20 Eylül 2011 Salı

Mevsimlik İşçilere Düşen Yine Ayrımcılık/Veysi ALTAY

<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7557>Mevsimlik İşçilere
Düşen Yine Ayrımcılık/Veysi ALTAY </a></h1><p style="text-align:
justify;">&nbsp;</p><div class="manset" style="text-align: justify;"><p><span
style="font-size: small;">Yoksulluk ve çaresizlikten yollara düşüyorlar
her yıl. Ekmek peşinde Karadeniz'e gidiyorlar. Yıllar geçse de hala hoş
karşılanmıyorlar. Oysa tek istekleri var: İnsanca
yaşamak!</span></p><div class="yazar"><div class="isim"><span
style="font-size: small;"><a href="http://bianet.org/yazar/veysi-altay">Veysi
ALTAY</a></span></div><div class="mail"><span style="font-size: small;"><a
href="mailto:veysialtay@hotmail.com">veysialtay@hotmail.com</a></span></div></div><div
class="bilgi"><div class="from"><span style="font-size: small;">Ordu - BİA
Haber Merkezi</span></div><div class="yer"><span style="font-size: small;">20
Eylül 2011, Salı</span></div></div></div><div class="text"
style="text-align: justify;">&nbsp;</div><div class="item" style="text-align:
justify;"><p><span style="font-size: small;">Ötekiler, yoksullar, işsizler.
Yıllarca ezilmiş; kimliklerini, kültürlerini, dillerini yaşayamamış;
çocukları eğitimden mahrum kalmış, konuşamamış; otorite tarafından
hep öteki ve "terörist" olarak görülmüş mevsimlik işçiler, her yıl
Antep, Urfa, Mardin ve Diyarbakır gibi illerden ekmek parası için yola
koyuluyor.</span></p><p><span style="font-size: small;">Tavuklarını,
horozlarını, yatacak ve yemek pişirecek tüm malzemelerini de alarak
ufacık minibüslere doluşuyor. Kimisi minibüs bile bulamayarak,&nbsp;
üstü açık kamyon kasaları veya 3-4 kişilik tren departmanlarına 9-10
kişi sığışarak yapıyor bu yolculuğu.</span></p><p><span
style="font-size: small;">Şayet yollarda başlarına her hangi bir kaza
gelmemişse, tesadüfü bir şekilde gitmek zorunda kaldıkları illere
ulaşmışlarsa, karşılarına daha incitici, daha ağır sorunlar
çıkıyor.</span></p><p><span style="font-size: small;"><img
src="http://bianet.org/resim/olcekle/28964/300/225" width="300" height="225"
style="float: right;" /></span></p><p><span style="font-size:
small;">Çaresizlik, yoksulluk ve fakirlikten belleri bükülmüş insanlar
gittikleri şehirlere adım atar atmaz ilk olarak devletin otoritesini temsil
eden kolluk kuvvetleriyle karşılaşıyor. Zaten yıllardır devlet onlar
için kolluk kuvvetlerinden oluşuyor sadece.</span></p><p><span
style="font-size: small;">Gelen insanların ne kadar "sağlıklı" olduğu,
kolluk kuvvetleri tarafından göz ucuyla saptanıyor. "Sağlıklı"
olduklarına karar verilirse, başlanıyor sorular sorulmaya, "neden
geldiniz, niçin buradasınız, sizi buraya kim gönderdi, kaç kişi
geldiniz, kaç gün kalacaksınız, nerde kalacaksınız, dayı başınız
kim, daha önce buraya geldiniz mi, geldiyseniz neden geldiniz?" gibi bir
sürü soru silsilesi.</span></p><h2><span style="font-size:
small;">"Kürtleri Ordu'ya Sokmam"</span></h2><p><span style="font-size:
small;">Tabi devlet bu insanların "güvenilir" olup olmadıkları
öğrenmeli; bunun için de gelenlerin kimlik fotokopileri, geldikleri
yerlerdeki ikamet adreslerini alarak, bekletmeye başlıyor
görevliler.</span></p><p><span style="font-size: small;">Bu yıl yine
saatlerce yolculuktan sonra Sakarya'ya varan işçiler trenden iner inmez
trenin etrafını sarmış polisler tarafından genel sicil aramasından
geçirilerek adeta vize uygulamasına tabi tutuldular.</span></p><p><span
style="font-size: small;">Yıllardır insanların fındık toplamak ya da
değişik işlerde çalışmak için bu bölgeye geldiği
biliniyor.</span></p><p><span style="font-size: small;">Gelen insanların
hepsinin gelmeden önce iş bulamadıkları da aşikâr. 1997-2006 arasında
Ordu'da görev yapan eski Ordu valisi Kemal Yazıcıoğlu'nun, "Ben Ordu'ya
Kürtleri sokmam çünkü bunlar PKK'li" söyleminin şimdiye kadar hiç
değişmediği görülüyor.</span></p><p><span style="font-size:
small;">Devlet yetkilileri özellikle "PKK Karadeniz'e iniyor"
fısıltılarıyla "milli duyguları" harekete geçirerek halkı bölgeye
gelen Kürt işçilere karşı kışkırtıyor.</span></p><h2><span
style="font-size: small;">"Nereye gitsek karşımızda
polis"</span></h2><p><span style="font-size: small;">Bazı işçilerle
yaptığım sohbetlerde, devletin resmi kurumları ve kolluk kuvvetlerinin
ayrımcı politikası dışında başka sorunlar da dile getiriliyor. Henüz
38 yaşında <strong>B.Ö.</strong> mesela. Altı çocuğu var. Ordu'ya bir
iş bulmak umuduyla gelmiş. "Nereye gitsek arkamızda polis, jandarma.
Bizden ne istiyorlar bilmiyorum. Yoksulluktan buradayız, yoksa ben bu kadar
çocukla bu kadar yolu niye geleyim? Bazen insan olmaktan utanıyorum,"
diyor.</span></p><p><span style="font-size: small;">Bir haftalık torununu
kucağında sağlayan <strong>A.Ş.</strong> (63), gelini daha iyileşmeden
yola çıkmak zorunda kaldıklarını anlatıyor. Beş oğlu varmış. "Ne
yeriz ne içeriz diye soran yok" diye dert yanıyor. Valinin"Ordu'dan gidin"
dediğini başka da bir şey demediğini söylüyor. "Biz insan değil miyiz?
Hak sadece onlara mı var, hani bizim haklarımız?" diye
soruyor.</span></p><p><span style="font-size: small;">Biraz ileride çadırda
konuştuğum <strong>M.S </strong>(55) ise "Bize öcü gibi bakıyorlar. Biz
Müslüman değil miyiz? Camiye gidip namaz kılamıyoruz. Köylerden su
alamıyoruz. Telefonları bile şarj edemiyoruz. Bakkaldan alışveriş
yapmakta zorlanıyoruz" diye anlatıyor yaşadıklarını. "Dilenci değiliz.
Sadece çalışmak, emeğimizle kazanmak istiyoruz" diyor.</span></p><p><span
style="font-size: small;">Başka bir teyze derdini anlatmaya çalışıyor:
"Daha dün bahçe sahibi çocukları tuvalete bırakmadı. Gözümün
önünde onlara vurdu. "</span></p><h2><span style="font-size:
small;">Yevmiye de ayrıcılık</span></h2><p><span style="font-size:
small;">Değişik illerden gelen Kürt işçiler, her yıl en çok fındık
üretiminin gerçekleştiği Ordu ve Giresun'un yanı sıra Trabzon, Düzce,
Bolu ve Sakarya gibi illere akın ediyor. Bu sayının 150-200 bin arasında
olduğu tahmin ediliyor.</span></p><p><span style="font-size: small;">Bazı
işçilerin konaklama ve yeme-içme ihtiyaçları fındık sahipleri
tarafından giderilirken, birçok fındık sahibi, işçilerin konaklama
ihtiyacını karşılamıyor. Bu nedenle buldukları boş arazide zor da olsa
çadır kuran işçilerin içinde yaşadığı şartlar Afrika'nın yoksul
ülkelerini aratmıyor.</span></p><p><span style="font-size: small;">Batı ve
Doğu Karadeniz bölgelerinde yıllık iki milyar dolar civarında döviz
getiren fındığın, büyük kısmını Kürt illerinden gelen geçici
mevsimlik işçiler topluyor. Kürt işçiler, günlüğü 12-14 saat
karşılığı 25-30 TL'ye çalıştırılıyor. İşçilerin konaklama ve
yeme-içme masrafı fındık sahibi tarafından karşılandığı takdirde bu
fiyat 23 TL'ye kadar düşebiliyor.</span></p><p><span style="font-size:
small;">Buna karşın, yerli işçiye 8-10 saat karşılığı 50-60 TL
yevmiye verilmesi, Kürtlere karşı nasıl bir ayrımcılık
yapıldığını da ortaya koyuyor. Bu ayrımcılık son yıllarda
yoksulluktan dolayı Gürcistan'dan fındık toplamaya gelen işçilere
karşı da uygulanmaya başlandı.</span></p><h2><span style="font-size:
small;">İnsanca yaşamak</span></h2><p><span style="font-size:
small;">İşçiler, belediyelerin kendilerine hijyenik seyyar tuvalet, su ve
gıda gibi yardımlarda bulunmasını ve insanca muamele etmesini istiyorlar.
Sürekli kolluk kuvvetleriyle karşılaşmak istemiyorlar. Yerli işçilerin
aldığı kadar yevmiye alarak, çalışma saatlerinin azalmasını
istiyorlar. Fakat yerel kamu kurumlarından yalnızca emniyet ve jandarma
kendilerine ilgi gösteriyor.</span></p><p><span style="font-size:
small;">Gerçi bu yıl Ordu'da işçilerin kalabilecekleri yerler inşa
edildi. Fakat Melen çayı kenarına inşa edilen çadırlar yaşanan sel
nedeniyle işçilerin can güvenliğini ciddi derecede tehlikeye soktu.
Birçok işçinin eşyaları sele kapılarak yok oldu.</span></p><p><span
style="font-size: small;">Mevsimlik işçiler çok şey istemiyor aslında.
İnsanca yaşayabilecekleri bir altyapı, yevmiyelerdeki ayrımcılığın
kaldırılması, kendilerine insan gibi davranılması, çocuklarının
eğitim alabilmesi; kısacası &nbsp;"güvenliğe" gösterilen hassasiyetin
insanca yaşam için de gösterilmesi. (VA/HK)</span></p><p><span
style="font-size: small;">* Fotoğraflar: Veysi Altay</span></p><p><span
style="font-size: small;">kaynak:bianet.org</span></p></div>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder