<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7532>KHK saldırısı ve
TMMOB'nin ataleti üzerine/Toplumcu Mühendis, Mimar & Şehir Plancıları
(TMMŞP)</a></h1><p style="text-align: center;"><span style="font-size:
medium;"><strong>KHK Saldırısı ve TMMOB'nin Ataleti
Üzerine</strong></span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;"><strong><br /></strong></span></p><p
style="text-align: justify;"><span style="font-size: small;"><img
src="http://www.toplumcueksen.net/plugins/content/mavikthumbnails/thumbnails/302x226-images-stories-yazi-fotolari-eylul2011-tmmob_.jpg"
alt="tmmob_" width="302" height="226" style="margin: 5px; float: left;"
/></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-family:
verdana,geneva; font-size: small;">Atalet, fizikte, rijit (katı) bir cismin
mevcut halini koruma isteği olarak tariflenir. Genel kullanımda
"tembellik" olarak kullanılan terim, rutini ve bu rutinde
(durağanlıkta) ısrar etmek demektir. Yani atalet hareketsizlik halini
tarif etmez. Zaten diyalektiğin ve hareketin ilkelerine göre evrende tüm
maddelerin hareket halinde olduğu ve "duruyor olmanın" göreceli
olduğunu belirtmek gerekiyor. Tüm bunları özetlersek momentumun
korunduğu bir durumun ifadesi olarak atalet bir durma halini değil,
değişime karşı direncin ifadesidir.</span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-family: verdana,geneva; font-size:
small;">TMMOB'nin bugünkü hali "atalet" teriminin bilinen tüm
kullanım biçimlerine uygundur. Örgüt ülkenin önemli bir muhalefet
odağı olarak hareket halindedir ancak bu hareket(lilik) bizim
baktığımız yerden "durma halinden" biraz hallice bir görüntü
oluşturmaktadır. Oda beyleri açısından TMMOB doludizgin gidiyor olsa da,
gidiş ne yazık ki örgütün tükenme noktasında olduğu, hatta
tükendiği gerçeğini değiştirmeye yetmemektedir. Örgütün yönetim
kastının bürokratik yığıntının bu şekilde "süzülmesinden",
yani rutinden oldukça memnun olduğunu bildiğimizden bu durumu atalet
olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır.</span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-family: verdana,geneva; font-size:
small;">Örgütün ataleti son dönemde oldukça gündemde olan KHK (Kanun
Hükmünde Kararname) ile su yüzüne çıkmıştır. Örgüt kendisine
yönelen bu açık tehdit karşısında deyim yerindeyse donup kalmış, AKP
iktidarının üç dönemdir süren politikalarını sanki hiç görmemiş
gibi bu saldırı karşısında adeta bir şok yaşamıştır. Hükümetin
TMMOB'yi vuran KHK yolculuğu Haziran başında seçimlerin öncesinde
başlamış, yeni bakanlıklar oluşturarak, bazılarını da iptal ederek
özellikle imar alanında köklü değişikliklere gitmesi ile inşaat
sektöründe rantın kapıları ardına kadar açılmıştı. Her ne kadar
süreç mehter yürüyüşü misali gelişse de gelinen yerde birçok alanda
hükümete ayakbağı olan TMMOB'nin bir şekilde by-pas edilmesi konusunda
oldukça önemli adımlar atılmış oldu. KHK eliyle kurulan bakanlıklar
AKP'nin talan ve yağmasının yolunu düzlerken yapılan düzenlemelerle
yenileri için de hukuki alt yapı oluşturulmak üzere gereken noktalar
tutulmuş oldu.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-family: verdana,geneva; font-size: small;">Tüm bu değişim
uzunca bir süredir çeşitli yönleriyle meslek örgütleri içinde
tartışılıyor, broşürler yayınlanıyor, basın açıklamaları
yapılıyor. Örgütlerin hukuk birimleri harıl harıl yasal düzenlemelere
karşı hukuki kalkanlar bulmaya çalışırken meclis içinde kulis
çabaları, medyada ses getirme faaliyetleri gibi "eylemler" de
örgütlerin AKP'nin hışmından sıyrılma mücadelesi olarak bir
süredir devam ediyor.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-family: verdana,geneva; font-size: small;">AKP'nin KHK
kurnazlığı ve bunun TMMOB ve diğer meslek örgütleri üzerine etkisi
hakkında çokça söz söylendi. Basın açıklaması ve "bilgilendirme"
faaliyeti ötesine geçmeyen tepkiler ile geçiştirilen sürecin tüm yükü
kulis faaliyetlerine ve hukuka havale edilmiş durumda. Tüm tablo açık ve
net olarak daha KHK'ya gelmeden TMMOB'nin tasfiye sürecinin çoktan
başladığına işaret etmektedir.</span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-family: verdana,geneva; font-size: small;">Uzunca
bir zamandır TMMOB'nin üyesinden koptuğu, oda beyleri eliyle örgütün
bürokratik bir yığın haline dönüştüğü yönünde eleştiri hemen her
platformda bizim ve örgüt içindeki ilerici, sol güçler tarafından
dillendiriliyordu. Bu gerçek KHK meselesiyle de onaylanmıştır. Örgütün
içine düştüğü atalete karşın örgütün "patronları" elden giden
örgütün malvarlığının, çalışanlarının ürettiği karın ve
koltuklarının derdine düşmüş durumdadır. Mevcut durumun sarsıcı
etkisi bile bürokratik kastın örgüt içindeki ilerici ve devrimci
güçlere karşı tutumunda en ufak bir değişiklik yaratmamış tersine
sertleştirmiştir.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-family: verdana,geneva; font-size: small;">Esas itibariyle tüm
bu yaşananlar örgüt için bir turnusol kâğıdı görevi görmektedir.
Oda beyleri burjuvaziye özgü bir tutumla saldırı karşısında daha da
uzlaşmacı bir çizgiye yanaşırken örgüt içindeki sol güçlerin de
içinden çıktıkları toplumsal muhalefetin tüm eksiklerini
taşıdığını söyleyebiliriz. Sol güçlerin sessizliğine bürokratik
kastın önlerine ördüğü dev duvarlar da eklenince örgütün kıpırdama
ihtimalinin de önü kesilmiş durumdadır. AKP kurumları bir bir ele
geçirirken sıranın birgün kendilerine geleceğini bile bile tek bir adım
atmamış bir zihniyetin bundan sonrası için en ufak bir umut vermediği
açıktır. Zaten oda beylerinin de tüm umutlarını CHP'nin Anayasa
Mahkemesi'ne yaptığı/yapacağı başvurulara bağlaması da
bürokrasinin realist, burjuva zihin yapısına özgü oportünist
niteliğini açıkça yansıtmaktadır. Realistler çünkü örgütün bu
anlayışla kolunu dahi kıpırdatamayacağını çok iyi biliyorlar.
Oportünistler çünkü hem sınıfsal hem de siyasal karakter olarak
burjuvalar. Oysa ki bu saldırı örgüt ve tabanı arasında kopan bağları
onarmak üzere atılacak adımlar için önemli bir şansa
dönüştürülebilirdi. Siyasette kehanetlere yer olmasa da örgütün
kendini örgütleyeceği/örgütlemeye çalışacağı bir süreç
TMMOB'nin ezici bir kısmını oluşturan ücretli çalışan ve işsiz
üyelerinin işçi sınıfı ve onun mücadelesiyle kuracağı ilişkiyi de
en iyi ihtimalle destek vermekten ibaret olan durumundan çıkartarak doğru
bir zemine oturtmak için önemli bir şans olacaktı. Zira AKP iktidarının
saldırısı bu toprakların görmediği kadar örgütlü ve geniş bir
biçimde ilerlemektedir.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-family: verdana,geneva; font-size: small;">Yani işçi
sınıfının tüm katmanları için birleşik mücadele bir iyi niyet
temennisi olmanın çok ötesine geçmiş, bir zorunluluk haline gelmiştir.
İşçi üyeleriyle buluşmaya çalışan bir TMMOB bir sınıf örgütü
olmasa da sınıfın bir örgütü, mevzisi olmaya yönelmiş olacaktır.
Elbette bu tek başına KHK eliyle başlayan saldırıyı kırmaya yetmez.
Daha doğrusu TMMOB'nin gücü bu çemberi kırmaya yetmez, sırtını
TMMOB'yi '50'lerdeki, 60'lardaki durumundan dünyadaki tek emekten
yana mühendis, mimar ve plancıları örgütüne dönüştüren işçi
sınıfı hareketine dayamadan bu saldırı püskürtülemez.
Geçiştirilmesi mümkün olsa da buradan elde edilecek hiçbir şey kalıcı
olmayacaktır, bu gidiş ya TMMOB'nin anahtarının AKP'ye teslim
edilmesiyle ya da örgütün işe yaramaz bir dernek haline
dönüştürülmesi ile sonlanacaktır.</span></p><p style="text-align:
justify;"><span style="font-family: verdana,geneva; font-size: small;">TMMOB
yönetimi ve ilerici kamuoyu cephesinde bu KHK meselesi ve TMMOB'nin
tasfiyesi ağırlıkla bir mevzinin daha AKP eline geçmesi olarak
tartışıldı, tartışılmaya devam ediyor. Bu şu anki durumu anlatmak
için oldukça açıklayıdır. Ancak madalyonun diğer yüzünde eski
dostumuz neo-liberalizm ve onun alanımızdaki yansıması "yetkinlik"
meselesi durmaktadır. Türkiye'de teknik eleman yetiştirme sürecinde
yaşanan akademik değişim önden tahmin edilen şekilde ilerlemektedir.
Eğitimin ticarileşmesi halkası kapandıkça üniversite eğitimi ve
"ünvan" arasındaki bağ da kopartılmaktadır. Mantar gibi çoğalan
üniversitelerde tornadan parça çıkarır gibi teknik eleman çıkartanlar,
çıkanların "ünvanlanması" sürecini de eğitim sonrasına atmak
konusunda henüz resmi olmasa da oldukça yol almış durumdadır. Süreç
kendi ayaklarını oluşturarak ilerlemektedir.</span></p><p
style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana,geneva;
font-size: small;">Piyasada yaşanan mühendis/mimar enflasyonu acımasız
bir rekabetin kapısını açmaktadır. Yeterli eğitimi alamadan (zira
müfredatlar da adım adım değiştirilerek hafifletilmiş temel dersler
dışında mesleğe dönük dersler azaltılarak eğitim de
güdükleştirilmiştir) üniversitelerinden mezun olan binlerce kişi
çalışma hayatında zaten fiilen "mühendis" kabul edilmemekte en iyi
ihtimalle teknik ressamlık, teknikerlik yapmaktadır. Bu noktada "yetkin
mühendislik"in fiilen hayatımızın bir parçası durumuna geldiğini
söyleyebiliriz. Bundan sonra yapılması gereken bunun adını koymak
olacaktır. Süreç tam da bu resmi doğru okuyanların dediği gibi
işlemektedir. LPG, periyodik kontrol, asansör, iş güvenliği ve
özellikle inşaat sektöründe oluşan ranta denetim, proje onayı vs. gibi
gerekçelerle talip olan odalar devletin meslek örgütlerine dönük
operasyonuyla gerçeklerle yüzleşmek durumunda kalmıştır. Bu rant
TMMOB'ye, en azından bugünkü haliyle, yedirilmeyecektir.</span></p><p
style="text-align: justify;"><span style="font-family: verdana,geneva;
font-size: small;">KHK'nın ilk biçiminin TMMOB lehine revize edilmesiyle
sular şimdilik durulsa da AKP'nin gözünü meslek odalarına dikmiş
olduğu resmileşmiştir. Bu tek başına TMMOB'nin AKP'nin ayağına
dolaşmasının değil bu alanda oluşan büyük rantların sonucudur. Bu
ranta bir şekilde talip olan ve örgütü buna angaje eden oda beyleri
açısından da mesele muhalefetin bir mevzisini korumak değil bu rant
kavgasından pay kapmaktır. Ortaya koyulan pratik de bunu onaylamaktadır.
Elbette bu pratiğin gerisinde sinsi ve kötü niyetli yöneticilerin
ötesinde bir sınıfın, burjuvazinin, düşünsel yapısı bulunmaktadır.
Bundandır ki TMMOB'nin yok olması veya "elden çıkması" gündeme
geldiğinde önce örgütün değeri milyarları bulan mal varlığının
akıbeti akla düşmektedir. TMMOB bir uçurumdan aşağıya doğru hızla
yuvarlanıyor. Bugün yaşanan badire atlatılsa bile bu gidişin örgütün
sonu olacağını, daha doğrusu bildiğimiz TMMOB'nin yerine 1954'teki
rolü oynayacak bir TMMOB'nin geçeceğini söylemek kâhinlik
olmayacaktır.</span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;"><strong><span style="font-family:
verdana,geneva;"><em>Toplumcu Mühendis, Mimar & Şehir Plancıları
(TMMŞP)</em></span></strong></span></p><p style="text-align: justify;"><span
style="font-size: small;"><strong><span style="font-family:
verdana,geneva;"><em>kaynak::toplumcueksen.net<br
/></em></span></strong></span></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder