'Dershanelere
Mecburmuyuz?'
DES Genel Başkanı Avcı, sendikalarının Ar-Ge kuruluşu olan DESAM (DES
Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından hazırlanan "Dershanelere
Mecbur muyuz?" konulu araştırma raporunu açıkladı. -Avcı,
velilerin sırtına ekstradan dershane ücreti yüklenmemesi
gerektiğini, dershanelerin öğrencileri strese soktuğunu, onların
sosyal yönlerini zayıflattığını ve bu nedenle öğrencilere
ağır yükler ve sorumluluklar yüklemenin doğru olmadığını
büyük bir açıklıkla ortaya çıkardığını
söyledi.
Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan
Avcı, Türk eğitim sisteminin kanayan yaralarından birisi olan
"dershanelere" biran önce çözüm
üretilmesi gerektiğini söyledi. Avcı, "Eğitim sisteminin,
öğrencileri dershaneye gitmeyi zorunlu kılan dayatmasına karşı
çıkan Sayın Başbakanın tavrını çok haklı buluyor ve
destekliyoruz. Çocuklarımızın gelecek pazarlığı üzerinden
yürütülen bu sömürüye karşı durmak
gerekiyor" dedi.
DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, sendikalarının Ar-Ge kuruluşu olan
DESAM (DES Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından hazırlanan
"Dershanelere Mecbur muyuz?" konulu araştırma raporunu
açıkladı. Avcı, velilerin sırtına ekstradan dershane ücreti
yüklenmemesi gerektiğini ve dershanelerin öğrencileri strese
soktuğunu, onların sosyal yönlerini zayıflattığını ve bu nedenle
öğrencilere ağır yükler ve sorumluluklar yüklemenin doğru
olmadığını büyük bir açıklıkla ortaya
çıkardığını söyledi. Avcı, araştırma raporunun
sonuçlarını şöyle açıkladı:
-VELİLER, BAŞARI İÇİN DERSHANE GEREKLİ
DİYOR-
"Araştırma sonuçlarına göre, velilerin yarısından
çoğu "sınavlarda dershaneye giden öğrencinin başarılı
olacağı, gitmeyenin ise başarısız olacağı"
düşüncesinde. Velilerin yüzde 54'ü dershane
seçiminde dershane başarısının önemsendiğini belirtiyor.
Velilerin yüzde 84'ü dershanelerin aldıkları ücreti hak
etmediklerini söylüyor. Yüzde 56'sı dershanelerin fiyat
tarifesi olması gerektiğini söylüyor. Yüzde 96'sı
eğitim sistemindeki çarpıklık nedeniyle dershanelerin olduğunu
düşünüyor. Yüzde 75'i dershanelerin eğitimdeki
açığı kapatamayacağını söylüyor. Bu veriler
ışığında dershanelerin devlet okullarının yerini almaya
başladığını, gençlerin dershaneler arasında pazarlandığını,
öğrencilerin okula ayırmadıkları emeği ve zamanı dershanelerde
harcadıklarını ortaya çıkıyor."
-BAŞBAKAN DÜĞMEYE BASMALIDIR-
"Eğitim sisteminin kamburlarından birisi" olan dershanelerin
öğrencileri adeta robotlaştırarak, yaşamın anlamını test
sorularının seçeneklerinden birinde arar hale getirdiğini
söyleyen Avcı, "Devlet okullarında yeterli eğitim verilemiyor
mu? Verilmiyorsa nedenleri araştırılmalıdır. Dershane
sömürüsüne karşı tepkisini büyük bir
samimiyetle ortaya koyan Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı
dershanesiz bir eğitim sistemi için düğmeye basmaya davet
ediyoruz. Eşitlikçi, adaletçi, ücretsiz ve kaliteli
eğitim sistemi kurmamız gerekiyor. Öğrenciler ve veliler
dershanelerin ekonomik ve psikolojik sıkıntısını çekmek zorunda
bırakılmamalıdır" diye konuştu.
-ÖĞRENCİLER SAHTE DOKTOR RAPORUYLA OKULA
GİTMİYOR-
Avcı, lise son sınıfta okuyan 900 bin öğrenciden hemen hepsinin
üniversite sınavına hazırlanmak için okulun son birkaç
ayında rapor alarak okula gitmediğini hatırlattı. Avcı, dershanelerde
okuldaki gibi klasik eğitim yöntemiyle dersi tartışmaya, yaparak
yaşayarak öğrenme yerine en kısa zamanda, seçenekler
arasındaki doğru yanıtı bulaya çalışıldığını ve
böylece hem liselere hem de üniversiteye girişte okulun ikinci
plana düştüğünü söyledi. Avcı, şunları
kaydetti:
-DERSHANELERE 2 İLA 15 BİN TL ARASINDA PARA
ÖDÜYORUZ-
"Aileler, ekonomik koşulları ne olursa olsun dişten tırnaktan
artırıp çocuklarını dershaneye göndermek zorunda
hissediyorlar. Dershanelere öğrenci başına 2 ile 15 bin TL arasında
ücret ödeyen veliler, çocuklarını dershaneye
göndermediği takdirde anne - baba olarak kendilerini sorumluluklarını
yerine getirmemiş hissetmektedirler. Bu durumu bilen dershanelerde
çeşitli promosyonlar, hediyeler ve vaatlerle öğrencileri
kazanmaya çalışıyor. Böylece dershaneler tamamen ticari
kuruluşlar haline dönüştürülmeye; dershanelerde asgari
ücretle çalıştırılan öğretmenler ise karar
mekanizmalarından uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle
devlet eğitime ayırdığı payı yükseltmelidir. Okullarında ikili
eğitim yerine, tekli eğitim ve çantasız eğitime
geçilmelidir. Fiziki koşulları uygun olan dershaneler devlet
okullarına dönüştürülmeli ve böylece derslik ve
öğretmen açığı sorunu da
çözülmelidir."
-DERSHANE BÜTÇESİ, YÜKSEK ÖĞRENİM
BÜTÇESİNİN İKİ KATI-
Avcı, halen 4 bin 200 dershaneye devam eden 3 milyon öğrenci
bulunduğu söyledi. Avcı, "Ailelerin lise ve üniversite
giriş sınavlarına hazırlık kurslarına ödedikleri para, yüksek
öğrenim bütçesini çoktan ikiye katlamış bir
Türkiye. Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu 6 ve
7. sınıflarda olduğu gibi 8. sınıflarda da acilen sınav uygulamasından
vazgeçmelidir. Öğrencileri dershanelere mahkûm etmek
yerine merkezi okullarda hafta sonları kurslar düzenlenmelidir. Okullar
arası başarı farklılıkları ve eşitsizlikler milimize edilerek hemen
tek bir lise türüne geçilmeli ve bu liselerde Anadolu lisesi
öğretim programı uygulanmalıdır. Atanamayan öğretmenleri
öncelikle devlet okullarında ardından devlet okullarına
dönüştürmesi gereken dershanelerde ve özel okullarda
değerlendirmenin planlaması yapılmalıdır. Sosyo-ekonomik dezavantajlı
çocukların ücretsiz kitap uygulamasında olduğu gibi tüm
eğitim masrafları devlet tarafından karşılanmalı ve bu düzlemde
erken çocukluk eğitimi yaygınlaştırılmalıdır. Lise
müfredatları, yükseköğretim programları ile
paralelleştirilmeli ve lise mezuniyetleri olgunluk sınavı maharetiyle
düzenlenmelidir" diye konuştu.
-KİMİ DERSHANELER BAR VE İÇKİLİ MEKANLARLA YAN
YANA
Avcı, kimi dershanelerin bar ve içkili mekanlarla yan yana olduğunu
da belirterek, şunları söyledi:
"Başta Ankara, İstanbul ve Bursa olmak üzere bir çok il
ve ilçede dershanelerin içkili mekânlarla ve
öğrencilere yasak olan bar ve kafelerle yan yana, alt alta, üst
üste bir arada olduğunu ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın Dershane
açma yönetmeliğine uymamalarına rağmen bu dershanelerin halen
faaliyette olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra, daracık
koridorlar, yetersiz ve denetlenmeyen kantinler, kullanılmayan laboratuar ve
kütüphaneler mevcut. Bu sağlıksız ve denetimsiz mekânlarda
test çözmekten deney yapmaya, soru okumaktan kitap okumaya vakti
olmayan sınavı, hayatının amacı ve kişiliğinin libidosu gibi
algılayan, ruh sağlığı bozulmuş çocuklarımız tıkılmış
durumda. Sınava hazırlanmak için sosyal-psikolojik dengeleri
bozulmuş ve sonunda psikolog yardımına başvurmak zorunda kalmış
gençlerimiz. Aileler ne yapacaklarını bilemiyor. Bu yarıştan
çekilmeleri söz konusu değil. Ödedikleri bedel ise
avuç dolusu para. Sınava giriyor olmanın kaçınılmaz sonucu
dershaneye olduğu sürece bu manzaraları izlemeye devam
edeceğiz."
Kaynak: www.haberx.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder