27 Şubat 2011 Pazar

Dönüşümün sıkıntısı da büyük oldu / Deniz Ülkütekin

Dönüşümün sıkıntısı
da büyük oldu / Deniz Ülkütekin

Kentsel dönüşüm denilince akla direniş, çatışma,
evlerinden olan aileler ve dev inşaat yatırımları geliyor. Peki insani
açıdan çıkan sonuç ne?  Evlerinden olanlar ne
yaptı? Yıllarca gecekonduda yaşadıktan sonra apartman yaşamına
geçmek sosyal ve ekonomik olarak ne gibi sonuçlar doğurdu?
Yanıtları YTÜ Şehir ve Bölge Planlama
Bölümü’nden Doç. Dr. Asuman Türkün
veriyor.

İstanbul’daki kentsel dönüşüm haberlerini basından
takip edebiliyoruz. Peki kimi zaman direniş kimi zaman da mahkemelerle
durdurulmaya çalışılan bu “dönüşüm”,
“yıkım” ya da “soylulaştırma”, adına ne derseniz
deyin, ne gibi sonuçlara yol açtı? YTÜ Şehir ve
Bölge Planlama Bölümü’nden Doç. Dr. Asuman
Türkün bununla ilgili bir araştırmaya imza atmış.
Türkün’ün MSGSÜ Şehir Bölge Planlama
Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Besime Şen, Yrd.
Doç. Dr. Binnur Öktem, Yrd. Doç. Dr. Şükrü
Aslan ve Mimarlar Odası’ndan Y. Mim. Mücella Yapıcı’nın
katkılarıyla hazırladığı ve TÜBİTAK tarafından desteklenen
“İstanbul’da Eski Kent Merkezleri ve Gecekondu Mahallelerinde
Kentsel Dönüşüm ve Sosyo-Mekânsal Değişim”
isimli projenin sonuçları evlerinden ayrılıp toplu konutlara
yerleşen ailelerin büyük sıkıntı yaşadığını
gösteriyor.

Hangi mahallelerde çalıştınız?

Altı mahallede çalıştık. Bunların üçü farklı
dinamiklerle gelişmiş gecekondu mahalleleri, Tozkoparan ve
Küçükçekmece’de TOKİ bloklarının yer
aldığı Bezirganbahçe dönüşüm uygulamalarının
sonuçlarını göstermesi açısından önemli;
Küçükçekmece’de yer alan Ayazma ve
Tepeüstü’ndeki gecekondu alanının yıkımından sonra ev
sahipleri burada yapılan TOKİ bloklarına 20 yıl borçlandırılarak
geçirildiler. Ayazma ve Tepeüstü 1990′larda gelişen
gecekondu mahalleleri; daha çok Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’dan gelenlerin yerleştiği bir yer. 1980 sonrası aflardan
yararlanmamışlar; bu yüzden en kolay yıkım burada oldu. Ev sahibi
olanlar Bezirganbahçe’ye 20 yıl borçlanmalı
geçirildi. Diğer mahallelerin ortak noktası kentsel
dönüşüm ve dargelirli kesimlerin yaşam alanları olmaları.
Başıbüyük kentsel dönüşüm alanı ilan edildi ve
ilk uygulama olarak mahalledeki alana TOKİ blokları inşa edildi. Tuzla
Aydınlı’da TOKİ konutlarının yapıldığı kısımda yer alan
konutlar yıkıldı ve yine Bezirganbahçe’de olduğu gibi TOKİ
bloklarına yerleştiler. Derbent’te mahallenin büyük bir
bölümünde tapu tahsis belgeleri iptal edildi. Tarlabaşf nda
kısmen yıkımlar başladı ve kiracılar tahliye ediliyor. Burada
yüzde 64 oranında bir kiracı nüfus var. Ev sahipleri
açısındansa bir mülksüzleşme süreci başlayacak
gibi. Diğer mahalle Tozkoparan. Burası 60′ların sonunda gecekondu
önleme bölgesi ilan ediliyor ve 20 yıllık borçlanmayla
insanlar yerleşiyor. 1960′larda burada yaşayanların iş
olanaklarına sahip oldukları, gelirlerinin yüksek olduğu ve
ödemelerin yükünün giderek azaldığı biliniyor,
dolayısıyla çok sıkıntı çekmeden ödemelerini yapıp
tapularını almışlar. Bugünse aynı durum söz konusu değil.

Dönüşüm insanların hayatını nasıl etkilemiş?

Doksan sonrasında gecekondu yapımının sınırlarına ulaşılmıştı;
bu nedenle gelenlerin büyük çoğunluğu kiracı olarak kente
yerleşmiş. Ayazma ve Tepeüstü yıkıldıktan sonra evsahibi kabul
edilen aileler Bezirganbahçe’ye yerleşti ama ekonomik anlamda
ciddi sıkıntılar yaşadılar. Zaten ekonomik krizin olduğu bir
dönemde bu konutlara taşınanların yüzde 54′ü işini
kaybetti; yaptığımız anketlerde işsizliğin yüzde 30′a
ulaştığı görülüyor. Çalışanların yüzde
30′u da asgari ücret altında gelire sahip ve yarısından
fazlasının herhangi bir sosyal güvencesi yok.
Bezirganbahçe’ye yerleşenlerin yarısına yakını
borçlarını ödeyemeyerek geldikleri semtlere ya da kentin
çeperlerine kiracı olarak dönmek zorunda kaldı. Bir de şu var,
insanlar gecekondularda ellerine para geçtikçe evlere yatırım
yapmayı sürdürmüşlerdi. Çıkılan katların bir
kısmı kiralanarak ek gelir elde edildi. Bakkaldan veresiye alışveriş
gibi mahalledeki sosyal ağlar yoluyla zor zamanlar daha kolay atlatılır
oldu. Apartmana geçince bu tür gelirler ve ilişkiler de
kaybedildi. Aidat, doğalgaz gibi düzenli ödemeler de onlar
için fazladan külfet.

Yaşanan sosyal sıkıntılar nedir?

Sosyal alanların kaybolması komşuluk ilişkilerini zayıflatmış.
Gecekondu mahallelerinde sokak ya da ev önleri buluşma alanları olarak
kullanılırken TOKİ’nin yaptığı konutlarda bunlar hiç
düşünülmemiş. Bezirganbahçe’de birtakım yeşil
alanlar var ama bunlar da işlevsel olmaktan uzak. Buraya taşınanlar aynı
sitede oturan tanıdıklarıyla görüşüyor. Gecekondularda
yıllarla birlikte komşuluk da hemşerilik kadar önemli hale gelmiş.
Yeni konutlarda aileler bu açıdan da sıkıntı yaşıyor; apartmanda
tanımadıkları komşularla gerilimler yaşandığı söyleniyor.
Ayrıca TOKI konutlarının tümü 100 metrekarenin altında ve iki
odalı. Ancak evde yaşayan kişi sayısının ortalama 7 ile en fazla ve
ortalama yaşam süresinin en düşük olduğu mahalle de
burası.

Başıbüyük ve Derbent gibi fiziksel direniş yaşanan yerlerde
bir farklılık söz konusu mu?

Başıbüyük’te uzun süre direniş olmuştu ve
dönüşümün yönünü de önemli
ölçüde etkiledi. Mevcut uygulamalara ve mağduriyete dikkat
çekildi. Ayrıca, dönüşüm baskısının yaşandığı
ilçelerde, AKP’nin elinde olan belediyelerin yerel
seçimlerde el değiştirdiği dikkat çekiyor. Ancak
Derbent’teki sorun çözülemedi.

Kadınlar eve kapanıyor: Dönüşümün
kadınlar üstündeki etkisinden bahsedebilir misiniz?

Kentleşmeyle kadınların işgücünden çekildiği
anlaşılıyor. Bizim araştırma yaptığımız mahallelerde de bu durum
geçerli. Ancak merkezi nitelikte ve iş olanaklarının daha fazla
olduğu bölgelerde kadınların işgücüne katıldığı ve
sosyal sigorta dahi olabildiği gözleniyor. Tozkoparan ve
Derbent’te kadınların diğer mahallelere göre daha avantajlı
olduğu açık. Bu mahalleler ayrıca birinci nesil
göçmenlerin yaşadığı yerler ve iş olanaklarının daha fazla
olduğu dönemlerde işgücüne kâtılabilmişler. Ulaşım
olanakları da önemli bir rol oynuyor; Aydınlı’nın kentten
kopuk olması, toplu ulaşımın sınırlı olması kadınların
çalışmalarını da sınırlamış. Sosyal ilişkilerin kaybı
kadınların hayatını daha fazla etkileyen unsurlar. Bildiğiniz gibi
kadınların iş hayatına katılmasını kolaylaştıran kreş, bakımevi
gibi kurumlar yaygın değil ve pahalı. Sosyal ilişkileri yoluyla bu
sorunları çözerek çalışabiliyorlardı. Yıllardır
yaşadıkları sosyal ilişkilerden kopmak onları bire bir etkiliyor.
Bezirganbahçe’deki görüşmelerde kadınların izole
bir yaşam sürdükleri sonucu çıktı.

Tarlabaşı’nda yürütülen politikaları nasıl
değerlendiriyorsunuz?

İstanbul’da tarihi bölgede yer alan Cihangir, Galata gibi
bölgeler piyasa içinde dönüştü, soylulaştı.
Ancak benzer dönüşüm Tarlabaşı’nda kendiliğinde
olmadı; buradaki binaların büyük bir kısmı çok daha
mütevazı koşullara sahip ve ciddi bir rant artışına izin vermiyor.
Bu nedenle Tarlabaşı, tepeden verilen bir kararla dönüşüm
alanı ilan edildi. Hatta “piyasa içinde geri kalan alan
dönüşmezse buraları da benzer projelerle
dönüştürürüz” deniliyor.
Tarlabaşı’nda yaşayanların büyük bölümü
İstiklal Caddesi’nde çeşitli kayıt dışı işlerde
çalışıyor. Tarlabaşı’ndan merkeze uzak bir yere
taşındıklarında bu işlerin çoğunu bulamayacaklar.
Türkiye’de konut politikalarında hep mülkiyetten yana bir
tavır sergilendi; ucuz ve erişilebilir kiralık konut konusunda
çözüm geliştirilmedi. Ancak 5366 sayılı yasadaki
“acele kamulaştırma” yetkisi mülkiyeti de tartışmalı
hale getirdi; yani bazılarının mülkiyeti “daha az
kutsal”. TOKİ’nin dönüşüm bölgelerinde
mülk sahiplerine üç seçenek sunuluyor; ya
binalarını belirlenen fiyatlara satıp gidecekler, ya kendi mahallelerinde
yapılacak olan daha lüks konutların yüksek bedelini
borçlanma yoluyla ödeyecekler ya da kendi mahallelerinden farklı
bir yerde yapılan ye daha uygun fiyatlı TOKİ konutlarına yine
borçlanarak geçeceklerdir. Bu üç seçenek de
bu mahallelerde yaşayanlar için ciddi bir
çözümsüzlüğe yol açıyor.

Kaynak: Cumhuriyet Pazar, Deniz
Ülkütekin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder