8 Ocak 2011 Cumartesi

Devrimcileri hücrelere kapatıp katilleri sokağa salıyorlar

Devrimcileri hücrelere
kapatıp katilleri sokağa salıyorlar

(07.01.11) - Yasal düzenlemelere, rejim adına cinayet işleyen
katilleri serbest bırakmak için maddeler de yerleştiren AKP
hükümeti, ilkin, çocuk mahkemesine sevk ettiği Hrant
Dink’in katiline, kısa sürede tahliye yolunu açtı.
Bununla yetinmeyen Tayyip Erdoğan’la müritleri, vahşi cinayetler
işleyen Hizbullah şeflerini sokaklara salarak, bu konuda da pervasız
olduklarını dünya aleme gösterdiler.

Dinci gericiliğin kaba
ikiyüzlülüğü…

Vahşi işkencelerle işledikleri cinayetleri videoya kaydeden Hizbullah
şefleri, devlet adına tetikçilik yapanların barbarlıkta sınır
tanımadığını, kayıtları yapılan işkence ve cinayetlerle
kanıtlanmışlardı. Bu canilerin sokaklara salınması düzen
yasalarına göre bile tam bir skandalken, AKP şefleri pişkince
kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar.

Başbakan Tayyip Erdoğan’la Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından
yapılan açıklamalar, toplumu avanak sayan bir zihniyetin
dışavurumundan başka bir şey değildir. Zira yasaları mecliste
onaylatıp canilerin serbest kalması için zemini hazırlayanlar
kendileri olduğu halde, sorumluluğu Yargıtay’a yıkmaya
çalışıyorlar. Öyle ki AKP şefleri, sanki olay kendilerinden
bağımsız gelişmiş gibi vaazlar vermekte sakınca görmeyecek
derecede pişkinlik gösteriyorlar. 

Tayyip Erdoğan’la müritlerinin bu ucuz manevrası hem skandalın
sorumluluğundan kurtulma hem henüz tam AKP güdümüne
girmeyen Yargıtay üyelerini tasfiye etmeyi amaçlıyor. Canilerin
salıverilmesini bile fırsata çevirebilmek için
çırpınan AKP şefleri, zihniyetlerinin ortaçağdan
hortladığını bu vesileyle de kanıtlıyorlar.

Tetikçilere ‘vefa borcu’

Sermaye devletinin sokaklara saldığı katiller, işe devlet adına
Kürt halkına karşı tetikçilik yaparak başlamışlardı.
Kürt halkının ulusal eşitlik ve özgürlük talepleri
uğruna mücadele edenleri sokak ortasında satırlarla doğrayarak
devlet adına sayısız cinayet işleyen hizbil-kontra, miadını doldurunca,
onu kuran devletin eliyle tasfiye edilmişti.

Kürt hareketinin, İmralı sürecinin ardından uzun süreli
ateşkes ilan etmesi, devlete, Kürt halkı nezdinde teşhir olmuş
tetikçileri tasfiye etme imkanı sağladı. Kullandıkları evlerin
zemin katlarını cesetlerle dolduran Hizbullah şefleri, en az adına
tetikçilik yaptıkları devlet kadar vahşi olduklarını
kanıtlamışlardı.

Görünen o ki, sermaye iktidarının yürütme erki AKP
hükümeti, vahşi katillere vefa borcu olduğunu unutmuş değil.
İşledikleri cinayetlerin belli olmasının yansıra, deliller ve suç
aletleriyle birlikte yakalanan Hizbullah’ın ölüm
makinelerinin davaları 10 yıldır sonuçlanmadı. Hükümleri
kesinleşmediği için, AKP hükümetinin oldubitti yasası ile
salıverilen katiller, sermaye devletinin arkalarında olduğunu yeniden
hissetmişlerdir.

Kürt halkını tarikatlar, cemaatler, vakıflar vb. dinci gericilik
kurumlarıyla sersemletmeye çalışan sermaye iktidarının, eski
tetikçilerine yeni misyonlar biçmesi de ihtimal dışı
değildir. Zira Kürt hareketi devletle barışmaya endeksli bir hat
izlese de, Kürt halkının ulusal eşitlik ve özgürlük
uğruna mücadelesi devam ediyor.

Devrimcilere giyotin, canilere
hoşgörü…

Canileri sokaklara salan sermaye devletinin yargı erki, işçi
sınıfının, emekçilerin, ezilen Kürt halkının davası
için mücadele edenler söz konusu olduğunda, tam bir giyotin
gibi çalışmaktadır. Ortada kayda değer bir delil olmasa da
devrimcilere yılları bulan cezalar kesip, F tipi hücrelere kapatanlar,
delilleri ortada olan Hizbullah davasını on yılda bitirmeyerek,
tetikçilerini salıveriyor.

Salt bu olgu bile, sermaye devletinin kime dost kime düşman olduğunu
kanıtlamaya yetiyor; rejim adına cinayet işleyenler el üstünde
tutulurken, emekçilerin sömürü ve kölelikten
kurutuluşu uğruna mücadele edenlere ise işkence katliam ve F tipi
hücreler reva görülmektedir.

Demek ki, sermaye devleti, vahşi cinayetlerin işlenmesinden değil, insan
soyunu alçaltan sömürü ve kölelik düzeni
kapitalizmi hedef alan mücadeleden rahatsız oluyor.

Sermaye devletiyle yürütme erki AKP hükümetinin bu
tercihleri tiksinti verici olmakla birlikte şaşırtıcı değil. Zira
kokuşmuş karanlıklar düzeni kapitalizmin bekçiliğin yapanlar,
işlerine geldiği sürece her tür vahşeti mubah sayarlar.

Vahşi cinayetleri ortadan kaldırıp, canilerin el üstünde
tutulmasını önlemenin yolu, kapitalizmi tarihin
çöplüğüne atıp sosyalist işçi emekçi
iktidarını kurmaktan geçer.

Kaynak: kizilbayrak.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder