<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7238>"KIDEM TAZMİNATI FONU"
GÜVENCESİZ VE GELECEKSİZ ÇALIŞMADIR. HAKLARIMIZIN GASPEDİLMESİNE
İZİN VERMEYELİM.</a></h1><p style="text-align: center;"><br
/><strong>"KIDEM TAZMİNATI FONU" GÜVENCESİZ VE GELECEKSİZ
ÇALIŞMADIR.</strong><br /><strong>HAKLARIMIZIN GASPEDİLMESİNE İZİN
VERMEYELİM.</strong></p><p style="text-align: justify;"><br /><br
/>Seçimlerin ardından, AKP iktidarı emekçilere yönelik en kapsamlı
saldırısını başlattı. Emekçilerin 75 yıllık kazanımı olan
"Kıdem Tazminatı" hakkının kaldırılmasını emperyalist tekeller
yıllardır dikte ediyor, iktidar fırsatını kollayıp bir biçimiyle
kaldırmak istiyor, patronlar da kıdem tazminatını ellerinin bağlanması,
kârlarının azalması olarak görüyorlardı. Bu nedenle bugün, bundan
sonraki hak gasplarının devamı için, emekçilerin bu hakkı sermayenin
önemli bir hedefi haline gelmiştir.<br /><br />Kıdem tazminatı, 1936
yılında '3008 sayılı İş Kanunu' ile yasalaştı. Emekçiler için,
nispeten "güvenceli" çalışmanın ayaklarından biri olan kıdem
tazminatının kaldırılması hedefi, patronlar açısından 60 milyar
TL'lik bir yükten kurtulmak anlamına geliyor aynı zamanda.<br /><br
/>AKP iktidarının 61. Hükümet Programı'nda olan "Kıdem Tazminatı
Fonu Taslağı" ile emekçilerin, sendikaların, demokratik kitle
örgütlerinin, meslek odalarının ve tüm toplumun tepkileri ölçülmeye
çalışılarak nabız yoklanmıştır. İktidar araçlarıyla (devlet
kurumları, medya v.s) toplumun bilinci çarpıtılarak, insanlar
alıştırılarak, sözde "işçinin lehine" yanları öne çıkarılarak
kıdem tazminatının kaldırılmasına meşruiyet sağlamaya
çalışılmış, oluşan tepki üzerine Bakan'ın frene basmasıyla daha
sonra mutlaka değişiklikler yapacaklarını söyleyerek, şimdilik üzerini
kapatmışlardır. İktidar günlük siyasi krizlerinin içerisinde, 'YAŞ
krizi, hükümet-asker çekişmesi' gibi gelişmelerden dolayı, birçok
cephede yaşayacağı sıkıntıdan dolayı bu konuyu ertelemiştir.<br /><br
/>"Kıdem Tazminatı Fonu Taslağı" içerisinde kısaca;<br />Fon'un
işverenden %3'lük gelir kesintisiyle oluşturulması<br />İşverenin
tazminat ödeme yükümlülüğünün Fon'a devredilmesi<br />Mevcut
durumda çalışma yaşamında bir yılı dolduran işçi kıdem tazminatına
hak kazanırken, Taslak'ta ödeme işlevinin 10 yıllık çalışma halinde
(işçi adına Fon'a en az 10 yıl prim ödenmesi halinde) yapılması <br
/>gibi ayrıntıların olduğu dikkat çekmektedir.<br /><br />Bu sistemin
adı Avrupa'da "KOLAY AL KOLAY AT" sistemidir. İşsizliğin bu denli
arttığı, dolayısıyla geniş işsiz kitlelerinin verdiği güvenle işten
çıkarmanın kolaylaştığı bir dönemde, kıdem tazminatına hak kazanmak
için 10 yıl çalışma şartı getirilmesi, bu hakkın fiilen ortadan
kaldırılması olacaktır. Bu saldırıların devamında hiç kuşkusuz
güvencesiz çalıştırma, esnek çalışma, taşeronlaştırmanın daha da
yaygınlaştırılması gelecektir.<br /><br />Tüm bu gerçekliğin
ışığında, hak gasplarının gelinen bu durumunda, emekçiler, emek
örgütlenmeleri neler yapacaktır? Açıkça sendikal örgütlenmeyi de
tümüyle bitirmeyi hedefleyen bu ve devamındaki saldırılara nasıl
karşı durulacak, nasıl cevap verilecektir?<br /><br />Artık "temsili"
mücadelenin ömrü dolmuştur. Saldırıların hedeflerinden biri de
emekçilerin örgütlenmeleri olduğu için, yakında "temsil" edilecek
bir örgüt kalmayacaktır bu gidişle. Saldırıları püskürtmenin
geçerli tek yolu "temsili" olmaktan, basın açıklaması, kınama,
günü kurtarmaya çalışan bir iki yürüyüşten farklı olarak, kitlesel
militan mücadele, devrimci karşı duruş olmalıdır. <br /><br />Güçlü
kitlesel birlikte mücadeleyi esas alarak, her türlü kaygı ve beklentileri
bir yana koyup, kitlelere, işçilere gidilmelidir. Emek örgütlülükleri,
geçmiş pratiklerinin ötesinde güçlü eylemliliklerle, yasal olanı
değil, meşru olanı hayata geçirmek durumundadırlar. Aksi durum,
geçmişin tekrarı, bürokratik sendikacılık ve kendi sonlarını
hazırlamak olacaktır. Direnmenin tek mümkün yanı işçileri
örgütlemek, bu konudaki gücü açığa çıkarabilmektir.<br /><br
/>Milyonları ilgilendiren, hatta tüm halkı ilgilendiren bu saldırıların
sendika bürokratlarının "temsili" eylemleriyle püskürtülemeyeceği
bir gerçektir. Güçlü taban çalışmalarıyla, hatta sadece sendikalarla
bile sınırlı kalmayacak bir mücadele hattı örülebilmelidir. Bu
saldırılar geniş kitleler içinde yapılacak çalışma ile ancak
savuşturulabilir. Sınıf mücadelesinin gerçekliği sokaklardır. Bedelini
ödemediğiniz hiçbir hak, kitleler için, halk için, örgütlü mücadele
için asla kalıcı, en azından uzun süre için kalıcı olmaz, olamaz.
Emek mücadeleleri tarihi bunun sayısız örnekleriyle doludur.</p><p
style="text-align: justify;"><br
/>
<br /><strong>Mühendislik,Mimarlık ve Planlamada +İVME
Dergisi</strong></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder