<h1><a href=http://www.ivmedergisi.com/node/7887>Bülent Arınç, AKP'nin,
Gölgesinde Büyüttüğü Memur-Sen Dışında Kimsenin Taleplerini Dikkate
Almayacağını İtiraf Etti! / KESK</a></h1><p>Kamu emekçilerini yasa
değişikliği ve toplu sözleşme vaadi ile oyalayan AKP’nin gerçek
niyeti Başbakan Yardımcısı Bülent Arınc’ın mücadeleci sendika
ve konfederasyonlara iftiralarla dolu açıklaması ile net olarak ortaya
çıkmıştır. Memur-Sen’in Bursa temsilciliği hizmet binasının
açılış töreninde konuşan Arınç, sarf ettiği her cümle ile
demokrasiden zerre kadar nasibini almadığını bir kez daha
göstermiştir. </p><p>Sayın Arınc’a göre yandaş konfederasyon
dışında diğer konfederasyonların yasa değişikliği ve toplu sözleşme
konularında hiçbir söz söylemeye hakları yokmuş. Çünkü hazrete
göre, 12 Eylül referandumuna “evet” demeyen,
üstelik bir de grevli toplu sözleşme isteyen bu
“ideolojik” sendikalar öyle bir suç işlemişler ki;
bunların kellesini vursanız yeridir.</p><p><strong>Madem Kararınızı
Baştan Vermiştiniz…</strong></p><p>Bakın üstüne vazife olmayan
konularda ne inciler döktürmüş Sayın Bakan. “Hayır, hayır'
diye yırtınanların şimdi 'nerede toplu sözleşme' deyip
ortalıkta dolaştığını görünce 'kardeşim sen şurada bir otur
bakalım, senin bunları konuşmaya hakkın yok, milletin kafasını da
bulandırma, Memur-Sen ne yapacağını bilir, hükümetle bu konuyu
müzakere etti, yasal değişiklik yapılacak, toplu sözleşme
imzalanacak”. </p><p>Sayın Bakana ve AKP hükümetine soruyoruz.
Madem başından beri yasayı da toplu sözleşmeyi de yandaş
konfederasyonunuzun isteklerine göre düzenleyecektiniz niye Üçlü
Danışma Kurulu, teknik komisyon toplantıları yaptınız? Bizi bu
toplantılara süs olsun diye mi
çağırdınız? </p><p><strong>“Benim Yandaşım İşini
Bilir”</strong></p><p>Öte yandan Arınc’ın dediği gibi,
Memur Sen ne yapacağını bilir. Ama unutmayı ki kamu emekçileri de
9 yıldır sırtını AKP’ye dayayarak üye sayısını 13 katına
çıkaran Memur-Seni ve sizi bilir. Diğer konfederasyonlarla siyasi partiler
arasında organik ilişki arayan Sayın Arınc’a dönüp yandaş
konfederasyonla olan ilişkisine bakmasını tavsiye ediyoruz. Organik
olmayı kat be kat aşan bu içli dışlı ilişkiniz nedeniyle yandaş
konfederasyonunuzun uluslararası sendikalara üyelik başvurusunun kabul
edilmediğini tüm dünya biliyor.</p><p>Anladığımız kadarıyla emek ve
demokrasi güçlerinin 3 Aralık’ta ülkenin her yerinde düzenlediği,
on binlerce kişinin katıldığı eylemler epey canını sıkmış sayın
bakanın. Üstüne bir de KESK’in, hükümetin kamu emekçilerini kapı
kulu gören anlayışının ürünü olan 4688 sayılı yasada
değişiklikler öngören hazırlıklarına ve kendisinden olmayan herkesi
baskı altına alamaya çalışan politikalarına karşı insanca bir yaşam
için 21 Aralık’ta greve gideceği haberini almış olacak ki
burnundan soluyor. Alan da atıp tutmaya müsait : “Biz bunların
başkanlarıyla bir araya geldik referandum öncesinde, ben hepsinin
kapılarını çaldım ve hepsiyle konuştum, dedim ki 'siz bunun
mücadelesini yapmadınız mı yıllarca? Bak şimdi anayasa değişikliğine
bunu koyduk. Gelin buna 'evet' deyin. 'Evet' demek namus
borcu, siz hep bunu istediniz'. 'Evet, hep biz bunu istedik ama
bugün yukarısı bizim 'hayır' dememizi istiyor' dediler.
Memur-Sen öyle demedi” diyerek esip
gürlüyor. </p><p><strong>İftiranın, gerçekleri çarpıtmanın bu
kadarına pes doğrusu!</strong></p><p>Bu iftiralara, çarpıtmalara en
güzel cevap tarihimizdir. “Memurun da sendikası mı olur”
diyenlere rağmen fiili meşru mücadelesi ile kamu emekçileri
sendikacılığını yaratanın KESK olduğunu bu ülkede herkes iyi
bilmektedir. Bugün iktidarın kanatları altında olanlar, her ne kadar
unutsalar da sendikalarını KESK’in mücadelesi sonucu
kurabildiklerini inkâr edemezler. </p><p>Elini vicdanına koyan her
insan, KESK’in, siyasi iktidarın kim olduğundan bağımsız
olarak, kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini temel alan bir mücadele
yürüttüğünü kabul eder. 17-18 Haziran 1995 tarihinde Kızılay’da
150 bin üyesi ile iki gün geceleyerek yaptığı eylemler ve direniş
sonrasında sendika kurma hakkını alanın KESK olduğunu
bilir. </p><p> 4 Mart 1998 tarihinin, KESK’in grevli toplu
sözleşme hakkı tanımayan “sahte” sendika yasasını geri
püskürttüğü büyük direniş gününün tarihi olduğunu bilir.
2001 yılında tekrar gündeme getirilen ve bugün AKP iktidarı
tarafından makyaj düzenlemeler yapılmak istenen “sahte”
sendika yasasına karşı büyük yürüyüşümüzü, 25 Haziran
direnişimizi bilir. Grevli toplu sözleşme hakkımızın önündeki
engellerin kaldırılması mücadelemizin 25 yılı aşkın süredir
sürdüğünü bilir. Uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla,
anayasa ile düzenlenen bu hakkımızın engellenmesine karşı grev
yaptığımızı da dost düşman herkes çok iyi
bilir.</p><p><strong>Arınc’a Teşekkür
Borçluyuz!</strong></p><p>Aslında bunları sayın bakan da çok iyi bilir.
Ancak emek düşmanlığı, sermaye sözcülüğü yapan her iktidar
yetkilisi gibi kendi üzerine düşen rolü oynamaktadır. Öte yandan
9 yıllık iktidarında tek ustalaştığı alanın gerçekleri çarpıtmak
olduğunu vurguladığımız AKP’nin bu ustalığının hakkını veren
açıklamalarla bizi mahcup etmeyen Sayın Arınc’a teşekkür
borçluyuz!</p><p><strong>İtiraf Ediyoruz, Suçluyuz!</strong></p><p>Eğer,
devleti AKP’lileştirmeye dönük düzenlemelerin yolunu açan 12
Eylül referandumunda “evet” oyu toplamak için yandaş
konfederasyonun yaptığı gibi, il il dolaşmamak suçsa, evet biz
<strong>suçluyuz</strong>. Eğer uygar dünyanın kendi emekçilerine 50
yıl önce tanıdığı grev hakkımızın engellenmesine karşı mücadele
etmek “ideolojik” bir suçsa biz <strong>suçluyuz.
</strong> Emek ve demokrasi güçleri ile emekten, demokrasiden yana
siyasi partilerle bir araya gelmemiz suçsa biz
<strong>suçluyuz. </strong></p><p>Biz bu “suçları”
yıllardır işlemeye devam ettiğimiz için emek düşmanı iktidarların
hep hedefinde olduk. Onların suç olarak gördüğü, bizim gurur
duyduğumuz mücadele tarihimizde hep baskılarla, sürgünlerle
yıldırılmaya çalışıldık. AKP iktidarı döneminde pervasızlaşarak
süren bu baskılar sonucunda sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi
veren 33 üye ve yöneticimiz bu gün hala cezaevinde tutuluyor.
Yandaş hale getirilen savcıların hazırladığı düzmece
iddianamelerle yönetici ve üyelerimiz hakkında onlarca yıla varan hapis
cezaları verildi, veriliyor.</p><p><strong>KESK Kimsenin Gönüllü
Kulluğunu Yapmadı, Yapmayacak!</strong></p><p>Şu çok iyi bilinmelidir ki,
KESK tüm baskı ve sindirme politikalarına rağmen bugüne kadar kimsenin
gönüllü kulluğunu yapmamıştır, bugünden sonra da yapmayacaktır.
KESK’in sorumlu olduğu tek kesim hakları ve özgürlükleri için
mücadele ettiği kamu emekçileridir. Hükümete gönüllü kulluğu kabul
edenlerin taleplerine göre yapılacak yasanın de toplu sözleşmenin de
kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını koruması mümkün
değildir. </p><p><strong>21 Aralık'ta Hep Birlikte
Greve</strong></p><p>Bu ülkenin kamu emekçilerinin, mücadelemizi
karalamaya çalışarak ahkâm kesenlere hak ettiği dersi er ya da geç
vereceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Buradan onurlu tüm kamu
emekçilerine tekrar çağrıda bulunuyoruz. Gelin, bizleri yok sayan,
yandaş konfederasyonu ile el ele vererek irademize ipotek koymaya çalışan
bu iktidarın emek düşmanı politikalarına sesiz kalmadığımızı hep
birlikte gösterelim. En uzun gecede, en kısa gündüzde, 21
Aralık’ta, karanlığı yırtarak aydınlığa giden yolu açmak
için hep birlikte <strong>GREV</strong>de olalım. </p><p
class="rteright"><strong>YÜRÜTME KURULU</strong></p><p
class="rteright"> </p><p
class="rteright"><strong>Kaynak:kesk.org.tr</strong></p>
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder