Anadolu Usulü Direnişin
Kalbine Yolculuk - Serkan Ocak
Gazeteci Mahmut Hamsici 'Dereler ve İsyanlar'da Anadolu
insanının hidroelektrik santrallare karşı verdiği mücadeleyi
anlatıyor. Binlerce kilometre yol kat eden yazar, mücadeleyi ilk
ağızdan sunuyor
insanının hidroelektrik santrallare karşı verdiği mücadeleyi
anlatıyor. Binlerce kilometre yol kat eden yazar, mücadeleyi ilk
ağızdan sunuyor
Dünyanın en büyük çevre sorunu iklim değişikliği
olsa da Türkiye’nin bugünlerde en önemli meselesi
hidroelektrik santrallar, kısa adıyla HES’ler. Enerjide dışa
bağımlılığa çare olarak bir politika olarak belirlenen
HES’ler, bugün Anadolu toprakları üzerindeki neredeyse
tüm irili ufaklı dereler üzerine yapılması planlanmış durumda.
‘Su akar Türk bakar’ anlayışının geride kaldığına
kanaat getiren bürokratlar, suyun boşa akmaması için 2006
sonrasında tüm akarsuların 49 yıllık kullanım hakkını özel
şirketlere kiraladı. Derelerin yatakları değiştirildi, şantiye
sahaları kuruldu, ağaçlar kesildi, dağların içine
kilometrelerce tüneller kazıldı, çıkan hafriyatlar ise dere
yataklarına boşaltıldı. Sular enerji ürütmek için
tünellere hapsedildi.
olsa da Türkiye’nin bugünlerde en önemli meselesi
hidroelektrik santrallar, kısa adıyla HES’ler. Enerjide dışa
bağımlılığa çare olarak bir politika olarak belirlenen
HES’ler, bugün Anadolu toprakları üzerindeki neredeyse
tüm irili ufaklı dereler üzerine yapılması planlanmış durumda.
‘Su akar Türk bakar’ anlayışının geride kaldığına
kanaat getiren bürokratlar, suyun boşa akmaması için 2006
sonrasında tüm akarsuların 49 yıllık kullanım hakkını özel
şirketlere kiraladı. Derelerin yatakları değiştirildi, şantiye
sahaları kuruldu, ağaçlar kesildi, dağların içine
kilometrelerce tüneller kazıldı, çıkan hafriyatlar ise dere
yataklarına boşaltıldı. Sular enerji ürütmek için
tünellere hapsedildi.
Kısacası HES’ler büyük bir doğa yıkımını da
beraberinde getirdi. Üstelik özel şirketlerin çevre
konusundaki ‘duyarlılığı’ olayı bir doğa felaketine doğru
sürükledi ve süreç halen böyle de devam ediyor.
HES’lerin yapıldığı yörelerdeki halk başlangıçta ne
olduğunu anlayamadı ancak son iki yıldır örgütlenerek
HES’lere karşı büyük bir mücadele başlattı.
‘Su boşa akmaz’ diyen çevreciler ve halk bir araya geldi.
Dernekler, platformlar kuruldu, meslek odaları bölge insanlarına yol
gösterdi. İmece usulü paralar toplandı ve gönüllü
avukatlar aracılığıyla davalar açıldı. Şimdi bu
mücadelenin sonuçları tek tek alınıyor. Ancak mahkemelerde
durdurulan HES projesi sayısı yüze ulaşamazken, yapılması planlanan
HES’lerin sayısıysa 1700’leri buldu.
beraberinde getirdi. Üstelik özel şirketlerin çevre
konusundaki ‘duyarlılığı’ olayı bir doğa felaketine doğru
sürükledi ve süreç halen böyle de devam ediyor.
HES’lerin yapıldığı yörelerdeki halk başlangıçta ne
olduğunu anlayamadı ancak son iki yıldır örgütlenerek
HES’lere karşı büyük bir mücadele başlattı.
‘Su boşa akmaz’ diyen çevreciler ve halk bir araya geldi.
Dernekler, platformlar kuruldu, meslek odaları bölge insanlarına yol
gösterdi. İmece usulü paralar toplandı ve gönüllü
avukatlar aracılığıyla davalar açıldı. Şimdi bu
mücadelenin sonuçları tek tek alınıyor. Ancak mahkemelerde
durdurulan HES projesi sayısı yüze ulaşamazken, yapılması planlanan
HES’lerin sayısıysa 1700’leri buldu.
Aksu Deresi’nin kıyısı
Gazeteci Mahmut Hamsici, HES’ler konusunda Anadolu insanının
verdiği mücadele hakkında kitap yazan ilk kişi oldu. ‘Dereler
ve İsyanlar’, Anadolu insanın HES’ler karşısında verdiği
mücadeleyi ilk ağızdan anlatıyor. Kimi zaman Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, kimi zaman Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, kiminde de
HES şirketleri çevreciler için, ‘PKKlı’,
‘rüşvetçi’, ‘yaygaracı’,
‘çevreci tipler’, ‘o bölgenin insanı bile
değiller’ gibi yakıştırmalarda bulundu. ‘Dereler ve
İsyanlar’, HES’lere karşı canını dişine katarak
mücadele eden köylülere, bölge insanlarına kulak vererek
bu yaftalara da iyi bir cevap niteliği taşıyor.
verdiği mücadele hakkında kitap yazan ilk kişi oldu. ‘Dereler
ve İsyanlar’, Anadolu insanın HES’ler karşısında verdiği
mücadeleyi ilk ağızdan anlatıyor. Kimi zaman Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, kimi zaman Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, kiminde de
HES şirketleri çevreciler için, ‘PKKlı’,
‘rüşvetçi’, ‘yaygaracı’,
‘çevreci tipler’, ‘o bölgenin insanı bile
değiller’ gibi yakıştırmalarda bulundu. ‘Dereler ve
İsyanlar’, HES’lere karşı canını dişine katarak
mücadele eden köylülere, bölge insanlarına kulak vererek
bu yaftalara da iyi bir cevap niteliği taşıyor.
Hamsici, Anadolu toprakları üzerinde binlerce kilometre yol kat etti.
‘Dereler ve İsyanlar’, Anadolu usulü direnişin de
öyküsü aynı zamanda. Köy köy HES’lerin izini
süren Hamsici, Düzce-Hendek arasındaki Aksu Deresi’nde
gördüğü manzarayı şöyle anlatıyor: “Defne
HES’in suyu tuttuğu yere gittiğimizde dehşet verici bir manzara
karşılıyor bizi. İp kadar zar zor akan bir can suyu (Canlı yaşamının
devamı için dere yatağına bırakılması zorunlu su miktarı),
kesilmiş ağaçlar, dere kenarında rengi yavaştan solmaya başlayan
bitkiler, ağaçlar…” Aksu Deresi’nin kıyısında
yaşamını sürdüren Hacı Süleymanbey
Köyü’nden Tayfun Habiçoğlu, HES’in fındık,
çilek, hububat başta olmak üzere tarımla üst kesimlerde
hayvancılıkla uğraşan yöre insanının yaşama zarar vereceğini ve
dere yatağının atık suların aktığı bir bataklığa
çevireceğini söylüyor.
‘Dereler ve İsyanlar’, Anadolu usulü direnişin de
öyküsü aynı zamanda. Köy köy HES’lerin izini
süren Hamsici, Düzce-Hendek arasındaki Aksu Deresi’nde
gördüğü manzarayı şöyle anlatıyor: “Defne
HES’in suyu tuttuğu yere gittiğimizde dehşet verici bir manzara
karşılıyor bizi. İp kadar zar zor akan bir can suyu (Canlı yaşamının
devamı için dere yatağına bırakılması zorunlu su miktarı),
kesilmiş ağaçlar, dere kenarında rengi yavaştan solmaya başlayan
bitkiler, ağaçlar…” Aksu Deresi’nin kıyısında
yaşamını sürdüren Hacı Süleymanbey
Köyü’nden Tayfun Habiçoğlu, HES’in fındık,
çilek, hububat başta olmak üzere tarımla üst kesimlerde
hayvancılıkla uğraşan yöre insanının yaşama zarar vereceğini ve
dere yatağının atık suların aktığı bir bataklığa
çevireceğini söylüyor.
Amasya’da 12 Eylül işkenceleri sonrasında sakat kalan bir doğa
gönüllüsü Fazlı Kuru ile de karşılaşıyor Hamsici.
Yeşilırmak havzasındaki Taşova’nın Ziraat Mühendisleri Odası
Başkanı Kuru’nun kimi zaman elektrikli sandalyesi ile kimi zaman da
engelli otomobiliyle dört bir yana koşuşturduğuna tanık oluyor.
Hamsici, Tokat’ın HES nabzını tutarken bir tarlada soğan
başlarını kesen Hanife teyzeye ve diğer emekçi kadınlara
rastlıyor. Hanife teyzenin HES tepkisi sert oluyor: “Bu topraklar
dedelerimizden kalmış. Kimin suyunu alıyorsunuz? Valla gelirlerse
kendilerini de yakarım, arabalarını da…”
gönüllüsü Fazlı Kuru ile de karşılaşıyor Hamsici.
Yeşilırmak havzasındaki Taşova’nın Ziraat Mühendisleri Odası
Başkanı Kuru’nun kimi zaman elektrikli sandalyesi ile kimi zaman da
engelli otomobiliyle dört bir yana koşuşturduğuna tanık oluyor.
Hamsici, Tokat’ın HES nabzını tutarken bir tarlada soğan
başlarını kesen Hanife teyzeye ve diğer emekçi kadınlara
rastlıyor. Hanife teyzenin HES tepkisi sert oluyor: “Bu topraklar
dedelerimizden kalmış. Kimin suyunu alıyorsunuz? Valla gelirlerse
kendilerini de yakarım, arabalarını da…”
Gazeteci Hamsici’nin yolu, bir zamanlar ilk HES mücadelesinin
yaşandığı Fırtına Vadisi’nden de geçiyor. Fırtına
Vadisi, sit alanı ilan edildiği için şu anda HES tehdidi altında
değil. Ancak hükümetin yürürlüğe sokmaya
çalıştığı ‘Tabiatı Koruma Kanunu’nu bu güvence
için soru işaretleri yaratıyor. Henüz tasarı aşamasındaki
kanunun resmileşmesi sonucu mevcut koruma statülerinin yeninde
gözden geçirileceği belirtiliyor. Fırtına Vadisi’ne
gidip de Vatandaş Mustafa’dan altı yıllık mücadelenin
hikayesini dinlememek olmazdı: “Bana telefon ettiler, dediler ki
‘en yüksek mahkeme kararını bildirdi ve biz mücadeleyi
kazandık’. Oturdum burada ağladım, valla ağladım. Hala da
gözlerim yaşarır. O haz var ya o haz, herkese tavsiye
ederim…”
yaşandığı Fırtına Vadisi’nden de geçiyor. Fırtına
Vadisi, sit alanı ilan edildiği için şu anda HES tehdidi altında
değil. Ancak hükümetin yürürlüğe sokmaya
çalıştığı ‘Tabiatı Koruma Kanunu’nu bu güvence
için soru işaretleri yaratıyor. Henüz tasarı aşamasındaki
kanunun resmileşmesi sonucu mevcut koruma statülerinin yeninde
gözden geçirileceği belirtiliyor. Fırtına Vadisi’ne
gidip de Vatandaş Mustafa’dan altı yıllık mücadelenin
hikayesini dinlememek olmazdı: “Bana telefon ettiler, dediler ki
‘en yüksek mahkeme kararını bildirdi ve biz mücadeleyi
kazandık’. Oturdum burada ağladım, valla ağladım. Hala da
gözlerim yaşarır. O haz var ya o haz, herkese tavsiye
ederim…”
‘Ha pu dereyi hangi pakan paşpakan
satacak’
satacak’
Rize Gürsu’da cami çeşmesinin yanında vatandaşlarla
sohbet ederken seksen bir yaşında bir teyze Hamsici’nin bulunduğu
yere usulca sokulur. Sabiha teyze, “Kim bu, Hes çi mu? der.
Hamsici’nun durumu izah etmesiyle Sabiha teyze biraz sakinleşir ancak
düşüncelerini açıklamaktan da geri kalmaz: “İnan
pencerenin oradan, camdan bakiyorum, kim gelecek, kim geçecek diye. Ha
pu deremiz 80 yıldır gür gür akıyor. Bu köyün ismi de
Gürsu köyüdür. Eyi dinleyin. Şimdi pu dereyi getirup de
hangi pakan, paşpakan satacak? 80 senedir ben pu dereye bakılyorum.
Anasina, avradina s….mayin bana?
sohbet ederken seksen bir yaşında bir teyze Hamsici’nin bulunduğu
yere usulca sokulur. Sabiha teyze, “Kim bu, Hes çi mu? der.
Hamsici’nun durumu izah etmesiyle Sabiha teyze biraz sakinleşir ancak
düşüncelerini açıklamaktan da geri kalmaz: “İnan
pencerenin oradan, camdan bakiyorum, kim gelecek, kim geçecek diye. Ha
pu deremiz 80 yıldır gür gür akıyor. Bu köyün ismi de
Gürsu köyüdür. Eyi dinleyin. Şimdi pu dereyi getirup de
hangi pakan, paşpakan satacak? 80 senedir ben pu dereye bakılyorum.
Anasina, avradina s….mayin bana?
Sabiha teyze, ‘çevreci tip’ değil, hele
‘PKKlı’ hiç değil. Kimseden de
‘rüşvet’ aldığı yok. Anadolu’nun pek çok
yerindeki köylü kadınlar, erkekler gibi hayatında ilk kez
katıldığı mitinglerde, protesto gösterilerinde ‘HES’lere
Hayır’ diyor, ‘Sular özgür aksın’ diye
haykırıyor. Anadolu topraklarında o sular yüzyıllarca
özgürce aktı. Pırakun sular gönlünce
aksun…
‘PKKlı’ hiç değil. Kimseden de
‘rüşvet’ aldığı yok. Anadolu’nun pek çok
yerindeki köylü kadınlar, erkekler gibi hayatında ilk kez
katıldığı mitinglerde, protesto gösterilerinde ‘HES’lere
Hayır’ diyor, ‘Sular özgür aksın’ diye
haykırıyor. Anadolu topraklarında o sular yüzyıllarca
özgürce aktı. Pırakun sular gönlünce
aksun…
‘Dereler ve İsyanlar’, okuyucuyu Muğla
Yuvarlakçay’dan Antalya Alakır’a, Kastamonfu Loç
Vadisi’nden, Erzurum Aksu Vadisi’ne, Doğu Karadeniz’in
eşsiz güzelliklerine uzanan Anadolu’da bir yolculuğa
çıkarıyor.
Yuvarlakçay’dan Antalya Alakır’a, Kastamonfu Loç
Vadisi’nden, Erzurum Aksu Vadisi’ne, Doğu Karadeniz’in
eşsiz güzelliklerine uzanan Anadolu’da bir yolculuğa
çıkarıyor.
HES hakkında her şey
‘Dereler ve İsyanlar’, HES’ler konusunda bir kaynak
niteliği de çalışıyor. 304 sayfadan oluşan kitapta Tabiat Bilgisi
bölümleri de de yer alıyor. 9 bölümden oluşan Tabiat
Bilgisi’nde, Yeni başlayanlar için HES’lere giriş,
HES’ler ve suyun ticarileşmesi, HES’ler ve çevresel
tahribat, HES’ler ve ÇED raporları, HES’ler ve hukuk,
HES’lerin sosyal etkileri, HES’lerin tarım ve hayvancılığa
etkileri, HES’ler ve küresel karbon ticareti, HES’ler ve
enerji biraz da bilimsel bir dille anlatılıyor. Ayrıca bürokratların
ve HES projesi sahibi şirket yetkililerinin HES karşıtı mücadele
edenler için söylediği sözlerle ilgili de kitapta derleme
bölümler bulunuyor.
niteliği de çalışıyor. 304 sayfadan oluşan kitapta Tabiat Bilgisi
bölümleri de de yer alıyor. 9 bölümden oluşan Tabiat
Bilgisi’nde, Yeni başlayanlar için HES’lere giriş,
HES’ler ve suyun ticarileşmesi, HES’ler ve çevresel
tahribat, HES’ler ve ÇED raporları, HES’ler ve hukuk,
HES’lerin sosyal etkileri, HES’lerin tarım ve hayvancılığa
etkileri, HES’ler ve küresel karbon ticareti, HES’ler ve
enerji biraz da bilimsel bir dille anlatılıyor. Ayrıca bürokratların
ve HES projesi sahibi şirket yetkililerinin HES karşıtı mücadele
edenler için söylediği sözlerle ilgili de kitapta derleme
bölümler bulunuyor.
DERELER VE İSYANLAR
Mahmut Hamsici
Nota Bene Yayınevi
2010, 304 sayfa
17 TL
Kaynak: RADİKAL Kitap
01.01.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder