9 Eylül 2010 Perşembe

La Via Campesina: "İklim Adaleti için Binlerce Cancun!"

La Via Campesina: "İklim
Adaleti için Binlerce Cancun!"

La Via
Campesina tüm dünyada harekete geçmek için davet
 çağrısında bulunuyor…

Dünya ölçeğindeki toplumsal hareketler,
 29 Kasım-10 Aralık 2010 tarihleri arasında Cancun'da
 düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 16. Taraflar
 Konferansı (COP16) için bir araya geliyor.

Kopenhag'da gerçekleşen COP 15
hükümetlerin mevcut iklim kaosunun kökleşmiş sebepleri ile
başa çıkacak kapasitelerinin olmadığını göstermiştir. Son
anda, Amerika, tartışmayı Birleşmiş Milletler ve Kyoto
taahütlerinin dışına çıkarmak ve serbest piyasa
çözümlerini desteklemek maksadı ile demokratik olmayan bir
şekilde "Kopenhang Sözleşmesi"ni kabul ettirmiştir.

İklim müzakereleri büyük bir piyasa
alanına dönüşmektedir. Tarihsel olarak sera gazı emisyonunun
büyük ölçeğinden sorumlu olan gelişmiş ülkeler
kendi emisyonlarını azaltmamak adına mümkün olan her
türlü oyunu icat etmektedirler. Örneğin; Kyoto
Protokolü altındaki "Temiz Kalkınma Mekanizması" (CDM)
ülkelerin her zamanki gibi tüketimlerine ve kirlilik
yaratmalarına imkan tanımakta, eş zamanlı olarak gelişmekte olan
ülkelerin kendi emisyonlarını düşürmeleri adına güya
düşük ücretler ödemektedirler.  Gerçekte
olan ise şirketler iki misli kar elde etmektedirler: kirleterek ve yanlış
çözümleri satarak.

Monsanto, GMO Roundup Ready soya fasulyelerinin ekiminin
yapıldığı monokültür plantasyonlarının karbon üretmeye
yetkin olduğuna, çünkü toprakra organik maddeleri
toplayarak dünyanın ısınmasına yol açan sera gazının
azaltılmasına katkıda bulunduğuna dair bizleri ikna etmeye
çalışmaktadır. Soya monokültür plantasyonlarının
yanıbaşında yaşayan topluluklar monokültürün yıkıcı ve
ölümcül sonuçlarının yaşayan örneğidir.
Benzer yanlış argümantasyonlar da orman monokültürüne,
agroyakıt ürünlere veya sinai hayvansal üretime dayanan
karbon kredilerini pazarlamak için ortaya atılmaktadır.

Gelişmekte olan birçok ülke de, muhtemel
kârların cazibesinden etkilenmekte, bu yanlış
çözümler üzerine bahis oynamakta ve iklim
değişikliğine karşı etkin tedbirleri almayı reddetmektedirler:
sürdürülebilir köylü tarımını desteklemek,
üretimi iç piyasaya yönlendirmek, sanayi için etkin
enerji tasarrufu sağlayan politikalar oluşturmak gibi…

Binlerce insanın iklim değişikliğine karşı
olan çözümlerinin uygulanmasını talep
ediyoruz!

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Çerçeve Sözleşmesi'nin iklim kaosundan
çıkmak için kararlı politikalar ile işe girişmesinin tam
zamanıdır. Ülkeler gaz emisyonunu radikal bir şekilde sonlandırmak
ve kendi üretim ve tüketim araçlarını radikal bir
şekilde değiştirmek için daha güçlü ve
bağlayıcı yaptırımlar uygulamalıdırlar.

İklim değişikliği aynı zamanda göç
krizini daha da kötüleştirmektedir. Kuraklıklar, kasırgaların
yol açtığı korkunç seller, su kirliliği, erozyon ve toprak
aşınmaları, ve diğer neoliberal çevre felaketlerinin yıkıcı
etkileri binlerce insanı yerinden etmekte, özellikle kadınları ve
iflas etmiş çiftçilerin yaşamlarına umutsuz bir arayış
içinde devam etmelerine yol açmakta, ve onları şehirlere,
kuzeye doğru göç etmeye zorlamaktadır. Tahminlere göre
yaklaşık 50 milyon insan iklim değişikliğinden dolayı göç
etmek zorunda kalmıştır. Uluslararası Göç
Organizasyonu'na göre "İklimden dolayı yerinden edilmiş
insanlar" 200 milyon insana ulaşmakta ve bu da insanoğlunun
karşılaştığı en kötü göç krizini
oluşturmaktadır.

Çözümler mevcut. 35.000'den fazla
insan yeni vizyonların genişletilmesi ve dünyayı koruyacak
önerilerin sunulması üzerine Cochabamba'da (Bolivya)
Dünya Halkları İklim Değişikliği ve Yeryüzü Ana Hakları
Konferansı'nda bir araya geldi.

UNFCCC'nin Cochabamba Halk Anlaşmasının
önerilerini onaylanmasını ve bugüne kadar ortaya atılmış her
türlü yanlış öneriyi reddetmelerini talep ediyoruz.

Taleplerimizden bazıları:

Toprak ve orman haklarının savunulması:
REDD + inisiyatifi reddedilmelidir. Ormanların
korunması ve çölleşmiş orman arazilerinin tekrardan
ağaçlandırılması tüm hükümetler için bir
zorunluluktur; ki bu da yerel halkların ve köylülerin toprak ve
kendi mülkiyetleri üzerindeki özerkliklerini, haklarını
veya kontrollerini sınırlamadan, diğer ülkelerin ve şirketlerin
monokültür ekim yapmalarına devam edecekleri bir mazeret olarak
sunulmadan uygulanmalıdır. Yerel halkların ve köylülerin
mülki ve kültürel hakları tüm iklim anlaşmalarında
açıkça tanınmalıdır.

İklim mühendisliğinin reddi:
İklimi değiştirmek için planlı olarak tasarlanmış
geniş çaplı öneriler, örneğin; sözde kuraklığa,
ısınmaya ve tuzlanmaya karşı dayanıklığı arttırdığı savunulan
organik gübre (biochar) ve genetiği değiştirilmiş bitkiler,
okyanusların verimlileştirilmesi veya bulut kütlelerinin
oluşturulması çözüm sunmak yerine sadece ve sadece kontrol
edilemeyen yeni problemler yaratmaktadır.  İklim mühendisliği,
ulusötesi şirketlerin daha çok kar elde etmek adına
insanlığın ve yeryüzünün geleceği ile oynamaya hevesli
olduğunun bir örneğini teşkil etmektedir.

Karbon ticareti planlarının ve Temiz
Kalkınma Mekanizmalarının (CDM) reddi:
Karbon ticaretinin,
yatırımcı karı yaratması açısından, aşırı derecede
kazançlı olduğu kanıtlanmıştır. Fakat bu ticaret sera gazının
azaltılmasında tamamen başarısız olmuştur. Yeni oluşturulan
"karbon piyasası"nda karbon fiyatları dibe vurmakta ve bu da
kirliliği daha da teşvik etmektedir. Tüm karbon emisyonları,
kirletme hakkına sahip olmak için ödeme yapılmasına izin
verilmesi yerine kaynaklarından azaltılmalıdır.

Dünya Bankası'nın içinde
yer aldığı
iklim değişikliğini kontrol etmek için
kullanılan fonlar ve ilgili politikalar reddedilmelidir.

Yeryüzünü soğutmak ve insanlığı
doyurmak için milyonlarca köylü topluluklarına ve yerel
bölgelere ihtiyacımız var.

Bilimsel çalışmaların gösterdiği gibi
köylüler ve yerel halklar biyoçeşitliliği arttırarak,
 toprağın organik materyallerini iyileştirerek, sınai et
üretimini küçük çaplı çeşitlendirilmiş
gıda üretimi ile değiştirerek, yerel piyasaları genişleterek,
çölleşmeyi durdurarak ve entegre orman yönetimini
işleterek mevcut küresel emisyonunu %75'e kadar azaltabilir.

Köylü tarımı yeryüzünün karbon
dengesine olumlu bir şekilde katkıda bulunmanın yanı sıra; kadın,
erkek, 2.8 milyar insana iş vermekte, açlık, kötü
beslenme ve günümüz gıda krizi ile başa çıkmada en
iyi yol olarak kalmaktadır.

Toprak hakkı ve mülklerin iadesi, gıda egemenliği,
suya bir insan hakkı ve ortak yarar olarak ulaşım, tohumları kullanma,
saklama ve değiştirme hakkı, yerel marketlerin tekrardan konsantrasyonu
ve teşviki vazgeçilmez koşullardır. Böylece,
köylüler ve yerel halk dünyayı beslemeye ve
yeryüzünü soğutmaya devam edecektir.

Binlerce Cancun için bize
katılın!

Farklı organizasyonlar ile birlikte, halihazırda
yeryüzünü soğutan dünya köylülerinin
gücünü ve direnişini bir araya getirecek
Cancun'da bir kamp kuracağız.

Binlerce protesto ve eylem
düzenlemek, yanlış piyasa çözümlerini reddetmek
için toplumsal hareketlere, mevcut kuruluşlara ve tüm insanlara
sesleniyoruz. Aralık'da Cancun'da gerçekleşek olan
büyük çaplı piyasa görüşmelerini alt edene
kadar sürekli hareket içinde olacağımızı duyuruyoruz.

Çeviren: Duygu Kaşdoğan

Kaynak: http://www.karasaban.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder