahkemelerine taşıyabilir. (2) İlgili mahkeme aşağıdaki şekilde tahkim
kararları verebilir:
(A) 5000 $'dan az olmayan fiili zararlar,
(B) Ceza gerektiren zararlar,
(C) Dava masrafları, avukatlık ücretleri,
(D) Mahkemenin uygun göreceği diğer durumlar
(g) SEKRETERLİK TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN HACİZ İŞLEMLERİ
(a) Genel olarak bu bölümde belirtilen durumları ihlal eden
işveren 10000 $'ı aşmayacak şekilde para cezasına mahkum olacaktır.
İhlalin bilinçli olarak yapılması durumunda bu ceza 25000 $'a
erişebilecektir.
(b) Emek Sekreterliği Bölümü, Birleşik Devletler Kanunu
Kısım 554 başlık 5'e uygun olarak şahitleri dinleyebilir.
(c) a alt bölümünde belirtilen para cezasına karar verirken
mahkeme aşağıdaki hususları dikkate alacaktır:
(1) İhlalin doğası, koşulları, boyutu ve ciddiyeti
(2) İhlali gerçekleştirenin, ödeme imkanı, işini devam
ettirebilme üzerine etkisi, daha önceki ihlalleri, kusurunun
derecesi.
(h) HAKLARDAN FERAGAT ETME: Bu kanunda yer alan haklardan hiçbir
sözleşmeyle feragat edilemez.
(i) Bu kanunda yer alan hiçbir içerik, çalışanlara
daha çok gizlilik hakkı sağlayan herhangi bir kanununu
geçersizleştirme ve değiştirmek amacıyla kullanılamaz.
[NATIONAL WORKRIGHTS INSTITUTE raporundan İzlem Gözükeleş
tarafından Teknopolitika (Sendika.Org) için çevrilmiştir]
Kaynak: sendika.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder