'Dört örgüte birden
üye' denilen öğrenciler serbest
href="/index/Ankara">Ankara'da 20 Ocak'ta gözaltına alınıp 23
Ocak'ta tutuklanan beş üniversite öğrencisinin yargılandığı
davanın ilk duruşmasında üç tahliye kararı çıktı.
Tutuklanışlarından 11 ay sonra href="/index/Ankara">Ankara 11. href="/index/Agir_Ceza_Mahkemesi">Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün saat
14.00'da yapılan duruşmada hakim, öğrencilerden Yusufcan Yıldırım,
Ali Haydar Yıldız ve Rıdvan Akbaş'ın tahliyesine, Didem Ezgi Serap
ve Uğurcan Soybelli'nin tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
/>
Bianet'ten Serhat Korkmaz'ın haberine göre, Yusufcan
Yıldırım, Ali Haydar Yıldız, Uğurcan Soybelli ve Rıdvan Akbaş isimli
dört öğrenci 20 Ocak'ta akşam 18.30 civarında Demetevler
Parkı'nda, "başka bir öğrenciyi dövmeyi planlamakla"
suçlamasıyla gözaltına alınmışlardı. Didem Ezgi Serap ise aynı
olayla ilgili ertesi gün gözaltına altına alınmıştı. Öğrenciler class="IndexLink" href="/index/PKK">PKK, Devrimci Halk Kurtuluş
Partisi/Cephesi (DHKP-C), class="IndexLink" href="/index/Turkiye">Türkiye Komünist Emek
Partisi/Leninist (TKEP-L), Maoist Komünist Parti (MKP) isimli dört ayrı
"terör örgütüne üye olmakla" suçlanıyor.
11
aydır Sincan 1 No.lu F Tipi Cezaevi'nde olan öğrencilerin duruşması
14.00'da başladı. İddianamenin okunmasının ardından savcı tutuklu
öğrencilerin, tutukluk hallerinin devamını istedi. Mahkeme duruşmaya ara
verdi. Bu sırada tutuklu yakınları tarafından öğrencilerin üzerine
karanfiller yağdı. Aranın ardından mahkeme heyeti Yıldırım, Yıldız
ve Akbaş'ın tahliyesine, Serap ve Soybelli'nin tutukluluk
hallerinin devamına karar verdi. Ve davayı 21 Şubat'a erteledi.
/>
" href="/index/Deniz_Gezmis">Deniz Gezmiş'in adını ben
anınca mı suç?"
Duruşmada ilk olarak
savunmasını yapan Soybelli " Demetevler Parkı'nda 10 polis
üzerimi aradı ve üzerimde hiçbir kağıt çıkmadı. Fakat karakola
geldiğimizde bana bir kağıt gösterip, bu kağıt sana ait dediler. Bana
gösterilen kağıdın benimle hiçbir alakası yoktur, burada polis art
niyetli davranmış ve bu kağıt iddianamede suç delili olarak
kullanılmıştır" dedi. Serap savunmasına başlarken anadilde savunma
hakkının meşru olmasını istediğini belirtti. Serap "Bana izletilen
görüntülerde ki kişi ben değilim, görüntülerde ki kişi türban
kullanıyor, ben türban takmadım" dedi. Ve "20 Ocak tarihinde
hastanedeydim. 39 derece ateşle iki kişiyi nasıl takip edebilirim."
dedi. Yıldırım " İddianamede aleyhime delil olarak kullanılan
kitapların hiç birsi yasadışı değildir. Bu kitapların her biri
piyasada satılan kitaplardır. href="/index/Deniz_Gezmis">Deniz Gezmiş'in adı href="/index/istanbul">İstanbul'da bir parka veriliyorken onu anmam
yasa dışı bir örgütle nitelendirilmeme sebep oluyor" diye
konuştu.
Yıldız da savunmasında "Karşıt görüşlü
öğrencileri dövmeyi planlamakla gözaltına alındık. Yani bir
şüpheyle... O zaman bu salonda, dışarıda yer alan herkesten
şüphelenmeliyiz. Aleyhime delil olarak kullanılan dergilerin basın
savcısının izniyle çıktı ve eğer biri yargılanacaksa o zaman basın
savcısı yargılanmalıdır" ifadelerini kullandı. Son
olarak savunmasını gerçekleştiren Akbaş ise "Üzerimden hiçbir
suç aleti çıkmadı. Örgüt üyeliği ile suçlanacak hiçbir delile
rastlayamazsınız" dedi. Tutuklu öğrencilerin hepsi hiçbir örgütle
bağlantılı olmadıklarını ve tahliye edilmeleri gerektiğini
belirttiler. Avukatlar da " uzun tutukluluk süreleri artık cezaya
dönüşmüştür" dedi. Ayrıca avukatlar savunmalarında tahliye
talebinde bulunarak, özel yetkili mahkemelerin hukuksuzluğuna dikkat
çektiler.
"Sabırsızlıkla oğluma kavuşmayı
bekliyorum" Melek Yıldırım oğlu Yusufcan'ın
tahliyesine karar verilmesinin ardından Bianet'e açıklamalarda
bulundu. Yıldırım adaletin yerini bulduğunu belirtti. "Yusufcan ve
arkadaşları 11 aydır tutuklular. Bu tutukluluk süreleri bir cezaya
dönüşmüştür artık" dedi ve ekledi "Çok mutluyum,
sabırsızlıkla oğluma kavuşmayı bekliyorum." Dava öncesi bir araya
gelen örgütler bir basın açıklamasında bulundu. Açıklamada " class="IndexLink" href="/index/12_Eylul">12 Eylül faşist darbesini bile
geride bırakan gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıyayız"
denildi. Son olarak açıklamada " Egemenlerin, işçi, emekçi,
öğrenci, sendikacı, profesör, gazeteci ve avukat demeden gözaltı ve
tutuklamalarda bulunulması, içinde bulunduğu çöküşün ifadesidir"
denildi. Basın açıklaması "devrimci tutsaklar onurumuzdur",
"zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük" sloganlarıyla son
buldu.
Daha sonra söz alan tutuklu öğrencilerin avukatlarından
Sevin Sarıkaya " Ülkeyi engizisyon sistemine dönüştürdüler.
Muhalif kitlenin bastırılmasına yönelik çıkan bu olayların
engizisyondan farkı yoktur. Mesela arkadaşlarımızın elinde tuttukları
kitaplar, kitapçıdan alınmasına rağmen bu kitaplar "yasak
delil" olarak görülmektedir. Bu süreçte hepimiz iktidarın hedef
odağındayız maalesef. Bunun için burada olmak ve sesimizi duyurmak çok
önemli" dedi. (Bianet)
Kaynak: Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder