TARTIŞIYORUZ:
TÜRKİYE'DE AYDIN SORUNU
TARTIŞIYORUZ!
Yürürken, işe giderken, yemek yerken, iş yaparken;
otobüste, vapurda, trende, minibüste; hastanede, iş
yerlerimizde, evimizde, sokağımızda, mahallemizde, şehrimizde,
ülkemizde ve dünyada tanık olduğumuz, ailemizden ve
dostlarımızdan dinlediğimiz, gazetelerden okuyup, televizyonlardan
seyrettiğimiz bizlerin içini buran, vicdanımızı sızlatan,
“bu kadarda olmaz!” dedirten olaylar, durumlar ve gelişmeler
karşısında ki düşüncelerimiz ve tutumumuz bizleri insan
olmakla/olmamak; yurtseverlikle/milliyetçilik;
demokratlıkla/gericilik; devrimci olmakla/faşist olmak arasındaki
tercihlerimizi belirliyor.
Bu tercihlerimizi neden bilinçli olmasın? Neden dünyayı
anlamak, yorumlamak ve değiştirmek görevimizi bilerek
yapmayalım? Neden, sağda/solda değil de, devrimci ve demokrat
güçler safında yer aldığımızı; bu güçler
arasında ne yaptığımızı ve ne yapmak istediğimizi bilerek, anlayarak
ve anlatarak öğrenmeyelim?
O zaman okuyalım, soralım ve TARTIŞALIM…..
+İVME Dergisi olarak her gün olumlu veya olumsuz karşımıza
çıkan durumları bilince çıkarmak ve yaşamımıza uygulamak
için TARTIŞMAYA karar verdik. Her ay bir konuda sohbet
ortamında görüşlerimizi sunmak ve birlikteliğimizi geliştirmek
için TARTIŞIYORUZ…
Bu ay ki konumuz: TÜRKİYE’DE AYDIN
SORUNU……
Bildiğiniz gibi aydınların toplum içindeki rolleri her zaman
güncel tartışma konusu olmuştur. Özellikle toplumu derinden
etkileyen bunalım dönemlerinde, sergiledikleritutum ve
üstlendikleri fonksiyon gereği burjuvaziye azımsanmayacakhizmette
bulunmaları, ona soldan destek vermeleri, bu konu üzerinde durmayıdaha
da gerekli kılmakta. Ülkemizde de aydınların tavrı bu
genellemenindışında olmamıştır. 12 Eylül döneminde de tıpkı
12 Martkoşullarındakigibi bütün olumsuz yanlarıyla ortaya
çıktılar ve küçümsenmeyecek bir rol
üstlendiler. Üstelik bu dönemdeaydınlar, salt birey olarak
kendileri ya da gruplaşmaları, mesleki örgütleriaracılığıyla
değil, proletarya saflarında gözüken uzantıları vasıtasıyla
da saldırıya geçtiler. Devrimci demokrat saflarda görülen,
gerek örgütsel, gerek "bireysel" düzeydeki
dağınıklık, başı bozukluk, davayı inkar, "bireyin"
keşfedilmesigibi yeniden piyasaya sürülen idealist felsefi
yaklaşımlar, cinsel ahlaksızlıkteorileri ve psikolojik
tahlillerdevrimcidemokrat saflarda yankı buldu.
12 Eylül, azgın terörününyanı sıra,
"aydınca" olumsuzlukların had safhada sergilendiği bir
dönemoldu. İdeolojik, örgütsel, felsefi, sanatsal
düzlemde de (hepsi birer düzeysizlikörneği olsa da)
devrimcileri, demokratları kötüleme kampanyası başladı. Bir
zamanlar baştacı edilen düşüncelerşimdi eleştiri konusu
oluyordu! Bir zamanlar vazgeçilmeyenkolektif örgütsel
hareket, şimdi "bireyin" üzerinde bir baskı
olarakgörülüyor ve varoluşçu felsefenin "birey
her şeydir, bireye özgürlük" sloganıcüretle
sahipleniliyordu.
Bu süreç bugün de devam ediyor. Dolayısıyla kısa da olsa
aydınlar konusunda bir perspektif getirmek, onların sınıfsal niteliğini
ve karakterini ortayakoymak, proleter aydının ne olup olmadığını ana
hatlarıyla açıklığa kavuşturmakve 12 Eylül döneminin ve
günümüzün "aydın" yapısını kavramak bir
zorunlulukolarak önümüzde durmaktadır.
Bu nedenle sizleri de aramızda görmek, düşüncelerinizi
bilmek ve sizlerden bir şeyler öğrenmek istiyoruz.
SİZLERİ BEKLİYORUZ!
YER:İvme Büro - Abidei Hürriyet Cad. Yasemin
Apt. No: 209/15 Şişli İSTANBUL
TARİH: 05 Şubat 2011 Cumartesi
SAAT: 16.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder