<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7551>KIDEM TAZMİNATI
KALDIRILIYOR / Ali Öztürk</a></h1><p>BEDELİ YİNE EMEKÇİLER
ÖDEYECEK!</p><p>2011 yılı burjuvazi açısından sancılı bir yıl olarak
başladı. Avrupa ve ABD<br />piyasalarında yaşanan ciddi sarsıntılar
tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de<br />hissedilir hale geldi. Yaşanan
bu gelişmeler karşısında Başbakan Erdoğan "Teğet<br />bile
geçemez" derken, kurmayları daha temkinli yaklaşımlarla "her türlü
senaryoya<br />karşı hazırlıklar yapılmaktadır" açıklamasında
bulundular. Hazırlıklar yaptıklarını<br />söyleyenlerin ne tip
hazırlıklar yaptıkları çok geçmeden anlaşıldı. Krizin
faturasını<br />yine emekçilere ödetmeye kararlılar. Bu sözlerin sarf
edilmesinden kısa bir süre<br />sonra, patronların uzun zamandır
yakındıkları bir "sorun" yeniden gündeme geldi:<br />Kıdem
tazminatı…</p><p>Kıdem Tazminatı Nedir?<br />Kıdem tazminatı iş
sözleşmesinin sona ermesi sonucunda işçinin yıpranması<br
/>karşılığı geleceğini güvence altına almak amacıyla ödenen bir
tazminattır.<br />Dolayısıyla çalışanın ücretinin belli bir
miktarının ileride ödenmek üzere ayrılmış<br />bir bölümü olarak da
ele alınabilir. Mevcut koşullarda bir yıldan fazla bir işverene<br
/>bağlı olarak bir işyerinde çalıştığını ispat eden işçi, iş
sözleşmesinin sona ermesi<br />durumunda bu tazminatı almaya hak kazanır.
Çalışılan her yıl için 30 günlük brüt<br />ücret tutarınca kıdem
tazminatı ödenir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse bir iş<br
/>yerinde 10 yıl çalışan bir işçi, kanuna uygun olarak iş yerinden
ayrıldığı durumda<br />son aldığı maaş tutarında ve her yıl için
bir maaş tutarında tazminat almaya hak<br />kazanır.</p><p>Isıtılıp
Isıtılıp Önümüze Getiriliyor<br />AKP'nin hükümet programında
"çözülecek sorunların" başında kıdem tazminatı yer<br />alıyor.
Ankara Sanayi Odası'nın önerisiyle konu yeniden gündemin ön
sıralarına<br />taşındı. Uzun zamandır sermayedarların "başını
ağrıtan" ve onlar için "yük" haline<br />gelen kıdem tazminatı
yok edilmek isteniyor. AKP Hükümeti, emek düşmanı<br />politikalarında
vites büyüterek işçi ve emekçilerin en temel haklarından birine<br
/>saldırmaya hazırlanıyor. Görünen o ki emek cephesinde ciddi ve etkili
bir direnç<br />sergilenmezse bu düzenlemeyi de bir gece yarısı kanun
değişikliği şeklinde ve ışık<br />hızında
geçirecekler.</p><p>Geçtiğimiz günlerde "Avusturya Modeli" olarak
pişirilip önümüze getirilmek<br />istenen bu düzenleme tam manasıyla
bir soygun anlamına geliyor. Dahası işçiyi<br />özgürleştireceği
söylenen bu düzenleme ile işçi bütünüyle patronun "insafına"<br
/>terk ediliyor. Öyle ki patronlar artık ödemeyi doğrudan işçiye değil
bir fona<br />aktaracak. (bu ödemede patronlara nasıl bir yaptırım
uygulanacağı da belli değil!<br />) Bu yapılan ödemede eskisine oranla
ciddi bir düşüş olacak, ayrıca fondaki<br />birikim
"kullanılmadığında" bunun tasarrufu yine devlette olacak. Kısa bir
süre önce<br />oluşturulan İşsizlik Fonu'nda biriken tutarlar, farklı
amaçlarla kullanılmış ve işsizliğin<br />Türkiye tarihinin en yüksek
oranlara ulaştığı dönemlerde bile işsizler için gerektiği<br />gibi
değerlendirilmemiştir. Bu durum oluşturulması planlanan Kıdem
Tazminatı<br />Fonu'nun birikimlerinin akıbetinin de ne olacağını
gösterir niteliktedir.</p><p>Kıdem tazminatına ilişkin
değerlendirmelerin sık sık gündeme gelmesi,<br />koşulları
"yoklama" olarak da düşünülebilir. Öyle ki 1960-1980 arasındaki
dönemde<br />işçi sınıfının mücadele ede ede kazandığı bir
kazanımdır bu. Dolayısıyla milyonları<br />yakından ilgilendiren bir
saldırı girişimi olduğu için de iktidar işi aceleye getirip,<br />bunu
elinde patlayacak bir bomba haline getirmek istemiyor. Zaman zaman<br
/>sendikaların ve işçilerin nabzını da yoklaması bundan ileri geliyor.
"İstifa eden işçi<br />de kıdem tazminatı alabilecek, kıdem
tazminatı devlet güvencesine kavuşacak"</p><p>gibi propagandalarla
geniş bir işçi kitlesini etkilemeye çalışıyorlar. Oysa işçinin
iş<br />güvencesini neyin sağlayacağı belirtilmemektedir. Söylenilenin
aksine işçiyi kapının<br />önüne koymak her zamankinden daha kolay
olacak, zaten esamesi kalmayan iş<br />güvencesi de külliyen tarihe
karışacaktır.</p><p>Cunta'nın Yapamadığını AKP Yapıyor<br />12
Eylül askeri cuntası, kıdem tazminatını kısmen işçilerin aleyhine
değiştirmiş; ama<br />cunta dahi bu hakkı bütünüyle ortadan
kaldırmamıştı. AKP hükümeti şimdilerde<br />cuntanın yarım
bıraktığı işi sona erdirmeye soyunmuş görünüyor! İşçi ve
emekçi<br />düşmanı yüzünü her icraatında açıkça gösteren
hükümet, bazı makyajlarla göz<br />boyayarak ya da "bireysel fon"
gibi adlar vererek işin iç yüzünü gizlemeye çalışıyor.</p><p>Gerçek
şudur: Bu değişiklikle esnek çalıştırma ve işten çıkarmaların
önündeki<br />son engel de kaldırılacak, işverenler keyfi uygulamalarla
ucuz iş gücüne<br />kavuşacaklarıdır. Böylece sermayedarların rekabet
gücü artırılmış olacak. İşin<br />özü açık: Bu düzenleme ile
ülkemiz emekçileri daha örgütsüz, korumasız ve<br />güvencesiz
bırakılacaktır. Demokratik ve insan temel hak ve özgürlüklerine
dayalı<br />bir iş yaşamının oluşturulması için, güvenceli bir iş
yaşamına ihtiyaç vardır. Kıdem<br />Tazminatını ortadan kaldırmaya ya
da zayıflatmaya dönük her türlü girişim,<br />geleceğe ilişkin
belirsizlikleri ve kuşkuları arttıracak, bizleri daha örgütsüz ve
zayıf<br />kılacaktır. İktidar adım attı, şimdi söz sırası
emekçilerde. Bu saldırıyı püskürtmenin<br />yegane yolu sokaktan ve
direnmekten geçiyor. Unutulmamalıdır ki bu mevzi<br />kaybedilirse arkası
da gelecektir.</p><p></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder