Kabak yine öğretmenlerin
başına patladı!

Milli Eğitim Bakanlığı şeytana
pabucunu ters giydirecek bir çözüm üreterek,
yapılamayan atamaları ücretli öğretmenlerle kapatmaya
hazırlanıyor. Bakanlığın skandala bulduğu çözüm,
düşük ücretle, iş güvencesinden yoksun bir şekilde
öğretmen çalıştırmak.

Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) skandalı, sınavın kendisini
ve güvenilirliğini tartışmalı hale getirirken, 31 Ağustos
öğretmen atamalarını bu sınavın sonucuna göre yapacak olan
MEB, son kararıyla skandalların da fırsata çevrilebileceğini
ortaya koydu. KPSS skandalı üzerine istifa etmesi beklenen isimlerden
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, "Yeni
eğitim-öğretim yılı öğretmensiz başlamayacak. Ücretli
öğretmenliği tercih etmiyoruz, fakat öğrenciler mağdur olmasın
diye bunu yapmak zorundayız" dedi. 31 Ağustos'ta yapılamayan
30 bin atamanın yerine ücretli öğretmen çalıştırmaya
hazırlanan Bakanlık, geçtiğimiz eğitim–öğretim
yılında da yüzbinlerle ifade edilen öğretmen açığının
100 binini ücretli çalışanlarla kapatmıştı.

Öğretmen açığına düşük maliyetli
çözüm
KPSS soruşturmasının devam etmesi nedeniyle ertelenen öğretmen
atamalarının ne zaman yapılacağı belirsizliğini korurken, MEB,
öğretmen açığının ücretli çalışanlarla
kapatılacağını duyurdu. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun
89. Maddesi'ne dayandırılan bu uygulama, yıllardır sendikalar ve
eğitim uzmanları tarafından eğitim-öğretimin niteliğinin
düşmesine, öğretmenlerin düşük ücretlerle ve iş
güvencesinden yoksun bir şekilde çalışmasına yol
açtığı için eleştiriliyor.

89. Madde'de, "Her derecedeki eğitim ve öğretim
kurumları ile üniversite ve akademi (askeri akademiler dahil), okul
kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda vb. kuruluşlarda öğretmen
veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere,
öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan
atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir" ifadesi
yer alıyor.

İl ve ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından
görevlendirilecek ücretli öğretmenler bu kurumlara yapılan
başvurulardan belirleniyor.

Çubukçu: Sınavı biz
yapalım!
Bakan Çubukçu'nun tepkilere yol açan
açıklamalarında dikkat çekici bir nokta da, KPSS'de
Bakanlığın mağdur olduğunu iddia etmesiydi.
Çubukçu'nun bu mağduriyeti gidermek için bulduğu
formül ise, öğretmen alımında yeterli bulmadığı ÖSYM
tarafından yapılan KPSS yerine, MEB'in sınav yapmasıydı. Bu
öneri, MEB tarafından yapılacak bir sınavın, güvenilirlik bir
yana, yandaş kadro istihdamının açıktan
yürütülmesinden öte bir anlamı olmayacağı
yönünde değerlendiriliyor.

MEB'in resmi verilerine göre Türkiye'deki
öğretmen açığı 142 bin iken, sendikalara göre bu sayı
350 binin üzerinde. Ücretli öğretmen uygulaması,
yıllardır yeterli sayıda öğretmenin atanmamasından kaynaklanan
öğretmen açığını kapatmak üzere kullanılan bir
yöntem. Bakanlığın sadece geçtiğimiz yıl 100 binin
üzerinde öğretmeni ücretli olarak çalıştırdığı
biliniyor.

Ücretli öğretmenler, girdikleri ders saatine göre
ücretlendiriliyorlar. Haftada 30 saat ders veren bir ücretli
öğretmenin aylık geliri 842,4 TL olarak hesaplanırken, bir aylık
çalışmasının sonunda sigorta kesintisi ise 16 gün
üzerinden işlem görüyor. Okulun tatil olduğu
dönemlerde maaş alamayan ve sigorta primleri ödenmeyen
ücretli öğretmenler, geçici başka işler yapmak zorunda
kalıyorlar. Bakanlık, kadrosunda çalışan bir öğretmene
göre maliyeti oldukça düşük olan ve
olağanüstü koşullar için tarif edilen ücretli
öğretmenliği adeta bir istihdam politikasına
dönüştürmüş durumda.

Çubukçu ücretli
öğretmenlere bunu mu öneriyor?
Ağustos ayında kalp krizi geçirerek ölen Ahmet Fazlı
Elçi, ücretli öğretmenlerin mahkum edildiği koşulları
gözler önüne sermişti. Tekirdağ'ın Çorlu
İlçesi'nde Atatürk Çokprogramlı Lisesi'nde ücretli
öğretmenlik yapan Ahmet Fazlı Elçi, yaz aylarında maaş
alamadığı için aynı okulda hamallık yaparak, okula gelen ders
kitaplarını yevmiye karşılığı taşırken geçirdiği kalp krizi
sonucu ölmüştü.

"Öğretmenlik asli ve sürekli bir meslek olarak
tanımlanır"
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Eğitim-Sen
Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, "Anayasa'nın 128.
Maddesi başta olmak üzere Milli Eğitim mevzuatı, öğretmenliği
asli ve sürekli bir meslek olarak tanımlar. Dolayısıyla ücretli
ya da geçici istihdam uygulamalarının eğitim alanında olmaması
gerekir ki, bu durum eğitimin niteliğini de olumsuz etkiler" dedi.
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının yüzde 20'lere
vardığını söyleyen Kılıç, ücretli öğretmenlerin
yaşamlarını zorlukla sürdürdüklerini belirtti.
Bakanlığın uzunca bir süredir bu uygulamayı
sürdürdüğüne değinen Kılıç, AKP
hükümetinin iş güvencesine karşı tutumuna da vurgu
yaparak, "Başbakan'ın 657 ile grevli toplusözleşmeli
sendika hakkının bir arada olamayacağına dönük
açıklaması, iş güvencesine yaklaşımı ortaya
koymaktadır" dedi.

"KPSS iş güvencesiz çalıştırma için
bir olanak olarak değerlendiriliyor"
Kılıç, MEB'in KPSS'den kaynaklı sorunu iş
güvencesiz çalıştırma için bir olanak olarak
değerlendirdiğine, "Oysa yaşanan skandalın baş sorumlularından
biri Bakanlığın kendisidir. Skandal ortaya çıktığından bu yana
hiçbir şey yapmayan Bakanlık, normal takvimini işleteceğini
duyurdu. Gelinen noktada, öğretmen açığını kapatmaya
dönük bir adım olarak sunulan bu çözüm samimi
değildir" diyerek işaret etti.

MEB'in eğitime kâr-zarar mantığı ile yaklaştığını
dile getiren Kılıç, ücretli öğretmenlerin ekonomik ve
sosyal durumları göz önüne alındığında kadrolu
öğretmenlerle aynı işi yaptıkları halde üçte bir
maaşla çalıştıklarını söyledi.

Kılıç, sorunun çözümü konusundaki
önerilerini şöyle sıraladı: "Bakanlık, KPSS'de
yaşanan sorunun çözüme kavuşması ve öğretmen
açığının kapatılması için sağlıklı adımlar atmak
zorunda. İddialar doğrulandığı takdirde, skandala karışanlar
dışarıda bırakılmak koşuluyla bütün öğretmenlerin
sınavsız atanması gerekiyor. Asıl sorun sınavın kendisidir. Sınav
söz konusu olduğu müddetçe, bugün bu, yarın başka
bir sorun yaşanacaktır. Radikal çözümler üretilmek
zorunda. Öğretmen açığı konusunda MEB hiçbir zaman
hassas davranmadı. 30 bin atama yapılması da sorunu
çözmeyecek."

(soL – Haber Merkezi)

Kaynak: sol.org.tr