Kürtçe Savunma da Yok,
Tahliye de
Kürt siyasetçi, belediye başkanı ve insan hakları
savunucularının yargılandığı KCK adı altındaki davada, mahkeme heyeti
Kürtçe savunmaya yine izin vermedi. Sanıklar kimlik tespitinde
"Li vir im (Buradayım)", "Amade me (Hazırım)"
şeklinde Kürtçe cevap verirken, bu sözler
"Kürtçe olduğu düşünülen bir dil ile
konuşulduğu" şeklinde tutanaklara geçti. Sanıkların
ifadeleri alınırken, Kürtçe konuşmaya başlar başlamaz
mikrofonları kapatıldı.
104'ü tutuklu 152 kişinin yargılandığı KCK davasının 15.
duruşması, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
görüldü. 104 tutuklu, 13 tutuksuz sanığın katıldığı
duruşma, kimlik tespiti ile başladı.
Savunma avukatları duruşma başında Kürtçe savunma talebinin
kabul edilmesi için mahkeme heyetine dilekçe verdi.
Dilekçeler dava dosyasına eklenirken, Diyarbakır Barosu Başkanı
Mehmet Emin Aktar, tutukluların adliyede bekletildiği odaların havasız ve
soğuk olduğunu ifade etti. Aktar, bu odalarda mahkemenin inceleme
yapmasını istedi, sanıkların duruşma salonunda tutulmasını talep etti.
Mahkeme heyeti talebi reddetti.
Mahkeme başkanının kimlik yoklamasına Kürt siyasetçiler
"Li vir im (Buradayım)", "Amade me (Hazırım)"
şeklinde Kürtçe cevap verdi. Kürtçe cevaplar
tutanaklara, "Kürtçe olduğu düşünülen bir
dil ile konuşulduğu" şeklinde geçti.
HAKİM KÜRTÇE'Yİ ANLADI
Ardından Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, savunmalara geçeceğini
belirterek, "Kürtçe savunma konusunda ısrarlı talepler
oldu. Yasalar çerçevesinde karar verdik. Savunmasını
Türkçe yapmak isteyen varsa savunmaları tutanaklara
geçirilecek. Ancak Kürtçe demiyorum. Başka dilde savunma
yapan olursa savunma sırasını başka sanığa vereceğim" dedi.
İlk savunma için söz alan tutuklu siyasetçilerden
Kamuran Yüksek, Kürtçe olarak "Ben savunmamı
Kürtçe yapacağım" dedi. Mahkeme Başkanı Yılmaz,
"Anladığım kadarıyla Kürtçe konuşuyorsun" derken,
Yüksek "Evet Kürtçe konuşuyorum" diye
cevapladı.
AVUKATLAR SÖZ ALMAYACAK
Savunma avukatlarında ÇHD Başkanı Selçuk
Kozağaçlı, "Müvekkillerimizin burada kimlik tespiti
yapıldı. Sorgularına geçilmiş ancak sorgularına izin verilmiyor.
Müvekkillerimiz savunmaya geçmesine izin verilmediği için
müvekkillerimizin hâkim karşısına çıkmadığını
gösterir" dedi.
Kozağaçlı, yargılamanın açmaza girmesinden mahkeme
heyetini sorumlu tuttu, avukatlar olarak söz almayacaklarını, sorguya
kaldırılan her sanıktan sonra mahkemenin avukatlara dönüp
söz isteyip istemediklerini sormamasını istedi.
SANIKLARDAN TEPKİ: FAŞİZM VAR
Daha sonra savunma için söz alan Nadiri Yıldırım,
Kürtçe savunma yapacağını belirtince mikrofon kapatıldı.
Mahkeme başkanı, "Aynı şekilde Kürtçe olduğunu
düşündüğümüz bir dilde" diyerek tutanaklara
geçti. Sonraki bütün sanıklarda aynı işlem uygulanırken,
Hüseyin Yılmaz "Mahkeme de dünya da bilsin ki, bu sorunlar
çözülmeden Kürt sorunu çözülmez"
dedi. Mahkeme, Yılmaz'ın sözünü de mikrofonu kısarak
kesti. Yargılananlardan Ramazan Morkoç ise "12 Eylül'de
faşizm vardı şimdi de faşizm var" diyerek tepkisini dile
getirdi.
Mahkeme heyetinin savunmalara izin vermemesi üzerine söz alan
avukat Mehmet Emin Aktar, Kürt siyasetçilerin Kürtçe
savunmalarını Türkçe'ye çevirerek, tutanaklara
geçirilmesini istedi. Avukatlardan İbrahim Tali Uysal, "Ne kadar
inkar ederseniz edin, milyonlarca insan Kürtçe konuşuyor ve
konuşacak" diye tepki gösterdi. Bunun üzerine Mahkeme
Başkanı Yılmaz, "Biz Kürtçeyi inkar etmiyoruz"
dedi.
Kürt siyasetçilerin savunma yapamadığı duruşma sona erdi.
Mahkeme heyeti tahliye kararı vermezken, duruşmaya yarın devam
edilecek.
Duruşmayı BDP Eşgenel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan
Kışanak, DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile DİSK
Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Ahsen Coşar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu,
Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, BDP milletvekilleri
Sırrı Sakık, Emine Ayna, Akın Birdal, Sabahat Tuncel, Sevahir Bayındır,
Menzir Karabaş, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan ile aralarında
milletvekillerinin de bulunduğu bazı yabancı heyet izledi.
'MAHKEMENİN HUKUKSUZLUĞU SONA ERECEK Mİ?'
Mahkemenin başlangıcını izleyen BDP Eşbaşkanları Selehattan Demirtaş
ve Gültan Kışanak, daha sonra İstasyon Meydanı'nda yapılan
mitinge katılmak için duruşma salonundan ayrıldı. Adliye binası
önünde gazetecilere açıklama yapan Demirtaş,
"Arkadaşlarımız en doğal hakları olan Kürtçeyi
konuşmaya devam ediyorlar. Mahkemenin bu hukuksuzluğu gidermesi gerekiyor.
Şu ana kadar mahkemenin tavrında bir değişiklik yok. Mahkemede
arkadaşlarımızın Kürtçe konuşması üzerine tutanaklara
'Kürtçe olduğu düşünülen bir dil ile
konuşuldu' şeklinde geçti" dedi.
Kışanak ise gazetecilerin "Mahkemede tutukluların Kürtçe
ısrarı devam edecek mi?" sorusuna, "Bu soru, 'mahkemenin
hukuksuzluğu sona erecek mi' şeklinde sorulmalı,
çünkü doğru olan budur. Arkadaşlarımız demokratik
haklarını kullanıyorlar. Mahkemede Lozan Anlaşmasının
hükümleri çiğneniyor" şeklinde cevap verdi.
KCK davasının ilk duruşması, 18 Ekim 2010 tarihinde başlamıştı. Ekim
ayında yapılan 15 duruşma boyunca, Kürt siyasetçilerin
Kürtçe konuşmasına izin verilmemiş, bu nedenle sanıklar
savunmalarını yapamamıştı.
7 bin 578 sayfalık iddianamede, Kürt siyasetçiler, belediye
başkanları ve insan hakları savunucuları "devletin birliğini ve
bütünlüğünü bozma", "Örgüt
üyesi ve yöneticisi olma", "örgüte yardım ve
yataklık etme" iddialarıyla yargılanıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder