24 Ağustos 2011 Çarşamba

AKP`NİN "HÜLLE" KHK`Sİ, MERALAR VE TARIM ARAZİLERİNİ YOK EDECEK!

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7326>AKP`NİN "HÜLLE" KHK`Sİ,
MERALAR VE TARIM ARAZİLERİNİ YOK EDECEK!</a></h1><p style="text-align:
center;" align="center"><span style="font-size:
small;"><strong>&nbsp;</strong></span></p><p style="text-align: center;"
align="center"><span style="font-size: small;"><strong>AKP`NİN "HÜLLE"
KHK`Sİ, MERALAR VE TARIM ARAZİLERİNİ YOK EDECEK!</strong></span></p><p
style="text-align: center;" align="center"><span style="font-size:
small;"><strong>&nbsp;</strong></span></p><p style="text-align: right;"
align="right"><span style="font-size: small;"><strong>24 Ağustos
2011</strong></span></p><p style="text-align: justify;"
align="center">&nbsp;</p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">Bilindiği üzere AKP tarafından, "kamu
hizmetlerinin düzenli, süratli, etkin, verimli ve ekonomik bir şekilde
yürütülmesini sağlamak" gerekçesiyle çıkartılan 6223 sayılı YETKİ
YASASI, 3.5.2011 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Yetki Yasası`na dayanılarak hazırlanan 8.6.2011 tarihli
KHK`lar ile de 12 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde 9 yeni Bakanlık
oluşturulmuştur.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">Bu kapsamda 636 sayılı KHK ile oluşturulan
Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı daha Bakan`ı dahi atanamadan
4.7.2011 tarihli RG`de yayımlanan 644 ve 645 sayılı KHK`lar ile Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak ikiye
bölünmüştür.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">Her iki KHK`nin de RG`nin mükerrer sayısında
yayımlanması; sadece 1,5 ay sonra 648 sayılı KHK ile de 644 sayılı
KHK`nın birçok maddesinin iptal edilmesi ve değiştirilmesi, tüm bu
düzenlemelerin büyük bir telaş içinde yapıldığını
göstermektedir.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">Bu döneme kadar önemli düzenlemelerde yasa
tasarı ve teklifleri gerekçeleri ile sunuldukları TBMM`de ilgili
komisyonlarda tartışılır, ardından TBMM Genel Kurulu`na iner ve burada
kamuoyuna açık bir şekilde ele alındıktan sonra yasalaşırdı. Oysa
KHK`lar Başbakanlığın isteği ile Bakanlar Kurulu tarafından
çıkarılmakta ve Cumhurbaşkanı`nın onayının ardından RG`de
yayımlanarak, yasallık kazanmaktadır. Ancak bu süreç kimse tarafından
izlenememekte ve katkı konamamaktadır.</span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-size: small;">Meslek odaları ve sivil toplum
örgütlerinin hukuki mücadeleler ile büyük başarılar elde ettikleri
kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına yönelik konular, söz
konusu KHK`lar ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın görevleri
arasında sayılmıştır. Böylece kamuoyunda büyük tartışmalar yaratan
bu konularla ilgili işlemlerin kapalı kapılar ardında yürütülmesine
olanak tanınmıştır. Üstelik Bakanlığın görevlerini kamu yararına
mı, yoksa sermaye gruplarının çıkarına mı kullanacağı netlik
kazanmamaktadır.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">TMMOB ve bağlı meslek odaları bugüne kadar
ülkemizde kamu yararına verilen pek çok mücadeleden başarıyla
çıkmıştır. <strong>Dolayısıyla meslek odaları, kar alanı
sıkışmış sermayeye doğal varlıkları servis etmeye kalkan siyasi
iktidarların en çekindiği örgüt konumundadır. </strong>Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Mesleki Hizmetler Genel
Müdürlüğü`ne "mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarına ilişkin
mevzuatı hazırlamak ve bunları denetlemek" görevinin verilmiş olması,
meslek odaları ile bu Bakanlık arasında hiyerarşik bir ilişki
yaratılarak, kamu yararına verilen mücadelenin zayıflatılmak istenmesi
anlamına gelmektedir.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">Kısacası, <strong>TMMOB etkisizleştirilmek-yok
edilmek istenmektedir.</strong> Gelecek tepkileri önlemek amacıyla söz
konusu Bakanlık alelacele bir KHK ile kurulmuştur.</span></p><p
style="text-align: justify;"><span style="font-size: small;">Öte yandan
17.8.2011 tarih ve 648 sayılı KHK ile 3194 sayılı İmar Kanunu`nun 27 nci
maddesi değiştirilerek "Köy yerleşik alan sınırı içerisinde 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümleri uygulanmaz."
hükmü getirilmiştir.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">Köylerde yapılacak yapılarla ilgili olarak daha
önce sadece köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlar için
sağlanan istisnaların yapılan değişiklikle herkese tanınması, tarım
arazilerinin hızlı bir şekilde tahribine yol açacak uygulamaların
başlangıcını oluşturacaktır. <strong>Özellikle kıyı şeridindeki
köy yerleşim alanları ve çevreleri tarım arazilerinin özellikleri
dikkate alınmaksızın tümüyle ranta açılacak; nitelikli tarım
arazilerinin üzerine serbestçe lüks konutlar ve turistik tesisler
kurulabilecektir.</strong></span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">İmar Kanunu`na eklenen "Ek Madde" ile "Mera,
yaylak ve kışlakların geleneksel kullanım amacıyla geçici yerleşme
yeri olarak uygun görülen kısımlarından kamu hizmetleri için gerekli
olanların dışındakiler, talep sahiplerine bedeli karşılığında
yirmidokuz yıla kadar tahsis edilebilecektir." Ayrıca "Mera, yaylak ve
kışlakların turizm merkezleri ile kültür ve turizm gelişim bölgeleri
kapsamında kalan kısımları, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu
çerçevesinde kullanılmak ve değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm
Bakanlığına tahsis edilebilecektir."</span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-size: small;"><strong>Bu madde ile mera, yaylak
ve kışlaklar hayvancılık amacı dışında kiralanıp yapılaşmaya
açılacak ve beton yığınlarına dönüşeceklerdir. Bedava yem kaynağı
meralarını amacı dışında kullanarak beton yığınına çeviren
Türkiye, ucuz et için yurtdışından canlı hayvan ve et ithalatına devam
edecek, dövizlerini o ülkelerin halklarının refahı için kullanmış
olacaktır. </strong></span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;">Son zamanlarda dünya Somali`de yaşanan
kuraklığı, kıtlığı, açlık krizini tartışmaktadır. Oysa 1970`lere
kadar gıda üretimi bakımından kendine yeterliliğini koruyan Somali`de
yaşananları "insani felaket" veya "insani kriz" olarak değil; "insan
eliyle yaratılmış bir kriz" olarak değerlendirmek gerekir. Bilindiği
gibi; Somali`de kamuya ait çiftlikler Dünya Bankası`nın kontrolünde
kapatılmış veya özelleştirilmiştir. Bu süreçte en verimli tarım
arazileri çiftçi olmayanların eline geçmiştir. Su ticarileştirilmiş,
mera ve otlak koruma hizmetleri ihmal edilmiş; hayvancılık ve çiftçilik
tahrip edilmiştir. Yaşanan sürecin acı sonucu ortadadır.</span></p><p
style="text-align: justify;"><span style="font-size: small;"><strong>TMMOB
Ziraat Mühendisleri Odası olarak, AKP hükümetini Somali krizinden ders
alarak, Türkiye`yi benzer felaketlere sürükleyebilecek uygulamalardan
vazgeçmeye davet ediyoruz. <br /> </strong></span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-size: small;"><strong>Bu doğrultuda, kültürel
ve doğal varlıklarımıza yönelik tasarruflar üzerindeki hukuki denetim
mekanizmasını yok edecek düzenlemeler derhal geri çekilerek hayati bir
yanlışın önüne geçilmelidir.</strong></span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-size: small;">Kamuoyuna duyurulur.</span></p><p
style="text-align: justify;">&nbsp;</p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;"><strong>Dr. Turhan TUNCER</strong></span></p><p
style="text-align: justify;"><span style="font-size:
small;"><strong>Başkan</strong></span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-size: small;"><strong>(Yönetim Kurulu
Adına)</strong></span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;"><strong><br /></strong></span></p><p
style="text-align: justify;"><span style="font-size: small;"><strong><br
/></strong></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size:
small;"><strong>kaynak.zmo.org.tr<br /></strong></span></p><p
style="text-align: justify;">&nbsp;</p><p>&nbsp;</p>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder