Başbakanlık 'anadil'
kıstaslarını belirledi
Başbakanlık 'anadil' kıstaslarını belirledi
MGK'nın talebi üzerine bir rapor hazırlayan Başbakanlık
'anadil' kıstaslarını belirledi. Raporda, Mecliste Tahitice
konuşmak isteyen Sabrina Levy'nin başvurusuna AİHM'in ret kararı
vermesini referans gösterdi.
src="http://i.radikal.com.tr/644x385/2011/02/15/fft5_mf664649.Jpeg"
style="margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 0px; margin-left:
0px; padding-top: 0px; padding-right: 0px; padding-bottom: 0px; padding-left:
0px; border-top-width: 1px; border-right-width: 1px; border-bottom-width:
1px; border-left-width: 1px; border-style: initial; border-color: initial;
outline-width: 0px; outline-style: initial; outline-color: initial;
font-weight: normal; font-style: inherit; font-size: 13px; font-family:
inherit; vertical-align: top; border-style: initial; border-color: initial;
border-top-style: solid; border-right-style: solid; border-bottom-style:
solid; border-left-style: solid; border-top-color: rgb(199, 199, 199);
border-right-color: rgb(199, 199, 199); border-bottom-color: rgb(199, 199,
199); border-left-color: rgb(199, 199, 199); " />
Meclis'te Kürtçe hitap, yerel
yönetimlerde iki dil kullanımı ve anadilde savunma tartışmaları
sürerken, hükümet, anadil kriterlerini belirledi. Akşam
gazetesinden Ali Ekber Ertürk’ün haerine göre Milli
Güvenlik Kurulu'nun talebi üzerine harekete geçen
Başbakanlık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
içtihatlarını referans gösterdi.
MGK'nın Başbakanlık'a gönderdiği yazı üzerine
hazırlanan raporda, AİHM'in, özerk yapıya sahip içinde
Tahiti adasının da yer aldığı Fransız Polinezyası'na ilişkin
geçen eylülde verdiği anadil kararı da yer aldı.
Başbakanlığın MGK'ya gönderdiği raporda, resmi dili Fransızca
olan Fransız Polinezyası Meclisi'nde, Tahiti dilinde konuşmasına izin
verilmeyen parlamenter Sabrina Birk - Levy'nin 'hak ihlali'
iddiasıyla yaptığı başvurunun, AİHM tarafından reddedildiği
vurgulandı.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından hazırlanan
'Resmi Dil ve AİHM İçtihatları' başlıklı 10 sayfalık
raporda, Türkiye'de anadilin kullanımının sınırlarına ilişkin
kriterler oluşturulurken, Levy kararından da alıntılar yapıldı. Raporda
resmi yazışmaların, adli işlem ve duruşmalarda yapılacak savunmaların,
Meclis'teki hitapların resmi dil olan Türkçe ile
yapılacağı ve bu işlemlerde resmi dil dışındaki anadillerin
kullanılamayacağı vurgulandı. Başbakanlığın raporunda ayrıca,
anadilde isim konusuna da yer verilerek Türk alfabesinde yer almayan
'X,Q,W' gibi harflerin nüfus işlemlerinde kullanılamayacağı
ifade edildi.
TAHİTİLİ VEKİLİN EMSAL KARARI
/>
AİHM; Fransız Polinezyası Meclisi'nde Tahiti dilinde hitap etme
yasağıyla ilgili Sabrina Birk-Levy isimli parlamenterin başvurusu
konusunda, 21 Eylül 2010 tarihli 'kabul edilemezlik' kararını
oybirliğiyle vermiştir. AİHM, farklı dil taleplerine yönelik gelen
başvurulara ilişkin geçmişte verdiği kararlar bağlamında,
ülkelerin ulusal farklılıklarına saygı prensibinden hareketle
başvuruları reddetmektedir. AİHM, herhangi bir parlamentonun
çalışma dili konusunda taraf olmak durumunda olmadığını
vurgulamıştır. Kaldı ki, AİHS de, vekilin mecliste istediği dilde
konuşma yapması hakkını teminat altına almaz.
AİHM YETKİSİNDE DEĞİL
Ülkemizle Fransız Polinezyası'nı kıyaslarsak bu devlette
sadece yüzde 12 civarında Fransız yaşamaktadır. Yüzde 66
oranında Tahitice konuşulmaktadır. 1945'ten bu yana da Meclisi'nde
Tahitice yemin edilmektedir. 2004'teki özerk yasanın kabulüyle
usul uygulaması olan, Fransız Danıştayı tarafından anayasaya aykırı
bulunarak iptal edilmiş ve konu Levy tarafından AİHM'e
taşınmıştır. Mahkeme gerekçesinde resmi dil konusunun,
AİHM'in yetki alanında bulunmadığını ve ifade hürriyeti
açısından incelemede bulunmayı gerektiren nitelikte bulunmaması
nedeniyle, başvuru için 'kabul edilmezlik' kararı
vermiştir.
İŞTE O KISTASLAR
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'nın raporunda yer
alan, AİHM referanslı anadil değerlendirmelerinden bazıları
şöyle:
KÜLTÜREL ZENGİNLİK
Bilindiği üzere ülkemizde yakın zamanlarda sıklıkça
dile getirilen tartışmalardan bir tanesi de 'iki dilli hayat'a
ilişkindir. Elbette ki bu coğrafyada farklı lisanlar mevcuttur. Bahsi
geçen bu lisanlar coğrafyamızın ve de ülkemizin
kültürel zenginlikleridir. Onların korunması ve geliştirilmesi
ve de gelecek nesillerinde bu kültürel zenginliklerden
yararlanması hususu son derece önem arz etmektedir. Yakın tarihte bu
konuya ilişkin önemli tabular aşılmış ve ciddi adımlar
atılmıştır. TRT 6 ve Radyo 6 Kürtçe yayın yapmaktadır.
Yükseköğretim kurumlarında Kürt Dili'ne ilişkin
enstitüler kurulmakta ve bu dile ilişkin bilimsel bağlamda da
yayınlar üretilmektedir.
KAFALAR KARIŞIK
Bir zamanlar farklı dilde şarkı ve türkü dinlemenin bile
yasak olduğu bir ülkede bu kadar geniş bir özgürlük
alanının getirilmiş olması herkeste bir kafa karışıklığı meydana
getirmiş olmakla birlikte Türkçe dışında anadili bulunan
vatandaşlarımıza da bir umut ve rahatlama getirdiği de bir
gerçektir. Seçimlerin yaklaşıyor olması anadil-resmi dil
konusundaki tartışmaları daha da tırmandıracak gibi
gözükmektedir. Anadilde getirilen talepler temel haklardan olan
düşünce ve ifade, adil yargılanma veya haberleşme
özgürlükleri kapsamında mı yoksa kültürel haklar
kapsamına mı girecektir? Temel hak olarak kabul edildiğinde siyasi
hakları ve dolayısıyla ayırımcılık yasağını da beraberinde
getirecek midir? Kültürel haklar kapsamında ele alınacaksa bunun
sınırları var mıdır?
KÜRTÇE SAVUNMA OLMAZ
/>
Bu konuda çok tartışılan diğer bir husus ise mahkemelerde
anadile ilişkin savunma yapma istemidir. CMK'ya göre, sanık veya
mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe
bilmiyorsa, mahkeme tarafından atanan ücretsiz bir tercüman
aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar
tercüme edilmektedir. Bu düzenleme adil yargılanma hakkı
kapsamında 2004 yılında getirilmiştir. Ancak son günlerde
mahkemelerde anadilde savunma yapma talepleri maksatlı bir şekilde ortaya
konulmaktadır. Böylesi taleplerin insan hakları koruma şemsiyesinden
yararlanması mümkün gözükmemektedir.
KÜRTÇE İSİM OLMAZ
Türk alfabesinde yer almayan harfleri taşıyan isimlerin
konulması, 1 Kasım 1928 tarih Türk Harflerinin Kabul Ve Tatbiki
Hakkında Kanunu'na aykırıdır. Nitekim AİHM içtihatları da bu
durumu desteklemektedir. Kemal Taşkın ve 7 arkadaşı, isim
değiştirilmesi işlemini başlatmak amacıyla AİHM'e
başvurmuşlardır. AİHM, başvuranların taşımayı talep ettikleri ve Q,
W ve X harflerini içeren isimlerin yazılmasının yasaklanmasını,
'hak ihlali' olarak değerlendirmemiştir. AİHM, Türk
alfabesinde olmayan bu harflere yönelik kısıtlamayı, isimin
değiştirilmesine yönelik zorlama veya özel hayata müdahale
olarak görmemiştir.
CEZAEVLERİNDE ŞARTLI
KÜRTÇE
Cezaevlerinde anadile ilişkin yaşanan sıkıntılar bağlamında
Bakanlar Kurulu 15 Haziran 2009 tarihinde aldığı kararla Ceza İnfaz
Kurumları Tüzüğü'nde değişikliğe gitmiştir. Yapılan
yeni düzenlemeye göre, hükümlü veya
görüşeceği kişi Türkçe bilmiyorsa,
Kürtçe veya bir başka dilde konuşma yapmasına izin verilmekte,
ancak yapılan bu konuşma kayda alınmaktadır. Kayıtların incelenmesi
sonucu, konuşmanın suç teşkil etme ihtimali olan faaliyetler
için kullanıldığının anlaşılması durumunda,
hükümlünün bir daha aynı kişiyle
Türkçe'den başka bir dille konuşmasına izin
verilmemektedir.
HERKES RESMİ DİLE UYACAK
Ülkemiz anayasal düzenleme olarak resmi dil olarak
Türkçe'yi belirlemiştir. Yurdumuzda resmi dil dışında
Kürtçe dahil çeşitli diller ve lehçeler
bulunmaktadır. İnsan Hakları Mahkemesi eskiden bu yana resmi dil tercihi
ve uygulanması konusunda ulusal devletlerin egemenlik alanında bulunan bu
hususa saygı gösterme prensibini defalarca tekrarlamıştır. Bunun
temel haklara ilişkin bir konu olmadığı dolayısıyla da ayırımcılık
yasağına da konu edilemeyeceğini ifade etmiştir. Bunu tanımlarken de
resmi işlemlerden yararlanan kişilerin de bu kurallara uyma zorunluluğu
dile getirilmiştir. (Akşam)
Kaynak: Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder