Çernobil psikolojik değil
gerçek
TBMM Kanser Hastalıklarını Araştırma Komisyonu, Karadeniz'deki
kanser vakalarının "psikolojik" olduğu kanısına vardı. Oysa
uzmanlar, dünya çapında 2 milyar kişinin etkilendiği, yüz
binlerce kişinin kanser hastalığına yakalandığı Çernobil
faciasının sadece bölge ülkelerini etkilemediğini belirtirken,
kanser hastalığından yaşamını yitiren sanatçı Kazım
Koyuncu'nun ağabeyi ise nükleer santrallerin meşrulaştırılması
olarak yorumladı.
TBMM Kanser Hastalıklarını Araştırma Komisyonu, Rize,
Gümüşhane ve Trabzon'da gerçekleştirdikleri
üç günlük gezi sonunda kanser vakalarının
Çernobil'den kaynaklanmadığı kanaatine vararak tanıyı da
koydu: Karadeniz'de kanserin nedeni tamamem psikolojik.
KOMİSYON RAPORUNA GÖRE AMERİKA'DAN DAHA
İYİYMİŞİZ
Komusyon önce 9-12 Kasım 2010 tarihlerinde ABD'de
Washington'da Ulusal Kanser Enstitüsü'nde, Georgetown
Üniversitesi Lombardi Kanser Merkezi'nde ve Palyatif Bakım Hizmeti
veren bir hastanede incelemelerde bulunarak, şu değerlendirmelerde
bulundu:
"ABD'de de baz istasyonları, cep telefonları ve alternatif tıp
ürünleri üzerinde yeterince bir denetim veya ülkemizden
daha farklı bir uygulama yapılmadığı gözlemlenmiştir. Yapılan
değerlendirmede ülkemizde kanser konusunda yapılan hizmetlerin,
özellikle kanser kayıtçılığı konusunda ABD'den eksik
kalınmadığı, tıbbi uygulamalar ve sosyal devlet kapsamında
ülkemizin ABD'den pek çok yerde daha iyi olduğu
vurgulanmıştır. Ülkemizde ABD'deki gibi bir araştırma
enstitüsüne ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır.
Araştırmalar konusunda insan gücümüzün yeterli olduğu
ancak organizasyon ve sistemle ilgili eksiklik bulunduğu tespit
edilmiştir.
KARADENİZ'DE KANSERİN NEDENİ PSİKOLOJİKMİŞ
Daha sonra 26-29 Kasım 2010'da Rize, Gümüşhane ve
Trabzon'da incelemelerde bulunan Komisyon taslak raporda şöyle
dedi: "Çernobil kazasının kanser vakalarını artırıcı
yönde etkisinin olmadığı kanaatine varılmış, bölgedeki kanser
görülme sıklıklarının ülke genelinden farklılık
göstermediği anlaşılmıştır. Diğer taraftan, yöre insanı
üzerinde uzun yıllardır süren psikolojik etkinin azalmakla
beraber halen sürdüğü de gözlemlenmiştir. Bölgede
kanser vakalarının artışına neden olabileceği düşünülen
madencilik sektörüyle ilgili olarak da incelemelerde bulunuldu.
Madenlerdeki toksit etkiye sahip minerallerin başlı başına zehir
oldukları ve kanserle doğrudan bir ilişkisinin bulunmadığı kanaati
hasıl olunmuştur."
Komisyon sunduğu taslakta ise Çernobil ile ilişkili iyonize
radyasyon ve erişkinlerde lösemi arasındaki ilişkiyi araştıran
çalışmaların sonuçlarını da birbirinden farklı olarak
değerlendiriyor.
'ÇERNOBİL'İN ETKİSİ NORVEÇ'TE BİLE
GÖRÜLÜYOR
Karadeniz'de aynı konu üzerine bir dönem çalışma
yürüten Bursa Tabip Odası Başkanı Kayahan Pala, Meclis
Araştırma Komisyonun böyle bir karara nasıl vardığını
bilmediğini söyledi.
Pala, ETHA'ya yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:
"Bırakın bizim yaptığımız çalışmayı dünya da
Ukrayna'ya yakın ya da biraz daha uzak ülkelerde, sözgelimi
Norveç gibi ülkelerde yapılan araştırmalarda kanser
vakalarına ilişkin Çernobil'in etkisinin olduğuna dair
güçlü kanıtlar olduğunu söyleyen sonuçlar var.
Sonuçta bizden bu kadar uzak ülkelerde Çernobil'in
neden olduğu ortaya konmuşken, bizde de Çernobil'den sonra
ışınım etkisini gösteren ve devletin bizzat kendisinin
yayınladığı raporlar da mevcutken, Türkiye'de
Çernobil'in etkisi olmamıştır demek, bilimsel olarak
mümkün değildir.
DEVLET VERİ TOPLAMADI
Bizim yaptığımız çalışma Çernobil'in etkisi vardır
demek için yeterli değildir. Bunu çalışma raporumuzda da
söylüyoruz. Bizim çalışmamız sadece iki önemli
bulguya işaret etmektedir. Bunlardan bir tanesi, devlet ne Çernobil
öncesi ne de sonrası ciddi bir kanser verisi toplama girişiminde
bulunmamıştır. Asıl önemli sıkıntılardan birisi budur.
İkincisi bölgedeki sözel otopsi tekniğine göre
yürüttüğümüz çalışmanın sonuçları
tüm ölenler içinde kanserlerden ölümlerin
Türkiye'nin diğer coğrafi alanlarındaki ölümlerle
yaptığımız karşılaştırmalarımız -öyleki
karşılaştırmalarımız verilere göre değil araştırmalara
dayalıdır- özellikle doğu Karadeniz bölgesinde Hopa'da daha
fazla olduğunu göstermektedir. Bu da bize Çernobil yada başka
çevresel etmenlerin bölgede kanser görülme sıklığı
ile ilgili bir artışa neden olabileceğini
düşündürmektedir.
Bu konu ile ilgili daha kesin bir şey söyleyebilmek için
araştırmalara ihtiyaç var. Üç günde hazırlanmış
bir rapor yeteri verileri içermez."
'NÜKLEERİN ZARAR VERMEDİĞİNİ GÖSTERMEK
İSTİYORLAR'
Kanserden yaşamını yitiren Karadenizli sanatçı Kazım
Koyuncu'nun ağabeyi Niyazi Koyuncu ise Çernobil'in Karadeniz
insanına ve doğasına verdiği zararların bilim insanları ve uzmanlar
tarafından defalarca ortaya koyulduğuna dikkat çekiyor. Koyuncu,
şöyle dedi:
"Karadenizde yaşayan bizler Çernobil'den azami derecede
etkilendik. Kanser ve benzeri birçok hastalığı yaşadık.
Çernobil, hasta olan ve vefat eden yakınlarımız nedeniyle bizi
psikolojik olarak da tabiki etkilemiştir. Kazım Koyuncu'nun ailesi
olarak bu açıklamaları gayri ciddi buluyor ve bu
açıklamaların Nükleer Santrallerin kurulması için,
Nükleer Santrallerin çevreye ve insanlara zarar vermiyormuş gibi
gösterilmesi için yapıldığını
düşünüyoruz."
26 NİSAN 1986'DA NE OLMUŞTU?
26 Nisan 1986. Saatler 01:23:48′i gösterdiğinde
Çernobil'deki 4 numaralı reaktörün patlaması sonucu
reaktörün 2 bin tonluk çatısını havaya uçurdu.
İlk patlama anında 31 kişi yaşamını kaybetti. Hiroşima ve
Nagasaki’ye atılan bombaların 100 katı kadar radyasyon havaya
karıştı, radyoaktif bulutlar rüzgarında etkisiyle Güney
Afrika’ya, İsviçre'ye kadar ulaştı. Yapılan
açıklamalara göre, Stockholm'deki radyoaktif kirlilik
düzeyi 15 kat artmıştı. Yağan yağmurlar Karadeniz ve
Edirne’de bulutları yere indirdi. En mütevazi rakamlara
göre, üç ülkede 146 bin kilometrelik bir alan
radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. 52 bin kilometrelik tarımsal alan da
kirlendi.
Çernobil'den kaynaklanan radyoaktif etkinin 50 yıl sürmesi
beklenirken, bugün bile Bavyera Ormanları'nda yaşayan geyikler ve
yaban domuzlarında yüksek radyoaktiviteye rastlandı. Dahası, Galler
ve İskoçya'daki koyunlar için de durum aynı.
ÇERNOBİL SONRASI UKRAYNA'DAKİ DURUM
Temizleme çalışmalarına katılan gönüllüleri temsil
eden Çernobil Sendikası, facia sonucu ölenlerin sayısının 15
bini bulduğunu ve yaklaşık 50 bin kişinin de sakat kaldığını
belirtiyor. Sendika başkanı Viaçeslav Grişin'in verdiği
bilgilere göre, 1991 yılından bu yana mağdurların sayısında 12 kat
artış görülmüş.
Dahası, katlanarak artmaya da devam ediyor. Ukrayna Sağlık Bakanlığı,
üçte birini çocukların oluşturduğu 3,5 milyon kişinin
ciddi rahatsızlıklarla pençeleştiğini açıkladı.
Çernobil'in çevre yerleşimlerindeki kanser hastalarının
oranı, ulusal ortalamanın on kat üzerinde.
Kazadan bu yana, Ukrayna'da tiroit kanserine yakalananların sayısı
yine 10 kat artmış. Birçok bilim adamı, kazanın etkilerinin yeni
yeni çıktığı konusunda aynı kanıyı paylaşıyor.
Çünkü, radyasyon sinsice zarar veriyor ve olaydan 10 yıl
sonra tanımlanamayacak hastalıklarla ortaya çıkıyor. 20 yıl sonra
bile kötü huylu tümöre ya da tiroit kanserine yol
açabiliyor.
Uluslararası Kanser Araştırmaları Derneği'nden Dr. Elisabeth
Cardis'in önderliğindeki Dünya Sağlık Örgütü
bilim adamları, Beyaz Rusya'daki Gomel'de, kaza günü
dört yaşın altında olan çocukların yüzde
36,4'ünün tiroit kanserine yakalandığını
açıkladılar.
Radyoaktif Kızıl Orman'da bulunan fare kalıntılarının genetik
değişime uğradıkları görüldü. Beyaz Rusya'da yaşayan
kadınların yaşam süreleri 74 yıldan 58'e inmiş durumda. 9 yıl
içinde sakat doğan çocuk sayısı yüzde 20'lere
ulaştı. Beyaz Rusya Sağlık Bakanlığı'nın verdiği bilgilere
göre, ülkedeki çocukların yüzde 29'u kronik hasta.
Çoğu uzman, bu durumdan Çernobil'i sorumlu tutuyor.
Ukraynalı bilim adamı Dr. Georgiy Lisiçenko, Dinyeper
Nehri'ndeki radyoaktivite düzeyi konusunda yetkilileri uyarıyor. Bu
nehir, Kiev'de ve ülkenin pek çok yerinde 30 milyon insanın
içme suyunu karşılıyor. Bunun yanı sıra, tarlalarda sulama
amaçlı kullanılıyor.
Sadece insana değil, doğaya verdiği zararlar da çok
ürkütücü. Radyasyon bin 500 dönümlük
ormanı yok etmiş durumda. Bazı tür hayvanlar ya yok olmakla yüz
yüze ya da genetik değişikliklere uğramış. Örneğin fareler
arasındaki farklılık ürkütücü boyutlara ulaşmış.
/>
Bu nedenlerden dolayı bilim adamları, Çernobil kazasının
etkilerinin uzun dönemde araştırılması ve önlemler
alınmasından yanalar. Bu kazanın, önümüzdeki yıllarda da
insan yaşamını olumsuz etkileyeceği çok açık. Tehlikenin
boyutlarının ne kadar yüksek olacağının ise 2016'da
görüleceği söyleniyor.
TÜRKİYE'DE ÇERNOBİL VAKALARI
Bulutlar yoluyla Kanada’dan Japonya’ya kadar taşınan
radyasyonun Türkiye’yi etkilememesi söz konusu bile değildi.
Buna karşın dönemin üst düzey yetkililerinin
"Türkiye'de radyasyon yok" sözleri kulaklarımızda
çınlarken, bölgede yetişen ürünlerde insan
sağlığına zararlı hiçbir kirlenmenin olmadığını kanıtlamak
için ince belli bardaklardan içtikleri çaylar da
hafızalarımızdaki yerini aldı.
Bu ilgisizlik sonucu, Çernobil nükleer reaktöründeki
patlama sonucunda Türkiye'de radyoaktif parçacıkların
büyüklüğü ve etkileri üzerine kazanın
üzerinden geçen yıllarda ciddi bilimsel araştırmaların
yapılmamış ve radyasyon seviyesini gösteren sayısal değerlerin
açıklanmamış olması, etkilerle ilgili yeterli veriye ulaşmayı
imkânsızlaştırdı. Türkiye'de Kardeniz ve Trakya
bölgesinde Çernobil'den kaynaklı olarak kanserden
ölenlerin sayısı kimine göre 4 bin, kimine göre ise 90
bin.
Fakat, "Görünmez düşman" diye tabir edilen
radyasyon, Karadeniz Bölgesi'nde kanser kaynaklı ölümler
grafiğinin yukarı doğru yükselmesiyle 20 yılın ardından etiklerini
göstermeye başlamıştı. Hopa ilçe merkezindeki Sağlık
Ocağı’nın kayıtlarına göre 2003 yılında meydana gelen 38
ölümün 21′i, 2004′te 36 ölümün
14′ü, 2005′te 22 ölümün 11′i kanser
nedeniyle gerçekleşti. Türk Tabipler Birliği ve Hopa
Belediyesi’nin işbirliğiyle 1-30 Eylül 2005 tarihleri arasında
Hopa ilçe merkezinde, 1939 evde yaşayan 7 bin 831 kişi üzerinde
gerçekleşen araştırmada 76 kanser vakası saptandı. 2004'te
Türkiye genelinde ölümlerde kanserin payı yüzde 11 iken
sadece Karadeniz Bölgesin'de sadece Hopa'daki
ölümlerde kanserin payı yüzde 47.9'du.
Kaynak: Etha
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder