<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7413>6-7 EYLÜL 1955 OLAYLARI VE
BİR ANTAKYALI'NIN GÖRDÜKLERİ/ARİF OKAY</a></h1><p style="text-indent:
1.25cm; margin-bottom: 0cm; text-align: center;" align="JUSTIFY"><span
style="color: #000000; font-size: small;"><strong>6-7 EYLÜL 1955 OLAYLARI
</strong></span></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;
text-align: center;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size:
small;"><strong>VE BİR ANTAKYALI'NIN GÖRDÜKLERİ</strong></span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="color: #000000; font-size: small;">5 Eylül 1955 tarihinde hazırlanan
bir tertiple 6-7 Eylül günleri İstanbul ve İzmir'de azınlıklara
karşı büyük bir saldırı yapıldı. 6 Eylül 1955 günü radyodan
Atatürk'ün doğduğu eve el bombası atıldığı haberi verildi. Hemen
arkasından olaylar organize bir biçimde başladı. Hürriyet, Yeni Sabah,
Cumhuriyet ve özellikle İstanbul Ekspres Gazetesi müthiş bir kışkırtma
kampanyası açtılar. Olayların yönlendirilmesinde en büyük rolü
<strong>Kıbrıs Türktür Cemiyeti</strong> oynadı. Daha 1954 yılında DP
desteğiyle kurulan bu cemiyetin İstanbul'da 1955 yılında 3 şubesi
varken olayların hemen öncesinde 10 şubesi daha açıldı. Kurulduğu
sırada hükümet 350.000 T.L. daha sonra 200.000 T.L. yardımda bulundu.
</span></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size: small;">Hükümetin
ve DP'nin de desteklediği vahşet iki gün sürdü. Yüzlerce teçhizatlı
askerin gözü önünde kamyonlara yüklenmiş güruhlar kazma, balta, kesici
aletler ve hatta kaynak makinaları ile donanımlı olarak saldırıya
geçtiler. Irkçı tutumları ile bilinen İstanbul Yüksek Okullar Talebe
Birliği, Şoförler Cemiyeti, bazı sendikalar, Türkiye Milli Talebe
Federasyonu, MTTB, TMGT ve DP ilçe teşkilatları çok organize biçimde
çeşitli semtlerde topladıkları kalabalıkları saldırılarda
yönlendirdiler. Kıbrıs Türktür Cemiyetinin Genel Sekreteri Kamil Önal
Antakyalı bir gazeteciydi. 20.000 döviz hazırlatmış ve olayları
yönetmişti. Aynı gün 2. baskısı hem de 290.000 adet basılarak
dağıtılan İstanbul Ekspres Gazetesine şu demeci vererek niyetini
açıklamıştı: "<em>Mukaddesata el uzatanlara bunu çok pahalıya
ödeteceğiz, ödeteceğimizi alenen söylemekte bir mahzur</em>
<em>görmüyoruz.</em>" Menderes aynı gün KTC başkanı Hikmet Bil ile
makam arabasında görüştü (1).</span></p><p style="text-indent: 1.25cm;
margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size:
small;">Irkçı ve yobazların bu saldırıları sonunda 1000den fazla ev,
4000 dükkan, 27 eczane, 21 fabrika, 26 okul, 21 lokanta, 5 spor kulübü, 2
mezarlık tahrip ve yağma edildi. Olaylarda 15 Rum ve Ermeni vatandaşımız
katledildi. 200den fazla Rum ve Ermeni kadına tecavüz edildi. </span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="color: #000000; font-size: small;">Yağmacıların bir bölümü
Haydarpaşa'da mallarla yakalandılar. Bunların Sivas, Trabzon, Erzincan,
Kastamonu gibi uzak kentlerden gelmiş olması bir hazırlığın
kanıtıydı.</span></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size: small;">Hükümet
olayları hafifletme ve geçiştirme çabalarını denediyse de dış
ülkelerden gelen tepkiler ve parti içinde muhalif sesler üzerine bir
soruşturma açmak zorunda kaldı. Rum asıllı DP milletvekilleri sert
eleştirilerde bulundular, istifalar ve ihraçlar oldu (2). </span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="color: #000000; font-size: small;">Sıkıyönetim Komutanlığı
İstanbul'da 5014 sanığı gözaltına aldı. 228'i suçlu bulundu.
Gözaltına alınanlar arasında KTC Genel Sekreteri Antakyalı gazeteci
Kamil Önal da vardı. KTC kapatıldı. "Olayların bir milli halk
ayaklanması olduğunu" söyleyen İçişleri Bakanı Namık Gedik istifa
etti. İstanbul ve İzmir valileri, emniyet müdürleri ve bazı kaymakamlar
görevden alındı. </span></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom:
0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size: small;">Adana
Menderes hükümeti olayları sol kesimin üzerine atmaya çalıştı.
Sosyalist kimlikleri ile bilinen Aziz Nesin, Nihat Sargın, Asım Bezirci,
Hasan İzzettin Dinamo, Hulusi Dosdoğru gözaltına alındılar ve içeride
epeyce tutuldular.</span></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom:
0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size:
small;">Atatürk'ün evine bomba atılması ile ilgili en ciddi
soruşturmayı Yunan mahkemeleri yaptılar. Olayla ilgili olarak Konsolosluk
görevlisi Hasan Uçar ve Selanik'te okuyan MAH üyesi olduğu ortaya
çıkan Oktay Engin tutuklandı. 9 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere
tahliye olan Engin Türkiye'ye kaçtı. Hiçbir sorgudan geçmeyen Engin
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ikinci sınıfından devam
ettirildi. Devletin birçok kademelerinde önemli emniyet görevlerinde
bulunduruldu. Adeta taltif edilen Engin 1991-92 yıllarında Nevşehir
valiliği bile yaptı.</span></p><p style="text-indent: 1.25cm;
margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size:
small;">Olayların düzenleyicisi olarak Örfi İdare tarafından tutuklanan
KTC yöneticileri (ellerindeki gizli bilgilerden çekinildiği gerekçesiyle
olsa gerek) beraat ettiler.</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"> </p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;
text-align: center;" align="JUSTIFY"><strong><span style="color: #000000;
font-size: small;">ANTAKYALI MEHMET TEVFİK ERGÜN'ÜN
TANIKLIĞI</span></strong></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom:
0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom:
0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size: small;">1922
Antakya doğumlu Mehmet Tevfik Ergün'ü kısaca tanıtmak istiyorum.
Antakya'nın ünlü simalarından Zembilli Tevfik Hoca'nın oğlu.
Antakya'da ilkokulu bitirdikten sonra kunduracılık yapmaya başlayan
Mehmet Ergün bir ara Samandağ'da nüfus dairesinde çalıştı.
Hatay'ın 1939 yılında ilhakı ile birlikte İstanbul'a yerleşti. 29
Ağustos 2010 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Abisi Deli Ziya
Fransızlar döneminde jandarma olarak görev yapmıştır. Ben Ergün'den
Hatay olayları hakkında çok değerli bilgiler topladım. Belleği çok
güçlü olan Ergün'ün İstanbul'daki evinde 6-7 Eylül olaylarının
yıldönümünde radyoda geçen bir konuşmayı dinlerken bana olaylarda
gördüklerini ve yaşadıklarını anlattı. </span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="color: #000000; font-size: small;">6-7 Eylül sırasında bugün de
kunduracıların merkezi olan Gedikpaşa'da çalışıyormuş. Şimdi
olayları onun anlatımıyla dinleyelim:</span></p><p style="text-indent:
1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p style="text-indent:
1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000;
font-size: small;"> "<em>Gedikpaşa'dan biri geldi. Dedi ki
<<Beyoğlu'nda Tramvayların üzerleri kumaşlarla dolu, her yer
karmakarışık.>> </em></span></p><p style="text-indent: 1.25cm;
margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size:
small;"><em>Çalıştığım yere, Çarşıkapı'ya geri döndüm. Giderken
önce Taksim'e uğradım. Aksaray'dan kamyonlarla adamlar gelmişti.
Bazı yabancılar da vardı. Türkçe, Kürtçe konuşanlar vardı.
Bağırıyor, çağırıyor, bir şeyler söylüyor, dükkanları talan
ediyorlardı. Her şeyler yerlere atılmıştı. Beyoğlu boyunca alayı Rum
ve Ermenilerin vitrinleri kırılmış, içindeki her şey caddeye
atılmıştı. Yüksekkaldırım'dan Karaköy'e indim. Hep aynı
manzaralar. Köprüyü geçip Sirkeci'ye vardım. İşkembecideki çorba
kazanları devrilmişti. Şapkalar yerlerde dolaşıyordu. Arkadaşım İsmet
başıma bir fötr şapka koydu. Halbuki annem beni uyarmıştı; 'kimsenin
malını alma' diye. Oradan Beyazıt'a geldik. Vitrinler boşalmış
kumaşlar, şapkalar, kürkler dışarı atılmıştı. </em></span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="color: #000000; font-size: small;"><em>Gece 11'den sonra örfi idare
edilmiş yollarda tanklar dolaşıyordu. Hadise zaten akşamüzeri olmuştu.
</em></span></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size: small;"><em>Ben
Bozdoğan Kemerinde oturuyordum. Eve geldim. Baktım ki bir bağrışma,
telaş… Evde komşu kadınlar... Meğerki <<Hıristiyanlar
Müslümanları kesecek>> diye bir dedikodu çıkarılmış, benim
hanım da ani bir kanama geçirmiş. Bütün çabalara rağmen kan durmuyor.
</em></span></p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size: small;"><em>Bir taksi
tutup doktor aramaya gitmek istedim. Taksici "izinsiz gidemem" dedi.
Karakola gidip halimi anlattım. Doktor Bodrikyan vardı, Ermeniydi. Onu Azak
sinemasının (Çarşıkapı'da) yanındaki evinden aldım. Doktor reçete
yazdı. Babiali'de açık bir eczane buldum. Gece saat 3'e kadar her
yarım saatte bir iğne verdik. Ancak kanama durdu. Doktoru korktuğu için
mecburen evine götürdüm. </em></span></p><p style="text-indent: 1.25cm;
margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size:
small;"><em>Ertesi gün işe gidince, şapkayı başıma takıveren
arkadaşıma kızdım ve şapkayı yere çaldım. </em></span></p><p
style="margin-left: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="color: #000000; font-size: small;"><em>-Bu şapka yüzünden başıma
ne belalar geldi!</em></span></p><p style="margin-left: 1.25cm;
margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p style="text-indent: 1.25cm;
margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="color: #000000; font-size:
small;"><em>Ertesi gün ve sonraki birkaç gün içinde bu işe karışan,
yapan ve çalan ne kadar adam varsa topladılar. İstanbul cezaevleri
dolunca, Adapazarı ve İzmit cezaevlerine sevk ettiler."
</em></span></p><p style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;">NACİ ORMANLAR'IN TANIKLIĞIYLA</span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;">6-7 EYLÜL OLAYLARI</span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">Olaylarla ilgili en komik çarpıtma bu 'işi komünistlerin
yaptığı' açıklamalarıdır. Basın da bu konuyu ele almış,
solcuları suçlayan yayınlar yapmıştır. Sosyalist gençler ve aydınlar
gözaltına alınmış. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Nurettin Aknoz
sert sözlerle solcuları tehdit etmiştir.</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">Naci Ormanlar Antakyalı Saadet Özkan'ın eşidir. Öğrenciliği
ve sonraki yaşamında sosyalist görüşleri olan Ormanlar 6-7 Eylül
Olayları ile ilgili yaşadıklarını Gayrettepe'deki evinde 2 Mayıs 2008
günü anlattı:</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"> </p><p style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="font-size: small;">"<em>1955 yılında
İstanbul'da eylül ayında bazı olaylar, bazı saldırılar oldu.
Duymuşsundur 6-7 Eylül olayları. Menderes'in başbakanlığı döneminde
Atina'da güya Atatürk'ün evine bomba atılmış. Bunun üzerine
İstiklal Caddesinde Rumların ve Ermenilerin dükkanlarına saldırıldı.
Ben o zamanlar gençtim. İstiklal Caddesine bir uğramıştım. Tam biraz
yürümüştüm ki o "güruh" bağıra çağıra geldi. Bütün
dükkanların camlarını kırdılar, çerçeveler parçalandı, eşyalar
sokağa atıldı. Sahipleri dövüldü. Bazı şeyler yağmalandı. Polis
hemen orada duruyor, seyrediyordu. Çok polis vardı. Hiçbir şekilde
müdahale etmedi. </em></span></p><p style="text-indent: 1.25cm;
margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;"><em>Ertesi gün yine aynı olaylar oldu. Öyle enteresan bir durum
oldu ki <<solcular yaptı>> dediler. Başladılar solcuları
toplamaya. Sıkıyönetim komutanı -hafifleterek söylüyorum-
</em><<<em><strong>İstanbul'u yaktıran o heriflerdir. Hepsine
müstahak oldukları cezayı verdireceğim. O solcuların
hepsini</strong></em><em> </em><em><strong>zındanlarda
çürüteceğim</strong></em><em>>> gibilerinden tehditler savurunca
doğrusu ben de çekindim. O zamanlar Suavi (Barutçu) ile arkadaşız.
Abidin Özkan askerde. Saadet (Özkan) ile tanışıyoruz. Evli değiliz.
Neyse önce büyükler tutuklandı. İşte Aziz Nesin, Hasan İzzettin Dinamo
falan. Daha bize sıra var. Ben de İstanbul'dan gideyim dedim. Artık her
yere adımız gelmiş. Bindik bir trene Adana'ya gittim. Orada bir
arkadaşımın bağı vardı. Orda beni kimse bulamaz. Uzaklaştık. Saadet
Antakya'da öğretmenlik yapıyordu. 6-7 ay Adana, Dörtyol ve Antakya'da
kaldım. TİP'ten Hukuk Fakültesinden arkadaşım Dörtyol'da askerdi.
Saadet ile Şubat 1956 da evlendik. Antakya Belediyesinde nikahımız
kıyıldı. Nikaha şahidimiz Latif Günal'dı. </em></span></p><p
style="text-indent: 1.25cm; margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;"><em>Daha sonraları ortalık duruldu. İşi
solcuların yapmadığı ortaya çıktı. Birçok arkadaşımızı saldılar.
Ben de İstanbul'a döndüm. Ortalık duruldu ama yine de aranıyordum.
Henüz arama kararı kalkmamış. Bir cam atelyemiz vardı, oraya gittim.
Hemen polis beni ensemden yakaladı. <<Gel bakalım buraya, biz de seni
arıyorduk>> dedi. Sıkıyönetim kalkmıştı ama mahkeme dosyaları
duruyordu. Beni askeri hakimin karşısına çıkardılar. Bir yüzbaşı
bakıyordu. <<Bu kadar zaman neredeydin?>> diye sordu. Ben de
tedbirli gelmiştim. Evlilik cüzdanımı özellikle iki tane
çıkarmıştım. <<Evlendim>> dedim. <<Antakya'da idim.
Benim bir şeyden haberim yoktu>> dedim. Gerçekten o zamanlar
haberleşme şimdiki gibi değil. <<Buyurun evlilik cüzdanım, delil
olarak koyarsınız>> dedim. Aldı baktı. Sonra <<Yani bunun
böyle olmadığını ben biliyorum, ben de yuttum say. Haydi
serbestsin>> dedi ve salıverildim."</em></span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">Olaylarla ilgili dava uzun yıllar sürüncemede kaldı. 27 Mayıs
1960 İhtilalinden sonra mahkemesi yapılan olayda pek az sanık ceza aldı.
Menderes dahil hükümet üyeleri hüküm giydiler. Ancak perde arkasında
işin tertipçileri araştırılmadı. Mahkemenin tek işe yarar sonucu
Atatürk'ün evine bomba atan kişinin bir Türk olduğunun ortaya
çıkmasıdır.</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="font-size: small;">Olayların asıl sonucu
yüzyıllardan beri İstanbul'da yaşayan yüz bin kadar Rum ve
Ermeni'nin çeşitli ülkelere göç etmesidir. Böylece sermaye el
değişimi gerçekleştirilmiş oldu. Rum ve Ermeni malları el
değiştirdi.</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;">Bu konuda en çarpıcı açıklamayı Seferberlik
Tetkik Kurulu komutanlarından emekli orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu gazeteci
Fatih Güllapoğlu'na bir röportaj sırasında yaptı:</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">"<em><strong>6-7 Eylül de Özel Harp işidir ve muhteşem bir
örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı"</strong></em></span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">İşte olayların gerçek yüzü bu tümcede gizli.</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><strong><span style="font-size:
small;">ARİF OKAY</span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"> </p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"> </p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="font-size: small;">1) Kıbrıs Türktür
Cemiyetinin 2. Başkanı Yeni Sabah Gazetesi muhabiri Orhan Birgit
idi.</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;">2) Ne ilginçtir ki aynı azınlık milletvekilleri
yine Demokrat Parti içinde yer aldılar ve gayrımüslimler 1957 yılında
büyük çoğunlukla Demokrat Partiye oy verdiler.</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><strong><span style="font-size:
small;">Kaynaklar:</span></strong></p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"> </p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="font-size: small;">Vikipedi ilgili
yazıları</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;">6-7 Eylül 1955 Yassıada 6/7 Eylül davası
Dezinformatsiya, Mehmet Akif Demirer, Bağlam Yayınları</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">5-7 Eylül Olayları, Hulusi Dosdoğru, Bağlam
Yayınları</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;">Hatırlıyorum Türkiye'de Gayrı Müslim
Hayatlar, Yahya Koçoğlu, Metis Yayınları</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">Fahri Çoker Arşivi, 6-7 Eylül Olayları, Fotoğraflar, Belgeler,
Tarih Vakfı Yurt Yayınları</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;"
align="JUSTIFY"><span style="font-size: small;">Azınlık Gençleri
anlatıyor, Yahya Koçoğlu, Metie yayınları</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span style="font-size:
small;">6-7 Eylül Olayları, Dilek Güven, İletişim
Yayınları</span></p><p style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"><span
style="font-size: small;">Atayolu Gazetesi, Antakya</span></p><p
style="margin-bottom: 0cm;" align="JUSTIFY"> </p><p> </p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder